TÜRKİYE ‘DE KIRSAL VE KENTSEL AİLEDE BÜYÜKLÜK ,EKONOMİK YAPI, OTORİTE İLİŞKİLERİ VE ÇOCUĞUN KONUMU
Giriş
Bireyler dünyaya geldiklerinde ilk toplumsallaşma adımını aile ile atarlar.Biyolojik özelliğinin dışında aile,bireyi maddi manevi her anlam da hayata hazırlayan ilk kurumdur. Toplumlarda meydana gelen değişiklikler aileyi tamamen etkilemektedir.Endüstrileşme ile birlikte kırsal kesimden kentleşmeye doğru geçiş sürecinde aile de köklü değişimler meydana gelmiştir.
Türkiye de ataerkil bir yapıyla var olan kırsal kesim yaşantısıyla ilgili geniş aile ,babanın otoritesi,sıkı akrabalık ilişkileri,geleneklere bağlılık,belirlenmiş iş bölümü,yüceltilen erkek çocuğu,erkeğe hizmete alıştırılan kız çocuğu gibi özellikler sıralanabilir.Kentleşmeye doğru evrilme sürecinde bu tip özellikler büyük çoğunlukla değişime uğramıştır.Endüstrileşme ile kadın ve erkeğin birlikte çalışma yaşamına başlamasıyla kent hayatında,çekirdek aile, eşit karı koca ilişkisi,zayıflayan akraba ilişkileri ,daha özgür yetiştirilen çocuklar gibi değişikliğe uğramış özellikler sıralanabilir.
Bu özelikler düşünülerek Türkiye‘de kırsal ve kentsel aile büyüklüğü,ekonomik yapı , otorite ilişkileri ve çocuğun konumu başlıkları altında , incelenebilir
Aile Büyüklüğü
“Evrimci Sosyoloji yaklaşımına göre ailenin değişimi toplumsal değişimin ilerlemeci eğilimine uyarlanarak gerçekleşmektedir.Buna göre aileler geleneksel büyük ve geniş kır yapısından küçük çekirdek yapısına dönüşecektir “.(Canatan,Yıldırım,2013:132)
“Geleneksel geniş aileden çekirdek aileye geçiş toplumsal evrimden doğmuştu ve kaçınılmazdı”.(Yörükoğlu , 2000:48)
Kırsal kesim üç kuşağın bir arada yaşadığı kalabalık aileden oluşurken,kentleşme ile birlikte aile,anne,baba ve çocuk olmak üzere çekirdek aileye dönüşmektedir.Kentleşme ile birlikte aile küçülmüş,akrabalık ilişkileri zayıflamıştır.Kırsal kesimde genel olarak babanın ailesi (babaanne-dede) ile birlikte yaşanır ve çocuk sayısı doğum kontrol yöntemlerinin bilinçsizliği ve erkek egemen rolü nedeniyle kente göre daha fazladır.Erkek çocuğuna sahip olma bir güç simgesi haline geldiği için,erkek çocuk olana kadar çocuk sahibi olmuşlardır.Bu da ailenin kalabalık olmasına neden olan faktörlerdendir.Kent yaşamında eğitimin etkisiyle doğum kontrol yöntemleri konusunda aileler bilinçlenmiştir.Ve bununla birlikte değişen ekonomik koşullar aileyi küçülme yoluna sevk etmiştir.
Ekonomik Yapı
Yıllarca tarım ve hayvancılığa dayalı biçimde geçimini sağlayan Türk toplumu ve aileleri ekonomik şartların zorlaşmasıyla , sanayileşmenin verdiği iş imkanlarından yararlanmak için kente doğru göçe başlamıştır. Köy nüfusu azalmış , yaşlılar geri de köy de kalmıştır.Yaşlılar üretim faaliyetlerini sürdüremediği için kırsal kesimde üretim de azalma meydana gelmiştir.Kırsal alanda kadının görünmeyen ücretsiz aile içi emeği söz konusuyken , kentte iş imkanlarının çeşitliliği kadının da aile ekonomisine katkı sağlaması büyük avantaj olmuştur.Ancak,kentte yaşam köye göre daha pahalıdır.Kent yaşamına ayak uydurma çabaları insanların başkalarına imrenmesine ve daha çok kazanmanın , daha çok tüketmenin toplumda bir itibar simgesi haline dönüşmesine neden olmuştur. Gelir artsa da giderlerinde fazla olması (eğitim,ulaşım,kira,yeme,içme,giyim,vb…) kentsel yaşamı ekonomik açıdan olumsuz etkilemektedir.
