İşteBuDoktor İndir

AİLESİ İLE BİRLİKTE YAŞAYAN VE AİLESİNDEN AYRI YAŞAYAN ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN DEPRESYON DÜZEYLERİ FARKI

FATMA SEMERCİOĞLU

061570510

DERS ÖDEVİ

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ
Arş. Gör. Dr. Şule Betül TOSUNTAŞ

BURSA

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM FAKÜLTESİ

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK (İÖ)

Kasım, 2019

AİLESİYLE BİRLİKTE YAŞAYAN VE AİLESİNDEN AYRI YAŞAYAN ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN DEPRESYON DÜZEYLERİ FARKI

Fatma Semercioğlu

GİRİŞ

Üniversite dönemine geçiş, genç yetişkinler için hayatlarındaki kırılma noktalarından biridir. Kimi öğrenciler ailesi ile birlikte bu süreci devam ettirirken, kimi öğrenciler ailesinden ayrılarak bu sürece devam eder. Hayatlarının dönüm noktasında aileden ayrılmak duygu durumu bozuklukları açısından genç yetişkinleri büyük oranda etkilemektedir. Değişen ortama karşı insanlar da duygu değişimi yaşamaktadır. Bu değişimin sonuçlarından birinin depresyon olduğu görülmektedir. Bazı öğrenciler yeni ortamlarına uyum sağlarken aynı zamanda aileden ayrılma sürecini yaşamaktadır. Süreçte zorluk çeken bazı bireyler duygu durum bozukluğu olan depresyonu yaşamaktadır.
Bu araştırmada aileyle birlikte ve ailelerinden ayrı öğrenim hayatına devam eden üniversite öğrencilerinin depresyon düzeyleri arasındaki farkı incelemek için araştırılmıştır.
Depresyon toplum sağlığını en çok tehdit eden sorunların başında gelmektedir. Yüksek yaygınlık oranları göstermesi, kronikleşme riski ve intihar davranışı sıklığının artması, yarattığı yeti yitimi ve ekonomik sonuçlar depresyon araştırmaların önemini giderek arttırmaktadır (Akt: Gençtan, E). Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 2001 yılında yayınladığı raporda, 340 milyon kişinin klinik tanımlara uygun depresyon yaşadığını tahmin etmiştir , aynı raporda 2020 yılına ulaşıldığında depresyonun çalışma yaşamını etkileyen rahatsızlıklar arasında birinci sırayı alacağı tahmin edilmektedir. Depresif bozukluklar içinde en fazla araştırılan major depresif bozukluk olmuştur. Major depresif bozukluk riski kadınlarda erkeklerden daha yüksektir. (Küey 1998, Goodwin ve ark. 2007, Tamam ve ark. 2012): Aktaran: Kurucuoğlu, A. (2012). Yaşam kalitesini, sosyal uyumunu yüksek oranda etkileyen depresyon işgücü kaybı ve tedavi giderleri nedeniyle ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Ekonomik kayıp oranını azaltmak için hastalıktan korunma, uygun tedavinin seçilip kişinin kısa sürede işlevselliğinin artırılması, hastanede yatış süresinin kısalması ve yıllık yatış

sayısının azalması adına gerekli önlemlerin alınması çok önemlidir. Depresyon halk sağlığını dünya ölçeğinde en çok tehdit eden sorunların başında gelmektedir. Yüksek yaygınlık oranları gösterme durumunda tanı güçlükleri içermesi, kronikleşme riskinin ve intihar davranış sıklığının artması yarattığı yeti yitimi ve ekonomik sonuçlar depresyon araştırmalarının önemini giderek arttırmaktadır. (Küey 1998, Goodwin ve ark. 2007). (Akt: Kaya, B., Kaya, M., 2007)
Major Depresyon DSM IV'e göre bir ya da birden fazla depresif epizottan oluşan; en az iki hafta süren depresif duygu durumu ya da ilgi kaybının yanı sıra diğer depresif semptomlardan en az dördünün bulunması ile tanımlı bozukluktur. Bozukluğun sosyal ya da iş yaşamında bozulmaya neden olması ya da hastada belirgin sıkıntı oluşturması gerekmektedir. Karamsarlık depresyonu normal üzüntüden ayıran en önemli öğedir. Kişinin o anda başına gelenlerin gelecekte de kendisini bulacağını ya da içinde bulunduğu durumun değişmeyeceğine inancı depresyonun temel özelliğidir. Depresyonun fiziksel belirtileri yaygındır; bitkinliğe, düşük enerjiye, bunların yanında fiziksel ağrı ve acılara neden olur. Fiziksel nedenler olmasa bile bu belirtiler, kişinin bazı ciddi sağlık sorunlarına katlandığına inanmasına yetecek kadar derindir (Simon, Von Korlff, Piccinelli ve ark., 1999). :Aktaran: (Davison, Neale ve ark., 2017)
Abraham depresif duygu durumunu, kaybedilen objeye karşı yaşanan öfkenin kişinin kendi üzerine çevrilmesi ve analsadistik döneme bir gerileme olarak yorumlamıştır. Daha sonraki yıllarda (1959) Gutheil, depresyonun normal üzüntü ve elem yaşantılarından ayırıcı özelliğini aşağıdaki formülle açıklamıştır:
Depresyon=Keder+Karamsarlık
Freud, "Morning and melancholia" başlıklı ünlü yazısında, yas yaşantısında objenin ölüm sonucu yitirilmesine karşılık, kayıp obje kendi benliğine mal edilmiş olduğu için depresif

