İşte Bu Doktor İndir

Empati iliskilerimizi düzenleyen aile içinde öğrendiğimiz bir yetidir. İyi ya da kotü anlarında insana yalniz olmadığını hissettiren, seni anlayabiliyorum az çok ne hissetigin sana baktigimda anlayabiliyorum seni duyuyor ve görebiliyorum demektir.Aslinda bardağin boş tarafini da dolu tarafinı da görebilmek anlayabilmektir empati.

Aile içindeki ilişki dünyamızı bardağa benzetirsek herbirimizin farklı hacmi ,rengi, kütlesi, alameti farikası vardır. Kimi ailelerin ruhsal iliski temelinde koşulsuz güven ve kabul vardır Bu ailedeki bireylerin ruhsal iliski bardakları farkli renklerde ve farklılıklariyla farkedilebilir bir ışıltıdadır. Bireysel farklılıklarının bilincinde olan bireyler önce kendilerine güvenir sonra diğerlerine de güvenebilirler. İlişkilerinde güvendikleri kadar güven de verebilirler.

Kimi ailelerin ruhsal bardağı ise incecik cam gibi koruma ve korunma ilişki temelinde kırılgan olabilir. Öylesine ince ve kırılgan yapısı vardır ki dışardan korunabilecek başka bir kaba daha ihtiyaç duyabilirler.Çok yakıcı sıcak veya çok soğuk dondurucu ilişkiler içinde bulunarak her an çatlayabilecek olan yapısını kuvvetlendirmeye de çabalayabirler. Bu tip ailelerin ilişki temelinde bağımlilik ve sonrasında gelen öfke hakimdir.Zamanında ve yerinde ve yeteri kadar varlığı farkedilmedigi onaylanmadığı için sürekli olarak görülmek bilinmek anlaşılmak ve korunmak ihtiyacı hisseder. İlişkilerinde özerkleşemez karar ve seçimlerinde hep bir ötekinin onayını alma ihtiyacı duyarlar. Bu da kendi ihtiyaç ve hedeflerinden sapmasina neden olur.Korunmadıklarinda veya korumadiklarinda sevileceklerine inanamazlar.

Kimi ailelerin ruhsal bardakları metaldendir.Sarsilıp düşürüldüğünde sesi tiz çıkar kirilmaz lakin deforme olur. Duyguların ifade edilmesinin güç olduğu yada duygu ve düşüncelerin ifade edildiğinde terkedilmeye kadar giden dramatik sahnelerin arka planında işlediği ailelerde bireylerin gerçek benliklerini ortaya koymaları mümkün değildir.Metal çelik gibi katı aile büyüklerinin bulunduğu ortamda bireyselleşme çabasina girişen herhangi bir üyeye otorite tarafından küsme, tehdit ve tecrit etme ,şikayet etme,ajite etme, değersizlestirme, sabote etme,korkutma türünden mobbing uygulanır. Bazen problemlerin çözümüne yaklaştıkça sessizlikleri ,kendisine sorulan sorulara cevapsız birakmalari bulunduğu yeri terketmeleri olmadık yerde orantısız öfkeleri, ilişkideki kısır döngüyü devam ettirir. Değişime direnç gösteren çözüme yanaşmayan ebeveynlerin yüzünde robotik donuk bakışları görmek mümkündür. Böyle bir ailede çocuk kalmak zordur ,genç olmak ise aile tarafından beklenen yetişkinlikle yaşanmamış çocukluğun arasında sıkışıp kalmak demektir Ergenlik deli! kan!lilik halleri serseri ya da asi olmakla eşleştirilir Genci adeta yaşadığı duygusal ruhsal bedensel dönüşümden dolayı suçlamak için her hareketi her hali takip edilir.Metalik bir dron gibi adeta ailenin bir kurtarıcı polisi genci takip eder. Deli!kan!lı genç kız yada erkek " büyük bir patlama noktasina geldiğinde aile üyeleri de endişelenir,yüzler başka yöne çevrilir ama... sen...le başlayan cümlelerle aile büyükleri aile sistemine uygun bir biçimde temize çıkarılır.Döngüsel.olarak yaşanan sorunlara bir de etiketler eklenir........vay serseri ....vay utanmaz .........asi...deli..bu çocukken hiç böyle değildi saf sessiz masum bir cocuktu ne oldu ,ne okudu, kime benzedi bilmem ki ?ne günah işledik de bunu gördük .....senin yuzunden kimsenin yüzüne bakamayiz...Bitmeyen uzun kavgalar küskünlükler yerini öğrenilmiş çaresizlikle tedirgin edici bir sessizliğe bırakır. Kimse kimsenin yüzüne bakmaması için herkes kendi içine cekilir. Metalik ilişkileri olan ailelerin terapi odasına yansıyan tarafını şöyle deneyimleriz..Bugün çok gergindik..oğlumuz/kızımız bize ......yaptı. biz seansa geliyoruz şunun yaptığına bak............boşa kürek cekiyoruz....... şikayetleri evdeki sahnelerin bir provasidir aslinda. Terapistin ikinci perdeyi açabilmek için baştan tekrar anlatın ne oldu bu durumda? Aile İlişkinizdeki değişim adına şu anda ne hissediyorsunuz ? İlişkinizin neye ihtiyacı var? sorusuna çözümden adeta kaçarcasina hiç bir şey daha ne olsun....yook istediğini yapsın umrumuzda değil ,ister gelsin ister gelmesin, o kadar da önemli değil o bizi üzemez zaten..biz ona alıştik . geçti gitti bidaha da ona.......yapmiycam..tehditleri savrulduktan sonra ortam biraz daha sakinleşmeye yakınlaşır .Terpist flu olan durumu üçüncü bir gözle daha da netleştirdiginde aile üyeler duygulara biraz daha temas eder. "ya hocam bırakın terapiye gelmeyi o anda evi terkedicem hatta öleyim de kurtulayım bile dedim " Sonrasında kendi içindeki olumsuz düşüncelerle empati kurmaya başlayan bireyler diğer aile üyeleri de yaşanan duruma bir adım daha geriden bakarak empati geliştirebiliyorlar.

