Bipolar bozukluklar diğer duygudurum bozukluklarından temel ayırtedici
özelliği olan manik ya da hipomanik sendrom,enerji, aktivite ve duygudurum olaylarında artışı temsil eden bir grup belirleyici içerir. Mani ya da hipomanik döneme giren bir hasta, hastalık öncesine kıyasla daha enerjik ve aktif olur, oldukça hareketlidir.
Bipolar bozukluk çocukluk dönemi ve yaşlılık dönemi de dahil olmak üzere her yaşta başlayabilir; ancak yaşlılık döneminde ilk kez manik nöbet görülmesi nadirdir. Bipolar bozukluğun başlama yaşı genelde yirmili yaşların başı kabul edilir. Ailesel bipolar bozukluk öyküsü olan kişilerde duygudurum bozuklukları daha erken yaşlarda başlar, ileri yaşlarda başlaması daha çok organik beyin hastalıklarına bağlı çıkar.
Bipolar bozuklukda ruhsal eğitsel terapi hastasının ruhsal süreçlerini gözeterek hastalıkla ve tedavi ile ilgili bilgilendirilmesi önemlidir.Bipolar önemli ölçüde genetik temelli hastalıklar olmakla birlikte ruhsal eğitsel terapi ve diğer psikoterapötik yaklaşımlar, uzun dönem tedavinin en önemli bileşenlerindendir. Özellikle hastalığın olası nedenleri, seyri, epizodları tetikleyebilecek başlıca riskler ve tedaviden beklentiler hastanın hazmedebileceği bir hızla ve hastaya uygun yöntemlerle öğretilmelidir .Uykusuzluk ve uyku düzeninde hızlı ve önemli değişimlerin epizodları tetiklemede en önemli faktörler olduğu bilinmektedir.Stres verici yaşam olaylarıda benzer isk faktörüdür.
Bipolar bozuklukta bilişsel yaklaşım olarak; bilişsel davranışçı yaklaşım bipolar hastalarda başa çıkma becerilerini geliştirmek, tedavi sürecinde öz-yeterlilik ve sorumluluğu pekiştirmek, psikososyal stres kaynaklarını belirleyerek, bunlarla başa çıkmalarını desteklemek, bilişsel ve davranışsal güçleriyle ilgili stratejiler geliştirmek ve altta yatan şema ve temel inançları değiştirme konularında çalışmaktadır.Bipolar bozukluğun tedavisinde klasik BDT tekniklerine dayalı müdahalelerin etkinliği üzerine ilk çalışma Cochran’a aittir.Bu çalışmada ilacın yanında, ilaç tedavisine uyuma yönelik 6 seanslık BDT uygulanmasının etkilerine bakılmıştır.Altı aylık takip döneminin ardından, BDT alan grubun sadece ilaç tedavisi alan gruba göre lityuma uyumlarının arttığı, hastaneye yatış sayılarının ve yineleme sayılarının azaldığı görülmüştür.psikolok,hastaya yaklaşımını, BDT nin temel ilkesi doğrultusunda; hastanın içinde bulunduğu atağın gereklerine uygun müdahalelerin belirlenmesi, müdahalenin hedeflerinin hastaya bağlı olarak çok defa yeniden formüle edilmesi, sanki bir terzi gibi hastaya özel tasarlanması ile gerçekleştirmektedir.Bu esnek yaklaşım özellikle hızlı-döngülü bipolar hastalarda daha da önemli bir hale gelmektedir.Yazarlar, ilaç tedavisine uyumu gerçekleştirmek için “Yaşam Öyküsü Yaklaşımı”(Life-History Approach)adında bir yçöntem önermektedirler.Bu yöntemde, hastadan bir yaşam çizgisi çizmesi ve geçirdiği manik, hipomanik, depresif atakları bu çizgi üzerinde işaretlemesi,sonra bu dönemlerde başından geçen olayları anlatması istenmektedir.Hastanın anlattıkları üzerinden hareketle, mevcut tedavisinin devam edip etmemesi veya yeni bir tedavi programının düzenlenmesi tartışılmaktadır.Buna benzer birçok başka yöntem, hastaların tedaviye uyumlarını bozan inançlarını ele almakta ve bunlara müdahale etmeye çalışmaktadır.Örneğin, “motivasyonel görüşme”veya “ilaç takip çizelgesi oluşturmak”ve hastanın ilaç aldığı günleri işaretlemesi gibi davranışsal yöntemler bunların arasında sayılabilir.
