İşteBuDoktor Logo İndir

EVAR Tedavisinin Olası Riskleri ve Komplikasyonları Nelerdir?

EVAR Tedavisinin Olası Riskleri ve Komplikasyonları Nelerdir?

Aort anevrizması, vücudun en büyük atardamarı olan aortun zayıflayarak genişlemesi durumudur ve hayati risk taşıyabilir. Geleneksel açık cerrahiye modern bir alternatif olarak ortaya çıkan Endovasküler Anevrizma Onarımı (EVAR) tedavisi, daha az invaziv olması nedeniyle birçok hasta için tercih edilen bir yöntemdir. Ancak her tıbbi girişimde olduğu gibi, EVAR tedavisinin de kendine özgü olası riskleri ve komplikasyonları bulunmaktadır. Bu makalemizde, EVAR'ın potansiyel tehlikelerini, kısa ve uzun vadede ortaya çıkabilecek sorunları detaylı bir şekilde ele alarak, bu önemli tedavi yöntemi hakkında kapsamlı bilgi sunmayı hedefliyoruz.

EVAR Tedavisi Nedir ve Neden Tercih Edilir?

EVAR (Endovascular Aneurysm Repair), özellikle karın veya göğüs aort anevrizmalarının tedavisinde kullanılan, kapalı bir cerrahi yöntemdir. Kasık bölgesinden yapılan küçük bir kesiyle atardamara girilerek, bir kateter yardımıyla anevrizmanın içine stent greft adı verilen özel bir tüp yerleştirilir. Bu stent greft, anevrizmanın içinden kan akışını yönlendirerek, zayıflamış damar duvarına uygulanan basıncı azaltır ve anevrizmanın yırtılma riskini ortadan kaldırır. Açık cerrahiye göre daha kısa iyileşme süresi, daha az ağrı ve daha düşük kan kaybı gibi avantajları nedeniyle genellikle tercih edilir. EVAR hakkında daha fazla bilgi için Wikipedia'yı ziyaret edebilirsiniz.

EVAR Tedavisinin Genel Riskleri ve Komplikasyonları

EVAR, minimal invaziv bir yöntem olmasına rağmen, işlem sırasında ve sonrasında çeşitli riskler taşıyabilir. Bu riskler, hastanın genel sağlık durumuna, anevrizmanın özelliklerine ve uygulayan ekibin deneyimine göre değişiklik gösterebilir.

İşlem Sırası ve Erken Dönem Riskler

  • Anesteziye Bağlı Komplikasyonlar: Genel veya lokal anesteziye bağlı alerjik reaksiyonlar, solunum problemleri veya kalp ritim bozuklukları gibi riskler her cerrahi işlemde mevcuttur.
  • İşlem Bölgesinde Sorunlar: Kasık bölgesindeki kateter giriş yerinde kanama, hematom (kan birikmesi), enfeksiyon veya sinir hasarı görülebilir.
  • Kontrast Maddeye Bağlı Riskler: İşlem sırasında kullanılan iyotlu kontrast maddeye karşı alerjik reaksiyonlar veya böbrek fonksiyonlarında geçici bozulma (kontrast nefropatisi) oluşabilir. Özellikle böbrek rahatsızlığı olan hastalarda risk daha yüksektir.
  • Aterosklerotik Emboli: Kateter veya greftin ilerletilmesi sırasında damar duvarındaki plaklardan kopan parçacıklar, daha küçük damarları tıkayarak inme, böbrek yetmezliği veya bacak iskemisi gibi ciddi sorunlara yol açabilir.
  • Damar Yaralanması: Nadiren, kateter veya greftin ilerletilmesi sırasında atardamar duvarında yırtılma veya hasar meydana gelebilir.

Endogreft ile İlişkili Komplikasyonlar

EVAR tedavisinin en spesifik ve dikkatle izlenmesi gereken komplikasyonları, yerleştirilen endogreft ile ilgilidir.

  • Endoleak (Sızıntı): Anevrizma kesesi ile stent greft arasına kan sızması durumudur. Bu, anevrizma kesesinin içindeki basıncın devam etmesine ve anevrizmanın yırtılma riskinin sürmesine neden olabilir. Endoleak'in çeşitli tipleri vardır:
    • Tip I Endoleak: Greftin damar duvarına iyi yapışmamasından (proksimal veya distal uçlarda) kaynaklanır. Genellikle cerrahi müdahale veya ek bir stent greft ile düzeltilmesi gerekir.
    • Tip II Endoleak: Anevrizma kesesine yan dallardan (örneğin bel atardamarları veya inferior mezenterik arter) geriye doğru kan akışıyla oluşur. Genellikle iyi huylu olup kendiliğinden kapanabilir, ancak büyük ve persistent olduğunda müdahale gerektirebilir.
    • Tip III Endoleak: Greftin parçaları arasında ayrılma veya yırtılma, ya da greft materyalinin yorulması sonucu oluşur. Ciddi olup genellikle acil müdahale gerektirir.
    • Tip IV Endoleak: Greft materyalinin gözenekliliğinden kaynaklanan kan sızıntısıdır, modern greftlerde nadiren görülür.
    • Tip V Endoleak (Endotension): Endoleak olmamasına rağmen anevrizma kesesinin genişlemeye devam etmesidir. Altta yatan nedeni her zaman açık değildir ve yönetim zordur.
  • Greft Migrasyonu (Yer Değiştirme): Endogreftin başlangıçtaki konumundan kaymasıdır. Bu, anevrizmanın korumasız kalmasına yol açabilir ve yeniden müdahale gerektirebilir.
  • Greft Tıkanıklığı (Tromboz): Endogreft içinde kan pıhtılaşması meydana gelerek kan akışını tamamen veya kısmen engelleyebilir. Bu durum, bacaklarda ağrı, soğukluk veya daha ciddi iskemik sorunlara yol açabilir.
  • Greft Yıpranması veya Kırılması: Uzun vadede greft materyalinde yapısal bozulmalar, çatlaklar veya kırıklar oluşabilir. Bu durum, endoleak veya anevrizma kesesi genişlemesine neden olabilir.
  • Bacak İskemisi: Greftin bacak atardamarlarını tıkayarak bacaklarda kan akışını bozması, şiddetli ağrı ve doku hasarına yol açabilir.