Duygusal anlamda metalik ilişkileri olan ailelerin sistemsel dilemmasinda ne yaptıysam yaranamadım sözü hakimdir. Bir şey yapma zorunluluğu sürekli beklenti zorlantısına dönüşür . Yapmaya çalıştığı her şeyi başarı ve ortaya bir iş çıkarma olarak değerlendiren aileleri sonuca odaklandiklari için hep acı ve pişmanlıkları konuşulur. Öyle bi işler ki bu sisteme sanki acı çekmek erdemdir. Çekilen acılar zihinlerde tekrar tekrar oynatilır.Mekanik şekilde duygudan uzaklaşilarak öylesine anlatılıverir.Fakat geçmişin kanayan yaralari iyice deşilmistir.Deştikce değer kazandiran bu yaralarin ailenin daha genç veya güçlü bireyleri tarafindan sarilması beklenir. Öyle ya insan insanın zehrini alır. İnsanın duygularına eşlik edebileceği birilerini aradığı yer elbetteki büyüdüğü aile ortamıdır.Kimliğinizi inşaa etmeye calişirken geçmisten bu yana süregelen ailenin duygusal sisteminde güvensizlik ve sınırsızlık temelinde değersiz ve yetersiz hissettirme yoksayma ödüllendirme ve cezalandırma veya umursamazlık tutumlari ruh sağlığınızı yavaştan yavaştan zehirlemeye başlamis olabilir. Bu kurban psikolojisi özellike gençlerin büyük aile üyelerinden kaçinmasina neden olur. Çocuklar ise sürekli aynı nakaratları dinlememek için tv.tablet,tik tok instegram, online oyunlar gibi kendilerini iyi hissettirecek başarılarının görüldüğü koşulsuz kabul edildiği hatta reklam ve pazarlamalarin bonuslariyla ödül alacağı yeni bir sanal aile ortamı oluşturur kendisine. Artik bir eskisi gibi dinlenilmeyen ,amiyane bir tabirle zehri alinmayan aile bireyi yeni nesli eleştirme şikayet etme, rekabete sokma, bizim zamanimizdayken..ile başlayan öykünmeleriyle suçlama ve cezalandirma savunma sistemini harekete gecirir. Bu zehirden pay almamak icin diger aile üyeleri güçlü görünen bir o kadar naif ve alıngan aile üyesinin robotik,kolay kolay gülmeyen soğuk karamasar yüz ifadesiyle karşılaştığı o andaki ortamda bulunmamak için yeni kaçış planları yapmaya başlar. Her bireyin geçmişten gelen içine sindiremedigi duygusal zehirlenmeleri olabilir fakat her zehrin bir panzehiri de vardir! Panzehir bireyin kendi duygusal ihtiyaçlarınyla empati kurması, aile geçmişini kabul etmesi ve gelecekteki bireysel hedeflerine kararlılıkla adım atılmasıdır. En önemlisi de empati duygusuyla aile icndeki ilişkide şimdi ve burada kalabilmektir. Siz sevgili okurlarımla bu yazımi kaleme almadan önce dün yürüme yolumda karşılaştığım bir olayı paylaşmak isterim. Yürürken yaşlı teyze beni bastonuyla durdu ve bastonunun ucundaki yamukluktan dolayı düştüğünü şikayetlenerek bana anlatmaya başladı. Bak kızım oğluma kaç kez söyledim 'şunu bí türlü tamir edemedin "diye. Oğlum ana burda marangoz mu var! deyince olmaz olsun senin gibi evlat Allah senin cezanı versin" . Sordum yaşın kaç teyze 75 adın ne teyze Ayşe. Ne güzel bir ismin var ve yaşın kadar da tecrübelerin var. Benim yaşım 44 bugün de ben seninle bir yaşıma daha girdim. Ben de bugün bi arabam olsaydı da yorulmadan evime dönsem diye düşünmüştüm. Fakat bugün seninle ayaklarımın ne kadar da kıymetli olduğunu anladım.Elini omzuna koyarak Ayşe teyzem sen de benim gibi boş bulunup başka şeylere heveslenirken elindekilerin ve oğlunun kıymetini unutmşsun.Bastonun senin icin ayağın kadar kıymetli ki bundan sebep çok kizmişsin. Belli ki ayaklarını verene, yaşliliğina oğluna iyice kızmışsin ki olmaz olsun böyle evlat deyip işin içinden çıkmışsın" dedim. Ayşe teyze ah evladım çok şükür ellerim ayaklarım zayıf olsa da bastonumu tutabiliyor. Ve yürüyorum Oğluma kizsam da beni yedirir giydirir arabasıyla bile gezdirir.Maşaallah ne zenginmişsin teyzecim bu zenginliklere bir şükür gerekseydi ne derdin? Allah'ım binlerce şükür iyiki bugün beni senle karşilaştirmiş Allah senden razı olsun diye diye yoluna devam etti. Teyze bana teşekkür ederken asıl ben ona teşekkür borçluydum.Beş dakika içinde sanki hayatım boyunca unutamayacagim bir ders verdi. Tüm insanlığın ihtiyacı olan razı olmak, şükretmek selam vermek , empati kurabilecek kadar karşındakini hissedebilmek. Kıtlık bilincinde kalıp öfkelenmek çaresizlik içinde şikayetlenmek yerine içimizde deforme olmuş ilgi bastonunu gücümüz yettiğince empati akıl fikir , şükür ,zikir tefekkür cilasiyla yenileyebiliriz.Yürüdüğümüz hayat yolunda ayaklarimiza takilan bir taş varsa onu yolumuzdan çekebilecek gücümüz de vardir.