kişinin iç dünyasında bir kayıp yaşandığını açıklamıştır. Ona göre, kaybedilen objeye yönelik olan sadizm, depresyonlarda içselleştirilmiş olan sevgi objesine çevrilir. Melanie Klein manik depresif durumları, depresif kişiler bebeklik döneminde olağan ve geçici olarak yaşanan depresif konumlarını aşamamış insanlardır. Bu nedenle, bebeklik döneminde kendi yıkıcılıkları ve hırsları sonucu yok ettiklerine inanmış oldukları olumlu ve sevilen objelerin yasını sürdürürler. Bu yıkıcılıkları sonucu, bir yandan yitirdikleri objenin özlemini yaşarken, diğer yandan geriye kalan içleştirilmiş olumsuz objeler tarafından kovuşturulmakta olduklarına inanırlar diye açıklamıştır. Depresyonu kendine dönük saldırganlıkla açıklayan görüşlere katılmayan Bibring'e göre, depresyon idealler ile gerçekler arasındaki gerilimden kaynaklanır. (Gençtan, 2018, ss.149-151).

Araştırmanın Önemi ve Amacı

Literatür incelendiğinde depresyon kavramının farklı değişkenlere göre değiştiği ortaya konmuştur ve depresyon kavramı farkındalığını arttırmak için bu çalışma yapılmıştır.
Bu çalışmanın amacı üniversite öğrencilerinin ailesinden ayrı ve ailesi ile birlikte yaşayanlar olmak üzere iki grubun depresyon düzeyleri arasındaki ilişki incelenmektedir.

Araştırmanın Alt Amaçları

Ailesi ile birlikte yaşayan kadın üniversite öğrencilerinin depresyonu ne düzeydedir?
Ailesinden ayrı yaşayan kadın üniversite öğrencilerinin depresyonu ne düzeydedir?
Ailesi ile birlikte yaşayan erkek üniversite öğrencilerinin depresyonu ne düzeydedir?
Ailesinden ayrı yaşayan erkek üniversite öğrencilerinin depresyonu ne düzeydedir.

Yöntem

Araştırmanın Deseni

Bu çalışmada aile ile birlikte yaşayan ve aileden ayrı yaşayan üniversite öğrencilerinin depresyon düzeyleri farkının incelenmesi için Tarama Modeli kullanılmıştır.

Çalışma Grubu

Bu çalışmanın örneklemi Uludağ Üniversitesi'nde farklı bölümlerde, farklı sınıflarda eğitim görmekte olan 60 öğrenciden oluşmaktadır. Örneklem seçimi kolaylı yöntemle seçilmiştir.
Bu çalışmanın örnekleminin temsil ettiği evren Türkiye'deki mevcut tüm üniversite öğrencileri olarak belirlenmiştir.

Verilerin Toplama Aracı

Araştımada amaca en uygun olan Beck Depresyon Ölçeği uygulanmıştır. Araştırmanın güvenilirlik katsayılarının r=.60 ve r=.87 arasında değiştiği, geçerlilik katsayılarının da r=.65 ve r=.68 arasında değiştiği görülmektedir. Hisli, N. (1989)
Beck Depresyon Ölçeği İngiltere'de Dr. Aaron T. Beck tarafından geliştirilmiş, çoktan seçmeli 21 soruluk, depresyonun şiddetini ölçmekte kullanılan bir araçtır. 13 yaş ve üzeri bireylere uygulanır. 21 soru vardır, her soruda en düşük puan 0, en yüksek puan 3'tür. Tüm cevapların toplam puanı şu şekilde değerlendirilir:
0 - 9 puan arası: Minimal düzeyde depresif belirtiler
10 - 16 puan arası: Hafif düzeyde depresif belirtiler
17 - 29 puan arası: Orta düzeyde depresif belirtiler
30 - 63 puan arası: Şiddetli düzeyde depresif belirtiler

