Panik atağın ortada güncel olan hiçbir neden yokken ve kişinin fark ettiği bir tetikleyici olmadan da yaşandığı görülür. Bu şekilde gelişen panik atakta kişi aniden yükselen ve birkaç dakikadan birkaç saate kadar süren hatta bütün güne yayılan yoğun bir kaygı atağı yaşar.
Panik atak (PA) kaygı bozukluğu (anxiete disorders) sınıfına giren bir psikolojik sorundur. Aniden gelişen ve yoğun bir biçimde ortaya çıkan ve birkaç dakikadan birkaç saate kadar sürebilen kaygı atağı şeklinde kendini gösterir.
Panik atak, kişide çocukluk döneminden itibaren yaşadığı travmatik olayların yarattığı kaygı ve korku duygularının birikmesi sonucu oluşan bir psikolojik sorundur. Bu birikme beynimizin limbik sisteminde olur. Diğer bir deyişle, limbik sistemde birikmiş ve hapsolmuş kaygı ve korku duygularının, güncel hayatta aniden ve yoğun bir şekilde kaygı atağı şeklinde ortaya çıkması kişinin panik atak yaşamasına neden olur. Panik atağa yol açan ve ister çocukluk ve ergenlik ister erişkinlik döneminde yaşanmış olan travmatik olaylar çok çeşitlidir. Panik atağa yol açan travmatik deneyimlerin nedenlerine başka bir yazımda değineceğim. Bu deneyimler panik atak yaşayan kişilerle yapılan titiz bir klinik değerlendirme ile psikoterapide ortaya çıkartılır.
Panik atağın ortada güncel olan hiçbir neden yokken ve kişinin fark ettiği bir tetikleyici olmadan da yaşandığı görülür. Bu şekilde gelişen panik atakta kişi aniden yükselen ve birkaç dakikadan birkaç saate kadar süren hatta bütün güne yayılan yoğun bir kaygı atağı yaşar. Her ne kadar panik atak yaşayan kişi panik atağı o anda neden yaşadığını anlayamasa da klinik değerlendirmede panik atağı tetikleyen bazı unsurların olduğu ortaya çıkar. Yani kişinin fark ettiği bir tetikleyici olmaması panik atağı tetikleyen bir durum, yer, düşünce, beden duyumu ya da bir hissiyat olmadığı anlamına gelmez.
PA’nın genellikle tetikleyen bir faktör sonucu ortaya çıktığını görüyoruz. Bu faktörler çok çeşitlidir ve kişiden kişiye farklılık gösterir. Genellikle panik atak çeşitli fobi ve korkular eşliğinde olur. Fobiler belirli durum ve yerlerde yoğun korku yaşanma halleridir. Kişi fobik olduğu bir durumun içine girdiğinde panik atak yaşar ve bir süre sonra da panik atak yaşamamak için korktuğu ve panik atak yaşayabileceği durumlardan ve/veya yerlerden kaçınır. Örneğin, kalbinin hızlı atmaması için yavaş yürür, kaygı atağı alışverişlerde geliyorsa alışverişe çıkmaktan kaçınır, sosyal fobisi varsa sosyal ortamlara girmek istemez. Yaygınlaşan panik atakta, kaçınma hali evden hiçbir şekilde çıkmak istememeye kadar varabilir. Genelde ilk panik atak hangi durumda yaşadıysa o konuyla ilgili fobi oluşur. Başka durum veya yerlerde de panik atak yaşandığında PA yaşanan yer ve durumlar genişler.
Birçok durumda kaygı atağı ilk nerede ortaya çıktıysa kişi orada bulunmaktan kaçınır ve o durum veya yere karşı fobi geliştirir. PA ve fobi istisnalar olmakla beraber genellikle bir ya da birkaç fobi ile beraber ilerlerler. Panik atak yaşayacağı korkusu ile gelişen fobi nedeniyle oluşan kaçınma davranışı korkuyu buyutur, büyüyen korku fobiyi güçlendirir. Sonuç itibariyle, panik atağın yoğunluğu fobinin yoğunluğunu ve sayısını, fobinin yoğunluğu ve sayısı da panik atağın yaşandığı durumların sayısını ve çeşitliliğini artırır. Bu durumda, PA fobiyi, fobi de PA’yı besler ve güçlendirir hale gelir. Zaman geçtikçe, kişinin panik atak yaşadığı yer ve durumların sayısı genellikle artar.
