Menopoz, menstrüal periyodun(regl) son aşaması olarak ifade edilmekle beraber, over aktivitesinin (hem üremenin hem östrojen yapımının) sonlanmasıdır. Bireylerin son 12 ay süresince adet görmemesi (amenore) durumunda menopoz tanısı konulabilmektedir. Menopoz döneminde yaşa, vücut ağırlığına, hormonal değişikliklere, genetik ve ırka, diyet ile ilişkili faktörlere, yaşam şekli ve hastalıklara bağlı olarak osteoporoz riski artış gösterebilmektedir.
Diyetle çeşitli mineral ve vitaminlerin alım yetersizliği veya fazlalığı, gazlı ve kafeinli içeceklerin tüketimi, sigara ve alkol tüketimi kemik mineral yoğunluğunun (KMY) düşmesine ve osteoporoza neden olabilmektedir. Konu ile ilgili yapılan araştırmaların sonucunda menopoz döneminde diyet ile çeşitli makro ve mikronütrientlerin yeterli ve dengeli şekilde alınması gerektiği sonucuna varılmıştır.
En yaygın belirtileri;
Omurga ve sırt bölgesinde oluşan ağrılardır, nedeni ise zayıflayan kemikte görülen mikro kırıklardır. Kemiklerde çok küçük düzeylerde bir sürü kırık vardır, bu kırıklar vücut tarafından yapılan yeni kemik dokusu ile hemen onarılır. Ancak bu metabolik olayın osteoporozda gerçekleşmesi durağandır. Bu durumda da mikro kırıklar üst üste gelerek büyük kırıklara(kalça kırığı, ayak kemiği kırıkları gibi) neden olmaktadır.
*Bel ağrıları
*Sırt ağrısı
*Boyda kısalma
*Kamburlaşmayla beraber özellikle hassaslaşan kırılmalar yer alır.
Türkiye Nüfus Sağlık Araştırmaları 2013 verilerine göre Türkiye’de 48-49 yaş grubundaki kadınların %49,1’inin,
Türkiye Kadın Sağlığı Araştırması’nda ise 40-54 yaş grubundaki kadınların %84,9’unun menopoza girdiği tespit edilmiştir.
Menopoz döneminde over fonksiyonlarının durması ve östrojen yapımının kesilmesi osteoporoz şiddetini artırmaktadır. Postmenopozal kemik kaybının osteoporotik kemik kırığı riskini artırdığı ve 50 yaşın üzerindeki kadınların yaklaşık %40,0’ında osteoporotik kırık gözlendiği araştırmalar sonucunda bulunmuştur. Premenopoz(öncesi) döneminde ise östrojen sirkülasyon seviyelerinin %10,0-15,0 düştüğü ve kemik rezorbsiyon göstergelerinin %90,0 artış göstermesine karşılık kemik yapım göstergelerinin %45,0 artış gösterdiği, bu dengesizliğin kemik kaybına yol açtığı belirtilmektedir. Aynı zamanda kalsiyum (Ca) döngüsü artmakta, hiperkalsemi paratroid hormon (PTH) salınımını artırmaktadır. Bu durum ise menopoz döneminde kemik kaybını 5-8 yıl daha hızlandırmaktadır. Osteoporozu etkileyen birçok risk faktörü olmakla birlikte;
Diyet ile kalsiyum, protein, posa, yağ, sodyum, antioksidan, K vitamini ve bazı minerallerin alım miktarlarının fazla veya eksik olması;
D vitamini düzeyi, alkol ve sigara tüketimi beslenme ile ilişkili risk faktörleri arasında yer almaktadır. Menopoz döneminde yetersiz beslenme sonucu ideal vücut ağırlığı sürdürülememekte;
Kemik ve kalp rahatsızlıkları, diyabet, kanser gibi hastalıklar artış göstermektedir.
Düşük kalsiyum alımış kadınlarda menopoz sonrasında negatif Ca dengesi görülmekte, Ca emilimi azalmakta ve osteoporoza eğilim artmaktadır.
Diyet ile yeterli Ca alımının maksimum doruk kemik kütlesi ile ilişkili olduğu ve osteoporoz gelişimini önlediği belirtilmektedir. Yetişkin kadınlarda günlük Ca gereksinmesi RDA ve TÜBER’e göre;
19-50 yaş aralığında 1000 mg/gün, 50 yaş sonrasında 1200 mg/gün’dür .
Yetişkin ve yaşlılarda yüksek Ca alımı yeterli seviyede olan kişilerin osteoporoz ve kemik kırılma riski daha düşüktür.
Ortalama yaşı 59 yıl ve ortalama günlük Ca alımı 1110,93 mg olan, osteoporoz tedavisi almamış; 87 menopoz sonrası olan kadında kemik mineral yoğunluğuna bakılmış ve olması KMY olması gereken aralıkta bulunmuştur.
Yağda çözünen vitaminlerden biri olan D vitamini, hormon benzeri fonksiyonlara sahip bir grup steroldür. En önemli etkisi Ca, fosfor metabolizması ve kemik mineralizasyonu üzerine olan D vitamini;
Ca emilimini kolaylaştırır, PTH salınımını baskılar.
