Bir yere gitmek istediğinizi düşünün. Oraya gezerek, farklı yerleri ve şeyleri görerek yavaş yavaş, inceleyerek, belki yolu biraz keyfi uzatarak gidebilirsiniz. Şimdi de aynı yere acilen gitmeniz gerektiğini, belli bir vakte kadar yetişmeniz gerektiğini düşünün. Sanırım olabilecek en kestirme yolu bulup hızlı adımlarla ilerlersiniz. Vakit kaybetmemek için elinizden gelen tüm çabayı gösterirsiniz.
Hayatta aslında tam anlamıyla böyledir. Kendi doğrularınızın ve seçimlerinizin oluşturduğu yollar ile hayatımızı sürdürmeye devam ederiz. Sanki tek yolu buymuş gibi devam ederiz genel olarak hayatımıza. Çok detay düşünmek, çok uğraşmak kendimizi huzursuz hissetmemize vesile olur. Bu durum da göz önüne alındığında zaten kimse kimseden mantıken de düşünülünce; her atılan adım öncesinde, ben bu adımı atarsam ne olur, oraya gideceğim ama bu mantıklı mı gibi detaylı şekilde ilerlemesi şeklinde gözlemlenemez. Haliyle hayatın gidişatına ve kendinize göre ilerlemeniz gerekir, öylede ilerler. Ancak bazen öyle bir an gelir ki yaptığınız şeyler işe yaramaz. Çabalıyor ama başaramıyor gibi hissedersiniz. Başarısızım, yapamıyorum gibi hislere kapılırsınız. Bu tip durumlarda unutmamanız gereken bir şey var. Bazen kısa yollardan işlerimizi çabucak hallederiz. Ama bazı durumlarda bu kısa yollar işe yaramaz. Kendinizi çıkmazda hissedersiniz. Atlanan nokta ise bir yere varan çok sayıda yol olduğudur. Belki yol biraz uzar ya da biraz zaman kaybı olur. Ama eğer sonuca varamayacak gibi hissediyorsanız başka yolları da görmeye çalışın. Bu sayede sonuca ulaşırsınız