ZAMANI DÜZENLEME VE PLANLI ÇALIŞMA
Zamanı düzenlemenin, çalışma planı yapabilmenin bir takım kritik ve önemli ilkeleri vardır.
Bunlar:
1. Çalışma planı hazırlarken hangi dersin hangi saatte çalışılacağı kararlaştırılmalıdır. Zor olan veya öğrenirken zorlanılan dersler için verimli çalışma saatleri ayrılmalıdır. Verimli çalışma saatleri, zihnin uyanık olduğu, konsantrasyonun en yüksek seviyede olduğu saatlerdir. Bu saatlerin ortak bir standardı yoktur. Her öğrencinin verimli çalışma saatleri farklı olabilir. Öğrenci eğer verimli çalışma saatini bilmiyorsa kendini izleyerek bunu tespit edebilir. Ancak uzmanların genel kanısı, verimli çalışma saatlerinin bedenin dinlenmiş ve dinç olduğu saatler olan sabah saatleri olduğu yönündedir.
2. Çalışma planında her ders için bir çalışma zamanı ayrılmalıdır. Çalışma zamanının standardı yoktur. Her öğrenci, ön bilgisine, dersi anlamamış olmasına v.b. bir çok kritik durumu dikkate alarak hangi derse ne kadar zaman ayırması gerektiğini planlamalıdır. Çalışma planında dersin başlayış, bitiş, tekrar zamanları mutlaka saat olarak yazılmalıdır.
3. Çalışma planında, çalışma süreleri mümkün olduğunca aynı saatler olmalı. Böylece o saatte çalışma alışkanlığı kazanmış olursunuz. Öğle saatlerinde nasıl beyin “açıktım” sinyalleri veriyorsa, ders çalışmanı gereken saatte de “dersi çalış” sinyalleri verecektir.
4. Çalışma planında yer alan dersler, okulda veya dershanedeki ders programına uygun olmalıdır. Örneğin, Pazartesi günü sabah saat 8:00-10:00 arası, okulda matematik dersi varsa çalışma planında Pazartesi öğlenden sonraya matematik dersi konmalıdır.
5. Bilindiği gibi tekrar verimli çalışmanın vazgeçilmez bir parçasıdır. Yine bildiğiniz gibi tekrar sürekli değil, aralıklı yapıldığı taktirde daha verimli olur. Burada tekrarın çalışma prensibinden çıkan sonuç şudur: “öğrenme aralıklı yapılmalıdır.” Bu nedenle çalışma planı hazırlarken dinlenme aralarına da yer verilmelidir. Ancak bu aralar çok uzun olmamalı.
Uzun aralarda tekrar derse dönmek zor olabilir. İdeal ders çalışma şöyle olmalıdır. 40 dk. Ders çalışma, 5 dk. Tekrar, 10 dk. Dinlenme, daha sonra diğer saatin çalışmasına geçilir, bu şekilde ders çalışmaya devam edilir. Ancak özellikle sayısal derslerde eğer problem çözülmesi gerekiyorsa çözülmeden ara verilmemelidir.
6. Yapı ve işleyiş bakımından birbirine benzeyen iki ders üst üste çalışılmamalıdır. Örneğin fizik ve kimya dersleri üst süte çalışılmamalı. Eğer bu tür dersler üst üstte çalışılırsa bilgilerin birbirine karışması durumu meydana gelebilir. Bu derslere fizik, tarih, kimya şeklinde çalışma planında yer verilmelidir.
7. Öğrenmekte zorlandığınız iki dersi üst üste koymamaya özen gösterin. Çalışma planına bir zor ders, bir kolay ders sanda bir zor ders sıralaması yapın.
8. Çalışma planında hep derse yer vermek zorunda değildisiniz. Arkadaşınıza, aileize, sinemaya v.b. bir çok sosyal etkinliğede çalışma planınızda yer verin. Bu ders dışı faaliyetleri plana mutlaka saati saatine yazın. Bazı öğrenciler çalışma planı hazırlarken derse zaman kalmadığından yakınırlar. Bunun nedeni öğrencilerin her saat başı bir filminin, bir futbol maçının olmasından dolayıdır.
Burada şu noktaya dikkat edilmeli. Önem sırasına göre etkinlikler düzenlenmeli, yazılmalı. (öss sınavına hazırlanan bir öğrenci ders çalışmaya ders dışı etkinliklerden çok fazla yer ayırmak zorundadır. Çünkü onun önem derecesi daha fazla.)
