İşte Bu Doktor İndir

Organlarda veya dokulardaki hücrelerin düzensiz şekilde bölünüp çoğalması sonucu ortaya çıkan kanser, dünyada ve ülkemizde en yaygın görülen hastalık gruplarından biridir. Erken evrede tespit edilen kanser türlerinde tıptaki yeni gelişmelere de bağlı olarak tedavi başarısı yüksektir ancak geç kalınan ve tedavi edilmeyen durumlarda ölüme sebebiyet vermektedir.

Akciğerde gelişen kötü huylu tümörler akciğer kanseri olarak tanımlanır. Ortaya çıktığı yerde çoğalan ve kitlesel bir yapıya dönüşen kanser hücreleri, ileri evrelerde çevredeki dokulara ve diğer organlara da metastaz yapabilmektedir. Akciğer kanserinin tedavisinde bu nedenle hastanın erken tanı sonrası hızlı bir şekilde doğru tedavi ile buluşturulması büyük önem taşımaktadır.

Erken tanı hayat kurtarır

Akciğerler yapı itibarıyla büyük organlardır ve bu bölgede ortaya çıkan bir tümörün büyümesine elverişlidir. Akciğerler ağrı duyusuna sahip olmayan organlar olduğu için erken evrede şikayete yol açmayabilir. Bu durum, akciğer kanseri vakalarında en büyük dezavantajdır. Genelde şikayete bağlı olmaksızın tarama/check up amaçlı yapılan radyolojik tetkiklerle erken evrede saptanmaktadır.

Diğer tüm kanser türlerinde olduğu gibi akciğer kanserinde de erken tanı hasta yaşamının korunabilmesi açısından çok önemlidir.

Akciğer kanseri belirtileri nelerdir?

Akciğer kanserlerinin en yaygın belirtileri şu şekilde sıralanabilir:

  • Geçmeyen, inatçı öksürük
  • Öksürme ile ağızdan kan veya kanlı balgam gelmesi
  • Nefes darlığı
  • Göğüs ağrısı
  • Derin nefes alındığında, öksürme veya gülme gibi eylemler sonunda şiddeti artan göğüs ağrısı
  • İştahsızlık,
  • Yorgunluk ve halsizlik durumu
  • Kilo kaybı
  • Parmaklarda meydana gelen çomaklaşma, bombeleşme
  • Tekrar eden akciğer enfeksiyonları

Akciğer kanserinde risk faktörleri

Akciğer kanseri gelişme riskini artıran faktörler şöyledir:

  • Sigara ve tütün mamullerinin tüketimi
  • Asbeste maruz kalma
  • Arsenik, radon gibi kimyasalları uzun süre solumak
  • Kronik akciğer hastalıkları
  • Önceden akciğer kanseri geçirmiş olmak veya ailede akciğer kanseri öyküsü
  • Radyoterapi almış olmak
  • Hava kirliliği
  • Genetik faktörler

Akciğer Kanserinin evreleri nelerdir?

Akciğer kanseri 4 evrede değerlendirilir:

  • Birinci evrede akciğerin küçük bir bölümünde tümör bulunur.
  • İkinci evrede tümör en yakın lenf bezlerine yayılır.
  • Üçüncü evrede kanser, kendi bulunduğu taraftaki lenf bezlerine yayılır.
  • Dördüncü evrede ise uzak organlara metastaz yapar.

Akciğer kanserinin tedavi yöntemleri

Akciğer kanserinde 4. evre tedavi açısından en zorlu ve riskli aşamadır. Erken evrede tespit edilen vakalarda ise kanserden kurtulma şansı yükselmektedir.

Akciğer kanseri tedavisi, doktor tarafından kanserin evresi, hastanın genel sağlık durumuna göre planlanır. Tedavi seçenekleri; Cerrahi (tümörlü bölgenin ameliyatla çıkarılması), Radyoterapi (ışın tedavisi) ve Kemoterapi (ilaç tedavisi) olarak sıralanmaktadır.

Akciğer kanseri ameliyatı

Akciğer kanseri ameliyatı iki farklı şekilde yapılmaktadır.

  • Açık ameliyat: Açık ameliyatta torakotomi yöntemi ile yani göğüs kafesi cerrahi kesi ile açılarak tümörlü bölgeye ulaşılır. Tümör çıkarılarak, kanserin yayılım gösterdiği yapılar temizlenir.
  • Endoskopik (kapalı) ameliyat: Kapalı ameliyatta iki farklı cerrahi yöntem kullanılmaktadır. Bunlar; VATS (Videotoraskoskopi) yöntemi ya da RATS (Robot cerrahi) yöntemleridir.

Endoskopik akciğer kanseri cerrahisi

  • VATS yöntemi video kamera yardımı ile yapılan kapalı cerrahidir. Göğüs duvarına birkaç adet küçük kesi açılır. İlk kesiden kamera yerleştirilir ve buradan göğüs kafesinin tamamı görüntülenerek monitöre büyütülmüş halde yansıtılır. Diğer kesilerden de cerrahi aletler ile girilir. Monitörden izlenerek tümörlü yapılar çıkartılır. VATS tekniği hem biyopside hem de tümörün tamamının alınmasında kullanılan özel bir yöntemdir.
  • RATS cerrahisi de kapalı yöntemle gerçekleştirilir. Hastanın vücudunda önceden belirlenen yerlere açılan kesilerden operatif robotik kollarla girilir. Uzman doktor konsolla, operatif robotik kolları hareket ettirerek tümörleri tespit eder ve dışarı çıkarır.

 

Tıp ve teknoloji alanındaki gelişmelere bağlı olarak günümüzde kapalı ameliyat yöntemi giderek daha çok tercih edilmektedir. Kapalı ameliyatlarda minimal kesilerden giriş yapıldığı için hasta açısından iyileşme süresi hızlı olmakta, daha az ağrıya yol açmaktadır. Kesi izlerinin de küçük olması estetik kaygıları gidermektedir. Ayrıca ameliyat süresi kısalmakta, komplikasyon riski de daha düşük olmaktadır. Kapalı ameliyatlar hastanın solunum fonksiyonlarının korunması açısından da daha başarılı bir yöntemdir.