İyi olmak sürekli bir iyi oluştan ziyade sağlıklı işleyen bir psişik (ruhsal) yapıya ek olarak bütünlüklü bir iyileşme mekanizmasına sahip olmak demektir. Belki tüm hayatımızı memnun ve sağlıklı şekilde geçirmek pek mümkün değil ve belki de bu olsaydı sıkıcı olacaktı ve yeni şeyler keşfetmeyecek, üretmek zorunda kalmayacaktık. Kendimizle düştüğümüz ayrılığa, boşluğa, yeni şeyler doldukça bütünleşiyor ve üstelik yaratıcılığı deneyimliyoruz. Kendimize giden yol ve bütünleşme demişken aklıma çok sevdiğim ouroboros sembolünün gelmemesi imkansız. Tam da konu biraz da insanın bu pozitif itkisi veya zorlantısıyla kendine dönüş yolculuğuna çıkıp psikoterapiye başlama hikayesini ele alacakken.
Psikoterapiye başlamak biraz da kendi kaderini, hikayesini ve çalışan yapısını fark edip kendisiyle yüzleşip yeni bir yol yaratmaktır. Kendimize dair çok fazla şeyi seçemeyiz doğru, en beteri seçim yaptığımız kişi olmayı biz seçmemişizdir ve bunu temel düzeyde değiştiremeyiz. Ama bizi daha uyumlu, dengede ve sağlıklı kılacak bir yolu seçebiliriz. Bu ise bize giderek yeni alanlar açan bir yolculuktur. İnsanın kendi kalemine uzanan yolculuğudur demiştim başlıkta, asla tam olarak uzanamasa da ona yaklaşabilmenin yolculuğudur. Ve bir yandan da kendimizi anlamanın... Kendimizle aramızdaki mesafenin azaldığı bir bütünleşme. Anne rahmini hala aratsa dahi.
İnsan olmak, en azından insan kavramını geliştirdiğimizden beri her zaman insanın gizemli bulduğu bir şeydi. Neyiz, neden böyleyiz, ne istiyoruz, daha mutlu olabilmek için ne yapmalıyız? Kendimizin en iyi versiyonuna ulaşmak için ne yapmalıyız? Kendini anlamayla birlikte gelen en iyi haline evrilme macerasında bu sefer aklıma şahane bir dizi olan Good Place geldi, kendimizi görmek ve seçim yapmak...
Son yıllarda insan psikolojisinin dinamikleri ve iyileşmenin yolları adına çok önemli gelişmeler bulunuyor. Her psikolojik rahatsızlık herkeste kesin ve net sonuç sağlamada da çok fazla iyileşme verisi mevcut. Farklı kuramlar ve ekoller/teknikler ortaya çıksa da hepsi duyguların hazmedilmediğinde, ve hatta bastırıldığında çeşitli tipik ve özel (unique) semptomlar ürettiğini doğruluyor. Aynı zamanda çalışan yapıya ışık tutan ve iyileşme rotası sunan çok önemli bir keşif mevcut. Nörobilim alanında yapılan bu keşif Adaptif Bilgi İşleme Modeli adında bir modelde nöronların birbiri ile bağlantı kurması ve iyileşme arasında bir ilişki kuruyor. İzole olan (diğer nöronlarla bağlantı kurmayan) nöronların travmatik anılara ait olduğu gözlemleniyor ve EMDR tekniği ile yeni bağlantılar kuran nöronların iyileşmedeki rolünü ortaya koyuluyor. Her ne kadar semptomu katartik etkiyle ortaya çıkarıp işleyen psikanaliz favorim olsa da biraz daha EMDR tekniğinden bahsedeceğim lafı açılmışken. Bu teknik, her ne kadar insanın, felsefi anlamda bütünleşmesine denk düşmese de boşlukların kalktığı bağlantıların kurulduğu bütünlüklü bir sistem, metaforik açıdan dahi iyileştirici geliyor kulağa.
Emdr (Eye Movement Desensitization and Reprocessing)'ın açılımı Göz Hareketleriyle Duyarsızlaşma ve Yeniden İşleme tam da isminde bahsettiği gibi göz hareketleri veya farklı tekniklerle beynin sağ ve sol lobunu uyararak duyarsızlaşma (olumlu anlamda sindirme) ve pozitif inanç ve hissiyatı işleme olanağı sunuyor. Kısa sürede etki sağlayan bu yöntem tek başına kullanılan bir teknik olduğu kadar travma ve olumsuz duyguyu hazmetme, negatif etkiyi azaltmada oldukça başarılı olduğu için diğer terapi ekollerinin içerisinde de kullanımı psikoterapi sürecini kuvvetlendiriyor.
EMDR yöntemini de kullandığım psikoterapi süreciyle ilgili daha fazla bilgi almak için bana soru sorabilir veya profilimden randevu oluşurabilirsiniz.