İşte Bu Doktor İndir

Öfke kırıldığımızı, haksızlığa uğradığımızı isteklerimizin, ihtiyaçlarımızın karşılanmadığını gösteren büyük bir işarettir. Öfkeli erkekler toplum tarafından normal karşılansa da kadınların öfkesi yadırganır. Öfkeli görünmeleri, reddedilmelerine, onaylanmamalarına neden olduğu için öfkeli olduklarını kendileri bile bilmek ve hissetmek istemeyebilirler. Oysaki öfke cinsiyet ayırt etmeden var olan bir duygudur. Zorlukları olduğu kadar olumlu işlevleri de vardır.

Öfke durduk yere ortaya çıkmaz ve muhakkak bir nedeni vardır. Yine de öfkeli hissettiğimizde kendimize sormamız gereken bazı sorular var: " Şu anda gerçekten neye öfkeliyim? Şu anda sorun ne ve kimin sorunu? öfkemi kendimi güçsüz ve çaresiz hissetmeme yol açmadan nasıl ifade edebilirim? Öfkelendiğimde kendimi ve içinde bulunduğum durumumu savunuya ve saldırıya geçmeden nasıl ifade edebilirim? öfkemi dolaylı olarak ifade etmek yerine doğrudan ve açık açık ifade edersem ne gibi riskler ve sorunlarla karşılaşırım?" Bu sorular sayesinde öfkemizden kurtulmak ya da öfkeyle kalkıp zararla oturmak yerine öfkemizin altında yatan duygu ve durumları ortaya çıkarmış ve onu ifade edebilmek için yeni ve daha doğru bir davranış biçimi benimsemiş oluruz. 

Öfkenin altında yatan sorunun ne olduğunun bilinmesi ve ardından ifade edilmesi her zaman sorunu çözmeyecektir. Her şeyi açığa vurmak içimize atmamak bizi bütün psikolojik risklerden koruyamaz. Sorunu tespit edip şikayet ediyorsak tartışıyorsak ve tüm bunlara rağmen haksızlıklara boyun eğmeye devam ediyorsak, kendi hayallerimize ve değerlerimize İhanet edecek şekilde yaşıyorsak ya da toplumun "dobra, çirkef veya öfkeli" insan etiketine uygun davranmaya başlıyorsak olumsuz duygularla karşılaşmamız kaçınılmaz hale gelir. Öfkelerini etkisiz bir şekilde ifade edenler sonunda öfkelenmeye bile cesaret edemeyenler kadar hüsrana uğrayacaklardır. Yani sessiz kalıp boyun eğmek de kavga etmek suçlamak ve duygusal mesafe koymak da yararlı olmayacaktır.

Hayatımızda en çok öfkelendiğimiz ilişkilerimiz kardeşimizle, sevgilimizle eşimizle evladımızla annemizle babamızla olan ilişkilerimizdir. Etkisi en büyük ve aynı zamanda bizi en çok zorlayan ilişkilerimiz aile ilişkilerimizdir. Bu en zorlu ilişkilerimiz içinde açıklık ve huzuru sağlayabilirsek eğer diğer ilişkilerimizde de sağlayabiliriz. Tam tersi ailemizle olan sorunları çözemezsek diğer ilişkilerimizde de problemler yaşayabiliriz öfkemizi içimize atmak kadar dışa vurmanın da doğru olmadığını söylemiştim. Öyleyse bu öfkeyle ne yapacağız?

Öncelikle su anda öfkelendiğimizde sergilediğimiz davranışlarımız her ne kadar yanlış olursa olsun bunun da bir nedeni var ve kendimiz ya da diğerleri için olumlu veya koruyucu bir fonksiyonu olabilir. Biz alıştığımız davranış kalıplarının değişecek olmasından korkuyor olabiliriz. Evet değişimin kendisi bile tek başına korkutucu olabilir. Hatta bu korku bazen direkt öfkelenmemize bile engel olabilir çünkü öfkelenirsek değişebiliriz. Biz eski davranışlarımızı değiştirme cesaretini üstlenip kararlı olsak bile diğerleri suçluluk duygusu yaratmak konusunda daha güçlü bir şekilde davranip bizi eskisi gibi olmaya zorlayabilirler. Bu yüzden değişmek istediğimizde birden bire değil de yavaşça değişirsek bu değişimin bizi ve diğerlerini nasıl etkileyeceğini görebilme fırsatımız olur. Birden gaza gelip değişmeye çalışırsak hem biz hem de diğerleri endişelenebilir ve eski davranış kalıplarına geri dönüp hiç değişemeyebiliriz. Eğer ilişkilerin nasıl işlediği konusunda kapsamlı bir anlayış ve bilgiye ulaşabilirsek öfkemizi de değişimimizde bir araç olarak kullanmaya başlayabiliriz.  Öyleyse tarifi veriyorum:

İlişkiler ve iletişim kalıplarına geniş perspektifle bakmak

+ yavaşça buna uygun değişimler

+ iletişim becerilerini geliştirmek

+ işe yaramayan yöntemleri tespit etmek

+ kararlı olmak

+ hem benliğimize uygun hem de ilişkilerimize uygun seçimler

=  Öfkeyi araca dönüştürmek.