D vitaminin aktivasyonu için östrojen gereklidir. D vitamininin aktif formuna dönüşmesini sağlayan 1α-hidroksilaz enzimi böbrekte östrojen kontrolü altında çalışmaktadır. 1,25(OH)D vitamininin azalması sindirim sisteminde Ca ve fosfor emilimini negatif yönde etkilemekte, böylelikle kemikte mineral matriks çözülmesi ve osteoklastik aktivitenin artması ile osteoporoza zemin hazırlamaktadır.
Yetişkinlerde diyetle alınması önerilen D vitamini RDA’ya göre 19-70 yaş arasında 600 IU/gün, 70 yaş ve üzerinde 800 IU/gün ‘dir .
Ortalama yaşı 64 yıl olan (52 kişi) osteoporozlu kadınlarda yapılan bir çalışmada; D vitamini eksikliği olan hastalarda 1000 IU/gün doz alımı sonucunda olması gereken seviyeye ulaşılamazken, iki kat doz alan hastaların %88,9’unda olması gereken düzeye ulaşılmıştır.
üksek protein alımı potansiyel böbrek asit yükünü artırır. RDA’nın önerdiği günlük 0,8 g/kg’dan fazla protein alımı böbreklerdeki asit yükünün ve üriner Ca atımının artmasına neden olmaktadır. Protein alımındaki her 1 gram artış sonucunda, idrarla ortalama 1 mg Ca kaybedildiği ve bu duruma hayvansal ve bazı bitkisel proteinlerdeki kükürtlü aminoasitlerin neden olduğu belirtilmektedir.
Bu durumun aksine uzun süre yüksek protein alımının KMY’yi arttırdığı ve kemik kırık riskini azalttığı gösterilmiştir. Wengreen ve ark.’nın (2004) yaşları 50-89 yıl olan 2501 birey üzerinde yaptıkları bir çalışmada; kadın (%15,6) ve erkeklerin (%15,4) günlük diyet enerjisinin proteinden gelen yüzdesi arasında fark bulunmazken, yaşları 50-69 yıl olan grupta protein alımı arttıkça osteoporotik kalça kırığının azaldığı yaşları 70-89 yıl olan grupta ise hiç bir fark gözlenmediği belirtilmiştir.
Araştırma sonucunda, diyet proteininin kalça kırığına etkisinin yaşa bağlı değiştiği, 50-69 yaş arasında kırıkların önlenmesi için yeterli diyet proteini alımının önemli olduğu vurgulanmıştır.
Yaşları 65–77 yıl olan bireylerde yapılan başka bir çalışmada, 408 mg/gün’den fazla Ca alımı ile birlikte, ortalama 72 g/gün protein alımının KMY’yi artırıcı özelliği olduğu saptanmıştır (Rapuri ve ark., 2003).
Doymuş yağ asitlerinin diyetle fazla alımı kemik mineral yoğunluğunu düşürmekte , bağırsaklardan Ca emilimi azalmakta, kemik mineralizasyonunu düşürmekte, Siklik Adenozin Monofosfat’a (CAMP) bağlı osteoklast farklılaşmasını ise minimal derecede okside olmuş lipitler yoluyla artırmaktadır.
Esansiyel yağ asitleri (EFAs) eksikliğinin ise özellikle böbrek, arterler ve diğer dokularda ektopik kalsifikasyona bağlı kemik Ca kaybı ile ilişkili olduğu ve bu kayıp ile birlikte kemikte anomaliler, kırıklar ve osteoporoz görülebileceği belirtilmiştir.
Elzem yağ asitleri bağırsaklarda Ca emilimini ve D vitaminin etkisini artırıcı, üriner Ca atımını azaltıcı, kemik esnekliğini, kemik Ca depolarını ve kemik kollojen sentezini artırıcı özelliği olduğu çalışmalarca kanıtlanmıştır.
Diyet posasının mineral emilimini engellediği ve bu etkinin daha çok kendisine bağlı fitik ve oksalik asitler ile proteinlerden kaynaklandığı, özellikle tahıl ürünlerinde ve soya gibi besinlerde bulunan fitat Ca emilimini engellemektedir.
Yani bu da demek oluyor ki herkes ama herkes tam buğday ekmek yiyemez günlük hesaplamaya ve kişiye özel durumlara göre tam buğday ekmek, meyve, sebze miktarları ve cinsi değişmektedir.
Günde 800 mg’dan daha az Ca alan kadınlarda her gün yaklaşık 2-3 porsiyon demlenmiş kahve tüketiminin, vücudun tamamında ve omurgada kemik kaybını hızlandırdığı klinik çalışmada gösterilmiştir.
Alkolik bireylerde , düşük İnsülin Benzeri Büyüme Faktörü (IGF), D vitamini ve osteokalsin düzeyleri ile beraber düşük kemik mineral yoğunluğu gözlendiği belirtilmekte, alkol kullanımının düşük osteokalsin düzeyleri ve osteopeniye neden olabileceği çalışmalarda gösterilmiştir.