Panik atak yaşama korkusunun kendisi ya da düşüncesi de panik atağa yol açabilir. Başka kaygı ataklarının geleceği beklentisi ve korkusu hem panik atağın şiddetini hem de fobi geliştirilen durumdan kaçınma davranışının derecesini artırır.
Panik atağa eşlik eden fobi türleri çok sayıda olmakla birlikte en çok karşılaştıklarımızdan bazıları kapalı alanlar, yüksek bir yerde olmak, uçak, tünel, deniz araçları, köprü, asansör, sosyal ortamlar, kan görmek, enjeksiyon, kedi/köpek/sürüngen canlılar/böcek gibi hayvanlar, fırtına/şimşek çakması/gök gürültüsü, belirli bir performansı göstermek gereken durumlar (topluluk önünde konuşmak, sunum yapmak, sınav, sahneye çıkmak vb.), toplu taşıma araçları, araba kullanmaktır.
Panik atak yaşayan kişi panik atağını tetiklediğine inandığı belirli durumlardan ne kadar çok kaçınırsa panik atağa bağlı fobilerin şiddeti ve sayısı artar. Örneğin, kişi alışverişe, işe gitmekten ve araba kullanmaktan kaçınmaya başlamışsa, nihayetinde hiç dışarı çıkmamaya başlayabilir, dolayısıyla fobik olduğu durumlar çeşitlenir.
Belirli bir fobi eşliğinde olmadan gelişen panik ataklarda, panik atağı tetikleyen bir çok etken olabilir. Fobik olunan yer ve durumlara maruz kalmasının kişinin panik atak yaşamasına neden olduğunu biliyoruz. Diğer taraftan, kişinin panik atak yaşamakla özdeşleştirdiği düşünceler, beden duyumları, aktiviteler de panik atak yaşanmasını tetikleyebilir. Örneğin hızlı yürümek, panik atak yaşama korkusunun kendisi ya da düşüncesi, kalp atışının hızlanmasına neden olabilecek çeşitli aktiviteler, kahve içmek, spor yapmak, daha önce yaşadığı panik atağa eşlik eden fiziksel duyumların (terleme, göğüs ağrısı, boğuluyormuş gibi hissetme vb.), düşüncelerin (“ya tekrar panik atak yaşarsam”, “ya kontrolümü kaybedersem”, “ya delirirsem”, “ya rezil olursam” vb.) kendileri de panik atağı tetikler.
Özetle, panik atak esnasında oluşan olumsuz düşünceler, beden duyumları ve diğer semptomlar panik atak yaşamada tetikleyici de olurlar. Bu kısırdöngü, panik atak yaşayan kişilerin kafasını iyice karıştırır ve neyin neye neden olduğunu anlamalarını güçleştirir. Bu kısır döngüsel durumun kendisi kişiyi sürekli tetikte tutar ve panik atak yaşamamak için kaçınmaları gereken yer ve durumların sayısını artırır. En sık karşılaştığımız panik atak türlerinden olan ve kişilerin kalp krizi geçirdiğine inandıkları panik ataklarda, kişiler bunun kalpleri ile ilgili bir hastalık olduğuna ve kalp krizi yaşıyor olduklarına inanıp hastanelerin acil bölümlerine koşarlar. Yaşadığı şeyin panik atak olduğu söylendiğinde dahi, atak esnasındaki ölüm korkusu o denli büyüktür ki panik atağı tekrar yaşayan kişi kendini acil servise gitmekten kendini alıkoyamaz.