9. Hazırlamış olduğunuz ilk çalışma planı deneme amaçlı olacaktır. Bir iki hafta hazırladığınız çalışma planını uygulayın, eksiklikleri, tekrar düzenlenmesi gereken yerleri tespit ederek size özel esas çalışma planını uygulamaya geçirin.
10. Çalışma planı hazırlanıp, deneme uygulamasına aşlandıktan sonra öğrenci kendisine şu soruları sormalı ve objektif olarak cevap vermelidir.
• Bu şekilde zaman geçirmek beni mutlu ediyor mu ?
• Boşa harcamış olduğum zamanım var mı ?
• Çalışmak için harcadığım zamanı gerçekten bunun için mi harcadım ?
• Çalışma planında beni başarıya götürme yönünde be gibi yenilikler yapabilirim ? Yapmam gerekir mi?
• Çalışma planımda ayırdığım ders çalışma saatleri beni başarıya getiriyor mu ? Artırmalıyım mı ? Yoksa azaltabilir miyim ?
Dağ tepesinde bir çam olamazsan
Vadide bir çalı ol; fakat
Dere kenarındaki en büyük çalı sen olmalısın;
Ağaç olamazsan çalı ol.
Çalı olamazsan bir ot parçası ol.
Bir yola neşe ver;
Bir mis çiçeği olamazsan bir saz ol,
Fakat gölün içindeki en canlı saz sen olmalısın.
Hepimiz kaptan olamayız, tayfa olmaya mecburuz,
Burada hepimiz için bir şeyler var.
Yapacak büyük işler var, küçük işler var.
Yapacağımız iş, bize yakın olan iştir.
Cadde olamazsan patika ol,
Güneş olamazsan yıldız ol.
Kazanmak veyahut kaybetmek ölçü ile değildir.
Sen her neysen onun en iyisi olmalısın.
11. Üç tür çalışma planı hazırlayın;
– Dönemlik Plan: duvara asılı olan aylık takvimlere öğrenci için önemli olan sınavlar, ödevler, toplantılar v.b. tarihler yazılır. Böylece öğrenci ilerleyen günlerde neyi ne zaman yapacağını bilir.
– Haftalık Plan: bir hafta boyunca yapılacak tüm faaliyetler, çalışılacak derslerin saat süreleri en kısa ifadeyle işlendiği plandır. Haftalık plan esnek olmalıdır. Bir çok faaliyete haftalık planda yer verilmelidir.
– Günlük Plan: haftalık planda yapmayı planladığınız tüm etkinlikleri gün olarak saat saat, geniş açıklamalarla yazarak günlük plan hazırlanır.
Günlük planda şu etkinliklere yer verilmelidir:
• Uykudan kalktığınız saat,
• Kahvaltınızın bittiği saat,
• Okula gidiş ve okuldan geliş saatiniz,
• Ulaşımda geçirdiğiniz süre,
• Ders çalışmaya ayırdığınız süre,
• Ders dışı etkinliklere ayırdığınız süre,
• Dersi tekrar etmek için ayırdığınız süre,
• Ödev ve araştırmalara ayırdığınız süre,
• Uykuda geçirdiğiniz süre.
12. Hazırlamış olduğunuz plana her zaman uyamamış olabilirsiniz. Bunları bir yere not alın. Daha sonra planın yeniden yazılma veya düzenlenme aşamasında ders çalışmanızı engelleyen nedenleri tespit edip, onları en aza indirmek için neler yapılabileceğinizi düşünüp, uygulayın.
13. Planı sabırla uygulamaya çalışın. Alışkanlıkları kırmak zordur. Çünkü onlarda kendini savunur. Planı uyguladığınızda kendinize ödül verin. Böylece planı uygulama yönünde iç motivasyon kazanmış olursunuz.
Dünyanın en iyi yüzücülerinden Şorence Chatwik"in yaşadıkları, kendindeki gelişmeyi ölçemeyen bir kişiye neler olduğunu gösteren güzel bir örnektir. Şorence Chatwik, 4 Temmuz 1952 tarihinde Pasifik Okyanusu"na dalarak, Kaliforniya"ya doğru yüzmeye başlar. Eğer bu denemesini başarıyla tamamlarsa bunu yapan ilk bayan yüzücü olacaktı.
