İşteBuDoktor Logo İndir

EVAR Sonrası Endoleak: Nedenleri, Belirtileri ve Tedavi Yaklaşımları

EVAR Sonrası Endoleak: Nedenleri, Belirtileri ve Tedavi Yaklaşımları

Aort anevrizması, vücudun en büyük atardamarı olan aortun duvarında oluşan tehlikeli bir genişlemedir. Bu durum, yırtılma riski taşıdığı için zamanında tedavi gerektirir. Geleneksel açık cerrahiye alternatif olarak geliştirilen ve günümüzde sıkça uygulanan yöntemlerden biri de Endovasküler Aort Anevrizması Onarımı (EVAR)'dır. EVAR, daha az invaziv olması ve hastanın daha hızlı iyileşmesine olanak tanıması nedeniyle tercih edilmektedir. Ancak EVAR sonrası bazı komplikasyonlar ortaya çıkabilir ve bunların en bilinenlerinden biri endoleak'tir. Bu makalede, EVAR sonrası endoleak nedenleri, belirtileri ve mevcut tedavi yaklaşımlarını derinlemesine inceleyerek, bu önemli konuya ışık tutacağız.

EVAR Nedir ve Neden Yapılır?

EVAR (Endovascular Aneurysm Repair), özellikle karın veya göğüs aort anevrizmalarının tedavisinde kullanılan minimal invaziv bir yöntemdir. Bu yöntemde, kasık bölgesinden yapılan küçük bir kesi ile bir kateter yardımıyla özel bir greft (stent-greft) anevrizmanın içine yerleştirilir. Bu greft, anevrizmanın zayıflamış duvarından kan akışını yönlendirerek, anevrizma kesesinin içindeki basıncı düşürür ve yırtılma riskini ortadan kaldırır. Açık cerrahiye göre daha kısa hastanede kalış süresi ve daha hızlı iyileşme gibi avantajlar sunar.

Endoleak: EVAR Sonrası Karşılaşılan Bir Komplikasyon

Endoleak, EVAR operasyonu sonrası anevrizma kesesinin içine kan sızıntısı olması durumudur. Bu sızıntı, anevrizma kesesi içindeki basıncın düşmesini engeller ve dolayısıyla yırtılma riskinin devam etmesine neden olabilir. Endoleaklar, EVAR sonrası en sık görülen komplikasyonlardan biridir ve düzenli takip gerektiren bir durumdur.

Endoleak Türleri ve Ortaya Çıkış Nedenleri

Endoleaklar, sızıntının kaynağına göre farklı tiplere ayrılır. Her bir tipin kendine özgü nedenleri ve potansiyel riskleri bulunmaktadır:

Tip I Endoleak

Bu tip endoleak, greftin (stent-greft) uç kısımlarının damar duvarına (proksimal veya distal uçlar) tam olarak oturmaması veya sızdırmaz bir yalıtım sağlayamaması sonucu ortaya çıkar. Yüksek basınçlı bir sızıntı olduğundan, anevrizma kesesi içinde basınç artışına ve anevrizmanın büyümesine neden olabilir. Bu durum, genellikle acil müdahale gerektiren en tehlikeli endoleak türlerinden biridir.

Tip II Endoleak

En sık görülen endoleak tipidir. Anevrizma kesesini besleyen yan dallardan (örneğin, lomber arterler, inferior mezenterik arter, aksesuar renal arterler) geriye doğru kan akışı (retrograd akım) ile karakterizedir. Genellikle düşük basınçlıdır ve çoğu zaman klinik olarak anlamlı bir tehlike oluşturmaz. Ancak, anevrizmanın büyümeye devam etmesi durumunda tedavi gerektirebilir.

Tip III Endoleak

Bu endoleak tipi, greftin yapısal bütünlüğündeki bir bozukluktan kaynaklanır. Greft materyalinde bir yırtık, kopma veya greft parçaları arasındaki bağlantıda bir ayrılma söz konusu olabilir. Tip I gibi, Tip III endoleak de yüksek basınçlı bir sızıntıdır ve anevrizmanın genişlemesine yol açarak ciddi riskler oluşturabilir. Acil tanı ve tedavi genellikle zorunludur.

Tip IV Endoleak

Greft materyalinin gözenekliliğinden kaynaklanan bir sızıntıdır. Genellikle EVAR operasyonunun erken dönemlerinde görülür ve zamanla kendiliğinden düzelme eğilimindedir. Modern greft teknolojileri sayesinde bu tip endoleaklar günümüzde daha az sıklıkta görülmektedir.

Tip V Endoleak (Endotensiyon)

Bu, doğrudan bir sızıntının görüntüleme yöntemleriyle tespit edilememesine rağmen anevrizma kesesinin boyutunun büyümeye devam ettiği nadir bir durumdur. Anevrizma kesesi içinde basınç artışının devam ettiğini gösterir, ancak sızıntının kaynağı net olarak belirlenemez. Tanı ve tedavisi zorlayıcı olabilir.