Panik Atak Semptomları
PA esnasında yaşanan semptomlar (belirtiler) kişiden kişiye farklılık gösterir ve birkaç semptom bir arada görülebilir. Bu semptomlar düşünce, duygu ve beden duyumu şeklinde kendilerini gösterirler. En çok görülen semptomlar;
• Kalp krizi geçireceğim ve öleceğim korkusu
• Delireceğim, kendimi kaybedeceğim korkusu
• Kendine ya da dünyaya yabancılaşma
• Kontrolümü kaybedeceğim ve utanç verici bir şey yapacağım korkusu
• Çıldırma korkusu
• Tekrar panik atak yaşamakla ilgili düşünce ya da korku
• Aşırı terleme
• Kalp atımlarını duyumsamak, çarpıntı, kalp ritmindeki bozulmalar
• Nefes almada zorluk, nefessiz kalma korkusu
• Bayılacağım korkusu ve hissiyatı
• Baş dönmesi
• Rüyadaymış gibi hissetme hali
• Boğuluyormuş gibi hissetme
• Bulantı ya da karın ağrısı
• Göğüs ağrısı
• Korkunç bir şey olacak ve ben bunu engelleme gücüne sahip değilim düşüncesi
• Bulunan mekanı bir an önce terk etme isteği ve kaçma ihtiyacı
• Ellerde hissizlik
• Ürperme, titreme, üşüme, ateş basması
• Derin nefes alamama
Panik atak yaşayan kişilerin bir çoğunda yaklaşık 10-15 dakika içinde en üst seviyeye ulaşır. Kaygı atağı 30 saniye sürebileceği gibi, saatlerce PA semptomlarının sürdüğünü de görürüz.
Bu semptomlar panik atak esnasında yaşanan semptomlar olduğu gibi aynı zamanda panik atağı tetikleyen ve/veya şiddetini artıran bir rol de üstlenirler. Diğer bir deyişle panik atağın sonucu ya da nedeni olabilirler. Bu durum panik atağın kısırdöngüsel yapısını yansıtır.
Panik Bozukluk da dahil olmak üzere bütün Kaygı (Anksiyete) Bozukluğu sorunlarında (Posttravmatik Stres Bozukluğu, Basit Fobiler, Sosyal Fobi, Obsesif-Kompulsif Bozukluk (Takıntı Hastalığı), Yaygın Anksiyete Bozukluğu, Akut Stres Bozukluğu) asıl mesele kaygı fazlalığıdır. İsmi ne olursa olsun diğer pek çok psikolojik sorunun nedeni olarak, beynimizin limbik sistemindeki belirli alanlarda (amigdala, thalamus gibi) birikmiş ve hapsolmuş olan kaygı fazlalığı sorumludur. Özellikle çocukluk ve ergenlik dönemi boyunca, çocuğun yaşadığı olumsuz deneyimlerin sonucu olarak yaşadığı temel duygu korku ve kaygıdır. Suçluluk, öfke, utanç gibi diğer temel duygular kaygı ve korkudan türer.
Psikoterapide esas hedef, panik atak ya da diğer kaygı bozukluklarına yol açan ve limbik sistemde birikmiş ve hapsolmuş olan kaygı fazlalığından kurtulmaktır. Özellikle çocukluk ve ergenlik dönemlerinde (yetişkinlikte yaşanan travmatik deneyimlerin panik atağa yol açmayacağı anlamına gelmez) yaşanan travmatik deneyimler sonucu oluşan kaygı birikmesi, EMDR tekniğinden faydalanılarak yapılan travma psikoterapisi ile ortadan kaldırılır; panik atak, psikoterapi çalışması klinik nosyonu olan ve EMDR yönteminde deneyimli bir psikoterapist tarafından titiz bir şekilde yapıldığında tamamen ortadan kalkar. Panik atak hiçbir zaman tam olarak iyileştirilemez türünden inançlar psikoterapi çalışmasının sağlıklı bir şekilde yapılmaması ve/veya sadece ilaç tedavisi uygulanması nedenleri ile insanlar arasında yerleşmiş yanlış bir inançtır.
Özetle, kişinin büyük içsel acılar yaşamasına neden olmakla kalmayan, aynı zamanda hayattaki işlevselliğini de büyük ölçüde bozan bu sorunla yaşamak artık insanların kaderi değil.
Ercüment Doğan, Ph.D.
Klinik Psikolog