İşte Bu Doktor İndir

Kıskançlık, hepimizin tattığı ya da tanık olduğu yoğun bir duygudur. Yakın ilişkilerde sıklıkla karşılaşılan, oldukça güçlü fakat yıpratıcı bir duygudur. Klinik ve sosyal psikolojiyle ilgili araştırmalarda ve psikoterapilerde önemle üzerinde durulan konulardan biridir. 

 

Kıskançlık Nedir?

Kıskançlık konusunda ilk kuramsal incelemeler, 1948’de Alan Kuramı’nın kuramcısı Sosyal Psikolog Kurt Lewin tarafından yapılmıştır. Lewin’e göre; kıskançlık çiftlerin birbirlerinin “Yaşam Alanlarına” (psikolojik alan) müdahale etmeleri sonucu oluşmaktadır.

Psikoloji yazınında konu ile ilgili geniş çalışmalar, farklı tanımlar yer almaktadır fakat genel olarak karmaşık, yoğun ve güçlü bir duygu olduğu yönünde fikir birliği vardır. Genel bir tanım yapmak gerekirse kıskançlık, önemsenen bir ilişkinin yitirilmesine ya da bozulmasına yol açabilecek bir tehlikenin algılanması sonucunda yaşanan öfke, mutsuzluk ve korku duygularının eşlik ettiği karmaşık bir duygu durumudur.

Ünlü Psikoterapist Freud’e göre; kıskançlık evrensel, kaçınılmaz bir duygudur. Freud, bir kişinin kıskançlık yaşamadığını iddia etmesi durumunda güçlü bir “bastırma” yaşadığını belirtmektedir. Bu durum “Patolojik Hoşgörü” olarak tanımlanmaktadır. Öte yandan Freud, normal kıskançlık ile sanrısal kıskançlığı ayrıt etmiş, sanrısal kıskançlığın, bilinç dışında yer alan “eş cinsel arzu”lardan kaynaklandığını iddia etmektedir.

 

Normal Kıskançlık nedir? Sanrısal Kıskançlıktan farkı nelerdir? Flört Şiddeti nerede başlar?

Modern psikiyatride Freud’un iddiaları yetersiz bulunmaktadır. Fakat buradan yola çıkarak normal kıskançlık ile sanrısal kıskançlığı birbirinden ayırmak gerekir. Normal kıskançlık, evrenseldir, herkes yaşayabilir. Sanrısal kıskançlık ise patolojiktir, ruhsal bir bozukluğa işaret eder. Normal bir kıskançlıkta ilişkiye yönelik gerçek bir tehdit söz konusudur. Sanrısal kıskançlıkta ise, olası bir tehdit olmasa da birçok şey tehdit olarak algılanabilir. Sanrısal kıskançlık yaşayan kişinin, partnerinin sadakatsiz olduğu yönünde sanrıları vardır. Bu sanrıları desteklemek için gerçekçi olmayan durumlarla (partnerinin gecikmesi, gizli bir konuşması vb.) sanrılarını “kanıtlar” ve ilişkisine sürekli müdahalelerde-psikolojik şiddette- bulunur. Sanrılı kişi, habersizce partnerinin bulunduğu yere gitme, partnerinden ekran resmi isteme, partnerinin telefonunu habersizce dinleme, partnerini gizlice takip etme, partnerinin telefonuna takip etme programları yükleme gibi psikolojik şiddet içeren, bazen de fiziksel şiddete varan davranışlarda bulunur. Bu durum günümüzde “Flört Şiddeti ” olarak tanımlanmakta, patolojik kıskançlığın bu şiddetin kaynaklarından birisi olabildiği görülmektedir.

 

Cinsel ve Duygusal Kıskançlık nedir?

Evrimsel Psikolojiye göre kıskançlık; insanoğlunun geçmişinden beri yaşadığı, ilişkiyi koruma amacına hizmet eden, evrensel, normal ve işlevsel bir duygudur. Evrimsel bakış açısı ile kıskançlık; cinsel ve duygusal kıskançlık olarak ikiye ayrılmaktadır. Cinsel kıskançlık, yakın ilişki içerisinde olan kişinin partnerinin bir başkasıyla cinsel beraberlik yaşadığını bilmesi ya da bundan şüphelenmesi durumunda, duygusal kıskançlık ise, kişinin partnerini bir başkasına duygusal olarak bağlandığını bilmesi ya da bundan şüphelenmesi durumunda ortaya çıkan kıskançlıktır. Bu konuda yapılan araştırma sonuçlarına göre, cinsiyetler arasında fark olduğu sonuçlanmıştır; kadınların duygusal, erkeklerinse cinsel aldatılma durumunda daha çok kıskançlık yaşadığı görülmektedir. Evrim kuramcıları kıskançlık duygusunu, insanın hayatta kalma mücadelesinde sosyal ve yaşamsal uyumuna hizmet eden bir duygu olarak açıklamaktadır. Aldatılma ve terk edilmeye karşı bir savunma olarak ortaya çıkan kıskançlık, partnerlerin ilişkilerini sürdürmelerini, üremelerini, çocuklarını büyütmelerini ve dolayısıyla da genlerini kopyalayarak soylarını sürdürmelerini kolaylaştırmaktadır. Bu perspektiften araştırma sonuçları yorumlandığında; kadın, partnerinin bir başkası ile duygusal bir bağ kurmasını ilişkisi için daha büyük bir tehdit olarak algılarken, erkek partnerinin bir başkası ile cinsel bir birlikte yaşamasını daha büyük bir tehdit olarak algılamaktadır. Anababasal Yatırım Modeli’ne göre; kadın erkeğe göre, soyunu devam ettirebilmek için daha çok yatırım yaptığı için daha seçicidir ve ilişkinin sürekliliğini erkeğin duygusal bağlılığı daha çok etkilemektedir. Erkek için ise, kadının doğurgan olmasından dolayı baba olup olmadığı yönünde kuşku içinde olduklarından cinsel birliktelikler daha çok tehdit içermektedir. Çünkü kendi soyundan olmayan bir çocuğa babalık yapma, soyunu devam ettirememe riski ile karşı karşıya kalabilmektedir. Bu sebeplerden kadın ve erkeğin hangi durumlarda daha çok kıskançlık yaşadığı değişmektedir.

 

Kıskançlık ile Haset arasındaki farklar nelerdir?

Kıskançlık ve haset duygularını da birbirinden ayırt etmek önemlidir. Kıskançlık, değer verilen bir ilişki tehlikeye girdiğinde yaşanan oldukça güçlü bir duygudur. Kişi sahip olduğu bir şeyi kaybetmeme, ilişkisini koruma yönünde davranır. Haset ise, kişinin sahip olmadığı bir şeyi istemesi durumudur. Kendine acımanın getirdiği öfke, hayal kırıklığı ve üzüntü duyguları ile harmanlamıştır. Haset, sahip olmamakla, kıskançlık ise, sahip olmakla ilişkilidir.

 

Kıskançlığın prototipi, kıskançlığı etkileyen faktörler, kıskançlık düzeyi, kıskançlık davranışlarının neler olduğu gibi geniş yelpazede araştırmalar literatürde yer almaktadır.

 

Sevgi ve saygılarımla…

Psikolog/Aile Danışmanı

 Meltem Şahiner

İlk Nefes Psikoloji ve Atölye Merkezi

Ayvalık/Balıkesir