EMDR yöntemi konu ile ilgili otoritelerce etkin bir psikoterapi yöntemi olarak onaylanmıştır ve bu yöntemin gelişmiş ülkelerde yüz binlerce uygulayıcısı vardır. Ülkemizde ne yazık ki yeterince yaygın değildir ve bu yöntemi kullanan Klinik Psikolog sayısı çok daha azdır.
EMDR yöntemi “Travma Modeli”ni temel alır. Bu modele göre bütün psikolojik sorunların nedeni özellikle bebeklik, çocukluk, ergenlik ve erken yetişkinlik dönemleri olmak üzere geçmiş dönemlerde yaşanan irili ufaklı travmatik olayların ve maruz kalınan travmatik durumların neden olduğu travmatik stres birikmesidir. Tanısı ne olursa olsun her türlü psikolojik sıkıntıya bu travmatik stres birikimlerinin neden olduğunu artık biliyoruz; klinik deneyim, araştırmalar ve beyin görüntüleme teknolojisindeki son gelişmeler bu doğrultuda pek çok kanıt sunmaktadır. Bu stres birikimi beynimizin orta bölümündeki “Limbik Sistem” adını verdiğimiz bölgesindeki organlarda (Amigdala gibi) depolanır.
EMDR yöntemindeki temel amaç depolanan bu stres fazlalığını eriterek ortadan kaldırmaktır. Bu eritme işlemi yapıldığında psikolojik sorun adı ve tanısı ne olursa olsun (depresyon, kaygı (anksiyete) bozukluğu, takıntı (OKB), fobiler, panik atak, sosyal fobi, ihmal, bipolar bozukluk, bağlanma sorunları, cinsel/duygusal/fiziksel istismar/şiddet, öfke kontrol sorunları, dikkat eksikliği, hiperaktivite, okul sorunları, idrar kaçırma, disosiyasyon, yas, aldatılma, ayrılık/boşanma, terk edilme, davranış problemleri, bağımlılıklar, psikolojik kökenli bedensel ağrılar ve diğer bedensel şikayetler, psikosomatik baş ağrıları/migren, odaklanma sorunları, performans kaygısı ve diğer performans sorunları, psikolojik kökenli uyku sorunları, ilişki sorunları, cinsel sorunlar, özgüven eksikliği, suçluluk psikolojisi, değersizlik duygusu vb.) ve sorun hangi yaş grubunda (Çocuk, ergen, yetişkin) olursa olsun diğer terapi yöntemlerinden farklı olarak çok süratli bir şekilde ve geri dönüşü olmaksızın iyileşir. Bu iyileşmenin olması için kişinin terapist ile işbirliği içinde olması ve düzenli bir psikoterapi çalışmasının klinik psikoloji uzmanlığı olan deneyimli bir psikoterapist tarafından yapılması gerekir.
EMDR Terapisi’nin uygulanması sonucunda kişi semptomlarından ve şikayetlerinden kurtulmakla kalmaz çok daha olumlu, dengeli, anı yaşayan ve canlı bir hayat sürmeye başlar. Çift ve İlişki Sorunları ile Performans Geliştirme alanında da oldukça etkili bir terapi yaklaşımıdır.
EMDR yönteminin etkili olması farklı psikoterapi yöntemlerine de hakim olmayı gerektirir. EMDR yöntemini geliştiren kişi olan Shapiro’nun da vurguladığı gibi EMDR Psikodinamik, Bilişsel-Davranışsal ve Danışan Merkezli yaklaşımlar gibi çok iyi bilinen farklı psikoterapi yaklaşımlarının öğelerini bir araya getiren bir yöntemdir.
EMDR, beynin Bilgi İşleme (Information Processing) Modeli’ne dayanan bir terapi yaklaşımıdır. EMDR yöntemi psikolojik sorunlara yol açan, rahatsız edici olaylara, duygulara, düşüncelere ve beden duyumlarına ulaşılmasını ve bunların işlenerek atılmasını diğer psikoterapi yöntemleriyle karşılaştırıldığında kat kat daha hızlı ve nihai bir biçimde sağlar; bir çok terapi yönteminde böyle bir süreç yoktur. Kişiler genellikle mevcut sıkıntılarının temelinde yatan kaynakları farketmezler ve bunların bilincinde değildirler; bunları bulup çıkarmak ve işlenmesini sağlayarak ortadan kaldırmak danışanla terapistin işbirliğini ve düzenli çalışmasını gerektirir. Bu süreç gerektiği gibi işlerse iyileşmenin olmaması için hiçbir neden yoktur.
EMDR deneyimli bir “Klinik Psikolog” tarafından uygulandığı takdirde psikolojik sorunların ortadan kaldırılmasında teknolojide gelinen son noktadır ve psikoterapide bir devrim niteliğindedir. En yaygın iki temel ekol olan Psikodinamik ve Bilişsel-Davranışçı Psikoterapi Yöntemlerine de hakim olan ve bu yöntemlerle pek çok danışanla çalışmış olan bir psikoterapist olarak EMDR yönteminin ciddi ölçüde fark yarattığını ve etkinliğinin diğer yöntemlere kıyasla karşılaştırılamayacak ölçüde yüksek olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.