Ölçek 21 depresif belirti içerir. Ölçek soruları içerikleri sırayla: 1.Duygu Durumu 2.Kötümserlik 3.Başarısızlık Duyumu 4.Suçluluk Duygusu 5.Cezalandırılma Durumu 6.Doyumsuzluk 7.Kendinden Nefret Etme 8.Kendini Suçlama 9.Kendini Cezalandırma Arzusu 10.Ağlama Nöbetleri 11.Sinirlilik 12.Sosyal İçedönüklülük 13.Kararsızlık 14.Bedensel İmge 15.Çalışabilirliğin Ketlenmesi 16.Uyku Bozuklukları 17.Yorgunluk 18.İştahın Azalması 19.Kilo Kaybı 20.Somatik Yakınmalar 21.Cinsel Dürtü Kaybı'dır.

Verilerin Analizi

Bu çalışmada verilerin analizinde frekans, yüzde, standart sapma, üniversite öğrencilerinde aileyle birlikte yaşama ve aileden ayrı yaşama bağımsız değişkenlerinin depresyon düzeyindeki farkı incelemek için t testi kullanılmıştır.

BULGULAR

Tablo 1 : Depresyon düzeylerinin aile ile yaşama ve aileden ayrı yaşama değişkenlerine göre incelenmesi

Ortalama N SS Yüzdelik
Aileyle yaşayan 13,3667 30 5,30116 50
Ailesinden ayrı yaşayan 15,9333 30 9,78716 50
Toplam 14,6500 60 7,91014 50

Depresyon ölçeği sonucunda betimsel istatistik bulgularında örneklemin ortalama depresyon düzeyi 63 puan üzerinden 14,65 puan olarak saptanmıştır. Değişkenlere bakıldığında ailesi ile birlikte yaşayan üniversite öğrencilerinde ortalama 13,3667, ailesinden ayrı yaşayanların depresyon düzeyi ortalaması 15,9333 olarak saptanmıştır. Standart sapma yüksektir.

Tablo 2: Depresyon düzeylerinin cinsiyet değişkenlerine göre incelenmesi

Cinsiyet Ortalama N SS Yüzdelik

Kadın 15,1389 36 7,62759 60
Erkek 13,9167 24 8,42830 40
Toplam 14,6500 60 7,91014 100
Betimsel istatistik sonuçlarına göre kadın üniversite öğrencilerinde depresyon düzeyi ortalaması, erkek öğrencilerin ortalamasına göre yüksektir.

Tablo 3: Depresyon değişkeninin aileyle yaşayan ve ailesinden ayrı yaşayan kadın ve erkek öğrencilere göre betimsel istatistiğin incelenmesi

Aile Cinsiyet Ortalama N SS
Birlikte yaşayan Kadın 13,7368 19 5,60597
Erkek 12,7273 11 4,92120
Toplam 13,3667 30 5,30116
Ayrı yaşayan Kadın 16,7059 17 9,32580
Erkek 14,9231 13 10,65725
Toplam 15,9333 30 9,78716
Toplam Kadın 15,1389 36 7,62759
Erkek 13,9167 24 7,62759
Toplam 14,6500 60 7,91014

Depresyon

N Yüzdelik
,00 1 1,7
4,00 3 5,0
5,00 3 5,0
6,00 2 3,3
7,00 2 3,3
8,00 1 1,7
9,00 3 5,0
10,00 1 1,7
11,00 4 6,7
12,00 5 8,3

13,00 5 8,3
14,00 5 8,3
15,00 1 1,7
16,00 3 5,0
17,00 2 3,3
18,00 3 5,0
19,00 1 1,7
20,00 7 11,7
22,00 2 3,3
23,00 1 1,7
26,00 1 1,7
28,00 1 1,7
31,00 1 1,7
37,00 1 1,7
43,00 1 1,7
Total 60 100,0

Araştırma sonuçlarına göre depresyon düzeyi en yüksek bulunan grup ailesinden ayrı yaşayan kadın öğrencilerin örneklemidir. Ailesinden ayrı yaşayan üniversite öğrencilerinin depresyon düzeyi ortalaması daha yüksektir. 16 puan ile hafif depresyon ile orta depresyon sınırındadır. Depresyon düzeyi en düşük olan kesim ailesi ile birlikte yaşayan erkek öğrencilerdir. Ailesinden ayrı yaşayan üniversite öğrencilerinde de erkek öğrencilerin depresyon düzeyi 14,92 ile kadın öğrencilere göre daha düşük olarak saptanmıştır. Betimsel istatistik sonuçlarına göre örneklemin standart sapması yüksek bulunmuştur.

