İşte Bu Doktor İndir

Eşler arasında Etkili soru sorma:

    Etkili soru sorma, bilgi alışverişini iyileştiren ve karşılıklı anlayışı derinleştiren bir beceridir. Etkili ve öğretici iletişimde soru tarzımız çok önemlidir. Konuya açıklık getirme niyetimizi öne çıkaran ön yargıları yıkan en önemli bir faktördür.

    Sence nasıl olmalı, bana ne önerirsin, başkası sana sorulsa ne düşünürsün yada sen başkasına ne önerirsin… gibi konuyu açıklık getiren anlaşılmasını kolaylaştıran esnek ve ucu açık "Evet" veya "Hayır" ile cevaplanabilecek sorulardan ziyade, konuşmayı genişletecek ve daha fazla bilgi sağlayacak sorulardır. Örneğin, "Bu konuda ne düşünüyorsunuz?" ya da "Bu durumu nasıl çözebiliriz?" gibi.

    İlişkinin sağlıklı olmasında en önemli faktör olup iletişime şekl verir ve yönlendirir ve bu sorular karşımızdaki kişiyi konuşmaya teşvik eder. Buda onların görüşlerini ve düşüncelerini paylaşımlarını kolaylaştırır.
 
    Günün çoğunu birlikte geçiren eşler arasında, soru tarzı daha da önemlidir. Gayemiz çözüm üretmek ve problemi öğrenmek olduğunu belirtecek şekilde soru sormak isteğimizi karşı tarafta oluşturur, gelen cevabı gerçekten dinlemeye hazır olmakta, bu soruyla karşılıklı bir anlayış yaratma amacımızın olduğunu göstermiş oluru.

    Neden yaptın, niçin yaptın, nasıl yaptın veya bunu nasıl yaparsın gibi suçlayıcı ve kapalı uçlu keskin sorulardan kaçınmalı. Bu yaklaşım karşıda suçluluk ve hesap verirlik oluşturur. Bu tarz kişide sorulara cevap verme yerine öfkeye ve savunmaya geçmeye neden olur…

Genel veya rutin sorular yerine, konuşulan konuya özgü ve konuya açıklık getirecek, düşündürücü sorularla daha anlamlı ve ilgi çekici bir diyalog sağlamış oluruz.

    Sorularımızla karşınızdakinin hislerine saygı gösterdiğimiz belli olmalı. Empatik, onu anlayan sorularla, güven oluşturur ve  samimi bir iletişim sağlarız.

    Ben sana söylemedim mi, gibi geçmişe götüren ve bizim bilgiçlik taslama gibi anlamlar çıkacak, kehanet bildiren sorulardan da kaçınmalı. Kişide aşağılandığı duygusu oluşturur ve kızgınlığa neden olur. Belki biz bunu daha önce konuşmuştuk bir daha konuşalım mı…? Şeklinde geçmiş tekrar değerlendirilebilir.

    Eşler sorunlarını ve sorularını ifade ederken karşısında kendisini dinleyen ve anlamak isteyen birisini beklemeleri doğaldır. Dinlenmedikleriyle ilgili endişeleri olduğunda ise işin içine duygularını katarak kızgınlık ve öfkeyle, yüksek ses tonuyla karşısındakine kendisini duyurmaya çalışırlar. Bu durumda sesli bağırarak konuşan, dinlemeyen tarafların olduğu, bir kakafoni tablosu  ortaya çıkar.

    Sorularımızı sakin ve saygılı bir şekilde sormak, karşılıklı anlayışın ve yapıcı bir diyalogun temelini oluşturur.

    Erkek ve kadını cinsiyetleri ile ilgili bir kalıba sokmak yanlıştır. Eşler temel olarak ayrı cinsiyette olsa da duyguları ve ihtiyaçları aynı olan iki bireylerdir, her ikisi de birey olarak anlaşılmak ve var olmak ister.

    Belki kadınlar için daha duygusal daha sezgisel olduğu sorunlara daha konuşma ve çözüm odaklı yaklaştıkları, erkeklerin daha pragmatik ve daha kestirmeci yaklaşımlar gösterdikleri söylenebilir. Ancak bu her zaman ve herkes için doğru olmaz. Bu şekilde kestirmeden ve kitabın ortasında konuşma tarzımız varsa kendimizi sorgulayarak farkına varabilir ve değiştirilebiliriz.

    Karşılıklı düşünceler ifade edilirken çatışmaların olması doğaldır önemli olan dayatma olmadan çatışmalarla doğan yeni düşüncelerin kaynaşmasıyla gerçeği ve doğruyu ortaya çıkarmaktır.

    Her şeye rağmen çözemediğimiz bir sorun varsa, göremediğimiz bir hatamızın olup olmadığını profesyonel bir yardım alarak fark edebiliriz.

Doç. Dr. Ömer Özbulut
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı