ÜRTİKER (KURDEŞEN-DABAZ)
Hipokrat’tan beri bilinen, toplumda sık karşılaşılan bir alerjik döküntü halidir. Kısa bir sürede derinin kabarması, kaşınması ve kızarmasıyla başlayan , aşağı yukarı en geç 24 saatte( tek bir lezyon, genellikle 3-4 saat içinde kaybolur) iz bırakmadan kaybolan büyüklü küçüklü döküntülerdir. Kişiye,
ısırgan otu değmiş hissini verir . Zaten ismini de latince ‘ısırgan otu’ anlamına gelen ‘ürtica’dan alır. Vücudun büyük bir bölümünü de kaplayabilir, birkaç küçük kabarıklık da yapabilir. Döküntüler; çok kısa bir sürede oluşur, çevreye doğru yayılır ve birbirleriyle birleşip genişleyerek tüm vücudu tutabilir
. Çok şiddetli kaşıntıya rağmen ilginç bir şekilde iz bırakmadan geçtiği için hastaların, çevrelerine ve doktorlarına kabardıklarına inandırma çabaları vardır.
6 haftadan kısa süren durumlara Akut ürtiker, uzun süren durumlara Kronik ürtiker denir. Bazı durumlarda şişlikler sadece deriyi değil, derialtı dokuları, mide bağırsak sistemini, solunum yolu mukazasını da tutabilir ve acil müdahale gerektirebilir. Hastanın dudak ve göz çevresi şişebilir, dilde
büyüme , nefes borusunda tıkanıklık hissi yaratarak korku ve paniğe sebep olabilir. Bu durumda yaşamsal tehlikesi olabileceği unutulmamalıdır.
Ürtikere en çok sebep olan durumlar;
1)İlaçlar: Bazı antibiyotikler, Aspirin, bazı tansiyon ilaçları, ağrıkesiciler, grip ilaçları, aşılar, radyokontrast maddeler(görüntüleme tetkiklerinde verilen ilaçlar)…Ürtiker; ilacın alımındandakikalar veya saatler sonra hatta 2 hafta sonra bile çıkabilir. İlacın alerji yapması için ilk defa alınıyor olma zorunluluğu yoktur. Bu nedenle, hekim önermediği sürece vitamin dahil hiçbir ilaç alınmamalı , çok gerekli olmayan ilaçlar atak döneminde kesilmeli, kan sulandırıcı olarak Aspirin kullanan hastalara başka gruptan ilaç ayarlanmalı, tansiyon ilaçları değiştirilmelidir. ( Bu tedavi değişimlerinin branş hekimlerine danışılarak düzenlenmesi gerekir )
2)Besinler: Özellikle çocuklarda daha çok besin sebebiyetli ürtikerler olabilmekte ve sadece yiyerek değil temas ile de kabarma olabilmektedir. Katkı maddeli gıdalar yanı sıra( Benzoik asit türevleri, boyalar..) , süt ve süt ürünleri, deniz ürünleri, bazı peynir çeşitleri, yumurta, meyve(çilek, muz, kivi
vs),ceviz , fındık, yer fıstığı, şarap, çikolata, tatlandırıcılar sebep olabilmektedir.
3)Enfeksiyonlar: Viral, bakteriyel ve mantar enfeksiyonları ürtikerle beraber olabilmektedir. Bazı ürtikerli hastalarda mide ülserinde rol oynayan H. Pilori bakterisi yüksek bulunmuştur. İdrar yolu veya üst solunum yolu enfeksiyonları ve bağırsak parazitleri, ürtiker atağını tetikleyebilmektedir.
4)Otoimmün bazı hastalıklar ve kanserler de ürtikere neden olabilmektedir
5) Emosyonel stres, tozlar, polenler, aerosoller, kan ürünleri , arı, örümcek ve böcek sokmaları da ürtiker geliştirebilmektedir
6) Sıcak, soğuk, basınç,, egzersiz, su ve ultraviyole ile tetiklenen ürtiker çeşitleri de vardır.
Akut ürtiker vakalarının yarıdan fazlasında genellikle sebep bulunmaz, sorgulamaya rağmen bir neden bulunmuyorsa laboratuvar tetkiki yapmaya gerek yoktur. Hastaların kalbini kıran, hekime ve sisteme güvenini sarsan nokta burasıdır: ‘’ Hastanelik oldum, bir tahlil bile yapılmadı’’. Bu safhada, alerji
testlerinin de bir faydası yoktur, hatta vücuda allerjen verileceğinden, hastalığın şiddetini arttırma riski mevcuttur. Vücudu birden bire kabaran, kontrolden çıkan ve panikleyen hastaya uygun bir dille ; rahatsızlığının bir süre daha devam edebileceği, geceleri ve sabaha doğru artabileceği, ilaçlara
rağmen bir süre daha kabarabileceği, tahlile bu safhada gerek görülmediği, çoğunlukla kısa bir sürede atlatılabileceği , kliniğe göre ilaç dozajlarının ayarlanabileceği , ılık-serin duşların iyi geleceği ve yakın iletişimde olması gerektiği öğretilmelidir. Takibime giren ürtiker hastalarımı ertesi gün arayıp gecenin
nasıl geçtiğini sorgulamam, tedavi protokolümdedir. Küçük çocuk ve bebeklerin ailelerinin telaşlı hallerine sabırla ve ‘’doktor gibi değil, hekim gibi’’ yaklaşılmalıdır. Kronik ürtiker; sistemik bazı hastalıkların başlangıcında veya beraberinde olabilmektedir. Örneğin; SLE, Diabet, Romatoid Artrit, Pernisiyöz anemi, kanser çeşitleri vs.. Bu hastaların mutlaka 3. Basamak sağlık merkezlerine yönlendirilmesi ve tüm tetkiklerin yapılması gerekir. Buna rağmen hastaların % 70-90’ında sebebin bulunamadığı bilinmelidir. Bu hastaların tedavisi de sadece 3.basamak sağlık merkezlerinin verebildiği bir raporla aylık cilt altına yapılan bir iğne ile olmaktadır.
Tedavi Nasıl Olmalıdır?
Hekimin , sebep olabilecek faktörler konusunu dikkatlice sorgulaması, ihtimalleri elemesi ve uzak tutulmasını sağlaması , hastaya yeterli zamanı ayırıp arttırabilecek faktörler konusunda eğitmesi gerekir. Alkol, egzersiz , sıcak ve soğuk teması, tozlu ortam, katkı maddeli gıdalar, kuvvetli parfüm ve
kokular, sigara dumanı, böcek öldürücü ilaçlardan uzak durmak iyi gelecektir. Bu faktörler ürtikeri başlatmamış olsalar bile , devamına ve alevlenmelerine sebebiyet verebilir .Stres ve sıkıntının arttırıcı etkisi unutulmamalıdır. Vücuttaki herhangi bir enfeksiyon odağı ( çürük diş ,idrar yolu iltihabı, genital akıntı, bağırsak paraziti gibi ) olup olmadığı mutlaka sorgulanmalıdır. Hafif olgularda , antihistaminik dediğimiz alerji hapları ile kabarma ve kaşıntılar kontrol altına alınabilir. Hastalığın şiddeti ve süresi, kişiden kişiye değişir. Kabarmalar devam ederse, ilaç dozajları arttırılır. Yaygın ve dirençli durumlarda kortikosteroidler ve hatta hayatı tehdit eden durumlarda hastane ortamında Adrenalin enjeksiyonları gerekebilir.
Dr AYDA AŞKAR
DERİ VE ZÜHREVİ HASTALIKLAR UZMANI