Fiziksel, kimyasal, termal, radyasyon, cerrahi nedenlere bağlı olarak ya da kendiliğinden gelişen doku bütünlüğünün bozulması durumuna YARA denir.
Yara,
• tutulan dokunun derinliğine (yüzeyel-tam kat),
• gelişim sürecine (akut-kronik)
• nedenine (diyabetik, venöz, basınç vs)
• infeksiyon durumuna (temiz-infekte)
• yaranın durumuna (eskar, nekrotik, granüle, epitelize vs) gibi çok çeşitli şekillerde sınıflandırılabilir.
Akut yara; Travmatik veya cerrahi olarak oluşan, genellikle iyileşme sürecine iyi yanıt veren, temiz yaralardır
Kronik yara; Geç veya güç iyileşen veya iyileşmeyen yaralardır. (6-8 haftada iyileşmeyen veya 4 haftada hiçbir iyileşme belirtisi göstermeyen).
Altta yatan bir takım problemlerden dolayı ( diyabet , enfeksiyon , damar problemleri…) iyileşmesi geciken, normal iyileşme safhalarını göstermeyen çoğu zaman iyileşmek için 3 aydan fazla süre alan tedaviye yanıt vermeyen yaralara denir.
En sık karşılaştığımız kronik yaralar;
Diyabetik ayak (diyabetik ülser, nöropatik, iskemik, nöro-iskemik)
Venöz ülser (ulcus cruris venosum, venöz bacak yarası, varis ülseri)
Basınç yarası (bası yarası, basınç ülseri, dekübitis yarası, yatak yarası)
Arteriyel yetmezlik yarası (aterosklerotik, vaskülitik)
RİSK GURUPLARI
Diyabetliler
Yaşlılar
Obezler
Yatağa Bağımlı Hastalar
Diyabetik ayak
Diyabetik ayak zamanla oluşan bir hastalıktır. Çok kısa sürede yayılmadığı için başlangıçta anlaşılması zor olmaktadır. Bu yüzden diyabetik ayak belirtileri hissedildiğinde ya da görülmeye başlandığında bir uzman doktorla görüşülmesi önemle gereklidir. Diyabet hastasının kanındaki şekerin uzun zaman düzenli ve kontrollü olmaması, hastanın ayağındaki kılcal damarların yapısında bozulmalar meydana getirir. Bu damarlarda tıkanmalar ve daralmalar oluşunca kaslara yeterli kan gitmez ve kişi yürüme esnasında bacaklarında ya da ayaklarında ağrılar hissetmeye başlar. Ayakta oluşan bu ağrılar zamanla artarak şeker hastası bir kişinin yürümesini engeller. Kötü hijyen koşulları da diyabetik ayak yaralarını tetikler.
Normal bireylerde uygun tedaviyle kısa sürede iyileşebilecek basit bir ayakkabı vurması ya da tırnak batması, şeker hastalarında diyabetik ayak ülserine dönüşebilir. Diyabetli hastalarda ayaklarda yanma, uyuşukluk, his kaybı, ayakta terleme kaybı ve kuruluk, topuk çatlaması gibi bulgular varsa nöropati ve vaskülopatiden şüphelenilmeli ve diyabetik ayak yarası gelişmeden gerekli önlemler alınmalıdır.
Venöz ülserler
Venöz ülser, bacak toplardamarlarındaki yetmezlik nedeniyle genellikle ayak bileği çevresi ve bacakta açılan yaradır. Hastalığın ilk belirtisi genellikle ayak bileği iç kısmında ve bacak ön yüzünde olan şişliktir (ödemdir). Eğer şişliğin bulunduğu bölgeye parmağımızla bastırırsak parmağımız içe doğru gider ve çukur oluşur. Bu çukurluk parmağımızı kaldırdıktan sonra da kalır. Yine bu bölgede kaşıntı, variköz (varis) damar genişlemeleri olabilir. Yaralar, genelde bacakta venöz basıncın en yüksek olduğu, diz altında ve özellikle bileklerin üzerinde (tozluk kısmı olarak da bilinir) olur. Yara genellikle pembe/kırmızı renkte ve akıntılı olup kenarları düzensizdir. Tedavi de iki amaç vardır. Başta mevcut yaranın iyileştirilmesi, sonrasında ise yeni
bir yaranın açılmasını engellemek amaçlanır.
Basınç yaraları
Basınç yarası, dekübit ülseri, yatak yarası da denilen bası yarası, vücudun bası alan yerlerinde açılan yaralardır. Bu yerler daha çok otururken veya yatarken alt tarafta kalan kemik çıkıntıların üzerine denk gelmektedir. Kemik çıkıntılar ile yüzey arasında sıkışan dokuların dolaşımı bozulur, bir süre sonra beslenemeyen bu dokularda hasar ortaya çıkmaya başlar. Bası yaralarına yalnızca doğrudan baskı neden olmaz, sürtünme, yırtılma-makaslama kuvvetleri de dokuda hasara yol açarlar. Cilt altı dokular önce etkilenir. Bu nedenle henüz basit bir kızarıklık görüldüğünde alttaki dokularda
zedelenme meydana gelmiştir. Hastanın kendi genel sağlık durumu veya bası yarasının geliştiği bölgeye özel durumlar bası yarası açılmasına neden olur veya bunun oluşmasını kolaylaştırır.
Bunlar;
- Yatağa veya tekerlekli sandalyeye bağlı hastalarda hareketsizlik
- Yetersiz beslenme, az su alımı
- Dışkı tutamama, idrar tutamama
- His kaybı olması (felçli hastalar, şeker hastaları vb)
- İleri yaş
- Düşük tansiyon, ateş, kansızlık, sigara kullanımı vb durumlar
- Aynı pozisyonda uzun süre yatmaya veya oturmaya bağlı bası.
- Islak cilt
- Yetersiz vücut temizliği
- Yanlış pozisyonda yatma veya oturma
- Destek malzemelerin yanlış veya uygun olmayan şekilde kullanılması.
Bası yarasını evrelendirme, hastalığın şiddetini belirlemekte ve tedavi seçiminde önem taşır. Birçok sistemi evrelendirme tarif edilmiştir ancak en sık kullanılanı dörtlü evreleme sistemidir.
Arteriyel yetmezlik yaraları
Atardamar çeperinde çeşitli sebeplerle plak oluşumu sonucu damar elastikiyeti ve çapı daralır. Daralan atardamarlar vücudun uç noktalarına yeterice kan ulaştıramadığından dokulardaki oksijen yetersizliği sebebiyle ayak ve bacaklarda arteryel ülserler oluşur. Bazen de dolaşımı ve doku beslenmesi bozuk kişilerde çarpma veya düşme gibi basit nedenlerle iyileşmeyen yaralar açılır. Hastalığın belirtisi genellikle bacak cildinde soğukluk, kuruluk, deride incelmiş kağıt görünümü, bacakta belli bir bölgele kıllarda azalma, tırnak yapısında kalınlaşma ve renk değişikliği kalınlaşmıştır. Alt bacakta ve ayakta nabız atımı alınamaması veya az hissedilen atım, yürürken artan dinlenmekle azalan bacak ağrısı (kladikasyo). Geceleri uykudan uyandıran ağrı ve bacakları yataktan aşağı sarkıtma ihtiyacı ve yetmezlik arttıkça bacaktaki sürekli ağrı. Açılan yaranın görünümü, genellikle küçük, yuvarlak ve sınırları keskindir.