Yüksek Fruktozlu Mısır Şurubu (HFCS) Nedir? Etkileri Nelerdir?
Namıdiğer; nişasta bazlı şeker...
Çocukluk yıllarımızda yediğimiz bir minik çikolata ya da içtiğimiz küçük
bir meyve suyu bize yeter, arkasından da iştahımız kapanır yemek yiyemezdik.
Şimdilerde çocuklar, fazlaca çikolata yiyip, kutu kutu meyve suyu tüketiyor,
ardından da oturup yemek yiyebiliyor.
Peki, bu kadar yiyebilmenin, doymamanın nedeni nedir?
Etiketlerde yazan masum görünen mısır şurubu nedir?
Vücudumuza etkileri nelerdir?
Son yıllarda görülen nüfus yoğunluğunun artışı ile beslenme alışkanlıklarının
değişmesi, rafine şeker tüketimini hızla arttırmaktadır. Rafine şeker; esasında
şeker pancarı veya kamışından elde edilen, ismen mutfak şekeri dediğimiz
sükrozdur. Sükroz, doğal hali ile sebze ve meyvelerde bulunan bir şekerdir.
Şeker tüketimin hızlı artışına bağlı olarak yeni kaynaklara duyulan ihtiyaç
artmış, ihtiyaçların bir sonucu olarak da mısırı şurubu ortaya çıkmıştır.
Günlük beslenmede alınan toplam enerjinin %45-65’i kadarının
karbonhidrattan, bu oranın da %80’inin glukoz, %10’unun ise fruktozdan
gelmesi beklenmektedir. Ancak, hazır gıdalar ve içeceklere ilave edilen fruktoz
oranı ile bu durum tersine dönmektedir. Günümüzde günlük alınan fruktoz oranı
normalin 10 katına çıkmış durumdadır.
HFCS*, genellikle hazır gıdaların çoğunda kullanılmaktadır. Bu yelpaze,
ekmekten hazır içeceklere kadar geniş bir alanı kapsar. Kullanım sebebi ise en
başta düşük maliyetli olmasıdır. Sonrasında; tatlılık oranının fazla olması,
şekerli içeceklerde daha kolay çözünebilir olması, ürünün raf ömrünü
uzatabilmesi ve ürünlerde istenilen dış görünüşü (canlı, parlak, albenili)
sağlayarak, ürünleri tüketici tarafından daha tercih edilebilir hale getirmesidir.
Tüm bu sebepler üreticiye ticari olarak fayda sağlamakta ve sıklıkla kullanımına
neden olmaktadır.
Fruktozun vücuda alınımı sonrası gerçekleşen metabolik olaylar diğer
şekerlerden farklıdır. Bu farklılığı glukoz üzerinden açıklamaya çalışırsak;
vücuda alınan glukoz, sindirim işlemlerinden sonra insülin salgılanmasına yol
açar. Bunun sonucunda ise, beynimize giden sinyaller ile tokluk duygusunu
oluşturan leptin hormonu salgılanır. Böylece, birey doygunluğa ulaşarak yemeyi
bırakır. Fruktozun sindiriminden sonra ise, insülin salgısı oluşmadığı için tokluk
duyusu oluşmaz ve kişi yemeği bırakmak istemez. Böylece aşırı yeme hissi
ortaya çıkar. Ayrıca; glukoz, enerjiye dönüşmek üzere hücre içine alınırken
taşıyıcı bir proteine ihtiyaç duyar, ancak fruktozda böyle bir ihtiyaç söz konusu
değildir. Dolayısıyla, fazla tüketilmesi sonucunda; karaciğer başta olmak üzere,
doğrudan ve dolaylı olarak organlarda yağlanmalara neden olmaktadır.
Obezitenin artışı son yıllarda dramatik bir noktaya ulaşmıştır. Bu durum,
yağ ve şeker oranı yüksek besinlerin sıklıkla tüketildiği batı tarzı diyet ile
ilişkilendirilmektedir. HFCS tüketimi ile vücut ağırlığı ve buna bağlı olarak
gelişen obezite hastalığı arasında doğru orantı vardır.
WHO*’nun yaptığı çalışmalarda obezite oranının 1980-2008 yılları
arasında iki kat arttığı görülmüştür.
Bir başka araştırmaya göre ise, şekerli içeceklerin; 2-19 yaş grubundaki
bireylerin günlük enerji alımının %8’ni, yetişkinlerin ise %7’sini oluşturduğu
bildirilmiştir. Bu oran ortalama olarak 40 gram şekere eşdeğerdir.
Kanada’da yapılan bir araştırmada; 1985-2011 yılları arasında obezite
görülme sıklığının 3 kat arttığı görülmüştür.
Alkolsüz şekerli içeceklerde daha yoğun bir tat oluşması için kullanılan
HFCS, obeziteye davetiye çıkarmaktadır. Obezitenin ortaya çıkmasının;
kardiyovasküler hastalıklar, tip 2 diyabet, karaciğer yağlanması ve kanser riskini
tetiklediği yadsınamaz bir gerçektir.
HFCS içerikli besinlerin fazla tüketimi, vücudun savunma mekanizmasını
olumsuz yönde etkilediğinden, metabolik bozukluklara sebebiyet vermekte ve
bu olumsuz etkiler sonucunda; hücresel stres artmakta, kontrolsüz hücre
büyümesi ortaya çıkmakta ve sonuç olarak hücrelerimizin beyni kabul edilen
DNA’mız hasar görebilmektedir. Bu olayların tümü, kanser oluşum riskini
arttırmaktadır.
Fruktozun bir meyve şekeri olarak doğal kaynaklardan, yani sebze ve
meyvelerden alınmasına özen gösterilmelidir. Doğal fruktozun antioksidan etki
gösterdiği ve savunma mekanizmamıza olumlu katkıları olduğu
unutulmamalıdır.
Dikkat edilmesi gereken en önemli nokta; fruktozlu mısır şurubu içeren
besinlerden mümkün olduğunca uzak durulması gerektiğidir. Bu ürünlerin
tüketiminin, günlük enerjinin en fazla %10’u, hatta yapılabiliyorsa %5’in altına
çekilmesi sağlığımız açısından fayda sağlayacaktır.
Sağlıklı günler…
HFCS: High Fructose Corn Syrup, Yüksek fruktozlu mısır şurubu
WHO: World Health Organisation, Dünya Sağlık Örgütü
AM, M., & Meyers, A. M. (2017). High fructose corn syrup induces
metabolic dysregulation and altered dopamine signaling in the absenceof
obesity. Plos One, 10-37.
Arslan, S. Ş. (2016). Fruktoz Ve Sağlık. Mersin Üniversitesi Sağlık
Bilimleri Dergisi, 150-158.
Boyunağa, H., Badem, N., & Mortaş, T. (2018). Mısır Şurubunun
Metabolizmada Oluşturduğu Anarşi ve Hastalılarla İlişkisi. Kırıkkale
Üniversitesi Tıp Dergisi, 198-204.
Kuzma , J., & Cromer, G. H.-S. (2015). No difference in ad libitium
energy intake in healty men and women consuming bevera ges sweetened with
fructose ,glucose or high-fructose corn syrup arandomized trial. Am J Clin Nutr,
80-137.
Levy , A. M. (2015). Fructose:glucose ratios-a study of sugar self-
administration and associated neural and physiological responses in the rat.
Nutrients, 90-389.
Diyetisyen SinemGENÇ
İnstagram pidiyet