Manik dönem bir duygu ve devamında davranış çoşkunluğu halidir. Kişi aşırı neşeli, aşırı öfkeli ve çoşkuludur. Zihninden düşünceler çok hızlı bir şekilde akmaktadır. Bu durum konuşmasına ve davranışlarına yansır. Çok hızlı konuşur, konsantrasyon problemleri yaşar ve abartılı davranışlar gözlenir. Kolaylıkla riskli durumlara atılıp, herhangi bir konuda öfkeli tartışmalara girişebilirler. Uykuya olan ihtiyaç azalır. Yaklaşık 4-7 gün arasında seyreder. Van Gough gibi birçok önemli sanatçının bu hastalığa sahip olduğu ve en önemli eserlerini muhtemelen bu manik ataklar sırasında ortaya çıkardıkları düşünülmektedir.
Bazılarına göre bu durum kulağa hoş gelebilir. Ancak bu enerjinin taşması durumu sürekli devam etmemekte ve yerini tam tersi bir duygu durumuna bırakmaktadır.
Depresyon dönemi ise manik dönem sonrası isteksizlik, mutsuzluk, karamsarlık, suçluluk, yaşamdan zevk almama ve uzun süreli devam edip tedavi edilmemesi halinde sonucu intihar girişimlerine kadar varan bir süreç olarak gözlemlenebilmektedir. Kişi bu duygu geçişlerini bazen uzun süre yaşamayabilir. Ancak bir süre sonra tekrar bu duygu dengesizliği ortaya çıkabilir ve bazen bir gün içinde çeşitli duygu geçişleri olarak görülürken bazı dönemler ise bir haftalık manik dönemler sonrası aylarca süren depresyon atakları olarak kendini gösterebilir. Yani bu hastalığa sahip insanlar hayatları boyunca bu hastalıkla yaşamak durumdadırlar diyebiliriz. Ancak ilaç ve psikoterapiyle atakların şiddeti düşürülebilir ve hastalığın daha kontrollü seyri sağlanabilir.
Her hastalıkta olduğu gibi tanı da geç kalınmaması önemli. Sonrasında ise uygun tedavi yöntemleriyle hastalık kontrol altında tutulabilir. Bunun yanı sıra, kişinin kendisinin ve ailesinin bu hastalığı çok iyi tanımaları ve de kabullenmeleri çok önemlidir. Böylece atak dönemlerini daha az krizle ve zararsız atlatmanın yöntemlerini geliştirebilirler. Birçok hasta tanı konulduktan sonra rahatladıklarını ve bu hastalıkla daha kolay baş edebilmeye dair teknikler geliştirdiklerini ifade etmektedirler. Ancak bu hastalar toplumda etiketlenebilmekte ve iş yaşamı gibi birçok alanda engellerle karşılaşmaktadırlar.
Unutmayın ki hiç kimse bu tür bir hastalıkla doğmayı istemez, ancak bazılarımız bu yaşamı deneyimlemek zorunda kalır. Onların yaşadıkları bu süreci eleştirmeden, anlayış ve hoşgörüyle karşılamak onlara sunabileceğimiz belki de ilk destek olabilir.