Tükenmişlik sendromu, kronik mesleki stresin bir sonucu olarak duygusal, motivasyonel ve fiziksel tükenmenin sosyo-psikolojik bir olgusudur. Uzun süreli duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel ve mesleki başarıların azalması olarak kendini gösterir. Toplumsal değişim ve iş durumundaki dönüşümün ışığında, tükenmişlik sorununa olan ilgi son on yılda artmıştır. Bununla birlikte, belirli bir bilgi olarak kabul edilenler ile yayınlanmış görüş arasında göze çarpan bir tutarsızlık vardır. Bugüne kadar, genel kabul görmüş bir tükenmişlik tanımı veya bağlayıcı tanı kriterleri yoktur. Şu anda en yaygın açıklamaya göre, tükenmişlik sendromu tükenme, duyarsızlaşma ve performansta azalan memnuniyet ile karakterize edilmektedir. Etiyoloji nedeniyle tükenmişlik günümüzde çoğunlukla başarılı bir şekilde ele alınamayan kronik stresin bir sonucu olarak kabul edilmektedir. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), tükenmişlik sendromunun tedavisinde kullanılan terapi yöntemleri içerisinde bilimsel olarak etkinliği kanıtlanan tek terapi ekolüdür. Bu yüzden, tükenmişlik sendromundan muzdarip bireylerin Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) desteği alması önerilmektedir.
Tükenmişlik sendromu her ne kadar bireyin sosyal ve psikolojik yaşamını altüst etse de tedavisi kolay ve oldukça etkilidir. Sendromun ilerlemişlik düzeyine bağlı olarak hastalığın tedavi süreci de değişkenlik gösterir. Şiddetli olmayan durumlarda sendrom bireyin kendi kendine alacağı önlemler, iş yaşamında ve sosyal hayatında yapacağı düzenlemeler ile büyük ölçüde ortadan kaldırılabilir. Bunun sağlanabilmesi için mutlaka ruh sağlığına ilişkin muayenelerin yapılmış olması gerekir. Bu görüşmeler esnasında sendromun ortaya çıkışında rol oynayan faktörler belirlenerek tedavi sürecinde bu faktörlere yönelik önlem almak hedeflenir. Sendromun aşırı şekilde şiddetlenmiş ve ilerlemiş olduğu, kişinin iş yaşantısına veya günlük hayatına devam edememesine neden olduğu durumlarda hekim tarafından önerildiği takdirde ilaç tedavisi gerekli olabilir.
Psikolojik tedavi sürecinde hastalığa yol açan etkenlere yönelik düzenlemelerin ardından bireyler kendilerine yeterli miktarda vakit ayırmaya, hobiler edinmeye ve bunları hayatının bir parçası haline getirmeye özen göstermelidir. İş hayatına ilişkin kafasında büyüttüğü sorunlar var ise iş saatleri haricinde bu konuları kafasından uzaklaştırmayı, bir diğer deyişle işi işte bırakmayı denemelidir. Yeterli miktarda dinlenmek, uyku düzenine gereken hassasiyeti göstermek ve dengeli beslenmek de tedavi sürecinde oldukça önemlidir. Ayrıca düzenli olarak spor yapmak da mutluluk hissi veren hormonların kandaki düzeylerinin yükselmesine neden olarak tükenmişlik sendromu ile mücadele sürecine destekte bulunur. Bu nedenle düzenli bir egzersiz planı belirlenerek buna sadık kalmak faydalı olacaktır.
Sevgiler