İşteBuDoktor Logo İndir

Akut Poststreptokokkal Glomerulonefrit Tanısı Nasıl Konulur? Laboratuvar Testleri ve Böbrek Biyopsisi

Akut Poststreptokokkal Glomerulonefrit Tanısı Nasıl Konulur? Laboratuvar Testleri ve Böbrek Biyopsisi

Akut Poststreptokokkal Glomerulonefrit (APSGN), özellikle çocukluk çağında görülen ve bir streptokok enfeksiyonu sonrası ortaya çıkan önemli bir böbrek hastalığıdır. Bu durumun doğru bir şekilde tanınması, etkin tedavi ve olası komplikasyonların önlenmesi için hayati öneme sahiptir. Peki, Akut Poststreptokokkal Glomerulonefrit tanısı nasıl konulur? Genellikle klinik bulgular, kapsamlı laboratuvar testleri ve bazı durumlarda başvurulan böbrek biyopsisi ile kesinleştirilir. Bu makalemizde, APSGN'nin tanı sürecini adım adım, anlaşılır bir dille ele alacağız.

Akut Poststreptokokkal Glomerulonefrit (APSGN) Nedir?

APSGN, adından da anlaşılacağı üzere, A grubu beta-hemolitik streptokoklar tarafından tetiklenen bir enfeksiyonun (genellikle boğaz enfeksiyonu veya cilt enfeksiyonu, impetigo gibi) ardından gelişen bir böbrek iltihabıdır. Vücudun enfeksiyona karşı oluşturduğu bağışıklık yanıtı, yanlışlıkla böbreklerdeki küçük filtre birimlerine, yani glomerüllere saldırarak hasara yol açar. Bu durum genellikle enfeksiyonun düzelmesinden 1-3 hafta sonra ortaya çıkar ve böbreklerin normalde süzmesi gereken atık maddeleri ve fazla sıvıyı vücuttan atma yeteneğini etkiler.

APSGN Tanı Süreci: Kapsamlı Bir Yaklaşım

APSGN tanısı, hastanın öyküsü, fizik muayene bulguları ve çeşitli laboratuvar testlerinin birleştirilmesiyle konulur. Bazı karmaşık veya atipik durumlarda böbrek biyopsisi de gerekebilir.

Klinik Bulgular ve Öykü

Tanı sürecinin ilk adımı, hastanın tıbbi öyküsünün dikkatlice alınmasıdır. Özellikle son birkaç hafta içinde geçirilmiş bir boğaz ağrısı, kızıl veya cilt enfeksiyonu (örneğin yara enfeksiyonu) olup olmadığı sorgulanır. Fizik muayenede ise şunlara dikkat edilir:

  • Ödem: Özellikle göz kapaklarında ve bacaklarda şişlik.
  • Hipertansiyon: Yüksek kan basıncı.
  • Makroskobik Hematüri: İdrarın kırmızı veya kahverengi (kola renginde) olması.
  • Oligüri: İdrar miktarında azalma.
  • Genel Halsizlik ve Yorgunluk.

Laboratuvar Testleri: Tanının Temel Taşları

APSGN tanısında laboratuvar testleri kilit rol oynar. Bu testler hem böbrek fonksiyonunu değerlendirmeye hem de streptokok enfeksiyonunun kanıtlarını aramaya yöneliktir.

İdrar Analizi

  • Hematüri: İdrarda kan hücrelerinin (eritrosit) varlığı. Bu durum mikroskobik düzeyde olabileceği gibi, idrarın rengini değiştirecek kadar belirgin (makroskobik) de olabilir.
  • Proteinüri: İdrarda protein kaçağı. Genellikle hafif veya orta düzeydedir.
  • Eritrosit Silendirleri: Böbrek tübüllerinde şekillenmiş eritrosit kümeleri, glomerüler hasarın önemli bir göstergesidir.