Chatwik çok kararlı bir şekilde okyanusun sularına dalarak yüzmeye başladı. Ancak o gün yoğun sisten dolayı göz gözü görmüyordu, su ise aşırı derecede soğuktu. Bu zor deneme birçok insan tarafından televizyonlardan dakika dakika seyrediliyordu. Saatler ilerliyor, bir taraftan yorgunluk bir taraftan soğuk... Chatwik için dayanılmaz bir durumdu. Bu zorlu yüzüşe 15 saat dayandıktan sonra artık devam edemeyeceğini anlayınca kendisini sudan çıkarmalarını istedi. Yakındaki teknede bulunan annesi ve antrenörü karaya yaklaştığını belirterek yüzmeye devam etmesini söylediler. Ama Chatwik dönüp Kaliforniya sahillerine baktığında tek görebildiği yoğun bir sis tabakasıydı.
Az sonra Chatwik daha fazla dayanamayarak sudan çıktı. Dinlenip kendine geldikten sonra gazetecilerin "Kıyıya çok az bir mesafe kalmıştı niçin biraz daha dayanmadınız?" sorusuna "Bakın mazeret bulmak için söylemiyorum ama karayı görebilseydim başarabilirdim" cevabını verdi.
Chatwik"in pes etmesi ne yorgunluktan ne de soğuktan kaynaklanıyordu. Sis yüzünden karayı göremediği için hedefine ulaşamayacağını düşündü ve yüzmekten vazgeçti. Kendisi iki ay sonra aynı mesafeyi yüzerek geçmiş ve rekor kırmıştır.
Planlı Ve Programlı Ders Çalışmanın Faydaları
Bir çok öğrencinin çekilmez derdi olan ders çalışma düzeni öğrencinin idealinde, geleceğindeki yaşantısına önemli bir katkıda bulunur.
Düzensiz çalışmak öğrencinin her zaman zararına olur. Öğrenci düzensiz çalıştığı zaman zihninde bilgi karışıklığı meydana getirir. Bu sorun olduğu zaman öğrenci sınavlarda ne yapacağını bilmez, soruların cevaplarının yerlerini karıştırır, bir sorunun cevabını diğer bir sorunun cevabına yazar. Bu yüzden planlı ve programlı çalıştığı zaman öğrenci bu tür ve buna benzer olumsuzluklarla karşılaşmayacaktır.
Planlı ve programlı çalışmak dediğimiz zaman çoğu kişinin aklına durmaksızın ve çok çalışmak geliyor. Bu düşünce yanlıştır, çok çalışmak verimli bir çalışmak değildir. Kişi çok çalıştığı zaman dersi anlamaz, derse yaklaşmaz, anlamaz ve dersten uzaklaşmaya başlar. Buda öğrencinin eğitim hayatından uzaklaşıp bir an önce iş hayatına atılıp kendi başının çaresine bakma düşüncesine itecektir. Buda kişinin hayatında olumsuz bir etki yapacaktır, hem okul hemde gerçek hayatta.
Kişi planlı ve programlı çalıştığı zaman :
Hem dinlenecek , Hem gezecek, Hem arkadaş ziyaretine gidecek ve buna benzer bir çok faaliyeti gerçekleştirmelidir. Kendisini tamamen derse odaklamamalıdır ve dersten de uzak kalmamalıdır. Yani demek istediğim öğrenci hem eğlenecek hem dersini yapacak. Buda öğrencinin dersini severek yapmasına yol açacaktır. Sonucunda gülen taraf sen olacaksın.
YKS’ye Nasıl Çalışmalıyım?
Milyonlarca öğrencinin hayallerindeki üniversiteye girebilmek için aşmaları gereken Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) öğrenciler nasıl hazırlanmalılar. Sınava hazırlanmak sadece test çözmekten mi ibarettir, psikolojik durumumuz ne kadar etkilidir, motivasyon, süreci nasıl etkiler? Sınava hazırlanma süreci, kuşkusuz çok kolay olmayacaktır. Fakat atacağımız doğru adımlar ile bu süreci hem kolaylaştırabilir hem de hayalimize ulaşma şansımızı artırabiliriz.
“Tembel insan yoktur. Sadece kendisine esin kaynağı oluşturacak kadar güçlü amaçları olmayan insanlar vardır. “ (Anthony Robbins)
1.Hedefiniz Olsun.
Sınava hazırlık, yoğun bir çalışma temposunu da beraberinde getirir. Çalışma temposunu uzun süre devam ettirebilmek için öncelikle güçlü bir motivasyona ihtiyacınız olacak. Motivasyonu sağlayan etkenlerden birisi de açık, net ve kesin hedeflerinizin olmasıdır. Hedeflerinizi belirlerken dikkatli olmalısınız. Hedefleriniz, ne ulaşamayacağınız kadar yüksek olmalı, ne de çok kolay ulaşabileceğiniz kadar düşük. İki durumda da çalışma motivasyonunuz düşecektir.
