İşte Bu Doktor İndir
Mahşerin 4 Atlısı Nedir? Genellikle psikoterapide ilişkilerinde sorun yaşayan birçok danışan, ilişkilerinin nereye gittiğini sorgulamaya başlar ve bununla ilgili “Ayrılmalı mıyım? Niçin eşim böyle davranıyor? İlişkim nereye gidiyor sizce?” gibi sorular sorar. İlişki problemlerinde çoğu zaman çift ile birlikte çalışılır ve birinin davranışının diğerinde nasıl bir etki yarattığı anlaşılmaya çalışılır. İlişkilerde Mahşerin Dört Atlısı ABD’de çok tanınmış bir araştırmacı ve psikoterapist olan John Gottman, kurduğu klinikte çiftlerin aralarındaki ilişki dinamiklerini ve tartışmalarını incelemiştir. Gottman, mutlu evliliklerde de problemler ve tartışmalar olduğunu, öfke, kızgınlık ve kırgınlık gibi duyguların evliliğin bitmesine neden olan esas sorun olmadığını, esas sorunun çiftin nasıl tartıştığı, yani çatışma adabı olduğunu dile getirmiştir. Buradan yola çıkarak bazı yaygın davranış paternlerinin ilişkilerde ayrılık çanlarının çaldığını gösterdiğini fark etmiş ve takip çalışmalarında bu paternlere sahip evliliklerin ilk 6 yıl içersinde boşanmayla sonuçlandığını ortaya koymuştur. Gottman, bu 4 probleme “Mahşerin 4 Atlısı” yani felaket habercileri ismini vermiştir. Gottman çiftlerin diyaloglarında; mahşerin dört atlısını kullanıp kullanmadıklarına bakar. Mahşerin dört atlısı ise; eleştiri, savunma, duvar örme ve aşağılamadır. Çiftler eğer bunları eşleriyle olan ilişkilerinde kullanıyorlarsa sona yaklaşıyorlar demektir. Eleştiri (Criticism): Burada bahsedilen eleştiri aslında bir olay, davranış ya da durumla ilgili şikâyet etmekten, bir sorunu dile getirmekten ziyade, çiftlerin birbirlerinin kişilik özelliklerini eleştirmeleri anlamına gelmektedir. Karşımızdakinde sürekli hata bulma, onu ve davranışlarını yargılamadır. Bilinenin aksine partnerimize ‘yapıcı’ olsun adına söylediğimiz birçok şey de eleştiri kategorisine girer. Yani tartışma sırasında, çiftlerin birbirlerinin davranışlarından ziyade, karakter ve kişilik özelliklerini eleştirmeleridir. ‘Sen zaten anlamıyorsun ki; senin algın bozuk, ….yapsan şaşardım zaten ’ vb içeren kalıp yargıları içeren sözlerin her biri eleştiridir.  Bu tur eleştirilere maruz kalan kişiler kendilerinde bir sorun olduğunu düşünüyor ve ilişkiden kendilerini kurtarmanın yollarını arıyor. Demek ki tüm sorun ‘benim’ diye olumsuz bir inanç geliştiriyor. İlişkide kendisinin takdir ihtiyacı karşılanmıyor ve yalnızlaşıyor. Ayrıca bu kişiler kendilerini ilişkinin içinde hep uğraşan ancak yetersiz ve işe yaramaz olarak algılıyorlar. Alınganlık/Sürekli Savunma (Defensivevess): Bu patern genellikle aşırı eleştirilmekten doğmaktadır. Mağdur olan taraf kendini saldırılmış, reddedilmiş, incinmiş hissettikten sonra savunmaya geçer ve daha öldürücü olan bu patern de tetiklenir. Romantik ilişkilerde bir diğer yapılmaması gereken davranış türlerinden biridir. Pek çok kişi eşinden herhangi bir eleştiri aldığı anda hemen savunmaya geçer. Bu davranış da direk saldırmak yerine