Peki ya insan bütün bunları farkedemeyecek kadar duygularina körleştiyse ve hiç empati kuramiyorsa?Aynı misalden devam edersek ruhsal bardağımız epeyce boşaldıysa? İçinde şu varmış gibi görünen bardağa çok susadiğiniz bir anda bakınca büyük bir heyecanla yaklaşır içmeye çalışırsınız ya su sesi geliyodur fakat bir damlasından bile içmezsiniz.Susuzluktan kavruldukça cismine bakıp bakıp doyum alamadığınız her hüsran duygusunda önce bardağı da kaybetme kaygısı yaşarsınız sonrasinda ise öfke ve umutsuzluk.Dünyaya ilk geldiginde insan koşulsuz sevgi, özgüven özdeger, öz yeterlilik ,özerklik duygularıni gerçekçi ve tutarli bir şekilde hissedemediyse ruhsal bardağındaki asıl kaynağını da farkedemez. Siretini suretinden ibaret sanir.Başkalarinin bardağındadır gözü zira kendi kaynağından tad alamamistir bir türlü. Ne kadar değer verilse de anlamını hissedemez. Empati kendi duygusal kaynaklarına yabancilaştirilmış insanlar için de aynen içi bosaltilmiş bardak gibi hissedilmesi çok zordur.Bu tür ailelerin ruhsal bardağında İyi ve kötü , değerli değersiz ,varlık yokluk iyice birbirine karışmış haldedir. Kişi arzu ve nefret arasında gider gelir. Yakınlık duyduğu sevgi ve ilgi gördüğü kisilerden susuzluğunun giderileceğine inanir.Öteki bardakları takip etmek kendi kişisel bardağini dolduramamasina da neden olur. Bağımlı aile ilişkilerindeki içsel kaynaklari boşaltilmiş sahte kendilikle varlığına sebep gördüklerine duyulan bağımlıliktir Aile iletişim dilinize bakın gün icinde ne kadar " aynen, tıpatıp ,biz sevmeyiz ,biz gitmeyiz, bize yakişmaz,..olmaz sakın ha..!cümlerlerini nerde ve nasıl hangi duygular içinde kullanıyor oluyorsunuz. Bu kelimlerin yerine "ben farklı düşünüyorum, ..değişik bir bakış açısı,ben hiç böyle düşünmemiştim, sanki...olabilir mi? ....tercih ederim,gitmeyi çok isterim .....sence bana yakışmış mı?.benim için bu çok kıymetli ,enterasan ...bu bizim için çok degerli... cümleleriyle değiştirdiğinizde ne hissediyorsunuz? Yakışmaz tıpatıp ,aynen ,hiç, asla sakın , olmaz kelimlerin ilişki frekansinizdaki titreşimleri omuzlarinizin düşmesine suçlanmislik duygusundaki gibi postürünüzün düşmesine omurganizin eğrilmesine yolaçar.Gerçek benliklerini ortaya koymayan ailelerdeki bireylerin kendilik algisi içi bosaltilmiş su desenli bardak gibidir. Diğerlerinden farklı olmamak için gösterilen çaba kişinin biricik olma özelliğini terkedip gerçek kendiliğini kaybetmiş olmasıyla sonuçlanır. Kontrol temelli kaçingan ve korungan yapıdaki