İşteBuDoktor Logo İndir

Göz Tansiyonu ve Glokom Teşhisi: Erken Tanının Önemi ve Muayene Süreci

Göz Tansiyonu ve Glokom Teşhisi: Erken Tanının Önemi ve Muayene Süreci

Göz sağlığımız, günlük yaşam kalitemizin vazgeçilmez bir parçasıdır. Ancak bazen sinsi ilerleyen rahatsızlıklar, ciddi görme kayıplarına yol açabilir. Bu rahatsızlıkların başında göz tansiyonu ve onun en tehlikeli sonuçlarından biri olan glokom gelmektedir. Genellikle herhangi bir ağrı ya da belirgin semptom göstermeden ilerleyen glokom, ne yazık ki geri dönüşü olmayan bir görme kaybına neden olabilir. İşte bu yüzden erken tanı ve düzenli göz muayenesi, gözlerimizi korumak için hayati önem taşımaktadır. Peki, glokom teşhisi süreci nasıl işler ve bu sinsi düşmanla nasıl mücadele edebiliriz?

Göz Tansiyonu Nedir ve Neden Önemlidir?

Gözümüzün içinde, göz küresine şeklini veren ve optik sinirin beslenmesine yardımcı olan bir sıvı (aköz hümör) bulunur. Bu sıvının belirli bir basıncı vardır ki buna göz içi basıncı veya halk arasında göz tansiyonu denir. Normal bir gözde bu sıvı sürekli üretilir ve aynı zamanda boşaltım kanalları yoluyla dışarı atılır. Eğer bu üretim ve boşaltım dengesi bozulursa, göz içi basıncı artar. Yüksek göz tansiyonu tek başına bir hastalık değildir, ancak optik sinire zarar vererek glokom gelişim riskini önemli ölçüde artırır. Kontrolsüz yüksek göz tansiyonu, zamanla optik sinir liflerine kalıcı hasar vererek görme alanında daralmalara ve nihayetinde körlüğe yol açabilir.

Glokom: Sinsi Bir Görme Kaybı Tehdidi

Glokom Nedir?

Glokom, göz içindeki basıncın genellikle yüksek olması nedeniyle optik sinirde meydana gelen hasar sonucu oluşan, ilerleyici bir göz hastalığıdır. Halk arasında "göz tansiyonu hastalığı" olarak da bilinen glokom, optik sinirdeki bu hasar nedeniyle görme sinirinin görevini yapamaması ve zamanla kalıcı görme kaybının oluşmasıyla karakterizedir. Maalesef, kaybedilen görme yeteneği geri getirilemez. Bu nedenle, glokom teşhisi ne kadar erken konulursa, tedavi ile hastalığın ilerlemesi o kadar yavaşlatılabilir.

Glokom Belirtileri ve Risk Faktörleri

Glokomun en sinsi yanı, genellikle başlangıç evrelerinde belirgin bir belirti göstermemesidir. Çoğu hasta, hastalığın ileri evrelerine gelip görme alanlarında daralmalar veya tünel görüşü gibi ciddi semptomlar yaşayana kadar durumunun farkında olmaz. Ancak bazı durumlarda, özellikle ani basınç yükselmelerinde; şiddetli göz ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma ve ışık etrafında haleler görme gibi belirtiler ortaya çıkabilir.

Glokom için birçok risk faktörü bulunmaktadır:

  • İleri yaş (özellikle 40 yaş üzeri)
  • Ailede glokom öyküsü (genetik yatkınlık)
  • Yüksek göz tansiyonu
  • Diyabet, hipertansiyon gibi sistemik hastalıklar
  • Şiddetli miyopi (ileri derecede uzağı görememe)
  • Göz yaralanmaları veya ameliyatları
  • Uzun süreli kortikosteroid kullanımı
  • Afro-Amerikan veya Hispanik kökenli olmak

Erken Tanının Hayati Önemi

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, glokomun neden olduğu görme kaybı geri döndürülemez. Bu gerçek, erken tanıyı glokomla mücadelede en güçlü silahımız haline getirmektedir. Düzenli göz muayenesi, henüz semptomlar ortaya çıkmadan veya hastalığın ilerlemesi engellenebilecekken glokomu tespit etmenin tek yoludur. Erken evrede yakalanan glokom, doğru tedavi yöntemleriyle genellikle kontrol altına alınabilir ve görme kaybının büyük ölçüde önüne geçilebilir.

