Ebeveynler için en zorlayıcı dönemlerinden biri çocukların ilk kez okula başlama dönemidir. Çocuklar dünyaya geldikleri andan itibaren bulundukları güvenli aile ortamından ilk olarak okul öncesi eğitimi için ayrılmaktadır. Hayatlarında belki de ilk defa ebeveynlerinden/ bakım verenlerinden ayrılma ve farklı bir ortama katılma sürecini okul öncesi dönemde deneyimlerler. Dolayısıyla çocukların okula uyum problemlerinin ilk ve en sık yaşandığı kademe okul öncesi dönemdir.
Okul öncesi dönem içerisinde özellikle, çocukların okul öncesi eğitime katıldıkları ilk aylar çok önemlidir. Çocukların okula tamamen uyum sağlamaları ‘ hiç ara vermeden düzenli olarak devam ettikleri takdirde’ genel olarak 1- 1,5 ay sürer. Okula uyumla ilgili yaşanan problemlerin büyük bir bölümü okulun açıldığı ilk haftalarda çözülmektedir. Bu süre içerisinde hiçbir sorun yaşamadan bu dönemi rahat atlatan çocuklar olabileceği gibi farklı düzeylerde çeşitli sorunlar yaşayanlar da vardır. Çocukların bireysel farklılıkları, ailenin konuyla ilgili yaklaşımları ve tutumları bu sürecin uzamasına sebep olabilmektedir (Bulut, 2019).
Her çocuğun biricik ve tek olduğunu göz önünde bulundurulsa da uyum sorununa yönelik verilen tepkilerde bazı ortak noktalar bulunmaktadır. Bunlar;
Okula gitmek istemediğini sık sık şakayla karışık da olsa dile getirir,
İlgi ve enerji kaybı gözlemlenir,
Genel mutsuzluk/sinirlilik hali yaşanabilir,
Nedensiz ağlama ve uykusuzluk yaşayabilir,
Uyku saatini geçirmeye çalışır, uykuya geçmekte zorluk çıkarır,
Sıklıkla okula gitmemek için çeşitli pazarlıklar yapar; okula gitmezsem odamı toplarım gibi,
Sabah yataktan kalkmak istemez,
Çok yavaş hareketlerle ve söylenerek hazırlanır,
Okul saati yaklaşınca karın ağrısı, mide bulantısı, baş ağrısı gibi rahatsızlıklardan şikâyet etmeye bağlar.
Okula Uyum Sağlamayı Kolaylaştırmak İçin Neler Yapılmalı?
Çocuğunuz okula yeni başladığında uyum sorununu çözmek için en önemli sorumluluk ebeveynlere düşmektedir. Okul - ebeveyn iş birliği önemli olsa da ebeveynlerin doğru davranmadığı bir ilişkide, çocuğun okula adapte olması giderek zorlaşmaktadır. Çocuklara okula başlamadan önce okulun ne olduğu, nasıl bir yer olduğu, orada ne yapacağı yaşına uygun bir düzeyde okula başlamadan önce anlatılmalıdır. Anaokulunda; arkadaşları olacağı, okulun imkânları, oynayabileceği değişik oyunlar ve farklı aktivitelerle ilgili önceden bilgi verilmelidir. Ebeveynler bu konuda ne kadar olumlu, abartıdan uzak ve sakin yaklaşırsa çocukların okula yönelik tepkisi de o kadar olumlu olacaktır.
Çocuğun öncelikle anne babasına güvenmesi ve başladığı okulda kendini güvende hissetmesi çok önemlidir. Çünkü adaptasyon süreci çoğu zaman ebeveynlerden ilk kez ayrılma anlamına gelir. Dolayısıyla bakım veren kişiler de bu süreçte zorlanabilir, stres ve kaygı yaşayabilir. Bu duyguları en aza indirmek için anne babaların okula ve öğretmenlere güvenerek çocuklarını emanet etmesi önemli olmaktadır. Çocuklar, ebeveynlerinin ve öğretmenlerinin bu süreçte birbirleriyle yakın iletişim halinde olduklarını gördüklerinde kendilerini daha güvende hissederler (Carlisle. E., Stanley, L. and Kemple K.M 2005). Aksi takdirde çocuklar bu güvensizliği kolayca sezebilir ve okula karşı kolayca direnç gösterebilirler. Okula adaptasyon sürecinde güven duygusu oluşana kadar, ilk üç gün aileden güvendiği birisini yanında görmesi önemlidir. Güven duygusu oluştuğunda çocuk artık okulda aileden birine ihtiyaç duymadan kalacaktır.