başka yolla eşini suçlama biçimi şeklinde karşımıza çıkar. Çiftlerin karşı tarafı anlamaya çalışmadan, sürekli kendilerini savunması onların ilişkide sorumluluktan kaçtıklarını gösterir. Her davranışa bahane bulmak, kendi davranışlarını sürekli rasyonelleştirmek, karşı taraf fikrini söylediğinde “sen bunu daha çok yapıyorsun” deyip oku ona çevirmek, karşı tarafı hiç dinlemeden direkt kendi fikrini söylemek savunma davranışları arasında yer alır. Savunmaya geçerek eşinize bu ‘benim değil’ ‘senin problemin’ demiş oluyorsunuz. Örneğin; “ durum, senin şu davranışından kaynaklanıyor ya da sen böyle yaptığın için ben böyle davranıyorum” gibi. Dolayısıyla çözüm bulunmuyor. Duvar Örme/Uzaklaşma (Stonewalling): Genellikle aşağılamaya bir cevap olarak gelişir. Aşağılanan kişi sonunda iletişimden çekilir, kendini kapatır ve basitçe partnerine cevap vermeyi bırakır. Çiftler arasında aslında çok gördüğümüz klasik bir manzaradır. Partnerden biri ilişkiye dair sürekli serzenişte bulunur, sorunu masaya yatırmaya ve dolayısıyla çözmeye çalışırken diğeri ise sessiz kalır. Tepki vermeden sadece eşini dinler. Tehlikesiz gibi görünse de çiftlerin ilişkilerine en çok zarar veren davranışlardan bir tanesidir. Eşlerden biri endişesini dile getirdiği zaman, diğer eş bunu tamamen yok sayıyor ya da konuyu değiştirmeye çalışıyorsa, karşı taraf öfkelenir. Kendini kapatan eş karşı tarafa duygusal ve fiziksel olarak ‘sen yoksun’ ya da ‘sen değersizsin’ mesajı vermektedir. Tartışmalarda çoğu zaman endişesini paylaşan eşin ‘susma, tepki ver! Beni bu sessizliğin öldürüyor, çıldırıyorum’ dediğini duyarsınız. Aşağılama/Küçümseme (Contempt): İlişkilerin tümünde en olumsuz duygu yaratan ve yıkıcı olandır. Eskilerin deyimiyle saygıyı tamamen ortadan kaldıran kötü sözleri içeren bir konuşma biçiminin olduğu yerde zaten sağlıklı bir ilişki beklenilemez. Aşağılama kişinin direk kimliğine zarar verir, saldırgandır ve inciticidir. Örneğin, eşin yaptığı davranışı değil de kişiliği eleştirmek “benimle bunu paylaşmanı isterim” yerine “sen çok bencilsin demek”;  sorunu başka boyuta iter. Eşle konuşurken ona aşağılayıcı şekilde sözler kullanmak örneğin, dalga geçmek, isim takmak vücut diliyle de gözlerini devirmek, ağız bükmek gibi bunu destekleyici şekilde davranmak ilişkiyi temelden sarsar. Aşağılama, sarkastik şekilde dalga geçme, isim takma, küçük görme, küçümseme, hal ve hareketlerini taklit etme, gözleri devirme ya da oflayıp poflama gibi çeşitli şekillerde kendini gösterebilir.Bu davranışları yaptığınızda eşinize giden mesaj ona hiç değer vermediğiniz, onun benliğini küçümsediğiniz yönünde oluyor. Aşağılamada kırıcı olan asıl şey; sen sadece ilişkimizde değil, sen tek başına ve ‘insan’ olarak da kötüsün. Bu durumda çiftler ayrılsa bile, kişinin özgüvenine, kendilik algısında ve öz saygısında ciddi bir yıpranma olasıdır. Çözüm Nedir? Peki neler yapmalıyız? Daha önce de belirtildiği gibi bu paternler yerleştikten sonra bir alışkanlık halini