Glokom Teşhis Süreci ve Göz Muayenesi

Glokom teşhisi, detaylı ve kapsamlı bir göz muayenesi gerektirir. Uzman bir göz hekimi tarafından yapılan bu muayene, göz içi basıncının ölçülmesiyle sınırlı değildir; optik sinirin durumu ve görme alanının değerlendirilmesini de içerir. Göz tansiyonu nedir, nasıl ölçülür ve tedavisi nasıldır gibi soruların yanıtları, kapsamlı muayene ile ortaya çıkar.

Kapsamlı Göz Muayenesi Neleri İçerir?

  • Göz Tansiyonu Ölçümü (Tonometri): Göz içi basıncını ölçmek için kullanılan çeşitli yöntemler bulunur. Bu ölçüm, glokom teşhisinin ilk ve en önemli adımlarından biridir.
  • Göz Dibi Muayenesi (Oftalmoskopi): Göz bebeği damlalarla büyütüldükten sonra optik sinir başının detaylı olarak incelenmesidir. Optik sinirdeki hasar belirtileri aranır.
  • Görme Alanı Testi (Perimetri): Hastanın çevresel görüşünü değerlendirmek için yapılır. Glokomun neden olduğu görme alanı kayıpları bu testle tespit edilebilir.
  • Optik Koherens Tomografi (OCT) veya HRT: Optik sinir lifi tabakasının ve optik sinir başının detaylı kesitsel görüntülerini alarak sinir hasarının erken belirtilerini saptamaya yardımcı olur.
  • Pakimetri: Kornea kalınlığının ölçülmesidir. Kornea kalınlığı, göz tansiyonu ölçümlerinin doğruluğunu etkileyebileceği için önemlidir.
  • Gonioskopi: Gözün drenaj açısını incelemek için kullanılır. Bu sayede glokomun türü hakkında önemli bilgiler elde edilir.

Ne Sıklıkla Muayene Olunmalı?

Genel olarak, 40 yaşından sonra iki yılda bir, risk faktörleri olan bireylerin ise daha sık (yılda bir veya hekimin önerdiği aralıklarla) detaylı göz muayenesi olması önerilir. Ailede glokom öyküsü veya diğer risk faktörleri varsa, muayene sıklığı hekim tarafından belirlenmelidir.

Tedavi Seçenekleri ve Yönetimi

Glokomun kesin bir tedavisi olmamakla birlikte, mevcut tedaviler hastalığın ilerlemesini yavaşlatmayı veya durdurmayı hedefler. Tedavi genellikle göz damlalarıyla başlar. Göz damlaları, göz içi basıncını düşürerek optik sinir üzerindeki baskıyı azaltmaya yardımcı olur. Bazı durumlarda lazer tedavisi veya cerrahi müdahaleler de gerekli olabilir. Tedavinin amacı, kalan görme yeteneğini korumaktır ve yaşam boyu devam eden bir yönetimi gerektirir.

Göz tansiyonu ve glokom, göz sağlığımızın sessiz düşmanları olabilir. Ancak erken tanı ve düzenli göz muayenesi sayesinde bu tehdidi bertaraf etmek mümkündür. Unutmayın, gözleriniz paha biçilmezdir ve onları korumak için atacağınız her adım, gelecekteki yaşam kalitenizi doğrudan etkileyecektir. Göz sağlığınızı ertelemeyin, bir uzman göz hekimine danışarak düzenli kontrollerinizi yaptırın.

Son güncelleme:
Paylaş:

Kanser İçerikleri