ailelerde farklılığa karşı algıları katı olan kişilik yapılarini etobur bitkiye benzetebiliriz. Kendilerince farklıdırlar ama bu farklılıklar tehdit edicidir. Bu tür kacingan ve korungan aile yapısı içinde fiziksel olarak yaşamasa da geçmişten gelen tehdit eden diktatör baskıcı bir ebeveyn figürü hakimdir. Dikatör ebeveyn kendisinden farklı gördüğü her şeye saldırır eleştirir tepkiseldir degişime dair bir adım farketse aşağilar çünkü herkes onunla aynı düşünmeli ve hissetmelidir...kendilik algısını farklı olursan terkedilirsin zihinsel çarpitmasiyla edinmiş insan da etobur bir bitki gibi farklılıklara saldirmadan yaşayamaz. Güneş etobur bir çiçeğe de kırmızı beyaz pembe sarı olabilen güllere de sicakligini verir. Etobur bir bitkinin zararlı haseratlari yoketme gibi bir yaradılış hikmeti vardir. Fakat sadece gerçekten zararlı olan bir haşerata karşı bu yönünü kullanmasi işe yarar. Davranış ve sözleriyle empati kuramadiğiniz aile üyesine karşı empati kurmaya çalışmak sizin kendi duygularınıza yabancılaşmaniza suçlu hissetmenize neden olur. Burada ancak kendi duygu ve düşüncelerinizi farkliliklarinizi koruyup sınırlarınızı makul şekilde nedenini açıklayarak çiziyor olmaniz önemlidir. Empati sadece başkasını anlamak için değil önce kendinizi anlamakla ne hissettiğinizi ne düşündüğunüzü bu düşüncenin ne kadarının size ait olduğunu bilmekle gerçekleşebilir. Aile olarak sizi diğerlerinden benzersiz kılan yetenekler ve değer yargılariniz nelerdir. Sizi en çok birbirinize bağlayan temel özelikleriniz nerlerdir? Bu soruların cevabıni önce kendinize duygusal olarak temas ettiginiz bir anda bulmanızı tavsiye ederim.Ailenizde ise sıcak ve samimi ortamda empati yetinizi ne kadar harekete geçirebiliceginizi deneyimleyebilirsiniz. Ayaklarımız gitmediği yerden dönüş yapamaz! Önce duygularımızı kendimizde test eder ve odaklanirsak yakın ilişkilerimizde de bunu farkederek yansitabiliriz Anlaşılir olmak aile de sağlıklı ayrişabilmeyi de getirir.Ayrişmaksa aile ilişkilerinde büyümeye engel olan tarafları ayıklayıp yeniden yakınlaşmayı da sağlayabilir..Sağlıklı çift olabilmenin yolu diğerlerinden farklı olarak sağlıklı ayrişabilmiş ve farkliliklari zenginliğe dönüştürebilmiş duygu ve düşünceleriyle empati kurabilen bireylerle başlar.

Ailede empati farklı renkteki ayakkabılarla aynı yönde ortak bir yolda ilerleyebilmektir. Yüreği ile ayaklari aynı yönde olan bireyler hedeflerinde gerçekçi olarak ilerleyebilirler.

Aile DanışmanıÇift Terapisti Vildan Ayyüzlü