Eşlerde İyi iletişimin Önemli Engelleri
- İlgisizlik ve duygusal kopukluk eşinin sevincine nötür veya kayıtsız kalmak, somurtkan veya asık suratla tepki verme. Üzüntüsüne gülerek veya nötür durarak yani ilgisiz bir tepki verme.
Eşlerin buna benzer çelişkili tutumları onlarda önem verilmediği veya sevilmediği saygı görmediği duygusuna neden olur ve bu halde gelecek karşı tepkininde daha yıkıcı olması muhtemeldir.
- İletişim becerileri ile ilgili eksiklik soruna doğrudan, sen diliyle suçlayıcı olarak anlaşılacak bir tazda başlama kişide anlama ve dinleme yerine savunmaya geçmesine neden olur.
Sen dilinin yüklü tarzından kaçınmakla, hem bizde hemde eşimizde öfkeye neden olacak tutumdan kaçınmış oluruz.
Biz diliyle başladığımızda karşımızdakine mevcut sorunun bir paydası olduğumuz mesajını vererek sorunun birlikte çözebileceğimizi daha iyi ifade etmiş oluruz.
- Sorunu konuşmaya doğrudan başlama, hani derler ya “kitabın ortasında konuşma” sorun çözmede hatalı bir yoldur. Aceleci ve sorunu ciddiye almayan bir tarzdır. Karşıdaki kişide anlaşılmamış, değersizlik ve suçlanmışlık duygusu oluşturur.
Belki eşimizin içinde bulunduğu ruh halini anladığımızı ifade eden “seni anlıyorum, kırılmışsın biraz konuşsak mı, ne zaman müsait olursun…” gibi softa bir girişle uygun zamanınıda müsade isteyerek sorunu tekrar baştan değerlendirerek başlamak anlaşılmayı kolaylaştırır. Eşimizin içinde bulunduğu ruh halini anlamamıza yardımcı olan yöntemi bulmak aslında zor değil…
- Yaşam koşullarındaki zorluklar birlikte göğüsleme, yükü ortak taşıma birbirinin sorun ve sıkıntılarını anlayışla karşılama ve yardımcı olma.
Eğer bir sıkıntı. Yaşıyorsak bunda ikimizin ortak payının olduğunu görmeliyiz. Bize göre öyle olmasada öyle görmeliyiz. Biraz yoğunlaştığımızda kendimize bakan eksiklikleri görebiliriz. Kendi hatalarımızla soruna baktığımızda eşimizde bizi çoğunlukla anlayacaktır. Böylelikle sorunu çözmek ikimiz içinde kolay olacaktır.
- Yoğun iş temposu nedeniyle eşlerin bir birini ihmal etmesi en sık karşılaşılan şikayetlerdendir.
İş nedeniyle ihmal edildiğinden şikayet eden eşine sizin için çalışıyorum yanıtı çok duyulur. Bu istenen ve yeterli bir cevap değildir. Herkesçe bilinen bir şeyin ifadesidir, düz ve soğuk bir karşılık vermektir.
Evet sizi anlıyorum işlerin yoğunluğu olabilir ancak benimde iyi bir planlama yapamadığımın farkındayım, nasıl yapabiliriz sizin fikrinizi alabilirim mi gibi esnek bir girişle eşimizide sorunun ve çözümünün bir paydaşı yaparak iletişim kurmak… gibi örneklerini arttırabiliriz…
En başından beri işimiz eşimiz ve ailemizin diğer fertlerine vakit ayırmaya engel olmayacak şekilde planlanabilir…
Ailemize hep birlikte daha iyi yaşam koşulları sağlamak için işlerimizin gerektiğini zaten biliriz… bu bilgimizi zaman zaman hatırlamakta yarar vardır…
- Teknoloji bağımlılığı günümüzde iletişimin engeli haline gelmiş durumdadır. Eşleri yalnızlaştıran ve yakın çevresinde koparan ciddi bir sorundur.
Beş dakikalığına girdiğimiz sosyal medyada bir saatten önce çıkamadığımız çok olmuştur. O eşimizden çocuklarımızdan ayrı geçirdiğimiz bir saatten kazanımlarımızı değerlendirdiğimizde ya hiç bir şey yada harcadığımız süreye değmeyen çok az şey kalmıştır. Ancak başımızın ağrısı, zihin karışıklığı ve yorgunluğu yaşadığımız ise kesindir.
