Araştırma Grubu
Araştırmanın çalışma grubunu Çukurova Üniversitesinin farklı bölümlerinde öğrenim gören 202‟si
kız (%63) ve 118‟i erkek (%37) olmak üzere toplam 320 öğrenci oluşturmuştur; öğrencilerin yaş
ortalaması 22.14 olarak hesaplanmıştır. Çalışma grubunda yer alanların %11‟i köy, %6‟sı
kasaba/bucak, %25‟i ilçe, %15‟i şehir ve %42‟si bir büyükşehirde yaşıyor olduklarını ifade etmiştir.
Çalışma grubunda yer alan öğrencilerin en çok Akdeniz Bölgesinden (%66) oldukları görülmektedir.
Bu bölgeyi sırasıyla Güneydoğu (%12), İç Anadolu (%8), Doğu Anadolu (%6), Ege (%3),
Karadeniz (%3) ve Marmara (%2) Bölgeleri takip etmektedir.
Veri Toplama Araçları
Hudson ve Ricket Homofobi Ölçeği (HRHÖ): HRHÖ, eşcinsel bireylere yönelik tutumları ölçmek
amacıyla Hudson ve Ricketts (1980) tarafından geliştirilen 25 maddelik bir ölçektir. Araştırmada,
ölçeğin Sakallı ve Uğurlu (2001) tarafından uyarlanan 24 maddelik Türkçe formu kullanılmıştır.
Ölçeğin Türkçe Formu için hesaplanan iç tutarlık katsayısı. 94‟tür (Sakallı ve Uğurlu, 2001). Ölçekte
her bir madde 1 (hiç katılmıyorum) ile 6 (çok katılıyorum) arasında derecelendirmektedir. Ölçekten
alınan puanın yüksek olması, yüksek homofobi düzeyine işaret etmektedir.
Bem Cinsiyet Rolü Envanteri (BCRE): BCRE orijinal olarak 20 kadınsılık, 20 erkeksilik ve 20 sosyal
beğenirlik maddesinden oluşmaktadır ve bu maddeler karışık sırada tek bir ölçek halinde
uygulanmaktadır. Kişiler bu maddelerin, kendilerini ne ölçüde tanımladıklarını "1. Hiç Uygun Değil,
7: Tamamen Uygun" arasında değişen bir derecelendirmeyi kullanarak belirtmektedirler. Kadınsılık
(K) ve Erkeksilik (E) ölçeklerinden iki ayrı puan elde edilmektedir. Bu puanların ortancalarına
(median) göre deneğin androjen, erkeksi, kadınsı ve belirsiz cinsiyet rollerinden hangisine sahip
olduğu belirlenmektedir. Kadınsılık puanı kadınsılık ortancasının üstünde, erkeksilik puanı erkeksilik
ortancasının üstünde olanlar androjen; kadınsılık puanı ortancanın altında, erkeksilik puanı
ortancanın üstünde olanlar erkeksi; kadınsılık puanı ortancanın üstünde, erkeksilik puanı ortancanın
altında olanlar kadınsı ve iki puanı iki ortancanın altında olanlar da belirsiz cinsiyet rolüne sahip
olarak kabul edilmektedir (Dökmen, 1999).
Sanberk, İ., Çelik, M., & Gök, M. (2016). Üniversite öğrencilerinin homofobi düzeylerinin cinsiyet ve cinsiyet rolleri
açısından incelenmesi. Journal of Human Sciences, 13(3), 4011-4019. doi:10.14687/jhs.v13i3.4044
4014
Verilerin Analizi
Verilerin analizinde ilişkisiz örneklemler için iki faktörlü varyans analizi (ANOVA) kullanılmıştır.
Varyansların homojenliğine Levene F Testi ile bakılmış ve varyansların homojenliği koşulunun
karşılandığı belirlenmiştir. Varyanslar homojen olduğu için, anlamlı farklılıkların çıktığı gruplarda
farkın hangi gruplardan kaynaklandığını belirlemek amacıyla Post Hoc Test olarak Scheffe testi
kullanılmıştır. Tüm sonuçlar için hata payı üst sınırı 0.05 ve 0.01 olarak kabul edilmiştir.
