"Ölüm kayıpların en somut ve en acı olanıdır. Ölüme karşı verdiğimiz tepkilerimizde farkında olmaksızın, geçmişimizdeki yarım kalmış, dayatılmış ya da aceleye gelmiş ayrılıklarımızın bilinçaltımızdaki kalıntılarını da bir arada yaşarız. Yas tutma, sadece ölüme karşı verilen bir yanıt değildir. Yas tutma herhangi bir yitim ya da değişikliğe verdiğimiz psikolojik yanıt ve iç dünyamız ile gerçeklik arasında uyum sağlayabilmemiz için yaptığımız uzlaşmalardır." Gidenin Ardından - VAMIK VOLKAN
Yaşamın doğal döngüsü gereği kayıplar mutlaka gerçekleşir ve bu gerçek her birey için kaçınılmazdır. Değer verilen birinin ölümü, beklenen bir durum olsun veya olmasın, kişinin yaşayabileceği en büyük acılardan biridir. Sevilen birinin, bir hayvanın, bir ilişkinin, arkadaşın, mesleğin, şehir ya da kaybedilen sağlığın ardından yaşanan yas, "doğal ve gerekli" bir süreçtir. Öte yandan kaybın ardından yaşanan yas sürecini herkes aynı şekilde yaşamaz. Bu nedenle değer verdiğimiz birisinin kaybının verdiği üzüntü ile baş etmenin tek bir ‘’doğru’’ ya da ‘’normal’’ yolu yoktur. Acının geçmesi ve hayatın çabucak normale dönmesi için sihirli bir yol da yoktur.
Yas sürecinde bilinmesi gereken noktalardan biri sağlıklı bir yas sürecinin kaybı unutmak anlamına gelmediğidir. Yas tutmak kaybedilen kişiyi unutmak ya da artık sevmemek anlamına gelmez sadece kaybı ve bununla ilgili duyguları kabullenmek, başa çıkabilmeyi ve bu duygularla yaşamı sürdürmeyi öğrenmek anlamına gelir.
Bu sebeple yas sürecinde olan birinin acısıyla daha etkin, daha sağlıklı bir şekilde baş etmesine yardımcı olunabilmesi için bir uzmandan destek almak çok önemlidir.