Film izlemeyi vakit geçirmek için yaptığımız eğlenceli bir aktivite olarak görürüz. Sinema, kullanılan ses ve görüntü efektleriyle, filmde yer alan oyuncuların duyguları bizlere yansıtmasıyla ve filmde işlenen konunun yaşamımıza hitap etmesiyle bizler üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Zorlu Duygusal süreçlerimizde ya da çok sevinçli anlarımızda çoğu zaman duygularımıza ortak olacak bir ortam ihtiyacında oluruz. Yaşadığımız bu duygusal süreçleri başkaları da yaşıyor mu? Yaşıyorsa o bireyler bu süreçlerde duygularını nasıl ifade ediyor, bu süreçte neler yapıyor, nasıl tepkiler veriyorlar ve zorlu duygusal süreçlerin üstesinden nasıl geliyorlar bilmek isteriz.
Sinema, aslında biz fark etmesek de tüm bu ihtiyaçlarımızı karşılayan bir araçtır, bu yüzden sinema, bize terapötik anlamda katkı sağlar.
Hiç düşündünüz mü neden film izleme ihtiyacı duyarız? Sinema bizi dört koldan sarar ve duygularımızı yaşayacağımız bir evren yaratır. İzlediğimiz filmler bize görsel ve işitsel açıdan hitap eder ve biz de kendimizi o evrenin içinde buluruz.
Sinemanın büyülü dünyasına psikoloji ve psikoterapi perspektifinden baktığımız zaman karşımıza “Sinematerapi” olarak adlandırdığımız uygulama alanı çıkmakta. Sinematerapi, bizlere terapötik süreçte büyük katkı sağlar, filmlerde yaşanılan olayları kendi hayatımıza yorar, karakterlerle özdeşim kurarız bu yolla filmdeki karakterlerin duygu ve düşüncelerine odaklanırız ve o karakterin tepkilerini gözlemleme şansı elde ederiz böylece kendimize dönerek içgörü kazanmış oluruz .
Filmler aracılığıyla kazandığımız bu içgörü bizlere seanslarımız süresince terapötik destek sağlar. Seanslarımız süresince filmin konusu ve karakterler üzerinden konuşarak kendimizi ve duygularımızı ifade ederiz.