Özellikle romantik ilişkilerde olmak üzere tüm ilişkilerde ortaya
çıkan genel bir problemdir haklılık. Bazen bizi öyle sarar ki bu
haklılık duygusu duruma farklı bir açıdan bakmamız neredeyse
imkânsız hale gelir. Hele haksızlığa uğradığımızı düşünüyorsak iyice
zorlaşır bu girdaptan çıkmamız.
İlişkilerde her zaman problem çıkar. Birlikteliğiniz içinde elbette
yaşanan birçok probleminiz olacak ve hatta hayatın değişken akışı
içerisinde problemleriniz hiç bitmeyecek, bambaşka konularda başka
formlara dönüşüp farklı bir gündem halinde karşınıza gelecektir.
Bütünen “ilişki” de olma hali problem çözme becerisi gerektirir.
Çiftler tartışırlar. Sizde ilişkinizin hiç tartışmasız olabileceği gibi
ütopik bir durum yerine tartışabilme becerinizin olmasını
dilemelisiniz. Önemli olan tartışmamak değildir, tartışmalardan sonra
problemlerin nasıl çözüldüğüdür.
Haklılık düzleminde kalmak ve olaylara bu düzlemden bakmak ilişkiyi
tahmin edilenden çok daha fazla yıpratır. Çünkü ilişkide yaşanan şey
hak hukuk meselesi değildir aslında. Yani kimin haklı olduğunun bir
önemi yoktur. Şöyle düşünebiliriz, farz edelim siz haklısınız, ne
hissedersiniz? Büyük ihtimalle öfke....çünkü haklısınız ama hakkınız
yeniyor, haksızlığa uğruyorsunuz. Karşınızdaki kişi sizi anlamıyor ve
size hak vermiyor. Öfkelenir ya da üzülürsünüz öyle değil mi? Diğer
ihtimale bakalım, farz edelim siz haksızsınız. Bu sefer ne
hissedeceksiniz? Üzüntü, pişmanlık, utanç....Karşınızdaki kişiye
haksızlık ettiğinizi fark edecek ve üzüleceksiniz belki utanacaksınız.
Peki şimdi her iki olasılıkta da elimizde kalanlara bakalım. Öfke,
üzüntü, pişmanlık, utanç... Peki bunlar için miydi verdiğimiz savaş?
Hak mücadelemiz bu duyguları yaşamak için mi?
Bilmeliyiz ki haklılık mücadelesi yalnızca iki şekilde sonuçlanabilir.
Haklıyız ya da haksızız. Ve görünen o ki, her iki seçenek de bizi mutlu
etmeyecek. Kendinize sormalısınız haklı mı olmak istiyorsunuz,
huzurlu mu? Bilmelisiniz ki olayları haklılık düzleminde kalarak
değerlendirmek yalnızca bizi ve ilişkimizi yıpratacaktır. Demek ki
farklı bir düzleme geçmeliyiz. Yapmamız gereken şey haklılık
kuruntusunu bir kenara bırakıp, nelerin ilişkimizi bu noktaya
getirdiğine odaklanmak. Sonrasında da kendi payımıza düşenleri
kabul etmek yani ilişkiyi bu noktaya getirmekteki rolümüzü görmek.
Ancak bundan sonra karşımızdaki kişiyi eleştirmeli ve daha da
önemlisi bir öneride bulunmalıyız.
Saygı ve sevgi çerçevesinde konuşabilmeli, en azından “seni
anlıyorum, isteklerine duyarlıyım, sen önemlisin” mesajı verilmelidir.
Her şey çözülmek zorunda da değildir, bazı problemler vardır ki hiç
çözülmez ama her ne olursa olsun öfke, kızgınlık ve egonun ağır
basmasına izin verip karşı tarafı yok saymamak gerekir. Siniri ve
öfkesi galip gelen kişiler anlık duygulara kaptırıp ömürlük
mutluluklarını tüketebilirler. Bu yüzdendir insanların sıkılıp sıkılıp
ilişki değiştirmeleri. Yeni birlikteliklerindeki insanla tartışma
yaşanılmayacağı düşünülür. Yeni insanın daha doğru olacağı, onun
aynı problemleri yaşatmayacağı, onunla ilişkide daha az sorumluluk
alınacağı düşünülür. Oysa mevcut ilişkiye yapılacak duygusal
yatırımlar, kendi kendini sürekli farklı ilişkilerde anlatıp travmatize
edebileceği gerçeğinden de korur. Bu düşünce tarzında “sıkılıyorum”
kelimesini çok duyarsınız. Bu şekilde düşünen kişiler hayatta bir işe
odaklanmada da bu sebeple zorluk çekerler. Mevcut olana yatırım
yapmak yerine kendine benzeyeni seçebilmenin daha kolay olduğunu
düşünürler. Oysa iyi bir ilişki bulunmaz iyi bir ilişki oluşturulur. İyi
bir ilişki yapıcı olarak, denge kurarak, etkili iletişim yöntemleri ile
beklentileri anlayarak kurulur. Bu tarz dengeli, yapıcı karakterdeki
kişiler karşınıza çıktıysa şanslısınızdır demektir. Bu bilinçteki
insanlar her ne problem olursa olsun sizi, ilişkinizi toparlarlar.
Tartışma sonrası küslüklerin uzaması, gurur yapmak, aramamak yada
eve gelmemek ilişkilerde güvensizlik yaratır. Bir sonraki tartışmada
kişi her şeye rağmen yanındayım mesajını alamaz. Yerinin sağlam
olmadığını hissettiği ilişki gerginlik verir, huzurlu hissettirmez. Bu
sebeple tartışsak bile buradayım diyebilmek gerekir. Bunu başaran
çiftlerin ilişkileri uzun ömürlü olur. Aksi takdirde ilk tartışmadan
ilişki çatırdar ve biter. Karşınızda kaybetmek istemediğiniz biri varsa
yapıcı olun. Bazen ilişki kurabilmek kolay gibi görünse de nitelikli
ilişkiler kurabilmek aslında hiç kolay değil.Yıllardır kaç evlilik ve kaç
ilişki bu sayede kurtulmuştur sayısını bilmem ama bildiğim tek bir
şey var ki her kim hak savaşına girmeyi diğer bütün değerlerin
önünde görürse onun ilişkisi er yada geç biter... İşte bu yüzden haklı
olmak değil mutlu olmak...
Mutlu kalın…