Sıgmund Freud'un 1800'lerin sonlarında çalışmalarına başladığı psikanalitik psikoterapi halk arasında analiz, divana uzanma gibi tabirlerle adlandırılmaktadır. Freud'dan bugüne takipçileri ve kuramına eleştiri getirenlerle beraber daha kısa süreli, danışan-danışman ilişkisini ön plana çıkaran yaklaşımlar gelişmektedir. Bu yaklaşımlardan türeyen bir yöntem olan psikodinamik psikoterapi; geçmiş deneyimlerin, şimdi ve burada danışan için acı verici yollarla tekrarladığı fikrine dayanmaktadır.
Doğumdan bugüne özellikle yaşamın ilk altı yılındaki deneyimlerin bugüne etkileri olduğunu açıklamaktadır. Yetişkinlik ilişkilerinin bilinçdışı çatışmalar, arzular, düşünceler, duygular ve çocuklukta edinilen ilişki kurma örüntüleri tarafından inşa edildiğini savunur. Bilinçdışı olarak tekrarlanan örüntülerin, danışan- terapist arasındaki ilişkide yeniden nasıl ortaya çıktığının anlaşılması ve çözümlenmesiyle sağaltımın gelişebileceğini ortaya koyar.
İnsanların bilinçli bir tarafları olduğu gibi dürtü ve arzuların, rüyaların, anlam verilemeyen davranışların kaynağı olabilen bilinçdışı bir tarafları da vardır. Psikodinamik psikoterapi bilinçdışını seans odasına taşıyarak danışanın farkındalığını arttırmaya çalışmaktadır. Danışan ebeveynleriyle kurduğu ilişki biçimine, karakterinin oluşum aşamalarına ve davranışlarının nedenlerine dair farkındalık kazandıkça gündelik hayatını zorlayan konularda da gelişme kaydedebilmektedir.