alabilir ve bir uzmandan yardım alana kadar birçok çift bu pa-ternleri kendi başına değiştiremez. Ancak bu paternlerin farkına varıp bunları tekrar etmemek de ilişkinin sağlığı açısından çok önemlidir. Gottman, çiftlere daha kibar bir şekilde tartışmalarını öğretmenin, kişilerin stres seviyesini azaltsa da evlilikle ilgili tatminlerini artırmadığını söylemektedir. Bu yüzden çiftlerin tartışmadığı anlarda yaptığı aktivitelere odaklanmaları ve evlilik tatminini artırmaları da ilişkiyi iyileştirmede bir yoldur. Mahşerin 4 Atlısı ve Panzehirleri 1.Atlı : Eleştiri Eleştiri karşı tarafa sen eksiksin, senin negatif yanların var, sen sorunlusun mesajı verir. Ayrıca eleştiren kişi aktif olarak sen dilini kullandığı için karşı tarafı oldukça suçlanmış hissettirir. Bu da diğer tarafın savunmaya geçmesine ve çatışmanın daha da alevlenmesine sebebiyet verir. Örneğin; “Çok düşüncesiz hareket ediyorsun. Hep kendini düşünüyorsun.” Panzehir : Eleştiri Yerine Yumuşak Başlangıçlar Yapın İlk atlıyı ortadan kaldırabilmek için suçlayıcı ifadelerden ve sen dilinden uzak durmak gerekiyor. Bunu nasıl yapacağımızı en kolay şöyle anlatabiliriz: Karşı tarafı tanımlamak yerine kendini tanımlamayı dene. Yani sana hangi durumun ne hissettirdiğini ifade et. Karşı tarafa neye ihtiyaç duyduğunu anlatmaya çalış. Bunu yaparken de yumuşak ifadeler kullanmaya özen gösterip ben dilini kullan. Böylece iki tarafta hem karşı tarafı suçlamamış hem de kendi duygularını ifade etmiş olacak. Örneğin; “Çok düşüncesiz hareket ediyorsun” yerine, “Bu harcamayı yaparken fikrim alınmadığı için kendimi çok değersiz hissettim. Önemsendiğimi hissetmeye ihtiyacım var” denilebilir. 2.Atlı: Savunma Doğuştan getirdiğimiz, hayatta kalabilmemiz için ihtiyaç duyduğumuz bir parçamız olan bu mekanizma söz konusu ilişkiler olduğu zaman tam aksine zarar verici bir hale gelebilir. Bu da içinde bulunulan ilişkinin hasar görmesine sebebiyet verebilir. Etkileşim esnasında savunma odaklı bir yaklaşım içinde olan kişi daha çok kendini haklı çıkarma motivasyonuna sahiptir. Dolayısıyla böyle bir durumda karşıdaki kişinin ne söylediğini ve neye ihtiyaç duyduğunu anlamakta zorlanacaktır. Örneğin; A: Bu ay makyaj malzemelerine yaptığın harcaman yüzünden baya açıldık. B: Sen kendi telefon faturana bak. Ne kadar geldiğinin farkında değilsin. A: Ya senin dışarıda yediğin yemekler… Panzehir:  Savunma Yerine Sorumluluk Alın Sorumluluk alabilmek; soruna katkı sağlayan yanımızı kabul edip bunu düzeltmeye yönelik adım atabileceğimiz mesajını verebilmektir. Başlangıçta yapabilmek oldukça zordur. Ancak çiftler bu panzehiri hayatlarına katabilirlerse ilişkileri için oldukça onarıcı bir adım atmış olacaklardır. Örneğin; A: Bu ay makyaj malzemelerine fazla harcama yapmamız ekonomik olarak beni zorladı. B:  Haklısın bu ay bu konuda biraz düşüncesiz davranmış olabilirim. Önümüzdeki ay dikkat edeceğim. 