Ebeveynler çocuklarını mümkün olduğunca dinlemeli ve endişelerinin tamamen normal olduğunu, onların yanında olacaklarını mutlaka söylemelidir. Çünkü çocukların en çok ihtiyacı olan şey onları anladığınızı bilmeleridir. Duygularına önem verilen ve anlaşıldığını hisseden çocuğun kaygı seviyesi azalacaktır. Çocuğun okula alışma sürecindeki korkularının ve duygularının anlaşılmasın, onun deneyimlerinin paylaşılmasının bu sürecin hem aile hem çocuk için daha rahat ve olumlu geçmesini sağlayacağı unutulmamalıdır.
Adaptasyon sürecinde çocuğa karşı dürüst ve tutarlı olmak çok önemlidir. Örneğin; anne ‘’ben dışarda bekliyorum’’ diyerek, okuldan ayrılırsa, çocuk ile anne arasındaki güven ilişkisi zedelenebilir. Çocuğu oklu teslim ederken ebeveyn ayrılık süresini olabildiğince kısa tutmalıdır. Çocuk ile vedalaşılırken kullanılan cümlelerin net, anlaşılır, açıklayıcı ve kısa cümleler olması önemlidir. Örneğin; ‘Benim şimdi işe gitmem gerekiyor, işten çıktıktan sonra seni almaya ben geleceğim’. Bu sebeple çocuğa karşı daima net ve dürüst olmak önemlidir.
Okulda vedalaşırken çocuklar ağlamaya devam etse bile ebeveyn kararlı ifadeleri ve tutumlarına devam etmelidir. Çocuklar, ebeveynleri tereddütlü/endişeli bir yüz ifadesi ile gördüğünde adaptasyon süreci zorlaşmaktadır. Okula uyum sürecinde çocuğun yanında okul, kaygı ve endişeler hakkında konuşulmamalıdır. Acaba okula erken mi verdik’ ya da ‘Ağladığı zaman bırakmak istemiyorum’ ‘Galiba hiç alışamayacak’ ‘Bugün çok ağladı eve mi götürsem‘ gibi cümleler kullanmaktan kaçınılmalıdır. Bu durumla çocuğun var olan kaygısını daha çok arttırmaya ve adaptasyon sürecini olumsuz etkileyebilmektedir.
Kısaca özetlemek gerekirse, okula uyum sürecinde ebeveynler olabildiğince sakin, kararlı ve sabırlı olmalıdır. Bu süreçte, her çocuğun okula uyum sürecinin aynı olmadığı göz önünde bulundurulmalı ve ebeveynler olumsuzluğa kapılmamalıdır. Okula uyum süreci beklenenden daha uzun ve sancılı geçebilmektedir. Bu durumlarda çocuğun içinde bulunduğu koşullar ve duygu durumu göz önünde bulundurularak ileriki zamanlarda tekrar denenmesi, okul değişimi, ya da adaptasyonun sonlandırılması gibi çeşitli yöntemler önerilebilir. Çünkü süreç sağlıklı bir şekilde yürütülmezse çocukta ilerleyen zamanlarda okul fobisi oluşabilir. Bu tür kararlar alınırken okul psikolojik danışmanı, ebeveynler ve öğretmen iş birliği ve sağlıklı iletişimin kurulması hem çocuk için hem de uyum sürecinin sağlıklı atlatılması için son derece önemlidir.
Psikolojik Danışman Zehra MEZGİL