Peki hiç mi kullanmayalım tabiki başka bir yazının konusu olmakla birlikte düşüncelerimizi ifade etme ve kendimizi geliştirme amacıyla yararlı olur. Eğlence için ise daha çok yolculuk gibi başka bir şey yapamadığımız ölü vakitlerimizde ilgilenme şeklinde planlama yapabiliriz.
En önemli bir sıkıntıyıda eşlerin ihmal edildiklerine ek olarak, ciddi bir şekilde, yanlış anlaşılmalarına ve karşılıklı güven kayıplarınada neden olabilmesidir.
Kalitesiz geçirilen her anımız eğer haala sağlıklı düşünebiliyorsak, ya bizde pişmanlık gibi bir ızdıraba, yada yakınlarımızla sorunlar yaşamamıza neden olması çok doğaldır.
- İlerleyen zaman içinde ilişkilerin rutinleşmesi, evliliği tükenmiş sıkıcı bir yaşam döngüsüne sokabilir.
Aslında hayatın akışı içerisinde yaşadığımız değişimlerden dolayı genel anlamda monotonlaşan ilişkilerimizi çoğunlukla farketmeyiz.
Hem bizde hemde eşimizde nedenini bilmediğimiz bir kaygı, sesiz bir zevksizlik, mutsuzluk yaşanır. Bir kronik yılgınlık tükenmişlik duygusu içinde karşılıklı suçlama ve sataşmalar olur. Biri birinden yorulmuş ve sıkılmış çift tablosu çizeriz.
Fark etmeden yaşanan bu monotonluğun sıkıcılığında değişik arayışlara girebiliriz veya eşimizi böyle olmakla suçlarız. Bu bazen zihnen, bazende gerçek hayatta yaşanır. Acı bir şekilde aile mutsuz olur ve çoğunlukla da parçalanır.
Hepimiz sıklıkla 40 yaş, 50 yaş sendromu gibi değerlendirmeleri sıkça duyarız. Belki bunu açıklayan hormonal biyolojik değişiklikler olabilir. Ancak bu tablo farklı fizyolojik sıkıntılara neden olur.
Bu sendromun psikolojik yönü daha yıkıcı olabilmekte. Bu monotonluk döngüsüne girmiş eşlerin çatışmaları, intikamcı, cezalandırıcı, kendisini karşıya kanıtlama gibi sağlıksız savunma mekanizmalarıyla sonuçlanabilmektedir.
Tabiki monoton kısır döngünün yaşı yoktur, her yaşta yaşanabilir. Bunun sürecini hayatımıza koyduğumuz hareketlilikler belirler.
Çoğumuzda gerek iş, gerek sosyal çevre nedeniyle, gereksede ekonomik nedenlerle rutin bir hayat yaşama zorunluğumuz vardır. Elbette değişmezlerimizin olması normal ve o konuda birbirimize bir dayatmada bulunmamız doğru olamaz.
Ancak zaman zaman kendimizi ve ilişkilerimizi iki taraflı değerlendirmemiz gerekir. İhtiyaçlarımızı ve taleplerimizi açıklıla ifade etme sıkıntılarımızın erkenden farkına varmamızı sağlar. Hayatımızın rutini içine farklı sosyal aktiviteler, etkinlikler katmakla hayatımızı çeşitlendirmek gerekir. Müsait olduğumuz yaşlarda ve zamanlarda Gönüllü Sivil Toplum Kuruluşlarında aktif görevler alma, yılda bir kaç defa imkanlarımız ölçüsünde Ülke veya şehir gibi farklı ortam veya yerlerde farklı yaşantılar deneyimleme hayatımızı monotonluğun sıkıcılığında kurtarır.
İçinde çıkılmaz bir rutinin monoton sıkıcılığı yaşıyorsak altında biyolojik ve psikolojik sorunlar olabilir bizi her iki yönüyle değerlendirebilecek bir Psikiyatri Uzmanında yardım almak uygun olacaktır.
Doç. Dr. Ömer Özbulut
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Psikiyatrirs-Psikoterapist