BULGULAR
Üniversite öğrencilerinin homofobi düzeylerinin cinsiyet, cinsiyet rolleri temel ana etkileri ve her iki
değişkenin ortak etkileri açısından belirlemeyi amaçlayan bu araştırmada elde edilen bulgular aşağıda
sunulmuştur.
Öğrencilerin Homofobi Ölçeği‟nden aldıkları puanlara ait betimsel istatistikler Tablo-1‟de, desene
ait kenar ve gözenek ortalamalarının karşılaştırılmasına ilişkin iki faktörlü ANOVA sonuçları Tablo-
2‟de verilmiştir.
Tablo 1.
Cinsiyet Rolü ve Cinsiyete Göre Homofobi Ölçeği’nden Alınan Puanların Betimsel İstatistikleri
Kadın
Erkek
Toplam
n
X
S
n
X
S
n
X
S
Erkeksi
16
107.94
18.24
56
120.23
16.66
72
117.50
17.66
Kadınsı
74
115.26
17.36
-
-
-
74
115.26
17.36
Androjen
52
109.40
20.73
29
115.52
17.79
81
111.59
19.84
Belirsiz
60
107.52
17.40
31
108.09
17.55
91
107.71
17.36
Toplam
202
110.87
18.55
116
115.81
17.77
318
112.67
18.39
Varyans analizi sonuçlarına göre kadınların Homofobi Ölçeği‟nden aldıkları puan ortalaması
(X=110.87) ile erkeklerin puan ortalaması arasında (X=115.81) anlamlı bir fark vardır (F(1-311)=6.12,
p<.05). Buna göre, cinsiyetin homofobi üzerinde anlamlı bir temel etkisi olduğu ortaya çıkmıştır.
Ortalamalardan anlaşılacağı üzere cinsiyeti erkek olanların, cinsiyeti kadın olanlara göre homofobi düzeyleri
daha yüksektir.
Tablo 2.
Cinsiyet ve Cinsiyet Rolüne Göre Homofobi Ölçeği’nden Alınan Puanlara İlişkin İki Faktörlü Anova Sonuçları
Varyansın Kaynağı
sd
KT
KO
F
P
η2
Cinsiyet
1
1970.27
1970.27
6.12
.014
.019
Cinsiyet rolü
3
4465.40
1488.47
4.62
.004
.043
Cinsiyet*cinsiyet rolü
2
1075.87
537.93
1.67
.190
.011
Hata
311
100160.50
322.06
Toplam
318
4144320.00
Farklı cinsiyet rolü gösteren öğrencilerin puan ortalamaları karşılaştırıldığında, aralarında anlamlı
farkların olduğu görülmektedir (F(3-311)=4.62, p<.01). Bu sonuca göre, cinsiyet rolünün homofobi üzerinde
anlamlı bir temel etkisi vardır. Anlamlı farkların hangi cinsiyet rolleri arasında olduğunu görebilmek için
yapılan çoklu karşılaştırma testine göre, erkeksi cinsiyet rolü gösterenlerin homofobi ortalaması
(x=117.50), belirsiz cinsiyet rolü gösterenlerin ortalamasından (x=107.71) anlamlı derecede
yüksektir (p<.01). Ancak erkeksi cinsiyet rolünde olanların homofobi puanları, androjen ve kadınsı
Sanberk, İ., Çelik, M., & Gök, M. (2016). Üniversite öğrencilerinin homofobi düzeylerinin cinsiyet ve cinsiyet rolleri
açısından incelenmesi. Journal of Human Sciences, 13(3), 4011-4019. doi:10.14687/jhs.v13i3.4044
4015
cinsiyet rolünde olanların homofobi puanlarından anlamlı derecede farklılaşmadığı tespit edilmiştir.
