YAĞ ENJEKSİYONU
Yüz ve vücudun çeşitli yerlerinde, hacim arttırmak ve dolgunluk sağlamak için kullanılabilecek yöntemlerden birisi de yağ grefti (Yağ enjeksiyonu) uygulamalarıdır. Yanaklar, alın, yanak-dudak çizgisi, dudaklar, çene ucu, kalça ve bacaklarda çökük alanlar bu uygulamanın yapıldığı yerlere örnek olarak sayılabilir.
Genellikle kişinin kendisinden alınan yağ, yıkanma ve süzülme gibi, bazı özel işlemlerden geçirilerek belli bir konsantrasyona ulaştırılır ve daha sonra ince tüpler yardımıyla enjekte edileceği alana verilir. Eğer kişiye aynı anda bazı başka cerrahi işlemler yapılacaksa, bu ameliyatlarla elde edilecek dokular da, yağ dokusuna eklenerek enjekte edilebilir. Kişinin kendisinden alınan dokular olduğu için istenmeyen bir etki ve sonuç beklenmez. Ayrıca enjeksiyon çok küçük noktalardan yapıldığından, enjeksiyon yerinde herhangi bir iz olması beklenmez.
Yağ enjeksiyonlarında yağın alınacağı bölge seçilirken genellikle vücutta yağlanmanın fazla olduğu bölgeler tercih edilmektedir. Bu bölgeler çoğunlukla karın, bel ve (bayanlarda daha çok olmak üzere) kalçadır.
Yağ enjeksiyonu ile elde edilecek doku büyütme oldukça sınırlıdır. Beklentiler bu nedenle gerçekçi olmalıdır. Aşırı oranlarda büyüme isteniyorsa, kalıcı implantların kullanılması tercih edilmelidir. Bunu test etmek amacıyla önce yağ enjeksiyonları yapılır, daha sonrada eğer arzu edilirse implant uygulamalarına geçilir.
Enjekte edilen dokuların bir bölümü vücut tarafından emilerek yok edildiği için bir süre sonra yeni enjeksiyonlar gerekebilir. Uygulama alanı, verilen miktar, dokuların durumu değerlendirilerek bu işlemin etkinliği ve elde edilebilecek sonuçlar tartışılır. Erime oranı % 30-70 arasında değişebilir. Bu miktar enjeksiyonun yapıldığı bölgenin hareketli veya hareketsiz olması özelliğine bağlı olarak farklılıklar gösterir. Alın ve çene ucu gibi hareketsiz alanlarda yağın tutma ve emilme oranına kıyasla, ağız çevresi gibi hareketli alanlarda tutma ve emilme oranı daha farklıdır.
Bu konudaki bir diğer uygulama, ilk işlem sırasında gereğinden fazla yağ ve doku ayırıp doku bankasında saklayarak, ileride yapılacak enjeksiyonlar için hazırlık yapmaktır.
İşlem öncesinde 10 gün süreyle aspirin gibi kan sulandırıcı ajanlardan kaçınılmalıdır. Ayrıca hastanın geçmişindeki önemli rahatsızlıklar ve sürekli kullandığı ilaçlar varsa mutlaka doktora bildirilmelidir.
Tek başına yağ enjeksiyonları sedasyon ve lokal anestezi veya sadece lokal anestezi ile yapılabilir. Bu müdahaleler hastane yatış işlemi gerektirmeyen müdahaleler olup hasta aynı gün, işlemden birkaç saat, sonra evine yollanabilir.
Yağ enjeksiyonu işlemi biter bitmez uygulama bölgesinde şişliği azaltmak amacıyla soğuk uygulamasına geçilir. Soğuk uygulaması jeller veya içi buz dolu torbalar yardımıyla yapılır. Genellikle saat başı 15 dk. bir o bölgeye dolaştırılarak uygulanır. Doğrudan buzun deriye temas etmemesi gerekir. Buzun ya da jelin olduğu torba bir tülbent veya havlu yardımıyla işlem bölgesine uygulanır.
İşlem sonrası, özellikle ilk iki gün, uygulama bölgesinde yağ enjeksiyonu miktarının ötesinde bir şişlik beklenir. Bu şişlik zamanla azalacaktır. Ancak dudak bölgesine yapılan enjeksiyonlarda süre uzayabilir ve şişlik bazen aşırı miktarlarda olabilir. Uygulama bölgesi işlemin hemen ertesi günü yıkanabilir ve nemlendiricili krem sürülebilir. 4.-5. günden sonrada uygulama bölgesine hafif bir masaj yapılması şişliklerin dağılmasına yardımcı olur. Şişliği artırması nedeniyle aşırı sıcaktan ve buhardan kaçınmak gereklidir.