“Plansız çalışan kimse, ülke ülke dolaşıp hazine arayan bir insana benzer.”(Descarts)
2.Planlı Olun
YKS sınavında başarılı olmak için öğrenmeniz gereken çok sayıda ders ve konu bulunmaktadır. Bu kadar fazla konuyu öğrenmek tesadüfi bir çalışma ile mümkün olmayacaktır. (Basit bir market alışverişine giderken bile ihtiyaçlarımızı belirleyerek yazarız, markette ise fiyat kalite gibi faktörleri değerlendirerek alış veriş yaparız.) YKS gibi ciddi bir sınava hazırlık süreci kesinlikle plansız olmamalıdır. Plan hazırlama konusunda zorlanıyorsanız okulunuzdaki rehber öğretmenden yardım alabilir veya buradaki örnek planlardan faydalanabilirsiniz.
Başarıya ulaşamayanların yüzde doksanı yenilgiye uğramamıştır. Sadece pes etmişlerdir.(Paul J. Meyer)
Motivasyonunuzu Yüksek Tutun.
Motivasyonu, kişileri belirli bir amacı gerçekleştirmek için harekete geçiren güç olarak tanımlayabiliriz. Motivasyon, sadece çalışmanın başlatılmasını değil, devam ettirilmesi ve yoğunluğunu da belirleyen en önemli etkendir. Fakat motivasyonu yüksek tutmak her zaman çok kolay olmamaktadır. Hatta kendimiz bile motivasyonumuzu sürekli düşürmekteyiz;
Öğrencilerin,
–Konuları yetiştiremeyeceğim,
-Çalıştığım halde bir türlü anlamıyorum,
-Herkes çok çalışıyor fakat ben yeterince çalışmıyorum,
-Sınav yaklaşıyor, eksiklerimi gideremeyeceğim,
-Deneme sınavlarım çok kötü,
-Başarısız olup, aileme, öğretmenlerime, çevreme mahcup olacağım v.b.
olumsuz düşünceler beynimizi sürekli meşgul etmektedir. Bu durum öğrencilerde strese, başarısızlık hissine, umutsuzluğa sebep olmakta ve motivasyonu düşürmektedir. Tabi ki bu düşüncelerin bazılarında haklılık payınız da olabilir. Öyle bile olsa bu düşüncelere odaklanmanın bir faydası olmadığı gibi çalışma isteğinizi ve veriminizi düşürecektir. Öğrenciler tabi ki eksiklerini tespit etmelidir, fakat bu eksikleri sürekli düşünüp üzülmek ve strese girmek yerine önlem alınmalıdır.
Olumsuzluğa, eksiklerinize ve zayıf noktalarınıza odaklanmak yerine; yapabileceklerinize, güçlü yönlerinize odaklanın. İyi plan yaparak konuları yetiştirebileceğinizi, birçok öğrencinin de sizin durumunuzda olduğunu bilin. Yeterince çalışmıyorum diye üzülmek yerine çalışma sürenizi artırmanın mümkün olup olmadığına odaklanın. Bazı derslerin gerçekten zor olduğunu ve anlamak için zamana ihtiyacınız olduğunu kendinize hatırlatın. Herkesin bilişsel yeteneklerinin farklı olduğunu, sizden daha az çalıştığı halde matematiği sizden daha iyi yapabilen arkadaşlarınız olduğu gibi, sizden çok çalışmasına rağmen sizin kadar yapamayan kişilerin de olduğu gerçeğini görmeye çalışın. Bu kadar fazla konunun olduğu bir sınava, çok çalışsanız bile kendinizi yüzde yüz hazır hissedemeyişinizin normal olduğunu kendinize fısıldayın.
Tabi ki, motivasyonunuzu düşüren sadece siz değilsiniz. Çevreniz, aileniz, arkadaşlarınız ve hatta öğretmenleriniz de niyetleri iyi de olsa motivasyonunuzu düşürebiliyorlar. Özellikle öğretmen ve aileler öğrencilerin daha çok çalışması için, “Sen böyle çalışırsan üniversiteyi ancak rüyanda görürsün. Bu sınav sonuçları ile hiçbir yere gidemezsin. Sınava hazırlanıyorsun, ne gezmesi. Rakipleriniz çalışırken sen ne yapıyorsun. Sınava az kaldı ama senin umurunda değil.” gibi cümleleri ve çok daha orijinal cümleleri kurabilmekteler… Öğrenciler bilmeliler ki bu cümleler her ne kadar sizi motive etmese de, aileleriniz ve öğretmenleriniz motive edeceğine inanıyor. Amaçları sizin moralinizi bozmak veya sizi strese sokmak değil.
