Bipolar Affektif Bozukluk
- Bipolar Affektif Bozukluk Nedir?
Bipolar bozukluk şeker, tansiyon hastalığı gibi tedavi edilebilir tıbbi bir hastalıktır. Bipolar bozukluk, ikiuçlu duygudurum bozukluğu, manik depresif hastalık, iki uçlu mizaç bozukluğu, bipolar affektif bozukluk gibi isimlerle adlandırılan, dünya çapında her 40-50 kişiden birini etkileyen bir rahatsızlıktır. Toplum genelinde, kadın ve erkeklerde eşit sıklıkta görülmekte olup, görülme sıklığı ırk, eğitim, meslek veya gelir düzeyi nedeniyle farklılık göstermemektedir.
Bu hastalık dönemlerinden bir tarafta, taşkınlık (mani), diğer tarafta çökkünlük (depresyon) bulunmakta olup, bu dönemler yatışma ve alevlenmelerle seyrederek, bu dönemler dışında ise hasta hemen tamamen normale dönmektedir.
- Bipolar Affektif Bozukluk Belirtileri Nelerdir?
Bipolar bozukluğukta, bireyler, duygu durumunda aşırı yükselmelerden (mani), çöküşlere (depresyon) ve yine yükselmelere dönüşen ve aralıklarda normal duygu durum dönemleri bulunan dalgalanmalar yaşamaktadırlar. Çok enerjik olma, kolayca sinirlenmek , az uyumak, herkesten daha önemli olduğunu düşünmek, daha konuşkan olmak
aşırı bir şekilde para harcamak, kişiliğine göre davranmamak, tam tersi de4presif bir ruh haline bürünülen dönemleri de bulunmaktadır. Bu dönemde de, depresyonu, normal bir şekilde yaşanan üzüntülerden daha ağır olup, daha uzun sürmekte ve günlük faaliyetleri engellemektedir. Bu süreçte, çoğu zaman azalan iştah, aşırı bir şekilde uyuma isteği ve enerji azlığı gibi belirtileri yaşanmakta, umutsuzluk ve çaresizlik duyguları bu hale eşlik etmektedir.
- Bipolar Affektif Bozukluk Sebepleri Nelerdir?
Hastalığın ortaya çıkma nedenleri arasında genetik etkenler azımsanmayacak oranda olup, 2/3 oranında genetik nedenler sorumlu tutulmakla birlikte, diğer bir neden ise, beyinde hücreler arası iletiyi sağlayan kimyasal maddelerin taşınmasında veya düzeylerinde ortaya çıkan değişikliklerdir. Ayrıca, Stresli veya travmatik olaylar da iki uçlu bozukluğun ilk hastalık döneminin ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.
Bipolar bozukluk biyolojik, genetik, çevreden gelen farklı etkilere bağlı olarak ortaya çıkarak, kişinin duygu, düşünce ve davranışları kontrol eden merkezlerini etkilemektedir.
Duygudurum bozuklukları incelendiğinde, presinaptik (uyarının diğer hücre kısmına aktarıldığı bölge) ve postsinaptik (uyarının alındığı bölge) reseptörler ile nörotransmitterlerin ileti bozukluklarına işaret edilmektedir. Bu nörotransmitterlerden en önde gelenleri, serotonin, noradrenalin, dopamin ve asetilkolindir.
- Bipolar Affektif Bozukluk Tanısı Nasıl Konulur?
Bipolar bozukluk tanısı Psikiyatrist tarafından psikiyatrik muayene sonucu konur. İlk görüşmede net tanı konulamayabilir, hastalığın tanısını tek başına koyduracak bir tahlil olmamakla birlikte, bir süre gözlem gerekebilir. Kişinin birinci dereceden yakın akrabalarında, bipolar bozukluk bulunduğunda, kişide görülme olasılığı yaklaşık 3-4 kat artabilmekle birlikte, sadece kalıtım hastalık oluşumunu belirlememektedir. Hastalıktan sorumlu olduğu düşünülen bazı genler tespit edilmekle birlikte, henüz tanı için kullanılacak düzeye erişmemiştir.
Dönemleri:
- Mani:
Mani belirtileri genellikle, aşırı neşe, bazen öfke , coşku, düşünce, konuşma, hareketlerde hızlanma , özgüven artışı, kendini çok iyi hissetme, fizik- mental verimlilikte artış, çoğu zaman çok az uykuya gereksinim duyma şeklindedir. Dikkat dağınıklığı, para harcamada artış, hediye alma, cinsel aktivite artışı, hızlı araba kullanma, risk alma görülebilir. Artış dönemlerinde, şüphecilik, gerçeklikle bağlantının koptuğu halüsinasyon görüşleri ve gerçekte olmayan sesleri duyma belirtileri dikkat çekmektedir.
2. Depresyon:
Uykuda azalma ya da aşırı uyuma, keyifsizlik, iştah kaybı ya da artışı, mutsuzluk, enerjisizlik, özgüvensizlik, değersizlik ve vicdan azabı hisleri, yorgunluk, kişisel bakımın azalması, ilerleyen durumlarda intihar düşünceleri olabilmektedir.
- Bipolar Affektif Bozukluk Tedavisi
Tedavisi temel olarak ilaçlarla yapılmaktadır. Duygudurum dengeleyicileri, Antidepresanlar ve Antipsikotikler olacak şekilde 3 grup ilaç kullanılabilmektedir. Bipolar bozukluk durumunda, farmakolojik olarak, duygudurum dengeleyici (lityum, valproat, karbamazepin, lamotrijin vb. ) ve dopamin hormonu açısından etkili (antipsikotik bazlı) ilaçlar ile tedavi sağlanmaktadır. İlaç tedavisi ile hastalık belirtileri uzun zaman tekrarlamasa dahi ilaçlarla koruyucu tedaviyi
sürdürmek gereklidir. Çünkü güncel bilgiler, koruyucu ilaçlar kesilince hastalığın tekrarlama riskinin yükseldiğini göstermektedir.
Genelde , hem manik hem depresif belirtileri kontrol altına almak amacıyla, tek ilaç yeterli olmayabileceğinden, hastalığın o anki dönemine ve belirtilerin şiddetine göre birden fazla ilaç kullanılması gerekebilir. Bipolar bozukluk tedavisinde en sık yapılan hata daha iyi hissetmeye başlayınca ilaç tedavisini ve hekim takibini takibi bırakmaktır. İlaçları kendi kendine bırakmak, hastalığın daha hızlı tekrarlamasına sebep olabilmektedir. Tedavi ile birlikte alkol kullanımından ve tuz tüketiminden kaçınmak gereklidir. Farmakolojik desteğin yanında, psikoterapiler, hem kişinin hem ailenin sürece adaptasyonunu ve başa çıkma mekanizmalarını edinmesini sağlamaktadır.
Bipolar terapinin temel i ilaç tedavisi olmasına rağmen, psiko eğitim ilaç tedavisine eklendiğinde, çok etkili olan, tüm bipolar tiplerinde yinelemeleri ve hastaneye yatışları azalttığı kanıtlanmış bir tekniktir. Amaç hastanın ve ailenin hastalığı, sürecini anlayarak, tedaviye uyumunu arttırmak ve yaşam kalitesini iyileştirmektir. Çünkü, araştırmalar göstermektedir ki, bipolar bozuklukta, kötü prognoz ve relaps (yineleme) ların, kişilerin strese yatkınlık oranıyle paralel artış gösterdiği belirlenmiştir. Ayrıca , kişinin alkol ya da madde kullanımının zararlarını bilmesi, sosyal hayatını daha dengeli bir örüntüde sürdürmesi, destek açısından önemli adımlardır. Bilişsel davranışçı terapi (Bdt), aile odaklı terapi gibi kanıta dayalı yönlemlerin uyarlanmış versiyonları fayda sağlamaktadır.
Genelde akut dönemde kullanılan ilaçlara, koruma tedavisi sırasında devam edilmektedir. Bipolar bozukluk, ömür boyu sürebilen, yineleyici ataklarla seyreden kronik bir ruhsal rahatsızlık olduğu için, rahatsızlığın yineleyen karakteri, yeti yitimine yol açması, yüksek morbidite (hastalığa yakalananların sayısı) ve intihar riski taşıması, eşlik eden alkol ve madde kullanımının sıklığı, geçirilen dönem sayısı artışıyla prognozun (hastalığın seyri) kötüleşmesi sebebiyle, kriz dönemleri tedavisi yanında, mutlaka, koruma tedavisi ile doktor görüşmelerine ve psikoterapiye devam edilmesi önerilmektedir.
Koruma Tedavisinin Hedefleri
- Yeni manik, depresif ve karma belirtili süreçlerin önüne geçilmesi,
- Dönem sayılarının ve şiddetinin azaltılması,
- Hastalık kriz sürelerinin kısaltılması,
- Sağlıklı süreçlerin süresinin uzatılması,
- İntihar girişimlerinin önlenmesi,
- Hastane yatışlarının azaltılması,
- Kişilerin yaşam işlevselliğinin artırılması.
- Mevsimsel Affektif Bozukluk Nedir?
Mevsimsel olarak tekrarlayan depresyon olarak adlandırılan mevsimsel affektif bozukluk, sonbahar ve kış günleri kısaldığında ortaya çıkma eğilimi gösteren( ve tekrarlayan) bir depresyon türüdür. Ekvatordan daha uzakta yaşayan insanlarda mevsimsel affektif bozukluk insidansı artar. Bipolar bozukluğun seyrindeki en önemli özelliklerden bir tanesi ise, mevsimsellik göstermesi olup, hastalar ilkbahar – yaz aylarında mani özellikleri ağırlıklı, coşkunluk yaşarken, sonbahar – kış aylarında ise çökkünlük, bunalım hissedebilmektedirler. İlkbahardan yaz dönemine geçiş esnasında, dürtüsel, tepkisel davranışlar, saldırganlık tepkilerinde artma, öfke patlamaları, aşırı para harcama, gözlemlenebilir.
- Bipolar Affektif Bozukluk için Öneriler
- Hastalık belirti ve dönemleri, tedavi süreci, ilaç kullanımı, terapi desteği hakkında detaylı bilgi edinin.
- Ailenizi de sürece katarak bilgi sahibi olmalarını sağlayın.
- Hastalık dönem geçişlerini takip edebilmek için, erken haberci belirtileri ( mutsuzluk, hareketlilik, para harcama artışı, uyku bozuklukları, ölüm düşünceleri, ani kararlar ve risk alma vb.) gözlem altında tutun.
- Uyku düzeninizi bozmak, alkol kullanmak, aşırı stres, vb. hastalığı tetikleyecek durumlardan uzak durun.
- Nefes egzersizleri yapın.
- Düzenli beslenin.
- Tıbbi incelemelerinizi, duygu durum düzenleyici kan düzeyi takiplerinizi düzenli yaptırın.