Yetişkin skolyoz, matür hastalarda Cobb açısının koronal planda 10 dereceden fazla olması ile karakterize omurga deformitesini tanımlar. Yetişkin skolyozları 3 ana gruba ayırabiliriz. Primer dejeneratif skolyoz veya denovo skolyoz, faset ve disk yapılarının dejenerasyonu sonucu 50 yaşından sonra ortaya çıkan ve sıklıkla bel ağrıları ve spinal stenoz bulgularının eşlik ettiği formudur. Adolesan dönemde görülen ve torakal ve / veya lomber omurganın eğrilikleri sıklıkla yetişkin dönemde de ilerlemeye devam edip sekonder dejenerasyon ve denge bozukluğu ile sonuçlanabilir. Bu 2 formu her zaman ayırt edebilmek mümkün olmayabilir. Sekonder dejeneratif skolyoz ise sıklıkla metabolik kemik hastalıklarına eşlik eden vertebra kırıkları ya da bacak eşitsizliği, kalça patolojileri veya lumbosakral geçiş anomalileri gibi patolojilere bağlı olarak gelişebilir.
Yetişkin skolyoz hastaları sıklıkla bel ağrıları, bacak ağrıları ya da kladikasyo yakınmaları ile başvururken nadiren kozmetik sebepler başvuru sebebii olabilir. Tanısal değerlendirmede statik ve dinamik değerlendirmeler ile birlikte faset ve kök blokları gibi invaziv yöntemler, MRG / myelo MRG ve EMG gibi diğer görüntüleme yöntemleri önemli rol oynar.
Tedavi, hastanın şikâyetlerine göre şekillendirilir. Cerrahi tedaviler dekompresyon, düzeltme ve stabilizasyon girişimleri ya da bunların kombinasyonları şeklinde olabilir. Cerrahi girişimler oldukça kompleks olup sürecin yönetilmesinde hastanın yaşı, komorbiditeleri, füzyonun uzunluğu, komşu segmentlerin durumu, lumbosakral bileşke, osteoporoz, daha önce geçirilmiş cerrahi girişimler ve uzun süredir devam eden bel ağrısı ve kas imbalansı belirleyici olmaktadır. Dekompresive cerrahi, nörojenik kladikasyo şikâyetlerini ortadan kaldırmada iyi bir seçenektir. Eğriliğin ilerlemesini durdurmak için füzyon cerrahisine başvurulmaktadır. Sagittal denge bozukluğu ve rotasyonel deformiteleri gidermek için füzyon ile birlikte enstrümantasyon tercih edilebilir. Dejeneratif lomber skolyozlu hastaların cerrahisinde dekomresyon ile birlikte sıklıkla füzyon cerrahisi de ilave edilmelidir.
Adolesan deformitelerde eğriliğin büyüklüğü cerrahi endikasyonlarda önemli rol oynamasına rağmen yetişkinlerde ağrı ve fonksiyon bozukluğu, omurganın dejenerasyon ve denge bozukluğu ile korelasyon göstermektedir. Omurga patolojisinin sınırlı olduğu olgularda eğrilikte selektif füzyon uygulanabilirken yaygın segment hastalığında tüm eğrilik füzyona dahil edilmelidir. Sagittal ve /veya koronal planda dengesi bozulmuş olgularda ise her 3 kolonu içeren osteotomi ameliyatları iyi bir seçenek oluşturur.
Cerrahi tedavide komplikasyon oranları oldukça yüksek olmasına rağmen hastaların ameliyat öncesi iyi değerlendirildiği ve uygun cerrahilerin yapıldığı durumlarda sonuçlar oldukça iyidir. Son yıllarda minimal invaziv yöntemler iyi birer seçenek olarak sunulmaktadır.