Aile olarak ilk yapılması gereken travmanın devamının önlenmesidir. Böylece ruhsal etkilenme artmamış olacaktır. Fiziksel uzaklaşılacak bir durumsa ortamdan uzaklaşmak, bu mümkün değilse de çocuğun yanında işitsel, görsel maruziyetin azaltılması uygun tutum olacaktır.
Ebeveyn olarak hiçbir şey olmamış gibi davranmak veya duyguları saklamak yerine duruma uygun duygusal tutumda ve sakin kalarak yaşına uygun bilgi vermek ve varsa çocuğun sorularını cevaplamak önemlidir.
Çocukta travma sonrası keyifsizlik, öfke, hayal kırıklığı gibi duygular, kazanılan becerilerde geriye gitme –alt ıslatma başlaması gibi- durumları, uyku ve iştahta bozulmalar, ders başarısında gerileme, sosyal iletişimde azalma, oyunlarda travmatik olayı yineleme ortaya çıkabilir.
Çocukta ruhsal etkilenme var ancak bu konuda hiç konuşmuyorsa ailenin konuya giriş yapması gerekebilir. “Bu konuda seninle biraz konuşalım mı? Ben…. hissediyorum daha önce ….. olduğunda da benzer hissetmiştim. Sen ne hissediyorsun, aklından neler geçiyor?”
Hayatın akışında çocukları tüm travmalardan korumamız mümkün olmayacaktır. Örnek olarak yakın birinin ölümü bu durumlardan biridir. Akvaryumundaki balık veya yetiştirdiği bitkinin ölümü gibi daha küçük şiddetli travmaları fırsata çevirip uygun tutum alma konusunda çocuğa rol model olabilirsiniz.
Çocuğun rutinini tekrar hayata geçirmek, keyif aldığı davranışları sürdürmeye çalışmak travmanın etkisini azaltmada yardımcı olacaktır.
Çocuğun başetme becerisinin iyi olması, aile ve akran desteğinin yeterli olması normale dönme sürecini hızlandıracaktır.
Bu sürecin her aşamasında çocuk psikiyatri muayenesine gelebilirsiniz ancak uzun süredir devam eden, şiddetli ruhsal tepkiler durumunda süre kaybetmeden başvuru önem kazanacaktır.