Kan Testleri

  • Böbrek Fonksiyon Testleri (Kreatinin, Üre): Kan kreatinin ve üre düzeylerinde artış, böbreklerin süzme fonksiyonunun bozulduğunu gösterir.
  • Kompleman Düzeyleri (C3, C4): Özellikle C3 kompleman düzeylerinin düşüklüğü, APSGN için oldukça tipik bir bulgudur ve bağışıklık sistemi aktivasyonunu işaret eder. Genellikle 6-8 hafta içinde normale döner.
  • Streptokoksik Antikor Testleri: Yakın zamanda geçirilmiş bir streptokok enfeksiyonunu kanıtlamak için kullanılır.
    • Anti-Streptolizin O (ASO) Titresi: Boğaz enfeksiyonları sonrası yükselir.
    • Anti-Deoksiribonükleaz B (Anti-DNase B): Özellikle cilt enfeksiyonları sonrası yükselmesi daha olasıdır ve ASO'dan daha uzun süre yüksek kalabilir.
  • Sedimantasyon Hızı (ESR) ve C-Reaktif Protein (CRP): Vücutta genel bir inflamasyon olduğunu gösteren non-spesifik belirteçlerdir.

Görüntüleme Yöntemleri (Opsiyonel)

Böbrek ultrasonu genellikle APSGN tanısı için rutin olarak kullanılmaz ancak böbreklerin boyutunu, yapısını ve olası başka yapısal anormallikleri değerlendirmek veya tanıyı destekleyici ek bilgi edinmek için tercih edilebilir. Böbrek ultrasonu, diğer böbrek hastalıklarını dışlamaya yardımcı olabilir.

Böbrek Biyopsisi: Kesin Tanı ve Ayırıcı Tanıda Rolü

Böbrek biyopsisi, Akut Poststreptokokkal Glomerulonefrit tanısı için her zaman gerekli olmasa da, belirli durumlarda hayati öneme sahiptir. Özellikle tanısal belirsizlikler olduğunda, atipik bir seyir gösteren durumlarda veya diğer glomerüler hastalıkları dışlamak için başvurulur. MSD Manual'a göre, biyopsi, hızlı ilerleyen böbrek yetmezliği, anüri (idrar çıkışının olmaması) veya uzun süreli oligüri gibi şiddetli vakalarda veya tanı şüphesi devam eden durumlarda düşünülmelidir.

Biyopsi ile alınan böbrek dokusu, ışık mikroskopisi, immünofloresan mikroskopisi ve elektron mikroskopisi altında incelenir. APSGN için tipik histopatolojik bulgular şunlardır:

  • Işık Mikroskopisi: Glomerüllerde yaygın hücre artışı (proliferasyon), özellikle endotel ve mezangial hücrelerde artış.
  • İmmünofloresan Mikroskopisi: Glomerül kapiller duvarlarında ve mezangiumda C3 ve IgG birikintilerinin granüler paternleri.
  • Elektron Mikroskopisi: Glomerül kapillerleri üzerindeki epitelyal tarafta (subepitelyal) karakteristik “humps” adı verilen elektron yoğun birikintiler. Bu bulgu, APSGN için oldukça spesifiktir.

Böbrek biyopsisi, sadece APSGN tanısını kesinleştirmekle kalmaz, aynı zamanda bu durumu diğer benzer semptomlarla ortaya çıkabilen glomerüler hastalıklardan (örneğin IgA nefropatisi, membranoproliferatif glomerülonefrit) ayırmada da kritik rol oynar. Bu sayede doğru tedavi stratejisi belirlenebilir ve hastanın prognozu daha iyi öngörülebilir. Konuyla ilgili daha fazla detaya Akut poststreptokoksik glomerülonefrit Wikipedia sayfasından ulaşabilirsiniz.

Sonuç

Akut Poststreptokokkal Glomerulonefrit tanısı, klinik şüphe ile başlayan, özenli bir anamnez, fizik muayene, detaylı laboratuvar testleri ve gerektiğinde böbrek biyopsisinin bir kombinasyonunu gerektiren kapsamlı bir süreçtir. Özellikle çocuklarda karşılaşılan bu durumun erken ve doğru tanısı, böbrek hasarının ilerlemesini engellemek ve hastanın tam iyileşmesini sağlamak açısından hayati öneme sahiptir. Şüpheli durumlarda mutlaka bir hekime başvurulmalı ve uzman görüşü alınmalıdır. Unutmayın, böbrek sağlığı genel sağlığımızın önemli bir parçasıdır.

Son güncelleme:
Paylaş:

Kanser İçerikleri