“Hızla eriyen kırsal alan ve tarım kesimi devletin tarımı yaşatma,geliştirme ve bilimsel hale getirme politikalarına da yeterince imkan vermemiştir.Kentin kendine çeken cazibesine /artılarına ,kırın iticiliği/sorunları da eklenince Türkiye kent yoksulluğu ile önce olgusal , daha sonra da teorik olarak tanışmıştır.Her geçen gün üzerine yenileri eklenen kent yoksulları da sosyal yardım potasını sürekli olarak büyütmektedir.Bununla birlikte kentin barındırdığı muhtemel zenginlik kır insanını kente çekerken,kentte yaşanabilirliği sağlayan sosyal yardım ağları da yoksulları bir anlamda kente bağlamaktadır”.(Kartal ve Demirhan , 2014 :137)
“Türkiye‘de yoksullukla ilgili istatistiklikler kırsal yoksulluğun hem kapsam hem de derinlik açısından kentsel yoksulluktan daha kötü durumda olduğunu göstermektedir”.(Kartal ve Demirhan ,2014:142)
Otorite İlişkileri
“Geleneksel toplumda aile kendine yeten başlı başına bir işletme ve üretim birimi olan bir yerde yaşardı. Ev ve çevresi birlikte üretim yapılan,işlenen,çalışılan,eğlenilen bir yerleşim yeriydi.Ürünün satılması dışında ailenin dış dünya ile ilişkisi sınırlıydı.Çocuklar orada eğitilir,orada baba mesleğini öğrenirlerdi.Aile ilişkileri sıkı,ailede rol dağılımı ve iş bölümü açıkça belirlenmişti.Baba ya da geniş ailede dede sözünden çıkılmayan , çekinilen tek egemen kişiydi.Evin gelirli gideri gibi aile üyelerini de yöneten , yönetmekle kalmayıp yazgılarını çizen bir baş, bir derebeyi idi.Toplumsal değişme üç kuşağın bir arada yaşadığı geniş aileleri dağıtırken baba ve dede otoritesini de sarstı.Toprağından ve evinden kopamayan yaşlı kuşaktan kente göçen olmadı.Dolayısıyla akrabalar dört bir yöreye dağıldılar; aralarındaki bağlar gevşedi;buna karşılık aile içinde eşitlik arttı,çocuklar daha özgürleşti”.(Yörükoğlu,2000:45-46)
“Kentlerde kadının eğitim düzeyi kocasından yüksekse ,ev dışında aileye bağımsız katkıda bulunuyorsa,kocasının sosyal statüsünün yükselmesini sağlıyorsa aile içersindeki otoritesi de artmaktadır.Bu şekilde kadın otoritesinin görüldüğü ailelerde baba otoritesi zayıflamakta veya ortadan kalkmakta,babalık koruyuculuk nitelikleri de zayıflayarak,kadının himaye gücü artmaktadır.Köy ailelerinde otorite aile biçimlerine göre farklılıklar göstermesine rağmen genellikle erkeğe aittir.Bu ailelerde kadına ve erkeğe verilen değer ve önem de değişmektedir.Genellikle ilk sırada baba,sonrada erkek çocuk gelmekte,kadın ikinci planda yer almaktadır.Ataerkil geniş ailede otorite ailenin en yaşlı erkek üyesi ve en yaşlı kadın üyesi tarafından kullanılmaktadır.Bazı geniş aile yapılarında yaşlı kadınların karar almada etkileri söz konusu iken çekirdek ailelerde kadınlara biraz daha fazla hak tanınmaktadır.”(Kabaklı Çimen ,2008:350-351)
Ataerkil yapının etkili olduğu kırsal Türk toplumunda,evin erkeği her konu da söz sahibiyken kadın evin hizmetinden sorumludur.Anne ve çocuklarla ilgili tüm kararlar konusunda son söz evin erkeğinindir.Otorite eşit biçimde paylaşılmadığı için oluşan hiyerarşik yapı,kısıtlanan özgürlüğün kaynağıdır.Günümüz de kentleşmenin getirdiği etkilerle birlikte kadınlar ekonomik özgürlüklerini kazandıkça erkeğin buyruğu altından çıkmış kendi ayaklarının üzerinde durmaya başlamıştır.Bununla birlikte erkeğin her dediğinin yapılma kuralı sarsılmıştır.Eşit karı koca ilişkileri gelişmiştir.Kadın aile içinde söz sahibi olmaya başlamıştır.Çocukların eğitimine,seçimlerine daha çok önem verilmiştir.Anne baba ve çocuk olarak ortak karar alan demokratik aileye dönüşüm başlamıştır.Ve daha özgür yetiştirilmeye başlanan çocuklar,ebeveyn gözetimi altında bir birey olarak kendi özgür seçimlerini yapma imkanı bulmuşlardır.