Uzun Dönem Riskler ve İzlem Gereksinimi

EVAR tedavisinin başarısı, uzun dönemli takibe bağlıdır. İşlem sonrası düzenli kontroller hayati öneme sahiptir, çünkü bazı komplikasyonlar yıllar sonra ortaya çıkabilir.

  • Anevrizma Kese Genişlemesi: Endoleak olsun olmasın, bazı durumlarda anevrizma kesesi genişlemeye devam edebilir. Bu durum, yeniden tedavi gerektirebilir.
  • İkincil Girişim İhtiyacı: Yukarıda belirtilen komplikasyonlar (endoleak, migrasyon, tıkanıklık vb.) nedeniyle, hastaların %20-30'unun hayatlarının bir döneminde ek bir EVAR veya açık cerrahi müdahaleye ihtiyacı olabilir.
  • Radyasyon Maruziyeti: İşlem sırasında ve takip kontrollerinde (CT taramaları gibi) tekrarlayan radyasyon maruziyeti, teorik olarak uzun dönemde kanser riskini artırabilir, ancak bu risk genellikle anevrizmanın kendisinden kaynaklanan tehlikenin yanında daha düşüktür.

EVAR tedavisinin olası riskleri hakkında daha detaylı bilgi için Medipol Üniversitesi Hastanesi'nin bilgilendirme sayfasını inceleyebilirsiniz.

Kimler Daha Yüksek Risk Altında Olabilir?

Bazı hasta grupları, EVAR tedavisinin risklerine karşı daha savunmasız olabilir:

  • Ciddi Böbrek Yetmezliği Olan Hastalar: Kontrast maddeye bağlı böbrek hasarı riski daha yüksektir.
  • Ağır Kalp veya Akciğer Hastalığı Olanlar: Anestezi ve cerrahi strese karşı toleransları daha düşüktür.
  • Anevrizma Morfolojisi Uygun Olmayanlar: Anevrizmanın şekli, boyutu veya anatomik konumu endogreftin başarılı bir şekilde yerleştirilmesi ve sızdırmazlık sağlaması için uygun olmadığında komplikasyon riski artar.
  • İleri Yaş: Genel olarak yaşlı hastalar, ek sağlık sorunları nedeniyle daha fazla risk taşıyabilir.

Komplikasyonları Önleme ve Yönetim

EVAR tedavisinin risklerini en aza indirmek ve olası komplikasyonları yönetmek için bir dizi strateji uygulanmaktadır:

  • Detaylı Preoperatif Değerlendirme: Hastanın genel sağlık durumu, anevrizmanın detaylı anatomisi ve potansiyel risk faktörleri kapsamlı bir şekilde değerlendirilmelidir.
  • Tecrübeli Ekip ve Merkez Seçimi: EVAR ve komplikasyonlarının yönetimi konusunda deneyimli bir cerrahi ekip ve donanımlı bir merkez seçimi, başarı oranını artırır.
  • Uygun Greft Seçimi: Hastanın anevrizma anatomisine en uygun endogreft seçimi, migrasyon ve endoleak riskini azaltmada kritik öneme sahiptir.
  • Düzenli Takip ve Görüntüleme: İşlem sonrası BT anjiyografi, ultrason veya röntgen gibi görüntüleme yöntemleri ile düzenli kontroller, olası komplikasyonların erken teşhisini ve tedavisini sağlar.
  • Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Sigarayı bırakma, tansiyonu ve kolesterolü kontrol altında tutma gibi yaşam tarzı değişiklikleri, genel damar sağlığını iyileştirir ve gelecekteki komplikasyon riskini azaltmaya yardımcı olur.

Sonuç

EVAR tedavisi, aort anevrizmalarının tedavisinde açık cerrahiye kıyasla daha az invaziv ve genellikle daha hızlı iyileşme sunan değerli bir yöntemdir. Ancak, her karmaşık tıbbi işlem gibi, kendine özgü olası riskleri ve komplikasyonları bulunmaktadır. Endoleak, greft migrasyonu, greft tıkanıklığı gibi spesifik sorunlar ve uzun dönemde ikincil girişim ihtiyacı ihtimali, hastaların ve sağlık profesyonellerinin bilinçli olması gereken konulardır. Tedavinin başarısı, dikkatli hasta seçimi, deneyimli bir cerrahi ekibin varlığı ve en önemlisi, yaşam boyu düzenli takip ile yakından ilişkilidir. Hastaların bu riskler hakkında tam olarak bilgilendirilmesi ve doktorlarıyla açık bir iletişim kurarak tedavi süreci boyunca aktif rol alması, en iyi sonuçların elde edilmesinde anahtardır.

Son güncelleme:
Paylaş:

Kanser İçerikleri