Gözlenen tek anlamlı fark erkeksi ve belirsiz cinsiyet rolünde olanlar arasındadır; diğer cinsiyet
rolleri arasında homofobi puanları anlamlı derecede farklılaşmamaktadır. Ayrıca cinsiyet ve cinsiyet
rolü ortak etkisinin homofobi puanında anlamlı farka neden olmadığı tespit edilmiştir (F(2-311)=1.67,
p>.05). Eta kare değerlerine bakıldığında cinsiyetin homofobi üzerindeki etkisinin %02, cinsiyet
rolünün homofobi üzerindeki etkisinin %04 olduğu görülmektedir.
TARTIŞMA
Bu çalışmanın amacı üniversite öğrencilerinin cinsiyet, cinsiyet rolleri ve her iki değişkenin
homofobi düzeyi üzerinde, ortak etki gösterip göstermediğini incelemektir. Elde edilen ilk bulgu
biyolojik cinsiyeti erkek olanların, kadın olanlara göre anlamlı düzeyde daha fazla homofobik
olduğudur. Bu çalışmada elde edilen bu bulgu, daha once yapılan araştırmaların bulguları ile
örtüşmektedir (Kite ve Whitley, 1996; 1998; Bakır-Ayğar, Gündoğdu ve Ayğar, 2015; Sakallı ve
Uğurlu, 2001; Cullen, Wright ve Alessandri, 2002; Güney vd., 2004; Çırakoğlu, 2006; Lozano,
Verduzco & Diaz-Loving, 2009; Gormley ve Lopez, 2010; Costa ve Davies, 2012). Herek (1994)
birçok araştırma bulgusundan yola çıkarak kadınların erkeklere göre daha az önyargılı olduğunu
ortaya koymaktadır.
Bu çalışma neticesinde ulaşılan bir diğer bulgu üniversite öğrencilerinin homofobi düzeylerinin,
onların cinsiyet rolüne bağlı olarak farklılaşmasıdır. Farkın kaynağına bakıldığında erkeksi cinsiyet
rolünü gösterenlerin, belirsiz cinsiyet rolünü gösterenlere göre daha homofobik olduğu yönündeki
bulguya ulaşılmıştır. Cinsiyet rolleri toplumun öngördüğü şekilde erkek ve kadınlar açısından uygun
olan davranış kalıplarının öğrenilmesidir (Kolanowski, 2009). Spoden (1993) toplumların cinsiyetlere
yönelik sunduğu katı cinsel rol kalıplarının homofobiyle ilişkili olduğunu ileri sürmektedir. Nitekim
Buston ve Hart (2001) homofobinin, heteroseksüel kimliğin bir parçası olduğunu belirtmektedirler.
Herek‟e (2000) göre erilliği çok açık olan erkekler (eril cinsiyet rollerini baskın bir şekilde
gösterenler), kendi cinsiyetinden ve karşı cinsiyetten olanlarla ilgili daha basmakalıp yargılara
sahiptir. Dolayısıyla kendi cinsiyetini tipik olarak yansıtan erkekler, daha fazla homofobik eğilim
gösterebilmektedir. Buna göre, geleneksel erkeklik normunu yansıtan bireylerin homoseksüellere
karşı daha düşmanca tutum içerisinde olabilmektedir (Simon, 2008). Nitekim bu araştırmada elde
edilen bulgu, bu görüşü desteklemektedir. Ancak homofobinin cinsiyet rolü açısından
farklılaşmadığını gösteren çalışma bulgularının da olduğu dikkate alınmalıdır (Cullen vd., 2002).
Esasında bu çalışmada cinsiyet ve cinsiyet rolleri değişkenleri için hesaplanan eta kare değerlerinin,
homofobik eğilim üzerinde açıklama gücünün çok da yüksek olmadığı görülmektedir.
Araştırmada neticesinde beklenen bulgulardan biri erkeksi cinsiyet rolü gösteren erkeklerin, kadınsı
cinsiyet rolü gösteren erkeklere göre daha belirgin homofobik eğilim gösterecekleri yönündeydi.
