OBSESYON (SAPLANTI)
Kişinin gerçekte olama olasılığı düşük ve hatta olanaksız olduğunun bildiği ve bunu kabul ettiği halde, kişinin isteği dışında ortaya çıkan; ısrarlı, inatçı tekrarlayıcı düşünce, dürtü ve imagelerdir. Kişide güçlü bir biçimde sıkıntı, tedirginlik, korku ve belirgin bunaltıya sebep veren bu imajlar kişinin bütün bilinçli çabalarıyla karşı koymasına rağmen ortadan kalkmazlar ve çoğunlukla da süreğendirler. Kişinin kendine, sevdiklerine ve bazı ahlaki değerlerine yönelik istemsizce ortaya çıkan bu itkiler kişinin yaşantısına oldukça olumsuz yansımalara sebep vermektedir.
Obsesyonlar çoğunlukla; kuşku, kirlenme,simetri ihtiyacı,kontrol ve emin olamama gibi konularla ortaya çıkar. (Eisen ve Easmussen, 2002) Bunun yanında bazı bebensel düşünceler, bazı saldırganlık ve şiddet düşünceleri,din ve cinsel konularla ilgili bunaltı veren düşünceler de obsesyon olarak ortaya çıkabilmektedir. Bazı düşünce ve hareketlerin olumsuz yaşantılara neden olacağı korkusu hakidir (magiç düşünceler). Bu durumu ambilalance düşünce biçimiyle açıklamak doğru olucaktır. Kişi nefret ettiği bir yakının ölmesi istemiyle, kişinin gerçekten öleceği duygusuna kapılabilir ve bu durum yoğun bir korku ve bunaltıya neden olabilir. Shakespeare’in Macbeth adlı eserinde Lady Macbeth’in etkisiyle kocası Macbeth, Kral Duncan’ı öldürür ve Lady Macbeth,te suçluluk duygularıyla birlikte bir el yıkama hastalığı başlar. “Arabistan’ın bütün parfümleri getirilse bu elin kirleri ve kan kokusu temizlenemez” der ve sürekli ellerini yıkamaya devam eder. Bu yönüye Macbeth obsesif- kompülsüf nevrozun ilk örneğidir.
KOMPULSİYON(ZORLANTI)
Kompulsiyonlar ise, kişinin aklını kurcalayan takıntılı (obsesif) düşüncelerinin ortaya çıkardığı bunaltı ve sıkıntıyı gidermek amacıyla yaptığı ya da yapmak zorunda hissettiği davranışlardır. Kişi çoğunlukla bu davranışların gereksiz ya da saçma olduğunu farkındadır, yine de kendisini yapmaktan alıkoyamaz. Bir şekilde saplantının ortaya çıkardığı bu bunaltının üstesinden gelmeye çalışır. Başlangıçta saplantının doğurduğu kaygıdan kurtulmak için bu davranışlara baş vuran hasta, daha sonraları bu istek dışı durum denetleyemediği için, yineleyen bu kompulsiyonların kendisi de kişiye sıkıntı vermeye başlar. Bu zorlantılar bazen somut bazen de soyuttur.Çoğu zaman bir kişide birden çok zorlantı görülebilir.
Kompulsiyonlar genelde yıkama, yıkanmak, temizleme, kontrol etme, sayma, düzenleme ile ilgilidir. Bazen de kaçınma davranışları şeklinde görülebilir, kişi kaldırım çizgilerine basmaktan kaçınır, bazı sayıları ya da bazı kelimeleri söylemekten geri durmaya kendini bu konuda kontrol altında tutmaya çaba gösterir. Kişi bazı davranışların yapılması durumunda , bazılarının ise yapılmaması durumunda, bir şeylerin ters gideceğini, başına olumsuz bir olayın geleceğini, ya da sevdiklerine zarar geleceğinden korkar.
OBSESİF –KOMPÜLSİF BOZUKLUK( TAKINTI -ZORLANTI BOZUKLĞU)
Obsesyon ya da kompülsiyonla seyreden, genelde kronik ve çoğunlukla dönemsel epizotların görüldüğü, kişinin hayatını ve günlük işlevlerini bariz biçimde olumsuz etkileyenbir bozukluktur.
DSM-5’e göre , obsesif-kompülsif bozukluğun tanı kriterleri şunlardır;
A- Takıntıların (obsesyonların), zorlantıların (kompülsiyonların) ya da her ikisinin birlikte varlığı:
Takıntılar (obsesyonlar) (1) ve (2) ile tanımlanır:
1- Kimi zaman zorla veya istenmeden geliyor gibi yaşanan, çoğu kişide belirgin bir kaygı ya da sıkıntıya neden olan, yineleyici ve sürekli düşünceler, itkiler ya da imgeler.