Endoleak Belirtileri Nelerdir?

Endoleaklerin çoğu, özellikle Tip II gibi düşük basınçlı olanlar, genellikle hiçbir belirti vermez (asemptomatiktir). Bu nedenle, EVAR sonrası düzenli ve sıkı takip programları hayati önem taşır. Çoğu endoleak, rutin olarak yapılan bilgisayarlı tomografi (BT) veya ultrasonografi gibi görüntüleme yöntemleri sırasında tesadüfen tespit edilir. Çok nadir durumlarda, anevrizma kesesinin belirgin şekilde büyümesi veya yırtılması durumunda karın veya sırt ağrısı gibi şikayetler ortaya çıkabilir.

Endoleak Tanısı Nasıl Konulur?

EVAR sonrası hastaların düzenli olarak takip edilmesi, endoleaklerin erken teşhisi için kritik öneme sahiptir. Tanıda en sık kullanılan yöntemler şunlardır:

  • Kontrastlı Bilgisayarlı Tomografi (BT): Anevrizma kesesi içindeki kan sızıntısını ve greftin durumunu detaylı olarak gösterir. Genellikle en güvenilir tanı yöntemidir.
  • Ultrasonografi: Özellikle düşük riskli endoleaklerin takibinde veya ilk taramada kullanılabilir. Daha az invazivdir ancak BT kadar detaylı bilgi vermeyebilir.
  • Anjiyografi: Bazı durumlarda, sızıntının kaynağını daha net belirlemek veya tedaviye rehberlik etmek amacıyla kullanılabilir.

Endoleak Tedavi Yaklaşımları

Endoleak tedavisinde izlenecek yol, endoleak tipine, anevrizma kesesinin boyutuna, büyüme hızına ve hastanın genel sağlık durumuna göre değişiklik gösterir. Tüm endoleaklar tedavi gerektirmez; özellikle Tip II gibi bazı düşük riskli endoleaklar sadece takip edilebilir.

Tip I ve Tip III Endoleak Tedavisi

Bu tipler, yüksek basınçlı sızıntılar oldukları için genellikle müdahale gerektirir. Tedavi genellikle endovasküler yöntemlerle yapılır:

  • Balon Anjiyoplasti veya Ek Stent-Greft Yerleştirme: Greftin uç kısımlarının damar duvarına daha iyi oturmasını sağlamak veya greftteki yırtığı onarmak için ek stent-greftler veya balonlama kullanılabilir.
  • Embolizasyon: Sızıntı noktasının veya besleyici damarın tıkanması için özel maddeler (koiller, partiküller, sıvı ajanlar) enjekte edilebilir.

Nadir durumlarda veya endovasküler yöntemlerin başarısız olduğu vakalarda açık cerrahi müdahale gerekebilir.

Tip II Endoleak Tedavisi

Çoğu Tip II endoleak, anevrizma büyümesi olmadığı sürece sadece takip edilir. Ancak, anevrizma kesesinin çapında belirgin bir büyüme veya rüptür riski varsa tedavi düşünülür. Tedavide başlıca yöntem, sızıntıyı besleyen damarların embolizasyon ile kapatılmasıdır. Bu işlem, genellikle minimal invaziv olarak yapılır.

Tip IV ve Tip V Endoleak Tedavisi

Tip IV endoleakler, genellikle kendiliğinden düzeldiği için başlangıçta takip edilir. Tip V endoleak (endotensiyon) ise tanısı ve tedavisi en zorlayıcı olanıdır. Nedeni tam olarak anlaşılamadığı için tedavi yaklaşımları değişkendir ve bazen invaziv araştırmalar veya açık cerrahi dahi gerekebilir.

EVAR Sonrası Takibin Önemi

EVAR sonrası düzenli takip, endoleak gibi potansiyel komplikasyonların erken teşhisi ve yönetimi açısından kritik öneme sahiptir. Periyodik görüntüleme kontrolleri sayesinde, olası bir sızıntı büyümeden veya ciddi bir duruma yol açmadan önce fark edilebilir ve uygun tedavi stratejisi belirlenebilir. Bu takip süreci, hastanın uzun vadeli sağlığı ve EVAR tedavisinin başarısı için vazgeçilmezdir.

Sonuç olarak, EVAR, aort anevrizması tedavisinde devrim niteliğinde bir yöntem olsa da, endoleak gibi komplikasyonların farkında olmak ve bunları etkin bir şekilde yönetmek büyük önem taşır. Hastaların düzenli takibi, farklı endoleak nedenlerini anlamak ve uygun tedavi yaklaşımlarını benimsemek, EVAR sonrası sağlıklı bir yaşam sürdürmenin anahtarıdır.

Son güncelleme:
Paylaş:

Kanser İçerikleri