İşte Bu Doktor İndir

Büyümeyi Reddedenler; Peter Pan Sendromu

Hayatımıza baktığımızda yetişkin olmayı reddeden kişilere biraz göz atalım. Büyümeye direnç ve çevreye oluşturulan psikolojik şiddet nasıl oluşuyor ve nelere sebep oluyor?

Yeşil kostümlü ergen çocuktan bahsediyoruz evet peter pan. Önce hikayeye  bakacak olursak kendi hayatıyla ilgili çok trajik bir olay üzerine kişiyi şekillendiren yazar, kendisi 16 yaşındayken 15 yaşına girmek üzere olan abisi doğum gününden 1 gün önce vefat ediyor, 6 yaşındaki yazar bir yerden sonra bu olayın etkisiyle büyümeyi reddediyor. Ben büyüyeceğim ama abim büyüyemeyecek şeklinde bir yargı geliştiriyor. Bir yandan da ben büyüyeceğim ama abim hep 15 kalacak şeklinde olumlu bir düşünceye de kapılıyor. Evet peter pan hep aynı yaşta kalıyor ve büyümüyor, bir yandan sonra masalda şuna evriliyor; sadece bedeni değil algıları da büyümüyor, dünyayı yenebileceğine inanıyor. Yani peter pan aslında yazarımızın abisi.. Yazarın ailesi de bu yası farklı yaşıyor; abisine ‘forever boy’ ismini takarak ölmesine aslında izin vermiyorlar. Ölüme karşı bir inkar içine giriyorlar. Hikayenin sembolizm tarafı bu şekilde ve şimdi biraz ismini alan sendroma bakalım.

Kavram karşımıza ilk kez 1983 yılında bir kitapla giriyor. Dsmde resmi olarak yer almıyor ama bir durumu tanımlıyor. Genellikle erkeklerin bu sendroma yakalandığı gibi bir iddia da mevcut. Fakat gündelik hayattaki gözlemlerimizde bunun cinsiyetçi yaklaşımdan uzak olduğunu görebiliyoruz. Yetişkin bedeninde çocuk barındırma durumu.. Kulağa tatlı geliyor ama bir yetişkinin çocuk gibi yaşaması sebebiyle sağlıklı bir yetişkinlik hayatı olmayacaktır. Herhangi bir olay olduğunda sürekli çocuk yanıyla savaş içine giren bu kişiler her zaman kurtarıcı bir ebeveyn beklentisiyle yaşıyor. Masaldaki karakterlerin yaşantıları hep mutlu sonla bitiyor fakat gerçek yaşamda böyle bir şey mümkün olmuyor. Aslında hiç gelişmeyen bir yetişkin oluşumu karşımıza çıkıyor. Yani bu bireyler masalda savaşılan kaptan yerine sorumluluklarla, yaşamla savaşıyor ve büyümeden ömür tüketeceğine inanıyor. Burada problem şu şekilde karşımıza çıkıyor; sadece ve sadece bugün için yaşıyor, geçmişin ve geleceğin sorumluluğu nu alınmıyor. Dünya benim için var algısına sarılıyor. Bunu yaparken duygusal yakınlık, empati ve bağ kurma durumlarından yoksun bir şekilde sadece kendisi için yaşıyor. İsteklerini nasıl olsa herkes onun için karşılamak zorunda. Karşılanmadığında PAAATTTTT! Bir bomba patlıyor. Yüksek bir stres durumu ve karşı tarafı manipüle eden bir kişiliğe bürünüyor. Burada büyümeyi reddederek sürekli başkalarını suçlayan birinden bahsediyoruz. Tanıdık geliyor değil mi? İlerlemeyi, büyümeyi ve gelişmeyi reddediyor. Burada sıkıntı yüzümüze çarpıyor.

Örneğin ortaokulda zorbalıkla kazanımda bulunan çocuk yetişkin halinde psikolojik şiddetle tüm isteklerini elde etmeye çalışıyor ve yine kimsenin ses çıkarmayacağını düşünüyor. Ruhsal ızdırabın fiziksel ızdıraptan daha etkili ve yoğun olduğunun çalışmalarla ispatlandığı günümüz hayatında bunun ne kadar tehlikeli olabileceğini fark ediyoruz.

Dışarıya bakmadan önce içimize bir dönmemiz gerekiyor. Biz nerelerde büyümeyi reddediyoruz. Geçmiş zaman dilimlerinden örnek vererek oralarda takılı kalıp sürekli bir özlem içindeysek peter pan bize de göz kırpıyor demektir. Psikoterapi ile peter pan karakterini yalnızca ekranda bırakıp hayatımıza yönelmemiz gerekiyor olabilir. Hangi dramatik ve travmatik kırılmalarla büyümeyi reddetmişiz? Bedenimizi ve ruhumuzu aynı oranda büyümüş buluyor muyuz? Yoksa ruhumuzu bir yerlerde kırılgan ve gerçeği reddeden bir çocuk ruhuna hapis mi etmişiz? Bir soralım kendimize. Özellikle baş edemediğimiz konular ard arda aynı kökene bağlanıyorsa..

Psikolojik Danışman

Elif ANDAÇ