2- Kişi, bu düşüncelere, itkilere veya imgelere aldırmamaya ya da bunları baskılamaya çalışır ya da bunları başka bir düşünce ya da eylemle yüksüzleştirme (bir zorlantıyı yerine getirerek) girişimlerinde bulunur.
Zorlantılar (kompulsiyonlar) (1) ve (2) ile tanımlanır:
1- Kişinin takıntısına tepki olarak ya da katı bir biçimde uyulması gereken kurallara göre yapmaya zorlanmış gibi hissettiği yinelemeli davranışlar (örn. el yıkama, düzenleme, denetleyip durma) ya da zihinsel eylemler (örn. dinsel değeri olan sözler söyleme, sayı sayma, sözcükleri sessiz bir biçimde yineleme).
2- Bu davranışlar ya da zihinsel eylemler yaşanan kaygı ve sıkıntıdan korunma ya da bunları azaltma ya da korkulan bir olay ya da durumdan sakınma amacı ile yapılır, ancak bu davranışlar ya da zihinsel eylemler, yüksüzleştireceği ya da korunulacağı tasarlanan durumlarla gerçekçi bir biçimde ilişkili değildir ya da aşırı bir düzeydedir.
B- Takıntılar ya da zorlantılar kişinin zamanını alır (örn. günde bir saatten çok zamanını alır) ya da klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur.
C- Takıntı-zorlantı belirtileri, bir maddenin (kötüye kullanılabilen bir madde, bir ilaç) ya da başka bir sağlık durumunun fizyolojisi ile ilgili etkilerine bağlanamaz.
D- Bu bozukluk, başka bir ruhsal bozukluğun belirtileri ile daha iyi açıklanamaz.
1-İçgörü iyi; kişi takıntı ve zorlantılarının gerçek olmadığının farkındadır.
2- İçgörü kötü; kişi takıntı ve zorlantılarının olasılıkla gerçek olduğunu düşünür.
3- İçgörü yok/sanrısal inanışlar; kişi takıntı v zorlantılarının gerçek olduğuna kesinlikle inanır.
Obsesif-kompulsif bozuklukla ilişkili bozukluklar aşağıdaki gibidir;
-Beden algısı bozukluğu(vücut dismorfik bozukluğu)
-Saç-Deri Yolma Bozukluğu
-Maddenin Yol Açtığı Takıntı-Zorlantı Bozukluğu ve İlişkili Bozukluk
-Biriktiricilik bozukluğu
-Başka Bir Sağlık Durumuna Bağlı Takıntı-Zorlantı ve İlişkili Bozuklulu
-Tanımlanmış Diğer Bir Takıntı-Zorlantı Bozukluğu ve İlişkili Bozukluk
-Tanımlanmamış Takıntı- Zorlantı Bozukluğu ve İlişkili bozukluk
OKB nin türleri; ( yapılan faktör analizleri sonucunda bu tiplere rastlanmıştır)
1. Yıkanma ve temizlenme zorlantısı.(hastalık yada pislik bulaşması saplantısına karşı)
2. Kontrolcü etme zorlantısı.( kuşku içinde olma saplantısına karşılık.
3. Toplama – biriktiricilik (istifçi) zorlantıları.
4. Simetri, düzenleme-sıralama obsesyonları ve zorlantıları
5. Tekrarlama zorlantıları.
6. Düşünce takıntıları, saplantılı duraksama, (tereddüt içinde olma) 6- Obsesif-kompulsif bozuklukla spektrumu hastalıklar.
En sık görülen obsesyon tipi bulaşma obsesyonu (%32) iken bunu saldırganlık (16), dinsel obsesyonlar (%6), bedensel obsesyonlar(%6), cinsel obsesyonlar (%5) ve diğer obsesyon tipleri izler.
En sık görülen kompulsiyon tipi ise kontrol (%28) kompulsiyonudur. Bunu yıkama temizleme (%26), zihinsel tekrarlamalar (%11), tekrarlama (%11) ve diğer kompulsiyon tipleri izler.
OKB ölçme ve değerlendirme araçları
Yale - Brown Obsesyon Kompulsiyon derecelendirme ölçeği; (Y–BOCS) ölçeğinin geçerlilik ve güvenilirlik çalışması yapılmıştır. Görüşmeci tarafından uygulanır. Saplantı ve zorlantıların türünü ve şiddetini ölçer.
Mausley Obsesif Kompulsif Soru Listesi; ölçeğin geçerlilik ve güveninirlik çalışmaları yapılmıştır. Ölçekteki soruları kişiler kendisi cevaplamaktadır. Saplantı ve zorlantıların türünü ve yaygınlığını ölçer.
Ayırıcı tanısı
1- Şizofreni: Özellikle hastalığın başlangıcında veya erken döneminde şizofreni de olan obsesyon ve kompulsiyonların okb den ayırt edilmesi için dikkatli olunmalıdır. Şizofrenide ki obsesyon ve kompulsiyonların acayip ve kalıplaşmış yineleyici ( steretoip ) olması ayırıcı tanı için önemlidir.
