İşte Bu Doktor İndir
Genel sağlığın önemli bir bileşeni olan ağız ve diş sağlığının korunmasında beslenme önemli bir yere sahiptir. Bilimsel çalışmalarla ağız ve diş sağlığı ile beslenme arasındaki ilişki kanıtlanmıştır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde özellikle yaşam biçimi ve beslenme alışkanlıklarındaki değişim diş çürükleri görülme oranın artmasına neden olmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü ağız sağlığının geliştirilmesinde, ağız ve diş sağlığı sorunlarının önlenmesinde beslenmenin önemi üzerine vurgu yapmaktadır. Beslenme açısından ağız sağlığıyla ilişkili besinler karyojenik, kariostatik ve antikaryonejik özelliklerine göre ayrılmaktadır. *Karyojenik besinler diş çürüğü oluşumuna neden olan özelliklere sahip beslenmeyi veya besinleri ifade etmektedir. Karyojenik besinler mikroorganizmalar tarafından fermente edilebilen karbonhidratları içeren besinler (şekerli yiyecekler, şekerlemeler, asitli içecekler ve fast food krakerler, ekmek, tatlandırılmış kahvaltılık gevrekler, pastalar, kurabiyeler, kuru meyveler ve patates cipsi…) olarak tanımlanır. *Antikaryojenik besinler, tükürük pH’sını alkali düzeye yükselten, mine reminalizasyonunu koruyan ve destekleyen besinler; yüksek düzeyde protein, orta düzeyde yağ, minimal düzeyde karbonhidrat, yüksek konsantrasyonda kalsiyum ve fosfat içeren, plak pH’sı 6.0’dan yüksek olan ve tükürük sekresyonunu aktive eden süt ürünleri; özellikle peynir,et, yumurta, yağlı tohumlar ve bazı sebze çeşitleri) olarak tanımlanmaktadır. *Kariostatik besinler ise çürüğe katkısı olmayan, mikroorganizmalar tarafından metabolize edilmeyen ve 30 dakika içinde tükürük pH’sını 5.5’in altına düşürmeyen besinler (çiğ sebzeler, yumurta, balık, et, tavuk eti) olarak belirtilmektedir. Bunların yanında en önemli antikaryojenik olarak belirtilen diğer bileşen su olup her ana ve ara öğünde içecek olarak tüketilmesi ve ağzın temiz su ile çalkalanması hem su içme alışkanlığının kazandırılması hem de ağız sağlığı açısından çok önemlidir. Besinler sahip oldukları bu özeliklere göre diş çürüklerine neden olabileceği gibi koruyucu özellik de gösterebilmektedirler. Günümüzde ağız ve diş sağlığı sorunları küresel yaygınlıkları ve tedavi edilmemiş olguların çokluğu dikkate alındığında karşımıza önemli bir halk sağlığı sorunu olarak çıkmaktadır. Diş ve diş etlerinin sağlıklı olması yani ağız sağlığının korunması bireyin sadece fizyolojisini değil, psikolojisini ve yaşam kalitesini de içine alan genel sağlığının korunmasında ve sürdürülmesinde son derece önemlidir. Beslenme, ağız ve diş sağlığının ayrılmaz bir parçasıdır ve bilimsel veriler ağız ve diş sağlığı ile beslenme arasındaki etkileşimi kanıtlamaktadır. Sağlıksız beslenme alışkanlıkları, sigara ve alkol kullanımı ile yeterli ağız bakımının yapılmaması diş sağlığı için önemli risk faktörleri arasındadır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde özellikle yaşam biçimi ve beslenme alışkanlıklarındaki değişim diş çürükleri görülme sıklığının artmasına neden olmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü ağız sağlığının geliştirilmesinde, ağız ve diş sağlığı sorunlarının önlenmesinde beslenmenin önemi vurgulanmaktadır. *Ağız sağlığı ve beslenme çürük olmayan (sağlam) dişten daha fazlasını ifade etmektedir. Ağız sağlığı; ağız ve diş eti hastalıkları ile ‘’ağız doku lezyonları başta olmak üzere, ağız kanserleri, yarık damak ve dudak ile dental dokularda herhangi bir bozukluk ve hastalığın olmaması’’ olarak tanımlanmaktadır. *Diş çürüğü kimyasal olarak dişin herhangi bir yüzeyinde organik ve inorganik bölüm arasındaki dengenin bozulması ile oluşan geri dönüşü olmayan patolojik bir durumdur. Bu nedenle diş çürüğünün oluşumunda diş yüzeyinde demineralizasyona neden olan patolojik faktörler (bakteri ve fermente olabilen karbonhidratlar) ve remineralizayonu sağlayan koruyucu faktörler (flor, ağız hijyeni, beslenme ve tükürük) arasındaki denge çok önemlidir. Son olarak mutlaka 6 aylık periyotlar ile diş ve diş eti sağlığınızı kontrol ettiriniz.