Yağ enjeksiyonu, ilk birkaç gün dışında, genel olarak insanın günlük yaşantısını etkileyecek boyutlarda bir rahatsızlık vermez. İlk iki gün ödemin fazlalığı ve bazı alanlarda oluşabilecek morluklar nedeniyle daha çok dinlenerek geçirilmelidir.
Yağ enjeksiyonu için giriş noktalarına konulan küçük bantlar işlemden birkaç saat sonra ya da ertesi günü alınabilir. Koruyucu amaçla antibiyotik kullanımı önerilir. Bu süre yaklaşık 5 gündür. 5. günden sonra antibiyotik kullanımına gerek yoktur. Giderek azalan ödemler herhangi bir aşamada artacak olursa, bölgede hassasiyet ve ısı artışı meydana gelirse, bu bir enfeksiyonun habercisi olabilir. Bu durumda mutlaka doktora başvurulmalıdır.
İşlemden sonra erken dönemde yüzün ya da enjeksiyon alanının görüntüsünü sadece verilen yağ oluşturmaz. Ayrıca her ne kadar küçük olsa da, cerrahi bir müdahale gerçekleştiği için o bölgede bir ödemin gelişmesi normaldir. Bu ödemle yağ enjeksiyonunu birbirine karıştırmamak gerekir. Ödem ameliyattan sonraki günlerde hızlı bir şekilde dağılır, zamanla azalır ve kaybolur. Yağ enjeksiyonu ile yapılan doku büyütmesi işlemi ise kalıcı bir yöntemdir
Yağ enjeksiyonlarının erken ve geç dönem komplikasyonları şunlardır;
1. İşlem bölgesinde enfeksiyon: Kullanılan maddenin vücudun kendisine ait olması nedeniyle reaksiyon gelişme olasılığı yoktur ve oldukça nadir rastlanır. Enfeksiyon ancak dışardan oluşabilecek bir bulaşma ile ya da aşırı miktarlarda yapılan yağ enjeksiyonlarının uygulama bölgesinde dolaşımı bozmasıyla karşımıza çıkabilir. Erken dönemde sık tekrarlanan enjeksiyonlar da enfeksiyonu çağırabilir. Enfeksiyon bulguları işlem bölgesinde kızarıklık, ağrıda artış, aşırı hassasiyet, vücut ısısında yükselme şeklindedir. Hemen antibiyotik kullanılmalı gerekirse de drenaj adı verilen, enfekte alanın boşaltılması için küçük kesilerle tıbbi müdahalelerin yapılması gerekebilir.
2. Erken ve geç dönemde oluşacak bir diğer sorun asimetrilerdir. Enjeksiyon esnasında her iki bölgede simetrik alanlara da benzer işlemin yapılması, eğer zaten bir asimetri mevcutsa bunun dengelenmesi için farklı oranlarda enjeksiyon yapılması hedeflenir. Ama erken dönemlerdeki asimetriler genellikle oluşan ödeme bağlıdır. Vücudun her tarafına aynı işlem yapılmasına karşın gelişebilecek ödem aynı olmayabilir. Ödeme bağlı asimetriler hızlı bir şekilde düzelir. Fakat verilen yağ dokusunun miktarlarında bir farklılık varsa bunun yaratacağı asimetri daha kalıcıdır. Bu durumda revizyon adı verilen küçük ilave işlemler gündeme gelebilir.
3. Uygulama bölgesinde uyuşukluk veya aşırı hassasiyet nadiren karşımıza çıkabilecek bir sorundur. Bölgenin masajlarla yumuşatılması, duyunun daha çabuk bir şekilde düzelmesine yardımcı olabilir.
4. Çok yüzeysel yapılan yağ enjeksiyonlarında işlem bölgesinde bir renk değişikliği karşımıza çıkabilir. düzeltilmesi son derece güçtür. Bu nedenle tekrarlayan ve yüzeye çok yakın enjeksiyonlardan kaçınılmalıdır.
5. Son derece nadir olmakla birlikte belirli bir noktaya aşırı yağ verilmesi ve yağın düzgün bir şekilde enjekte edilememesi durumunda, yağın yer yer gruplar halinde ele gelen kitlelere dönüşmesi söz konusu olabilir. Göz kapağı gibi derinin çok ince olduğu alanlarda bu durumla daha sık karşılaşılır. Tedavisi ise masaj ve antienflamatuar ilaç kullanımıdır. Bazen kalıcı bir sorun olarak karşılaşılabilir.