Tablo 4: Depresyon düzeyine göre kişi sayısının incelenmesi

Depresyon derecesi Toplam
 Minimal depresyon 0-9
 Hafif depresyon 10-16
 Orta depresyon 17-29
 Şiddetli depresyon 30-63

Depresyon ölçeği değerlendirmesine göre örneklemin depresyon düzeyi yüzdeliği:
Minimal Depresyon %25
Hafif depresyon %40
Orta depresyon % 30,1
Şiddetli depresyon %5,1
Örneklemin yüzdelik olarak en fazla bulunduğu aralık Hafif depresyon, ardından orta depresyon, ardından minimal depresyon. En az bulunan yüzdelikse şiddetli depresyondadır.

Tablo 5:

N Ortalama SS Varyans
Depresyon 60 14,6500 7,91014 62,570

60

Tablo 6:

cinsiyet aile depresyon
N 60 60 60
Ortalama 1,4000 1,50 14,6500
Medyan 1,0000 1,50 13,5000
Mod 1,00 1 a 20,00
SS ,49403 ,504 7,91014
Varyans ,244 ,254 62,570
Minimum 1,00 1 ,00
Maksimum 2,00 2 43,00

Örneklemin depresyon ortalaması 14,65 puandır. En çok tekrar eden puan 20'dir. 20 puan Orta depresyon sınırlarındadır. Örneklemin standart sapması büyüktür. Depresyon ölçeğinde 0

puan ile en düşük depresyona sahip olan kişi sayısı 1'dir. Örneklemde maksimum depresyon puanı 43 puandır.

Tablo 7 : Üniversite öğrencilerinde depresyon düzeylerinin aile ile yaşama, ailesinden ayrı yaşama değişkenlerine ilişkin bulgular

Tablo 7: Aile ile yaşama, aileden ayrı yaşama değişkenlerine göre depresyon düzeyleri puanlarında anlamlı bir farkın olup olmadığını gözlemlemek için yapılan bağımsız grupların t Testi sonuçları

Boyut Aileyle Yaşama N X SS F P Durumu

Depresyon Ailesiyle yaşayan 30 13,3667 5,30116 9,206 0,213

Ailesinden ayrı 30 15,9333 9,78716

Düzeyi  P>0,05

Tabloda 1'de üniversite öğrencilerin gruplandıkları aile ile yaşama, ailesinden ayrı yaşama durumlarına göre depresyon düzeyleri karşılaştırıldığında ailesi ile yaşayanların üniversite öğrencilerinin (X:13,3667) olduğu görülmektedir. Ailesinden ayrı yaşayan üniversite öğrencilerinin ortalama depresyon düzeyi (X:15,9333) olduğu görülmektedir.60 katılımcının katılımı sonucunda Ailesinden ayrı yaşayan üniversite öğrencilerinde ortalama depresyon

düzeyi düşük miktarda daha fazla çıkmıştır.
Katılımcıların depresyon düzeylerinde anlamlı bir farklılaşma olup olmadığını test etmek için t testi uygulanmıştır. Varyanslar homojen dağılmıyor. Yapılan t testinde anlamlı bir fark bulunamamıştır (0,213 > 0,05).