Bipolar Bozukluklar ve Psikoterapi
Bipolar bozuklukların tedavisinde uygulanan psikoterapi kişiye problemleriyle nasıl başa çıkabileceğini öğretmesi, aile ve arkadaşlarıyla yaşadığı çatışmaları çözümleyebileceği yöntemleri gösterebildiği için tedavi sürecinin ayrılmaz bir parçasıdır. Psikoterapi ve psikolojik destek uygulamalarıyla bipolar bozukluğa eşlik edebilecek madde kullanımı ya da kaygı bozukluklarının da önüne geçilebilir.
Bipolar bozuklukların tedavisinde sıklıkla kullanılan terapi yöntemleri;
1-Bilişsel Davranışçı Terapi
2-Kişilerarası ve Sosyal Ritim Terapisi
3-Aile Odaklı Terapi
Bilişsel Davranışçı Terapi:
Bilişsel davranışçı terapilerde amaç kişinin düşüncelerinin duygularını nasıl etkilediğini kavramasıdır. Terapi uygulamalarında danışan negatif düşünce ve davranış kalıplarını pozitif yaklaşımlara nasıl değiştirebileceğini öğrenir. Bipolar bozukluklarda terapinin odağı semptomların yönetilebilmesi, problem çözme yetilerinin geliştirilmesi ve tedavi sırasında yaşanabilecek gerilemeleri önleyebilmektir.
Kişilerarası ve Sosyal Ritim Terapisi:
Kişilerarası terapi uygulamaları mevcut ilişki sorunlarına ve hastanın kendisi için önem taşıyan kişilerle ilişkilerinin geliştirilmesine odaklanır. Kişilerarası terapide amaç bu tarz sorunları tespit edip çözümleyerek kişinin stres seviyesini azaltmasına yardımcı olmaktır. Bipolar bozukluklarda stres önemli bir tetikleyici olduğu için bu tür bir duygu durum değişikliklerinin semptomlarının azaltılması konusunda da yardımcı olabilir.
Bipolar bozukluklarda kişilerarası terapi uygulamaları genellikle sosyal ritim terapisiyle birlikte uygulanır. Bipolar bozukluk yaşayan insanların sirkadiyenritimi düzenleyen biyolojik saatleri son derece hassastır ve günlük hayatta yaşanan aktiviteler biyolojik saati kolayca etkileyebilir. Sosyal ritim terapisi uyku düzeni, yeme ve egzersiz alışkanlıkları gibi sosyal ritimi oluşturan fonksiyonları dengelemeye odaklanır. Bu fonksiyonlar dengelendiğinde duygu durumunu etkileyen biyolojik ritim de dengelenecektir.
Aile Odaklı Terapi:
Bipolar bozukluğu olan bir kişiyle yaşamak aile üyeleri için de oldukça zor bir süreçtir. Aile odaklı terapi uygulamaları, aile üyeleri arasındaki bağın yeniden kurulmasına ve sağlıklı bir ev hayatı oluşturulmasına odaklanır.
Bipolar bozuklukların tedavisinde uygulanan psikoterapi kişiye problemleriyle nasıl başa çıkabileceğini öğretmesini, aile ve arkadaşlarıyla, sosyal yaşamıyla ilgili çatışmaları çözümleyebildiği yöntemleri gösterebildiği için tedavinin ayrılmaz bir parçasıdır.