Öğretmen ve ailelere önerim ise bu tür olumsuz cümleler öğrencinin çalışma motivasyonunu ve başarısını artırmasına katkı sağlamıyor hatta düşürüyor. Görüşme yaptığım birçok öğrenci buna benzer konuşmalara maruz kaldığında çalışma istediğinin azaldığını söylemekte.
“Başarı bir yolculuktur, bir varış noktası değil. “ (Ben Sweetland)
Sevgili öğrenciler, unutmamanız gereken en önemli husus, sizin göreviniz elinizden gelen çabayı göstermektir. Çalışmaktır, emek vermektir, sabır göstermektir. Zorluklarla karşılaştığınızda vazgeçmemektir. Üşenme, ertleme ve vazgeçme formülün her daim aklında gönlere çektiğin bir bayrak misali dalgalanmalı. Başarıya ulaşmanın kolay olmayacağının farkında olmaktır. Tüm bunları yapsanız bile istediğiniz üniversiteyi kazanacağınızın (hiçbir şeyin garantisi olmadığı gibi) garantisi yoktur. Fakat yaptığınız her doğru davranış, izlediğiniz doğru strateji kazanma ihtimalinizi artıracaktır.
Günlerden bir gün kurbağalar yarışa tutuşmuş. Hedef, çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış. Bir sürü kurbağa da arkadaşlarını seyretmek için toplanmışlar. Ve yarış başlamış.
Gerçekte seyirciler arasında hiçbiri yarışmacıların kulenin tepesine çıkabileceğine inanmıyormuş. Sadece şu sesler duyulabiliyormuş: “Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!”
Yarışmaya başlayan kurbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. Seyirciler bağırıyorlarmış: “Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar…”Sonunda, bir tanesi hariç, diğer kurbağaların hepsinin ümitleri kırılmış ve bırakmışlar. Ama kalan son kurbağa büyük bir gayret ile mücadele ederek kulenin tepesine çıkmayı başarmış. Diğerleri hayret içinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler.Bir kurbağa ona yaklaşmış ve sormuş: “Bu başarının sırrı nedir dostum?” Ama yanıt alamamış. O anda farkına varmışlar ki…
Kuleye çıkan kurbağa sağırmış!
Kimsenin ümitlerinizi çalmasına izin vermeyin!
Sadece sınav odaklı düşünüp kazanıp kazanamayacağınıza yoğunlaşırsanız sürece odaklanamazsınız. Sürücüler sadece gidecekleri yeri düşünürlerse, yola odaklanamazlar ve kaza yapma ihtimalleri artar. Sınav süreci de bir yolculuk gibidir. Şoförün görevi yola odaklanmak, aşırı hız yapmamak, telefonla konuşmamak kısacası tüm kurallara uymaktır. Ama şoför tüm kurallara uysa bile gideceği yere varmasının garantisi yoktur. Çünkü tüm koşullar onun elinde değildir. Başka bir şoförün hatasının kurbanı olabilir. Ancak, aşırı hız yapan, hatalı sollama yapan, direksiyon başında mesaj yazan bir şoförün kaza yapma ihtimali ile kurallara uyan bir şoförün kaza yapma ihtimali aynı olmayacaktır. Kısacası siz sınav sürecini doğru şekilde yürütün üzerinize düşeni yapın. Sonuç ne olacak bekleyip göreceğiz.
Doğru yöntemle çalışın.
Beynimiz dünyanın en gelişmiş bilgisayarlarından bile daha muhteşem ve bellek kapasitesi daha yüksektir. Beynimiz gibi bir bilgisayar yapmak mümkün olsa bile bunun için trilyonlarca dolar gerekeceği söylenmektedir. Bilgisayar kullanmayı bilmeyen birisinin bilgisayarın nimetlerinden faydalanamayacağı gibi bizde beynimizi etkin kullanamıyoruz maalesef, çünkü beynimizi tanımıyoruz. Yazıyı çok fazla uzatmamak için sadece bir kaç bilgi vermek istiyorum.