TARTIŞMA VE SONUÇ

Mevcut çalışmada üniversitede okuyan öğrencilerden ailesinden ayrı yaşayanlarda depresyon düzeyi daha yüksek bulunmuştur. Çalışma örnekleminin ortalaması hafif depresyon düzeyinde bulunmuştur. Ailesinden ayrılan, farklı bir yerde yaşayan üniversite öğrencilerinde yaşadığı psikososyal sıkıntılar ailesiyle birlikte yaşayanlara göre fazla olabilir, ya da yaşadığı yeri değiştirmek, değişim öğrencilerde depresyon düzeyini arttırma nedenlerinden olabilir.
Bu çalışmanın alt amaçlarında belirtilen kadın ve erkek üniversite öğrencilerinin depresyon düzeyleri incelendiğinde kadın öğrencilerin depresyon düzeyinin erkek öğrencilere göre ailesiyle yaşama ve ailesinden ayrı yaşama değişkenlerine göre araştırıldığında depresyon düzeyinin iki durumda da yüksek çıkmasının nedenleri incelendiğinde kadın öğrencilerin duygu durumu bozukluklarına daha yatkın olması kanıt olarak gösterilebilinir. Tüm çalışmalarda yinelenen bulgular kadınların erkeklere göre daha yüksek yaygınlık göstermesi, boşanmış, dul ya da ayrı yaşayanlarda daha sık görülmesidir. (Goodwin ve ark. 2007) Akt: Kaya, B., Kaya, M. (2007)
Farklı araştırmalar incelendiğinde Özdemir İ. (2013)' nin Aile Yanında Yaşayan Ve Ailesinden Ayrı Yaşayan Üniversite Öğrencilerinin Algılanan Sosyal Destek, Stresle Başa Çıkma Tarzları, Kaygı Düzeyleri Ve Psikolojik Belirtiler Açısından Karşılaştırılması adlı çalışmasında da üniversite eğitimi için ailesinden ayrılan öğrencilerinin depresyon düzeyi, ailesi ile birlikte yaşayan öğrencilere göre daha yüksek olarak belirlenmiştir.
Kadın üniversite öğrencilerinin, erkek üniversite öğrencilerine göre depresyon düzeyi yüksekliğinin daha fazla olmasını Zaman, F.K (2017)' nin çalışmasında kadınların duygusal zekalarını erkeklerden daha yüksek olması, depresyona yatkınlığının da daha yüksek olması hipotezine göre anlamlıdır. Mevcut çalışmayı doğrular niteliktedir.
Araştırma sınırlılıkları incelendiğinde araştırmada araştırmacının yanlılığı, seçilen örneklemin evreni yeterince temsil edememesi, yetersizliği, araştırmacının çalışmayı kısıtlı zamanda yapması, kaynak sınırlılığı, ölçme aracının yetersizliği veya uygunsuzluğu,

katılımcıların ölçme aracına yanlı cevaplar vermesi, katılımcı yetersizliği araştırma sınırlılıklarıdır.
İleri araştırmalara öneri olarak örneklemin evreni yeterince temsil edebilmesi için katılımcı sayısının arttırılmasını, birden fazla ölçme aracının kullanılmasını araştırma geçerliliğini arttırması bakımından araştırmacı önermektedir.

Kaynakça

 Gençtan, E. (2018). Psikodinamik Psikiyatri ve Normaldışı Davranışlar (23. Basım). İstanbul:Metis
 Kring, A.; Johnson, S.; Davison, G.; Neale, J. (2017). Anormal Psikolojisi/Psikopatoloji: (12. Baskı): Ankara: Nobel
 Aslan, A.; Sarı, B.; Kurucuoğlu, A. (2012) Depresif Duygudurumdan Major Depresyona Klinik Spektrum. Ankara. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı
 Özdemir, İ. (2013). Aile Yanında Yaşayan Ve Ailesinden Ayrı Yaşayan Üniversite Öğrencilerinin Algılanan Sosyal Destek, Stresle Başa Çıkma Tarzları, Kaygı Düzeyleri Ve Psikolojik Belirtiler Açısından Karşılaştırılması Aile Yanında Yaşayan Ve Ailesinden Ayrı Yaşayan Üniversite Öğrencilerinin Algılanan Sosyal Destek, Stresle Başa Çıkma Tarzları, Kaygı Düzeyleri Ve Psikolojik Belirtiler Açısından Karşılaştırılması. (Yüksek Lisans Tezi) Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara
 Zaman, F.K. (2017) Gebelikte Depresyon ve Anksiyete, İstanbul
 Hisli, N. (1989) Beck Depresyon Envanterinin Üniversite Öğrencileri İçin Geçerliği Güvenirliği. Bilkent Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Dergisi, 23 (7), 3-13

 Kaya, B., Kaya, M. (2007). 1960'lardan Günümüze Depresyonun Epidemiyolojisi, Tarihsel Bir Bakış. Gazi Üniversitesi, Ankara

 

 

Bu Alandaki Doktorlar

Uzm. Dr. Özge Eriş Okçu
Aile Hekimliği

Uzm. Dr. Özge Eriş Okçu

Randevu Al
Dr. Elif Cansu Gündoğdu
Aile Hekimliği

Dr. Elif Cansu Gündoğdu

Randevu Al
Dr. Pelin Boyner Tahtacı
Aile Hekimliği

Dr. Pelin Boyner Tahtacı

Randevu Al
Dr. Gürkan Özcan
Aile Hekimliği

Dr. Gürkan Özcan

Randevu Al
Dr. Talat Turan Tüfekçi
Aile Hekimliği

Dr. Talat Turan Tüfekçi

Randevu Al
Uzm. Dr. Hatice Ayla Özkaba
Aile Hekimliği

Uzm. Dr. Hatice Ayla Özkaba

Randevu Al