Hemen hemen her çocuk “Bir kardeşin olmasını ister misin?’’ sorusuna uzun bir Evet! cevabı ile karşılık verir. Çocuğun bu isteğinin altında yatan sebep sosyalleşme ve yalnızlığını giderme arzusudur. Küçük kardeş eve gelip anne ve babanın sevgisine ortak olana kadar her şey yolundadır.
Eve gelen bu ufaklığın tüm ilgiyi üzerine çekmesi ve herkesin onunla ilgileniyor olması çocuktaki gerilimi arttıracaktır. Çocuk zamanla kaygılanmaya başlayacak ve yaşadığı yoğun kaygıya bağlı olarak bazı korkuları oluşacaktır. Çocuğun yaşadığı tüm bu duygular olağandır. Çünkü kıskançlık sevilen birinin paylaşılmasına katlanamama durumudur.
Kıskançlık yaşamın her döneminde görülebilmekte ancak çocuklukta biraz daha yoğun yaşanabilmektedir. Bu duyguyla ilk tanışma iki yaş civarındadır. Kıskançlık doğal, evrensel ve insani bir duygudur. Önemli olan bu duygunun ne boyutta yaşandığıdır.
Kardeşler arasında oluşan kıskançlığın boyutu, yeni çocuğun doğumuyla anne babanın tutumundaki değişikliklere, büyük çocukla ebeveynler arasındaki ilişkiye ve çocuğun bebeğe karşı sergilediği olumsuz tutumlar karşısında anne babanın verdiği tepkilere yani bir diğer deyişle bu duruma ne kadar müsamaha gösterdiklerine bağlıdır.
Kıskançlık davranışı her çocukta aynı şekilde gözlenmez. Kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Örneğin bazı çocuklarda yemek yememe, iştahsızlık ve buna bağlı olarak kilo kaybı şeklinde gözlemlenmektedir. Bu davranışların yanı sıra annenin sevgisinden emin olamama ve bununla ilişkili olarak sık sık annenin onu sevip sevmediğini sorgulama ihtiyacı içine girme, çok çabuk sinirlenme, sakinleşmekte zorlanma, baş ağrısı, mide bulantısı vb. psikosomatik belirtiler göstererek annenin ilgisini üzerine çekmeye çalışma gibi durumlar da yaşanabilmektedir.
Kurumumuzda kardeş kıskançlığına yönelik oyun terapisi ve psikoterapi uygulanmaktadır. Değerlendirme ve randevu için iletişime geçebilirsiniz.