Ekran Bağımlılığı Sandığımızdan Çok Daha Tehlikeli!
Teknolojinin iyiden iyiye hayatımızın vazgeçilmez parçası olduğu bu günlerde, herkesin içten içe suçluluk duyarak kendisini yaparken bulduğu davranış; ekrana kilitlenmek!
“5 dakika bakayım, sonra işime gücüme dönerim!” diyerek başlanır genelde, ancak bazen saatleri geç, GÜNLER boyunca bizi resmen gönüllü halde kölesi haline getirmeyi başarıyor bu sosyal medya platformları. Bu durumda da biz suçlu hissediyoruz. Ama aynı zamanda yapmaya devam ediyoruz. İlk önce bilmemiz gereken birkaç durum var.
Bu sosyal medya şirketlerinin uygulamalarını idare eden yapay zekâ yazılımları mevcuttur. Bu yazılımlar, kişilerin en çok ilgisini çeken videoları ve fotoğrafları gösterirler. Bunu sanırım bilmeyen yoktur. Ancak görmediğimiz şey şu. Bu yazılımlar bizden çok daha güçlüler. Yani bizim gerçekten çok zor karşı koyabileceğimiz ve vazgeçebileceğimiz içerikleri sürekli ve anlık olarak önümüze koyabilecek seviyede korkunç yazılımlar. Bizim beynimiz, bu yazılımların acımasız gücü ile pek de başa çıkabilecek seviyede değil.
Hepimiz istiyoruz bundan kurtulmak. Belki de her gün bırakacağımızı düşünüyoruz. Belki de her gün o okumak istediğimiz kitabı elimize almak istiyoruz. Bunu yapamayınca da kendimizi suçluyoruz ve eleştiriyoruz. “Ben demek ki başarılı bir insan değilim!” diyerek kendimizi aşağılıyoruz. Bakar mısınız, bizim psikolojimize ne boyutlarda zarar veriyorlar? Resmen en temeldeki zaaflarımızı bize karşı kullanarak bizim zamanımızı çalıyorlar. Bunun karşılığında da elde ettiğimiz tek şey, birkaç doz dopamin hormonundan ibaret. O da gün sonuna varmadan bitiyor zaten.
Bu bağımlılıktan kurtulmak istediğiniz ilk zamanları hatırlayın. Kaç yıl önceydi? 1 mi? 5? 10 mu yoksa? Sadece birkaç dakika bakayım diyerek çıkılan bu yolda, 10 yıllar boyunca bu ekranın önünde hayatını heba etmiş birçok çocuğumuz ve gencimiz şu anda aramızda dolaşmakta. Sosyal anlamda çok fazla gelişememiş yeteneklerinden ötürü, toplumdaki konumları ve kendi benlikleri hakkında şüpheye düşerek geçiriyorlar günlerini. Hele bir de küçücük çocukları oyalamak için verdiğimiz telefonların verdiği zararı düşünmek bile istemiyorum.
Sevgili dostlarım. Teknoloji gelişiyor. Gelişmeli de. Toplum değişiyor, değişmeli de. Biz de bu duruma uyum sağlamalıyız, evet. Yeniliklere her zaman açık olmalı ve hayatın bize getirebileceklerine karşı hızlıca adapte olma yeteneğine hepimiz sahip olmalıyız. Bu doğru evet!
Ancak bunu yaparken kendi benliğimizi bize unutturacak kadar ileri gitmeye çalışan sosyal medyanın pençesinden, ekran bağımlılığından kurtulmanın yollarını araştırmaya geçmemiz gerekmektedir. Çocuklarımıza telefon ve bilgisayarı çok oynadıkları konusunda kızarken kendimizin de ekran sürelerini görmezden gelemeyiz. Çok mu zor geliyor? Şunu sorayım.
“Hayatım boyunca beni sömürecek, tüm değerli vaktimi bir hiç uğruna benden alacak ve benim bireysel gelişimimi yavaşlatacak bir şeyin hayatımın tamamını sömürmesini izlemek mi zor, yoksa sadece kısıtlı bir zamanımı alacak bir kurtuluş ve tedavi sürecine girmek mi?” Sosyal medya bağımlılığından kurtulmayı amaçlıyorsanız bunun en güzel yolu bir psikoterapi sürecinden geçmektir. Psikolog yardımı ile üstesinden gelinebilecek bir sorundur.
Psikolog Oğuz Demir