İşte Bu Doktor İndir

TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU 

Travma. bireylerin yaşadıkları olumsuz hayat olaylarına reaksiyon olarak gösterilen özellikle kaza geçirmek, tecavüz- tacize maruz kalmak ve olumsuz doğa olayları yaşamak gibi durumlarla bireylerin hayatlarını olumsuz etkileyen tepkiler şeklinde açıklanmaktadır.(Taycan, Yıldırım, 2015: 312) Birey üzerinde travma oluşturan olay ise, bireyin bedensel bütünlüğünü, hayatını, değer verdiklerini, evren ve diğer insanlar hakkındaki düşüncelerini tehdit altında bırakan olgular şeklinde değerlendirilmektedir. Olumsuz doğa olayları, Yaşamı tehlikeye atan sağlık problemleri, işkenceye ve çeşitli saldırılara maruz kalma ya da şahit olma travma yaratan olguların kapsamında incelenmektedir. Bireylerin hayatında fazlasıyla fiziksel, psikolojik ve sosyal alanlarda farklılaşma, travma oluşturan olay ve olgular sonucunda gerçekleşebilmektedir. (Yazıhan, Yelboğa, 2019: 446)

TSSB, bireyde travma oluşturan bir olay ardından meydana gelen, bireyde aşırı uyarılmışlık hali ve travmatik olayı tekrar hatırlatacak ya da olayı çağrıştıracak uyarıcılardan kaçınma halidir. Bireyde travma oluşturan olayları rüyalar aracılığıyla tekrar yaşama belirtileri ile seyreden, en az bir ay süregelen ruhsal bozukluk biçiminde tanımlanmaktadır.(Hocaoğlu, 2013:81)  TSSB sevilen birinin kaybı, ölüm tehditleri,  önemli yaralanma, cinsel ve fiziksel şiddete maruz kalma ya da bireyin yakın çevresi üzerinde travma oluşturan olayları öğrenmesi sonucu meydana gelebilmektedir. İstemsiz olarak çeşitli yollarla bireyin aklına gelen travmatik olay, bireye içsel tepkiler ve dışsal tepkiler verdirebilmektedir. (Başcıllar, Lotfi, 2017 :276)

Diğer bireyler için sıra dışı olmayan ve ya  bir felaket olgusu olarak algılanmayan olayların, bireyde kişisel bir anlam taşıması sebebi ile posttravmatik stres bozukluğuna neden olduğu görülebilmektedir. Bununla birlikte, kişilerin sebep olduğu travma etkisi yaratan olayların, doğal yıkımlardan çok daha fazla PTSB’yi ortaya çıkardığı da yapılan çalışmalar sonucunda elde edilmektedir.(Akın, Aykır, Karabağ, Ozan, Yavuz, 2020:101)

Travma, ruhsal olarak yaralanmadır. Bireylerin yaşadıkları çoğu olaylar onları yaralamak ve travmatize etmek için yetmektedir.  Ancak her travmaya sebep olacak olay bireyde TSSB ile sonuçlanmamaktadır. TSSB’nin yaşanılan travmanın tekrarlı ve sürekli biçimde akla gelmesine, olayla alakalı bazı kesitlerin bireyin gözünden film şeridi şeklinde geçmesine, anksiyete ve stres seviyelerinin sürekli olarak fazla olmasına, travma oluşturan olayla alakalı kabusların görülmesine, mental olarak aşırı ruhsal bir hastalık durumunun hissedilmesine, bireyde çaresizlik duygularının, dehşet duygularının hissedilmesine sebebiyet veren olaylar sonucu edinilmiş deneyimlerin baş etme mekanizmalarında yoğun hasra sebebiyet verdiği bilinen ve travmanın sonrasında kendini gösteren bir psikopatoloji olduğu bilinmektedir. Başa çıkma mekanizmalarını hissedilen olumsuz duygular ile birlikte etkisini gösteren etmenlerden biri de, bazı travmatik yaşantıların bireyin kendi eseri olduğunu ve suçlusunun kendisi olduğunu düşünmesidir. 

Travmatik olay sonucu oluşan olayın başlıca etkilerini atlatmadan karşılaşılan stres haline ikincil travma denilmektedir. İkincil travmada, travmatik olay ile birlikte alkole bağımlılık, toplumsal uyumda sorun, depresyon vb. Rahatsızlıklar da görülebilmektedir. Travma yaşamış olan kişilerin güçlü yönleri üzerine vurgu yapmak, baş etme konusunda destek vermek ve motivasyonlarını arttırmak travmatik olayın birey üzerindeki gücünü azaltmakta ve travmanın oluşum sürecini engelleyebilmektedir. (Katip, 2021:21)

TSSB’nin semptomlarının kendini göstermesini etkisi altına alan risk faktörleri bulunmaktadır. Ve bu faktörler bireyin kişiselliğine özgü kötü inançları, geçmişte yaşanılan durumların öyküleri, erken dönemlerde gerçekleşen travmaları ,yaşanılan  bu travmaların türü, düzeyi ve ne kadar sürdüğü şeklindedir. Travmaların türü oldukça önemlidir. Travmalar bireylerin ve olumsuz doğa afetlerinin sebep olmasıyla gerçekleşmektedir (Adam Karduz, Ercan, Kuc, 2020:518). Bireylerin sebep oldukları travmaların etkisinin, olumsuz doğa afetlerinin etkisinden daha şiddetli olduğu yapılan çalışmalarla desteklenmektedir. Bireylerin sebep oldukları travmalar, TSSB açısından incelendiğinde, kişi artık çevresindeki ve dünyadaki insanları güvenilir görmemektedir. Bunun nedeni ise bireyin yaşadığı travma oluşturan olay sonrasında hissettiği suçluluk, yetersizlik ve değersiz hissetme duyguları, diğer bireyler ve dünya ile alakalı düşüncelerini, diğer bireylerden beklentilerini ve onlarla iletişimlerini yoğun bir biçimde etkisi altına aldığı görülmektedir. Travma tüm bireyler için yaş farketmeksizin yıkıcıdır. Bireyi yaralayan bu ruhsal yıkımın temelli bir hasara sebep olmaması için tedavisi gerekmektedir. Ve tedavisi için kullanılan çeşitli terapi yöntemleri vardır. (Sağlam, Şener, 2020:193)

BDT, modern ruhsal bilim içerisinde düşüncelerin de rolunu vurgulayan ilk kişi, Albert Ellis’tir. Ellis düşünsel duygulanımcı terapiyi kurmuştur. Ve burada bireylerin psikolojik problemlerinin ciddi oranda akılcı ve realistik olmayan hatalı düşüncelerden kaynaklandığını vurgulamaktadır. (Sargın, Türkçapar:13)

Bilişsel davranışçı terapi düşündüklerimizin, hisslerimizi ve davranışlarımızı etkilediğini öne süren yapılandırılmış bir terapidir. Bu terapi bilişsel yöntemleri, davranışsal yöntemleri ve sorunları çözmeye yönelik yetenekleri içerisinde barındırırken emosyonel, sosyal ve gelişimsel öğeleri de göz ardı etmez.(Özcan, