Öfke Bireyin hoşnut olmadığı ve karşılaştığında huzursuz olduğu durumlara karşı gösterdiği duygu durumudur. Günlük hayatın çoğu evresinde öfkelenebiliriz. Anne ve babanın otoriter tutumları, işyerindeki dedikodular, trafikte kendini bilmez magandalar, anlayışsız ve hırslı arkadaşlar çoğu zaman öfke duymamıza sebep olur. Bu durumlarda belli seviyede sinirlenip öfke duymamız sağlıklı bir insan profilinin temel sayıtlılarındandır. Fakat öfkemiz normalin çok çok üstüne çıkıyorsa ve çevremizi kırık döküyorsa ve sosyal ilişkilerimiz bozulmaya yüz tutuyorsa bu sağlıklı bir durum değildir.
Bunun dışında birde öfkelenme ve sinirlenme konusunda tepkisiz ve sakin kalan bireyler vardır. Bu bireyler çevrelerinde meydana ve hoşnut olmadıkları olay ve durumlar karşısında öfke tepkilerini göstermezler. Tabiri caizse onların söylemiyle hep içime atıyorum derler. Bu durumda sağlıklı değildir. Stresin ve öfkenin sürekli olarak vücutta depolanması ve bireyin deşarj olmaması zamanla daha şiddetli öfke patlamalarına sebebiyet verebilir.
Bugünün dünyasında insanların stresli yaşam olaylarına daha fazla maruz kalması, ekonomik ve ailevi sıkıntılar, sosyal sıkıntılar gibi faktörlere bağlı olarak bireylerdeki gerginlik, huzursuzluk ve öfke fazlasıyla kendini hissettirmektedir. İfade edilen durumlar Van psikolog kapsamında hizmet veren ruh sağlığı çalışanları tarafından dile getirilen örneklerle paralellik göstermektedir. Birden fazla faktörün sebep olduğu öfke; kişi tarafından tanınır ve inkar edilmezse zamanla üretken hale dönüşür ve bireyin sosyal ilişkilerini düzenlemekle beraber ve ruhsal durumunu daha iyi tanımasını sağlar.
Öfkeyle Baş Etme Yolları
Öfke kontrolünün temel amacı bireyin bu duygusunun saldırgan davranışlara dönüşmesinin önüne geçmek kendisine ve çevresine zarar vermesini engellemek ve çevresindekilerle sağlıklı bir ilişki kurmasını sağlamaktır. Öfke kontrolünden kasıt bireyin öfke duygusunu tamamen ortadan kaldırmak, yok etmek değildir. Öfke hepimizde var olan doğal bir duygudur ve yaşanması gereken bir duygudur. Önemli olan bunu normallik eksenine oturtmaktır.
Öfkenin kontrol edilebilmesine yönelik olarak bireyin bedensel ve zihinsel olarak bazı şeyleri gerçekleştirmesi gerekir. Öfke anında diyaframdan derin bir nefes alma bireyi oldukça rahatlatacaktır. Bununla beraber bireyin kendisine sakin ol, gevşe gibi komutlarla telkinde bulunması da önemlidir rahatlaması açısından. Ayrıca bireyin mekan değiştirmesi, yürüyüşe çıkması ya da hareket halindeyse oturup sakinleşmesi fiziksel olarak yapılabilecekler arasındadır öfkenin kontrol edilebilmesi için.
Öfkeyi ve öfkeye sebep olan durumları iyi tanımalı birey. Duygularını tanıyan ve farkındalık konusunda iyi bir noktada olan birey duygularını ve hislerini sağlıklı bir şekilde ifade edecektir. Öfkenin hangi düşünce ve durumlara bağlı olarak ortaya çıktığını görecek ve öfkenin kaynağını tespit edip öfkesini kontrol altına alabilecektir.
Çoğu insan öfke esnasında iç dünyasında fırtınalar kopartır. İçinden küfürler savurur karşı taraftaki insana ve ya nesneye. Sağlıklı düşünemez ve olayları abartılı bir şekilde değerlendirerek olayları dramatize eder. Bunun yanında artık her şeyi kötümser bir şekilde değerlendirir. Birey bu düşünce yapısından kurtulmalı ve bu düşüncelerin mevcut durumu iyileştirmeye dönük bir faydasının olmayacağını anlamalıdır. ‘‘Öfkelenmiş olmam kendimi daha fazla yıpratmama sebep olacak. Bu şekilde olayı daha da büyütmüş olacağım’’ şeklinde kendisine telkinlerde bulunmalı. Öfke anında mantık ve muhakeme devre dışı kalacaktır. Birey olabildiğince mantığını devreye sokmaya çalışmalıdır. Aynı zamanda ‘‘hiçbir zaman’’, ‘‘asla’’, ‘‘artık imkansız’’ gibi olumsuzluk içeren sözcüklerle başlayan cümleleri zihninizde temizlemeye çalışın. Hayatın devam ettiğini ve bu durum ve olayın sizler için hayatın sonu olmadığını telkin edin kendinize.
Birey kendisinde huzursuzluğa neden olan durumu iyi bir şekilde ifade etmezse haklıyken haksız duruma düşecek ve belki de geri dönüşü olmayan durumlara sebebiyet verecek ve pişmanlık fayda etmeyecektir. Öfke anında hemen eyleme geçilmemeli ve akla ilk gelen şey ifade edilmemeli. Bunu yerine önce duraksamalı ve karşı tarafında kendini ifade etmesine fırsat verilmelidir. Aynı zamanda karşıdaki bireye sorular yöneltilerek olabildiğince ses tonunu da koruyarak bireyle konuşma zemininde uzlaşılmalıdır. Öfke anında alternatif tepkiler geliştirilebilir ve bunlar üzerinde çalışılabilir.
Bireylerin bazen birbirlerine tahammülsüz kılan ortamlarda bulunmamaları öfke durumunun oluşmasını engelleyecektir. Örneğin arkadaşınız tartışma ortamlarında kendini kaybedip saygısız durumlar içine giriyorsa o ortamdan bulunmamak ve öfkelenmemek için ortamdan uzaklaşabilirsiniz veya eşinizi maç izlerken hoşlanmıyorsanız ve öfkelenmiyorsanız o an o ortamda bulunmamak öfkelenmenizin önüne geçecektir.
Yıpratıcı ve kapasitemizin üzerinde bir çalışma temposu içinde olmak, ekonomik zorluklar, ailevi problemler bizleri gergin ve her an öfkelenmeye hazır hale getirmektedir. Bunun farkında olarak çeşitli spor aktiviteleri yapılabilir ve doğa yürüyüşlerine çıkılabilir. Böylelikle vücudumuzun deşarj olması ruhsal olarak da bizi olumlu etkileyecektir.
Öfke anlarında şiddet eğilimlerinin ortaya çıkması ve bireylerin birbirlerine karşı sert söylemlerinin temelinde yatan bir diğer neden ise bireylerin birbirlerine karşı ön yargılı ve suçlayıcı bir söylemle yaklaşmalarıdır. Bu dil sadece gerilimi daha da arttıracaktır ve çözüme bir katkısı olmayacaktır. Bunun yerine huzursuzluğunuzu ve sizi üzen durumları ‘‘BEN’’ diliyle anlatmanız daha gerilimi azaltacağı gibi karşı tarafında yumuşayıp sizi anlamasına kapı aralayacaktır.
Gerginliğin tavan yaptığı durumlarda karşı tarafı rencide etmeyen, alaya kaçmayan bir şekilde mizah yapılması gergin havanın yumuşamasına olanak sağlayacaktır.