Şizofrenide bunaltıdan duyulan rahatsızlık çok değildir ve dolayısıyla künt bir duygulanım vardır. Şizofreni hastaları obsesyon ya da kompülsiyonlarını önlemek için uğraşmazlar, dolayısıyla bu konuda büyük bunaltı bildirmezler.Bu yönleriye şizofreninin OKB den ayrıştırılması mümkündür.
2-Depresyon (hafif veya agır) ve OKB birlikte görülebilir. Bu durumda depresyonu tanımlamak tedavi için oldukça önemlidir. Depresyonu olan bazı hastalar kendi hastalıklarıyla ilgili, yakınları veya merak ettikleri bir durumla ilgili saplantılı bazı kuruntulara sahip olabilirler. Klinik seyirde bu iki bozukluk birlikte görülebilir. Çoğunlukla OKB si olan hastalar depresyonla birlikte hekime başvurmakta bu durumda OKB tedavisini geciktirmektedir.
3- Yaygın Anksiyete Bozukluğu
4- Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu
5- Gilles de la Tourette Sendromu: Bu sendrom çocukluk ve ergenlik döneminde ortaya çıkar. Motor ve vokal tiklerle karakterizedir. Hastalığın seyrinde obsesyon ve kompulsiyonlar ortaya çıkabilir. Bu sendromu olan kişilerin anne ve babasında obsesif-kompulsif bozukluk görülme riski genle topluma göre artmıştır.
TARİHÇE VE EPİDEMİYOLOJİSİ
Epidemiyolojik çalışmalar OKB’un yaygınlığı ile ilgili 1980 yıllarında yapılan çalışmalar rahatsızlığın seyrek görülen bir bozukluk olduğunu (% 005) ve tedaviye dirençli olduğunu bildirmekteydi. Ancak günümüzde ise daha sık görüldüğü ve tedaviye iyi cevap verdiği bilinmektedir.A.B.D. ve Kanada da yapılan epidemiyolojik çalışmaların sonuçlarına göre, majör depresyon,fobiler ve alkol kötü kullanımından sonra O.K.B geliyor, yani en sık görülen psikiyatrik bozukluklar arasında dördüncü sırada yer almaktadır. Bu araştırmalar göre Toplumda görülme sıklığı aşağı Yavuz 186 Obsesif Kompulsif Bozukluk Ömürboyu prevalansı % 2.5-3 olarak bulunmuştur.ancak bazı ülkelere göre farklılıklar göstermektedir. En düşük oranlar Tayvan’da ( % 0,5-% 0,9 ) ve Hindistan’da (% 0,6) gözlenmektedir. Erişkin populasyonda yapılan çalışmaların bir kısmı kadın-erkek farkı olmadığını göstermekle birlikte, kadınlarda zorlantılı yıkama, temizlik daha sık görülürken, erkeklerde cinsellikle ilgili saplantılı ve saplantılı duraksama daha yaygındır. Bununla birlikye yaygınlığı en düşük olan bunaltı bozkukluğu O.K.B.dur. Türkiye Ruh Sağlığı Profili sonuçlarına göre; 1 yıllık sürede genel toplumda toplam saplantı-zorlantı bozukluğu oranı %0.5 tir. Bu oran kadınlarda%0,6, erkeklerde %0.2 dir. Kadınlarda yaygınlık erkeklerin üç katıdır. Bu sonuca komorbid olarak bulunan depresyon’un neden olabileceğine dikkat çekilmektedir. Hastalığın ortalama başlangıç yaşı 18 ile 25 arasındadır. Hastaların %65’inde başlangıç 25 yaşından öncedir. Yüzde15 lik bir gurupta ise başlangıç yaşı 35’in üstündedir. Bu doğum veya gebelikle birlikte ortaya çıkabilmektedir.
OKB ölçme ve değerlendirme araçları
Yale -Brown Obsesyon Kompulsiyon derecelendirme ölçeği; (Y–BOCS) ölçeğinin geçerlilik ve güvenilirlik çalışması yapılmıştır. Görüşmeci tarafından uygulanır. Saplantı ve zorlantıların türünü ve şiddetini ölçer.
Mausley Obsesif Kompulsif Soru Listesi; ölçeğin geçerlilik ve güveninirlik çalışmaları yapılmıştır. Ölçeklteki soruları kişiler kendisi cevaplamaktadır. Saplantı ve zorlantıların türünü ve yaygınlığını ölçer.
