Sosyal anksiyete yaşayan birisi, topluluk içindeyken, kızaracağından, terleyeceğinden, konuşma yaparken sıkıcı olacağından, güzel ve iyi konuşamayacağından dolayı yoğun bir kaygı yaşar. Yaşadığı bu kaygı kişinin sempatik sinir sistemini harakete geçirir. ( Çünkü bu sistem, tehlike anında devreye giren, bünyeyi korumak için vücudun fonksiyonlarını ayarlayan mekanizmamızdır. ) Panik ve kaygı anında, yaşanacak olumsuzlukla mücadele edebilmek için sempatik sinir sistemimiz, vücudumuzun daha güçlü ve mücadeleci olabilmesi için çalışma sistemini değiştirir. Kalp daha hızlı çalışır, nabız artar, daha güçlü olmamız için kaslara ve daha dikkatli olabilmemiz için beyne kan pompalanır. Nefes alış veriş hızı artar, göz bebekleri büyür.. Tüm bunların sonucunda doğal olarak vücut ısısı artar, yüz kızarır, terleme artışı olur, oksijen fazlalığından baş dönmesi yada bayılma hissi gelişebilir. Bedende tüm bunlar olup biterken kişi konuşmak istediğinde sesi kısık yada farklı çıkar.
Yani topluluk önünde yaşamaktan kaygılandığı durum tam olarak başına gelir. Nefes alış veriş hızından, terleme ve kızarmasından dolayı dışarıdan kişinin heyecanlandığı belli olur, baş dönmesi ve bayılma hissi yaşayabilir, beden tüm bunlarla uğraşırken sesi kısık çıkabilir, konuşmalarının içeriği tuhaflaşabilir.
Bu durumlar sebebi ile, sosyal anksiyete yaşayan kişilerde kaygı yaşayacakları ortamlardan kaçınma çok sık görülür, tedavi edilmediği sürece hayatları çok büyük ölçüde kısıtlanır. Sosyal fobi psikoterapi ile çok rahat sonuç alınan bir rahatsızlıktır.