Kekemelik genellikle 2 - 4 yas arasında oluşan bir özürdür.Bu yaşlar konuşmanın kazanıldığı yaşlardır.Çocuk çoğunlukla kekemeliği okul öncesi çağda geliştirmeye başlamaktadır.İlk çocuklukta başlayan kekemelik çözülmezse yaş ilerledikçe artar.Buluğ çağında kuvvetlenir.18-20 yasından sonra hafifleyebilir.
Ancak kekemelik problemi yaşayanlar için yapılabilecekler vardır.
1. Kekemelik konusunda kendi olumsuz duygularınızı giderin.
Sizin geriliminiz ona da yansıyacaktır. Çocuğunuzu “normal çocuk” gibi kabul edin. Unutmayın ki hecelerin %10’unda kekeliyorsa, %90’ini da kekelemeden söylemektedir. “İleride ne olur?”diye endişelenmek yerine; ona nasıl yardım edeceğinizi düşünün.
2.Çocuğunuzun üzerindeki konuşma baskısını azaltın.
A. Çocuğunuz konuşurken onu dikkatle dinleyin. Gözleriniz onda olsun. Yüzünüzde endişeli veya gerilimli bir ifade olmamasına özen gösterin.
B. Çocuğunuz konuşurken sabırla bitirinceye kadar bekleyin. Sözünü kesmeyin. Bitirdikten sonra acele cevap vermeyin. Çocukla olan diyalogunuz telaşlı bir hava içinde geçmesin.
C. Sürekli soru sormaktan vazgeçin. Sorularınız “EVET, HAYIR”veya kısa ifadelerle yanıtlanabilir olsun. Kendi arzusuyla konuşmaya baslarsa ona istediği kadar zaman tanıyın.
D. Onunla konuşurken kullandığınız ses tonuna da dikkat edin. Bazen kelimelerle ifade etmediğinizi ses tonunuz ele verir.
3. Çocuğunuzun üzerindeki genel stresi azaltın.
A. Gündelik hayatınız çok konuşmalı mı geçiyor? Dinlenmeye ve gevşemeye zaman kalmıyor mu? Çocuğunuz ne yalnız kalmalı, ne de aşırı bir telaş ve koşuşma içinde yaşamalı. Sakin bir yaşayışı olmalı.
B. Davranış ve tutumunuz çocuğu utanç ,suçluluk ve yetersizlik duyguları içine itmemeli. Çocuk kendisini reddedilmiş, itilmiş, hor görülmüş hissetmemeli. Bu gibi duyguların oluşturduğu endişeler sonradan kekemelik olarak ortaya çıkabilir.
4. Çocuğunuza zaman ayırın.
A. Çocuğunuzla elinizden geldiğince birlikte olmaya çalışın. Nasıl konuşursa konuşsun sizin için değerli olduğunu, konuşma seklinin ve düzeninin önemli olmadığını çocuğa hissettirin. Çocuğunuza uygun bir ses tonuyla ve hecelemeden, akıcı bir üslupla bol bol okuyun. Seçtiğiniz kitap ve konuların içeriğinin çocuğun akademik düzeyine uygun olduğu kadar; grameri, dilinin ağırlığı açısından da çocuğun durumuna uygun olmasına dikkat edilmeli.
B. Okuma konusunu bitirdikten sonra,çocuğun cümleleri tekrarlamasına bazen de hikayeyi kendi sözleriyle size anlatmasına izin verin. Kitap hakkında soru sormaktan kaçının. Kitap okumak yerine masal, hikaye, hatırada okunabilir, anlatılabilir. Çocuklar küçüklük hikayelerini dinlemeyi çok severler.
C. Çocuğunuzun dil ve konuşmayla ilgili deneyimleri zevk verici olsun. Konuşmasını kızmak, azarlamak, cezalandırmakla değil mutluluk veren olaylarla destekleyin.
D. Duygu ve heyacanlarını sözle ifade etmesine imkan tanıyın, söylediklerini önemseyin. İfadede güçlük çekiyorsa ona yardımcı olun. Ama asla ifade ve sözcüklerini çocuğun ağzından alıp siz söylemeyin.
5. Çocuğunuzun konuşmasına siz iyi bir model olun.
A. Gerek konuşurken, gerekse de okurken konuşma ve okuma hızınızı yavaşlatın. Bu konuda kendinizi eğitmeniz gerekebilir. Cümleler ve kelimeler arasındaki zamanı uzatmakla ise başlayın. Sonra kelimeleri de yavaş söylemeye gayret edin. Asla heceleyerek okumayın.
B. Konuşmanızı yavaşlatmanız yani sıra zahmetsiz ve yumuşak tarzda konuşmaya çalısın. Çocuğunuzun da öğrenmesi gerekecek olan budur.
6. Çocuğunuzun kekelemesine uygun tepkiler verin.
A.“uygun tepki” çoğu zaman hiç tepki vermemek, KEKELEMIYORMUS gibi sabırla çocuğu dinlemek, konuşmasını alay yapmamaktır.
B. Ancak bazı kelimeleri söyleyememek, takılmak çocuğa çok sıkıntı verebilir. Böyle zamanlarda sizden tepki gelmemesi daha da kötü olabilir. Bir şey söylemek ihtiyacı duyabilirsiniz.
C. Bu gibi durumlarda ses tonunuzda acımak,olumsuz bir yorum,kaygı ya da şaşkınlık ifadesi bulunmaksızın, hatta alaysız bir tarzda hafifçe gülümseyerek “bu kelime uğraştırdı seni”, “bazen zor oluyor değil mi?” gibi sözler söylemeniz gerekebilir. Bu gibi sözler çocuğun gayretini tanıdığınızı ve kekelediği için onu suçlamadığınızı ifade edecektir.
D. “Konuşmasını düzeltmekten , daha yavaş konuşursan kekelemezsin, yüzünü öyle yapma” gibi iyi niyetli ama olumsuz ifadelerden kaçının. Bu gibi davranışların çocuğu kekelemesinin sorumlusu yapmak gibi suçlayıcı etkisi vardır.
E. Kekelemesi hakkındaki duygularını onunla konuşmaktan çekinmeyin. Kekelemesinin üzerinde durulmamalıdır. Ancak çocuk duygularını açtığı taktirde onun duygularını tanıyın, paylaşın. Kekelemesi hakkında konuşmak tabu değildir. Yalnız “kekelemek” yerine “konuşma zorluğu” ifadesini kullanırsanız onu damgalamaktan kurtulursunuz. Herkesin bir takım zorlukları olabileceğini ifade edin.(A.Degerli,2009,Yenikent İ.Ö.O.)