DEPRESYON NEDİR?
Depresyon tüm dünyadaki bir numaralı sağlık problemi olarak bilinmekte olup psikiyatrik problemlerin nezlesi olarakta ifade edilir. Depresyon sağlıklı bir hayatın parçası olmaktan çok bir hastalık, rahatsızlıktır. Ama önemli olan duygudurumumuzu yükseltmek için kolay yöntemler öğrenerek üstesinden de gelinebilir. Son zamanlarda yapılmış çalışmalar bilişsel terapinin önemini vurgular. Bilişsel Terapinin depresyon semptomlarını, ilaç ya da geleneksel psikoterapiden daha hızlı bir şekilde azalttığı görülmüştür. Depresyon bireyin nasıl düşündüğünü, buna bağlı olarak nasıl davrandığını etkileyen, en temelde nasıl hissettiğine odaklı olumsuz yönde bireyi etkileyen ciddi ve yaygın bir tıbbi rahatsızlıktır. Bunun yanında tedavi edilebilir bir hastalık olan depresyon kendini en çok üzüntü hissine ve hastalık öncesi keyif alınan etkinliklere karşı isteğin yok olmasıyla karakterizedir. Hem duygusal hem de fiziksel problemlere sebep olan depresyon çalışma kabiliyetini de azaltmakta ve etkinlik kaybı bireyde daha da olumsuz hisse sebep olur. Kısaca bir döngü halini alır. Başlangıçta olumsuz hissetmeye sebep olan depresyon, zamanla etkinlik kaybına neden olur, etkinlik kaybı da kişide daha da olumsuz hisleri ortaya çıkarır.
Depresyon belirtileri hafiften şiddetliye doğru değişebilir.Depresyon tanısı koymak için bu belirtiler en az iki hafta sürmeli ve önceki işlevsellikte bir değişiklik olması gerekmektedir.
1. Düşünme, odaklanmada zorluk çekmek,
2. Ölüm ya da intihar düşünceleri,
3. Kişiye zevk veren aktivitelerde ilgisizlik,
4. Üzüntü hissetmek ve depresif ruh hali yaşamak,
5. Değersiz ya da suçlu hissetmek,
6. Amaçsız fiziksel etkinliklerde artış, (sürekli tempo tutma gibi), hareketlerin konuşmanın yavaşlaması,
7. İştahta ya artış ya da ciddi azalma
8. Uyku problemleri,
9. Enerjisizlik,
10. Karar vermede zorlanmak.
Depresyon herhangi bir zaman diliminde ortaya çıkabilirözellikle ilk görülmesi ergenlik döneminin sonlarında yani yirmili yaşlar itibariyle görülmektedir. Kadınların depresyon yaşama ihtimali ise erkeklere nazaran daha fazladır.
DEPRESYON VE ÜZÜNTÜNÜN AYRIŞMASI
Bireylerin günlük yaşamlarında bazı zamanlarda tepki olarak üzüntü hissetmeleri örneğin ilişkilerinin sona ermesi gibi ya da sevdikleri birini kaybetmelerinin ardından yasta olmaları normaldir. Bu durumdaki bireyler kendilerini depresyonda olarak nitelendirebilirler; fakat bir durumla karşılaşıp üzüntü hissetmek depresyonla aynı kefeye konulmamalıdır. Yas ve depresyonun ortak noktaları olmasına rağmen yas süreci doğaldır, depresyon ise birçok açıdan farklılaşır. Ortak paylaşımları, bireyler her ikisinde de üzgündür ve her zaman yaptıkları keyif verici etkinliklerden uzak durmayı içerir. Farklılıkları ise listeleyecek olursak:
- Depresyonda değersizlik ve bireyin kendinden nefreti baskındır. Üzüntüde özsaygı korunur.
- Depresyonda yaşamayı hak etmeme, bu acıyla baş edememe ile ölme isteği olabilir. Üzüntüde ise ölmek sevilen kişiye katılmak gibi hayal kurma üzerindedir alt temelinde değersizlik ya da başa çıkamama içermez.
- Depresyonda iki haftanın genelinde aktivitelerde zevk ve ilgi azalmıştır. Üzüntüdeyse negatif ve acı veren duygular yavaşça dalgalar halinde gelip, kaybedilen kişinin olumlu anılarıyla iç içe geçer.
Depresyon ile kederin ayrımlarını yapmak tedavinin seyri için oldukça önemlidir.
DEPRESYON TEDAVİSİ
1. Psikoterapiler
Depresyon seviyelerine göre tedavisi de değişmektedir. Hafif depresyonu olan bireylerde yalnızca psikoterapiler etkili olabilirken, orta ya da şiddetli depresyon ise ilaçla beraber psikoterapiler etkili olmaktadır.
Terapiler birçok şekilde gerçekleşebilir. Bireysel terapiler, oyun terapileri, aile ve çift terapileri ya da grup terapileri gibi farklılaşmaktadır. Tedavilerin süresi kişiye, kişilere, nasıl bir yol izlendiğine ve bu yolun hızına, iyileşme sürecine bağlı olarak değişmekte olup ortalama olarak 10-15 seans sürebilir.
2. Kendine Yardım Ve Başa Çıkma Stratejileri
Malezya’da depresyona sahip ama tedaviyi reddeden öğrencilerle 3,5 ay sonra tekrardan yarı yapılandırılmış bir görüşme yapılmış ve bu görüşme 9 öğrencinin iyileşip 20 öğrencinin ise iyileşmediğini belirtiyor. Görüşmenin sonucunda ise, öğrencilerin kullandıkları kendi kendine yardımla başa çıkma stratejilerinden bazıları; fiziksel etkinliklere katılma, daha olumlu ve gerçekçi düşünme, kendilerine iyi gelecek etkinliklerle aktif olma, kendilerini güvenli alanlarından çıkarmaya ve yüzleşmeye maruz bırakma bunlardan bazılarıdır. Diğer iyileşemeyen kişilerde ise bu 3,5 aylık süreçte akademik sorunlar, stres, daha az sosyal ilişkiler ve aile sorunları göze çarpmaktadır.
3. Elektrokonvulsif Terapi
EKT, ilaca yanıt vermeyen veya ilaçların ağır etkileri sebebiyle ilaç kullanamayan, suicide riski bulunan ve yaşizofrenik hastaların tedavisinde kullanılan elektrik terapisidir. Yüzde 80 oranında tedaviden fayda görülmektedir. İlaç kullanımı ya da terapiye kıyasla hızlı etki etmektedir.
Anestezi verilerek uyutulan hastaya aynı zamanda kas gevşeticide verilip ağrı duyması engellenir. Uyutulan hastaya beyni uyarmak için şakak bölgesine elektrik akımı uygulanıp, beyindeki nöbetin takibi yapılır, 10-15 dakika boyunca süren EKT, ortalama yarım saat dinlenilmenin ardından günlük rutinlere dönülebilir. 2-3 günde bir ve kişiye özel olarak değişmekle birlikte ortalama 8-12 seans süren EKT,hamilelerde gerektiği takdirde uygulanabilir olup bebeğe en az zararı veren uygulamadır. Her tıbbi durumda olduğu gibi bir miktar risk vardır.
Kaynaklar
İnternational Journal Of İntercultural Relations, January2019,Volume 68.
Özgür Öztürk, İstanbul Psikiyatri Enstitüsü.
American Psychiatric Association, Felix Torres October 2020.
Dr. David D. Burns, İyi Hissetmek.