Fakat örneklemdeki 118 erkek üniversite öğrencisinden hiçbiri kadınsı cinsiyet rolünü
yansıtmadığından bu karşılaştırma yapılamamıştır. Esasında bu bulgu erkeklerin kendi cinsiyetlerine
özgü toplumsal cinsiyet rollerinden sapmadıklarını göstermektedir. Türkiye gibi erkek egemen ve
geleneksel bir toplumda (Aktaş, 2013) böylesi bir bulgunun ortaya çıkması anlaşılabilir bir
durumdur. Buna karşın kadınlar toplumun kendileri için tasarladığı cinsiyet rollerini göstermekle
birlikte, erkekler için tasarlanan rolleri de gösterebilmektedir. Kadınların toplum içerisinde (eril
kodlar taşıyan kamusal alanda) nispeten daha fazla rol üstelenmeye başlamaları, onların karşı
cinsiyete özgü atfedilen rolleri göstermelerine aracılık etmiş olabilir. Kadınların erkeksi (eril) olması
yönünde toplumsal itirazlar, erkeklerin kadınsı olması yönündeki toplumsal itirazlardan daha az
yoğunluktadır (Kite ve Whitley, 1998). Bir diğer ifadeyle erkeklerin kadınsı olması toplumda daha az
hoşgörüyle karşılanmaktadır.
Sanberk, İ., Çelik, M., & Gök, M. (2016). Üniversite öğrencilerinin homofobi düzeylerinin cinsiyet ve cinsiyet rolleri
açısından incelenmesi. Journal of Human Sciences, 13(3), 4011-4019. doi:10.14687/jhs.v13i3.4044
4016
Araştırmada elde edilen önemli bir diğer bulgu da homofobi üzerinde cinsiyet ve cinsiyet rollerinin
ortak etkisinin olmamasıdır. Her bir değişken üniversite öğrencilerinin homofobik eğilimleri
üzerinde özgül bir farka yol açarken, bu iki değişkenin ortak olarak neden bir farka yol açmamış
olması elde edilen ilginç bulgulardan biridir. Bunun muhtemel sebeplerinden biri biyolojik cinsiyet
ile toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin kavramsal ayrımın netlik taşımıyor olmasıdır. Nitekim
Türkiye‟de yapılan bir çalışmada (Çelik, Yurtal ve Akgül, 2016), cinsiyet ve cinsiyet rolü
kavramlarının toplum tarafından bilinçli bir biçimde değerlendirilmediğini, her iki kavramın eş veya
yakın anlamlı olarak kullandığını ortaya koymaktadır. Oysa biyolojik cinsiyet sosyal çevre tarafından
belirlenmezken, toplumsal cinsiyet içinde yaşanılan toplumun değer yargılarından etkilenmektedir.
Buna göre bir erkek kadınsı, bir kadın ise erkeksi cinsiyet rolünü daha baskın yansıtabilmektedir.
SONUÇ VE ÖNERİLER
Bu çalışmada elde edilen bulgular erkeklerin ve toplumsal cinsiyeti erkeksi olanların daha fazla
homofobik olduğunu göstermektedir. Homofobi sadece bu çalışmada ele alınan değişkenlerden
etkilenmemektedir. Türkiye gibi ataerkil ve geleneksel bir toplumda anahtar kavramı homofobi olan
ve bu tür bir fobinin gelişmesinde etkili olabilecek diğer değişkenlerin (homoseksüel biri ile tanışık
olma, yaşamının büyük bir çoğunluğunu nerede geçirdiği, yaş, dindarlık, cinselliğe karşı tutum,
politik yönelim ve kişilik özellikleri gibi) dikkate alındığı çalışmalara gereksinim duyulmaktadır.
Ayrıca bu çalışmanın örneklemini üniversite öğrencileri oluşturmaktadır; farklı örneklem grupları
üzerinde bu çalışmanın yinelenmesinin faydalı olabileceği düşünülmektedir. Yapılabilecek
çalışmalardan biri de homoseksüel olanların içselleştirmiş homofobilerinin incelenmesidir. Ayrıca
homoseksüellere karşı veya homofobiyi azaltmaya dönük deneysel çalışmaların yapılmasına ihtiyaç
duyulmaktadır.