Eş Çatışmaların da Temel Yaklaşımlar
Yuvamızı kurarken hayalimizdeki yaşamımızı kurmadaki engellerimiz, hatalarımız nelerdir… karşılaştığımız, konforumuzu bozan, sabote eden sorunları nasıl tanıyabilir ve çözebiliriz…? Zaman zaman her çiftin kendisine sorduğu sorular ve sonuç ile ilgili yaşadığı kaygılardır.
Elbetteki her ilişkide olduğu gibi evlilik ilişkisinde de sorunların yaşanması doğaldır. Eşlerin birlikteliğin ve geçirdikleri zamanın ve paylaşımların fazla olması sorunlarında daha fazla yaşanmasına neden olması kaçınılmazdır. Çözülen her sorun ve çatışmalar aile bağlarının güçlenmesine ve olgunlaşmasına neden olur.
Çatışma yaşamaktan korkmaya gerek yoktur. Yaşadığımız sorunları çekincelerden dolayı bastırmak ve ertelemek yerine gündeme getirmek çözüm yolları aramak doğru olanıdır. Belki daha uygun olanı, yer ve zaman seçiminin yapılmasıdır. Uygun olmayan bir yerde üçüncü-dördüncü şahısların olduğu ortam ve yeterli zamanın olmadığı durumlarda sorunu çözmeye çalışmak aceleci bir tutum veya kışkırtıcı bir müdahale ve yıkıcı bir duyguya neden olabilir.
Zaman yetersizliğinde kişilerin kendisini ifade etme fırsatı olmaz, kişide hızlı çözüm refleksi ile kestirme ifadeleri hem kendisinde, hemde karşıda öfke duygularını tetikler ve daha sonraki süreçte öfkeye neden olan bastırılmış duygulara neden olur.
Üçüncü şahısların olduğu yerlerde kişilerin kendisini sağlıklı ifade etmeleri çok zor olur. Özel hayatın ihlali şeklinde algılanır ve onur kırıcı olması öfkeli tutuma neden olur. Dışarda sağlıksız, kışkırtıcı müdahalelerin olma ihtimali ilişkilerimizi dahada ağır zedeleyebilir.
Yaşanan sorunların ilgisiz, alakasız kişilerce bilinmesi bizim çevremizce sorunlu olarak etiketlenmemize neden olacak belkide sorunlarımız çözülmez olarak bizcede kanıksanacaktır.
Sorunlarımızı ilgisiz veya deneyimsiz kişilerle paylaşmak hem yanlış bilgilenmemize hemde daha çok kafa karışıklığına yol açar. Elbette başkaca insanlarlada konuşmaya ihtiyacımız var. Önemli olan kime ne kadar konuşmamız gerektiğidir.
Benim genelde yakınlarımıza ve çevremize neyi ne kadar paylaşmaktaki ölçüm, konuştuğumuz kişiler bizim kayıplarımız ve kazançlarımızla ne kadar ilgili. Sevincimizi ve üzüntümüzü ne kadar kendisinde olmuş gibi yaşıyor ve bir kazanım olarak görüyor. Bizim sıkıntımızı ne kadar üstlenebilir, acılarımızı ne kadar hissedebilir ve kötü zamanımızda yükümüzü ne kadar taşıyabilir olmasıdır. Kabaca bakım gerektirecek kadar hastalandığımda, kusmuğumu ne kadar temizleyebilir, altımı ne kadar alabilir? Sorularına alacağımız yanıt bize kısaca özel paylaşımlarımızı yapacak kişileri tanımlar.
Elbette konuştuğumuz kişi ne kadar beni temsil ediyor ve ne kadar konuştuklarını yaşıyor olmasıda bize doğru ışık tutar. Ağzı olan konuşuyor olan demogogları görebilmeliyiz.
Önemli olan bu sorunları tespit edebilmek ve tartışarak sağlıklı çözüm yolu bulabileceğimize inanmaktır. Sağlıklı iletişim ile problemlerle baş etmek en kolay ve doğru olanıdır.
Sorun ve çatışma yaşanmasın diye önlemlerimizi almamıza rağmen yinede problemler yaşayabiliriz… çözmekte zorlanabiliriz… doğru olan fazla yıpranmadan aile dinamiğine zarar vermeden bir Psikiyatristten ve bu alanda eğitim almış Psikoloktan yardım almayı ihmal etmemeliyiz… onlar bize sorunlarımızı çözmede yardım etme en yakınımız kadar yakındırlar… Hemen hepimiz bu genel bilgileri çoğunlukla biliriz. Ancak genellikle kolaya kaçar veya erteleriz, kulak ardı ederiz veya çıkmazlarımızla boğuşuruz. Yardım alacağımız uzman bizi bu çıkmaza sokan kısır döngüyü kırarak fikirlerimizin berraklaşmasında bize yardımcı olacaktır.
Doç. Dr. Ömer Özbulut
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Psikiyatrist-Psikoterapist