Tedavisi
Tedavi OKB’nin etyolojisinde ön planda biyolojik faktörlerin önemi açıklıkla bilinmekle birlikte tedavide farmakolojik tedavi kadar ve davranışsal yöntemler de başarıyla kullanılmaktadır. Bu tedavi seçeneklerinin hangisine öncelik tanınacağı, kombine mi kullanılacağı tamamen hastanın özellikleri ile belirlenir Farmakoterapi Standart tedavi yaklaşımı tedaviye serotonerjik bir ilaçla başlamak ( klomipramin, fl uoksetin, fl uvoksamin, sertralin, paroksetin, sitalopram, essitalopram gibi), yeterli etkinlik sağlanmazsa diğer farmakolojik stratejilere geçme şeklindedir. Klomipramin tedavisinde, tedaviye 25-50 mg’lık dozlarla başlanır ve ilaç dozu 2-3 günde bir 25 mg’lık artışlarla 250 mg/gün’e çıkılır. Klomipramin tedavisinde diğer trisiklik ilaçlara benzer şekilde, sedasyon, hipotansiyon, cinsel disfonksiyon ve kolinerjik yan etkiler ( ağız kuruluğu gibi) görülebilir. OKB’nin farmakolojik tedavisinde seratonin geri alım inhibitörlerinin (SSRI) etkinliği çok sayıda araştırmada kanıtlanmıştır. SSRI’lar genellikle trisiklik ilaçlardan daha iyi tolere edilirler, bu yüzden OKB tedavisinde birinci basamak ilaç olarak kullanılırlar. SSRI’lar, OKB tedavisi için genellikle depresyon tedavisi için önerilen günlük dozlarından daha faz-la kullanılırlar. (iki veya üç kat) Bu tedavilerden sonuç alınamazsa bir nöroleptik (risperidon, olanzapin gibi) ya da lityum ile güçlendirme tedavisi uygulanabilir. OKB’nin tedavisinde kullanılabilecek diğer ilaçlar monoaminooksidan inhibitörleri (MAOI), buspiron ve klonazepam’dır. Psikoterapi Davranışçı tekniklerin ana prensipleri, hastayı obsesyonel düşüncelere yoğun şekilde maruz bırakma ve hastanın korkulan uyaranla ilişkili olarak ortaya çıkan anksiyetesini azaltmak için uyguladığı davranışları önlemedir. Davranışçı tedavi hem yatan hastalarda, hem de ayaktan takip edilen hastalarda uygulanabilir. Kontrollü çalışmalarda farmakoterapi, davranışçı tedavi ya da ikisinin kombinasyonun OKB hastalarının semptomlarını önemli ölçüde azalttığı bulunmuştur. Hangi tedavinin uygulanacağı klinisyenin kararına ve hastanın tedavi seçeneklerini kabulü esasına dayanır. Bunlar dışında psikodinamik psikoterapi, aile terapisi, grup terapisi gibi tedavilerde uygulanabilmektedir. Tedaviye şiddetli direnç gösteren hastalar için elektrokonvulzif terapi ve psiko-cerrahi (en sık olarak singulotomi) düşünülebilir. EKT psikocerrahi kadar etkili değildir, ama cerrahi öncesi son seçenek olarak düşünülmedir.
Diğer psikiyatrik rahatsızlıklarda da olduğu gibi ilaç tedavisi veya psikoterapinin etkinliği gösterilmiştir. Tedaviden fayda görmeyen olgularda cerrahi girişimler ve EKT (halk arasında elektrik tedavisi) denenmektedir.
İlaç Tedavisi
İlaç tedavisinde en etkili olduğu gösterilen ilaç trisiklik antidepresanlar grubundan klomipramin iken, günümüzde yan etkileri de düşünüldüğünde ilk sırada SSRI grubu ilaçlar yer alır. Tedavide istenilen etki elde edilemediğinde antipsikotikler, antiepileptikler, anksiyolitikler gibi ilaç grupları da tedaviye eklenebilir.
Psikoterapiler
1- Psikanalitik Terapi
2- Bilişsel Davranışçı Terapi
3-Diğer terapi uygulamalarından, kişiye uygun olan.
Seyri
Obsesif-kompulsif bozukluk gerek hastayı gerekse de hasta yakınlarını oldukça etkileyen ve rahatsız eden bir rahatsızlık olmasına rağmen tedavisinde gerek ilaç tedavisiyle gerekse psikoterapi yöntemleri ile yüz güldürücü sonuçlar alınmaktadır. İlaç tedavisi alan hastaların %60-70’inde yaklaşık 2-3 aylık bir süreçte belirtilerde %30’dan fazla azalma ortaya çıkar. Bu fayda ilaç kullanılmaya devam edildiği sürece devam etmektedir. Terapi yöntemleri ve kombine tedavi ile bu oranlar daha da yükselmektedir.
En önemli nokta hasta/danışan - hekim/terapist işbirliği ve tedavi ve kontrollerin aksatılmadan zamanında gerçekleştirilmesidir.
Sağlıklı Günler..