Otomatik düşüncelerimiz; bilinçli bir yargılama süreci olmaksızın oluşan, duygularımızı ve davranışlarımızı derinden etkileyen zihinsel işlevlerimizdir.
Bir olay gerçekleştiğinde beynimizde hemen otomatik bir düşünce oluşmaktadır. Bu otomatik düşünceye önce içsel konuşmalarımız sonra da diğer algı sistemlerimiz eşlik eder.
Gündelik yaşamda hepimizin hayatını zorlaştıran olumsuz otomatik düşünceler nelerdir?
Beyin okuma: Kişilerin size yönelik düşünceleri hakkında yeterli deliliniz olmadığı halde onların ne düşündüklerini bildiğinizi varsayarsınız.
Falcılık: Geleceği tahmin edersiniz, her şey daha kötü olacak veya yakında tehlikeli bir şey olacak gibi.
Felaketçilik: Olmuş veya olacak olan şeylerin dayanamayacağınız kadar çekilmez olduğuna inanırsınız.
Etiketleme: Bazı genel olumsuz özellikleri kendinize veya başkalarına yüklersiniz.
Olumlu şeyleri önemsememe: Sizin veya başkalarının sahip olduğu olumlu şeylerin önemsiz olduğunu iddia edersiniz.
Olumsuz filtre: olumsuz şeyleri ayırarak hemen her zaman onlara odaklanırsınız ve olumlu şeyleri nadiren fark edersiniz
Aşırı genelleme: tek bir olay üzerinden genel olumsuz şeyleri algılarsanız.
İki uçtan birinde düşünme: Olaylara ve insanlara ya hep ya hiç terimleriyle bakarsınız.
Olması gerekenler: her şeyi basitçe ne olduğunu anlamaya odaklanmak yerine, nasıl olması gerektiği açısından yorumlarsınız.
Kişiselleştirme: olumsuz olayları büyük oranda kendinize atfedersiniz ve belli olaylara başkalarının da sebep olduğunu görmezsiniz.
Suçlama: olumsuz düşüncelerinizin kaynağı olarak bir başkasını görürsünüz ve kendinizi değiştirme sorumluluğunu almayı reddedersiniz.
Haksız mukayese: Olayları gerçekçi olmayan standartlar açısından değerlendirirsiniz; örneğin öncelikle sizden daha iyi yapmış olanlara odaklanırsınız ve kendinizi onlarla karşılaştırarak aşağılık görürsünüz.
Pişmanlık yöneltme: Şu an daha iyi olarak ne yapabileceğiniz yerine geçmişte neyi daha iyi yapabilirdiniz fikrine odaklanırsınız.
Ya şöyle olursa?: Sürekli olarak “ Ya şöyle olursa?” tarzında sorular sorarsınız. Aldığınız cevapların hiçbiri sizi tatmin etmez.
Duygusal muhakeme: Duygularınızın gerçeği yorumlamanıza rehberlik etmesine izin verirsiniz.
Kurtulma yetersizliği: olumsuz düşüncelerinizle çatışabilecek her türlü kanıt veya argümanı reddedersiniz. Örneğin ben sevilmeyen biriyim düşüncesine sahipseniz, insanların sizi sevdiğine dair her delili alakasız diyerek reddedersiniz. Sonuçta düşünceniz reddedilemez. “
Yargı odaklanması: Başkalarını veya olayları basitçe kabul etmek ve anlamak yerine kendinize “iyi-kötü”, “üstün-aşağı” değerlendirmeleri açısından bakarsınız. Sürekli olarak kendinizi ve başkalarını yetersiz bularak, yapay standartlara göre değerlendirirsiniz.kendiniz hakkındaki yargılarınız kadar başkalarının yargılarına da odaklanırsınız. “
Yukarıda sıralamış olduğumuz tüm kavramlar olumsuz içerikli ve hepimizin hayatını etkilemektedir.
Tüm bu alt başlıklarda görüldüğü gibi yaşadığımız olumsuz tecrübeler, olaylara dair inançlarımızı oluşturur. Bu inançlarda, düşünme sürecimizi etkiler ve yine aynı tür bir olay yaşandığında 'otomatik düşüncelerimiz' ortaya çıkar. Örneklere baktığımızda aslında tüm otomatik düşünceler o anki duygu durumuna göre şekillenir ve ilelebet sürmez.
Pozitif düşünmeliyiz
Yaşanan kötü bir olay sonrasında, diğerlerinin de kötü olacağını düşünmemeliyiz. Yaşadığımız olumsuz olayları tecrübe olarak değerlendirmeliyiz. Bizi kötü olarak etkileyen düşüncelerden kaçmamalı onlarla savaşmalıyız. Kötü düşünceleri yakalamalı ve onları olumluya dönüştürmek için çaba göstermeliyiz.
Önemli olan nokta şu ki, olumsuz düşünce geldiği anda onu değiştirmeye gayret etmeliyiz. Aşama aşama olumsuz düşünceyi olumluya dönüştürerek beynimizde oluşan öğrenilmiş çaresizliklerden kurtulabiliriz. Böylece pozitif yaşam için bir adım daha atmış oluruz.