İşte Bu Doktor İndir

5-Çocukların Ayrılması ve Sonrası

 

Çocukların üniversite, kariyer, evlilik  ve diğer nedenlerle evden ayrılmaları, ailelerin “boş yuva” (empty nest) olarak isimlendirilen çocuklarla ilgili sorumluluklar olmaksızın yaşanan boşluğu yaşamalarına neden olur.

Çocukların evden ayrılması çiftlerin birbirlerini yeniden keşfetmeleri ve birlikte hoşça zaman geçirmeleri için ideal bir fırsat olabilir. Aynı zamanda bu dönemde çiftler ekonomik zorluklar, cinsel sorunlar, birbirlerinin aileleriyle ve yetişkin olma yolundaki çocuklarıyla sıkıntı yaşayabilirler.

 

 

Bu dönemdeki birçok orta yaşlı kadın, büyük bir enerji ile kendi alanları ile ilgili bir şeylerle meşgul olurlar ve nihayet bu etkinliklere katılma özgürlüğü bulduğu için büyük bir memnuniyet duyarlar.

Kendilerini annelik ile tanımlamış ve çocuklarına adamış olan bir gurup kadında ise boş yuva, üzüntünün egemen olduğu bir zaman olabilir. Bu durumla iyi bir şekilde baş edilemez ise depresyon, bağımlılık ve boşanmalar görülebilir.

Erkeklerde boş yuva genellikle orta yaş dönemine denk düşmektedir. Bu dönemde erkekler “bedenlerine, evliliklerine, mesleki hedeflerine” odaklandıkları gibi, “eşlerinin davranışlarındaki değişimi” fark ederler.

 

Çocukların  evden ayrılmalarını erkekler üzerindeki etkilerini araştıran az sayıda araştırma vardır. (az çocuk sahibi olma, çocuklarının ayrılma zamanlarında yaşlarının ilerlemiş olması, evlilik doyumsuzluğu, çocuklarına düşkün baba olmaları; çocukların evden ayrılması ile erkeklerin mutlulukları arasında negatif ilişki bulunmuştur.)

 

Son yıllarda çocukların aileleri ile daha uzun süre kalma eğiliminde oldukları gözlenmektedir.

“Bumerang çocuklar” (boomerang kids) olarak adlandırılan çocuklar, aileden duygusal olarak ayrılma ile ilgili zorluklar yaşamalarından dolayı, ekonomik sorunlar, işsizlik ve büyümeye gelişmeye dirençleri nedeniyle kök ailelerinden ayrılamazlar.

Çocukların (genç-yetişkin) evden ayrılmaması veya ayrıldıktan sonra geri dönmeleri genellikle ebeveynleri ile ilişkilerinde gerginlik yaşamalarına neden olur.

Genellikle bir kuşağın ötekinden ayrılmasının önüne geçildiğinde yada geciktirildiği aile yaşam döngüsü dönemlerinde patolojik davranışlar su yüzüne çıkar (Durumey, 1973).

Boş yuva ailelerinin psikolojik yardım almaları için nedenleri şunlardır:

 

1. Kendine, eşine ve ayrılmış olan çocuğa ilişkin kayıp duygusu (sense of loss)

2. Yeteri kadar bağımsızlık kazanamayan çocukta çatışma

3. Kişilerin evlilikleri yada kariyer hedeflerine ilişkin kızgınlıkları

 

6-Geç Yaşam Dönemlerinde (Yaşlılıkta) Aile

Bu dönemdeki çiftler ya iş yaşamlarının son döneminde ya da emekliliklerinin ilk zamanlarını yaşamaktadır. Bu grubunun yaş ranjı 65 yaş ve üstüdür.

Bu bireylerin sağlık durumlarına göre değişmekle beraber bu dönem 20-30yıllık bir zamanı kapsayabilir. Bu dönem kendi içinde üç döneme ayrılır.

1. Genç Yaşlılar (65-74 yaş)

2. Yaşlı Yaşlılar (75-84 yaş)

3. En Yaşlılar (85+)

 

 

 

Bu ailelerin yüzleştikleri sorunlar şu şekilde sıralanabilir:

1. Yaşa bağlı olarak (kademeli olarak gelişen ve yaşlanma olarak bilinen süreç) ortaya çıkan fiziksel “güçten düşme”dir.

 

Bu nedenle yaşanan bağımlılık bu bireylerde bir sorun haline gelebilir.

 

Bu yaş grubundaki insanların en önemli sorunlarından biri parasal sorunlardır. Yaşlı insanlar ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli olan paralarının olup olmayacağından endişe duyarlar.

Bu sorunlar emeklilik ile su yüzüne çıkar. Bu sorun çalışmayı bırakmış erkekler ve uzun yaşayan kadınlar için can alıcı bir durum olabilir.

 

2. Eş kaybı bu dönemde yaşanan en önemli ikinci sorundur. 65 yaş üstü kadınlar ve erkeklerin yaklaşık yarısı evlidir, diğerleri duldur.

Eş ölümünden duyulan kaybın üstesinden gelmek kolay olmayan ve uzunca bir zaman gerektiren bir durumdur.

Kadınların bu durumu yaşama olasılıkları erkeklerinkinden daha yüksektir. Böyle zamanlarda kişinin sosyal destek kaynaklarının olmaması uyum sürecini güçleştirir.

 Bireyin bütünlüklü (coherent) benlik algısının olması yaşlı bireylerde eş kaybıyla baş etmede yordayıcı önemli bir değişkendir.

 

3. Yaşlanmanın ve yaşlı ailelerin en önemli sorunlarından bir diğeri de kronik hastalıklardır.

Yaşları 65-84 arasında olan bireylerde en sık rastlanan rahatsızlıklar eklem iltihaplanmaları(romatizma), yüksek tansiyon ve kalp rahatsızlıklarıdır.

85 yaş üzerinde ise kanser, bilişsel-görsel-işitsel alanlarda yeti kaybı riski artar.

Bu kişilerde rastlanan fiziksel ve ruhsal güçsüzlükler depresyon, mutsuzluk ve ailelerin kendilerine dönük endişeleri ile birleşince baş edilmesi güç bir hal alabilir.

Bu grubun gelişimsel görevlerinden biri sağlıklarına özen göstermektir.

 

Yaşlı ailelerin psikolojik yardım almaya getiren nedenler şunlardır:

1. Artık çalışamıyor olmaktan, çocuklara bakamıyor olmaktan ve / veya eşi ölümünden dolayı anlamsızlık duygusu yaşama veya yaşamdan zevk alamama.

2. Yaşlanmaktan kaynaklanan ölüm gerçeği ile yüzleşme ve güçsüzlük gibi durumlara uyum sağlama güçlükleri.

Çocuklar, torunlar ve eşin ailesi ile iyi ilişkiler kuramama