3.Atlı : Aşağılama ve Küçümseme Bu atlı karşı tarafa bu konuda seninle eşit değiliz sen benden daha aşağıdasın mesajı vermektir. Bu bazen bir söz, bazen bir yüz ifadesi bazen de bir davranış yoluyla yapılabilir. Nasıl yapılırsa yapılsın küçümseme ve aşağılama karşı tarafa önemsenmediğini ve değer görmediğini hissettirir. Bu da güçlü ilişkilerin en büyük düşmanlarındandır. Bu yüzden durdurulması önemlidir. Örneğin; “Bir işi halledemedin. Ver şunu amma beceriksizsin.” Ya da; A: Babanın o sözü beni çok incitti. B: Sen kafanda çok kuruyorsun. Bu kadar abartılacak bir şey yok. Panzehir:Aşağılama ve Küçümseme Yerine Daha Çok Takdir Et, İlgi ve Beğeniyi Paylaş İlişkilerde takdir edilmek, değer gördüğünü hissedebilmek gibi duygular oldukça besleyicidir. Karşı taraftan bu duyguları aldığını hissedebilen kişiler ona karşı daha verici ve uzlaşmacı davranmaya çalışır. Çünkü saygı gördüğünü hisseden kişi hem kendini iyi hissedecek hem de karşı tarafa benzer duyguları hissettirebilmek için çaba harcayacaktır. Bu yüzden aşağılama ve küçümseme yerine takdir etmeyi, beğenilerimizi ifade etmeyi ve karşı tarafın ihtiyacına kulak vermeyi koyabilmemiz önemlidir. Örneğin; “Bu işin seni zorladığını hissettim. Sen ne işlerin üstesinden geldin. Bunu da yaparsın.” Ya da; A: Babanın o sözü beni çok incitti. B: O sözün senin için anlamı ne? Biraz daha anlamama yardımcı olabilir misin? 4.Atlı: Duvar Örme Etkileşim sırasında duygusal olarak kopukluğu ifade eder. Taraflardan biri kendini ifade etmeye devam ederken diğerinin sözel veya davranışsal olarak onun anlattıklarıyla ilgilenmediği mesajını vermesidir. Konuşmayı aniden kestirip atmak, tavır koymak, küsmek gibi davranışları da ifade eder. Karşı tarafa önemsenmediği ve reddedildiği mesajını veren bu davranış kalıpları çiftlerin aynı evin içinde günlerce küs kalmasına ve birbirlerine karşı soğuk davranmasına sebebiyet verebilir. Duvar örmeyi adet haline getiren çiftler ilişkilerine oldukça zarar verir ve bu durumu toparlamakta oldukça zorlanırlar. Örneğin; konuşma sırasında göz temasını kesip karşıdakini dinlememek, olay esnasında anın verdiği duygulanımla küsüp günlerce konuşmamak vb. Panzehir: Duvar Örme Yerine Fiziksel ve Psikolojik Olarak Rahatlamayı Bekle Bir etkileşim sırasında duygusal olarak koptuğunuzu ya da fizyolojik olarak fazla uyarıldığınızı hissedip durumun zarar verici bir hale dönüşeceğine inandığınızda duvar örme yerine fiziksel ve psikolojik bir rahatlama yaşamak için biraz molaya ihtiyaç duyduğunuzu ifade edip ara vermek duvar örme davranışının panzehiridir. Bir süre durup bu durum üzerine düşünmek, fizyolojik ve psikolojik olarak rahatladıktan sonra devam etmek daha işlevsel bir seçenektir. Örneğin; olay esnasında yükseldiğimizi hissettiğimizde molaya ihtiyaç duyduğumuzu ifade edip sakinleştikten ve rahatladıktan sonra yeniden konuşabilmek. Özetle; daha mutlu ve başarılı ilişkilere sahip olmak mümkün. Bunu gerçekleştirebilmenin yollarından biri ise; Mahşerin 4 Atlısı’ndan olabildiğince uzak durup yerine panzehirlerini koyabilmekten geçiyor.