Çocuğun Konumu
Türk toplumunda ailelerin mutluluğunun simgesi bir çocuk sahibi olmaktır.Çocuk sahibi olmaya fazlasıyla değer verilmektedir.
Çocuğun aile içersindeki yeri ve konumu ile ilgili araştırmayı “Çocuğun Değeri“projesi adı altında 1980 yılında kapsamlı olarak yapan Prof.Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı olup,bu çalışma Türkiye‘deki çeşitli sosyoekonomik ailelerde çocuğun değerini göstermektedir.
“Çocuğun Değeri araştırmasında 1970’lerde Türkiye’nin 42 il merkezi , ilçe ve köyünde 2300 küsur evli kadın ve erkekle derinlemesine mülakatlar gerçekleştirildi.Sonuçlar , oturulan yörenin gelişmişlik düzeyi ile cevaplayıcının eğitim,meslek, yaş,cinsiyet gibi demografik özelliklerine göre incelendi.Çocuğa ana-babalarca atfedilen değerin ve çocuktan beklentilerin bütün bu özelliklere göre önemli farklılıklar gösterdiği bulundu.Temel bulguların ve ilişkilerin bugün içinde büyük oranda geçerli olduğunu söyleyebiliriz.Aile içi ilişkilerde ve değerler bağlamında çocuğun yeri önemli bir göstergedir.”(Kağıtçıbaşı,1993:31-32)
“Çocuğun Değeri araştırmasında Türkiye‘de çocuğun ekonomik değeri ön plana çıkmıştır.Özellikle,yaşanılan yörenin gelişmişlik düzeyi,aile geliri,eğitim ve özellikle kadının eğitim düzeyi yükseldikçe,kırdan kente hareketlilik arttıkça ve nihayet ailede mevcut olan çocuk sayısı azaldıkça,çocuğun genel ekonomik değeri önem kaybetmektedir.Aynı gelişmelerle,çocuğun psikolojik değeri ise artmaktadır.Şöyle ki,gelir düzeyi,eğitim ve kırdan kente hareketlilik arttıkça ve ailedeki mevcut çocuk sayısı azaldıkça çocuğun sevgi sağlayıcı ve aileyi tamamlayıcı işlevi önem kazanmaktadır.”(Kağıtçıbaşı ,1993:34)
Kırsal kesimde erkek çocuğuna soyun devamı gözüyle bakılmaktadır.Baba mesleği öğretilmektedir.Erkek çocuk babadan sonra evin otoritesi konumundadır.Kız çocuğu ise anneye yardım ev işleri ve hizmet etmek üzere konumlandırılmıştır.Kentleşme ile çocuğun eğitimi,psikolojisi,seçimleri önem kazanmış anne baba için çocuk,ailenin merkezi konumuna gelmiştir.Günümüzde anneler babalar, hayatlarını çocuklarının geleceğine göre yönlendirmekte,eğitimine yatırım yapmakta ve en önemlisi sevgiye,saygıya dayalı bilinçli ebeveyn rolünü benimsemiştir.
Sonuç
Türkiye’de kırsal kesimden kentleşmeye doğru geçen sürede ailenin yapısı büyüklük,ekonomik yapı,otorite ilişkileri ve çocuğun konumu açılarından tamamıyla değişikliğe uğramıştır.Örneğin,geleneksel geniş aile çekirdek aileye dönüşmüş,toprağını işleyip evinin geçimini sağlayan aile,kente göç edip sanayileşmeye bağlı olarak farklı iş gruplarında çalışmaya başlamıştır.Ve bu da kadının ekonomik özgürlüğünü elde etmesi ile baba otoritesi yerine eşit karı koca,aile de eşit söz hakkı olmasını sağlamıştır.Çocuğun Konumu kırsal kesimdeki geri plandan çıkıp kentte ailenin merkezi halline gelmiştir.
Kaynakça
Canatan Kadir ve Yıldırım Ergün,(2013),Aile Sosyolojisi,İstanbul,Açılımkitap Pınar Yayınları
Yörükoğlu Atalay, (2000 ),Değişen Toplumda Aile ve Çocuk ,İstanbul ,Özgür yayınları
Kartal Nazım ve Demirhan Yılmaz,(2014),Türkiye’de Kentsel Yoksulluğun Kırsal Nedenleri ve Çözüm Önerileri Üzerine,C.Ü.İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi,Cilt 15,Say.2:135-154
Kağıtçıbaşı Çiğdem,(1993),Toplumsal Tarihte Çocuk / Sempozyum ,İstanbul ,Tarih Vakfı Yurt Yayınları(1994)
Kabaklı Çimen Latife,(2008),Türk Töresinde Kadın ve Aile,İstanbul,IQ Kültür Sanat Yayıncılık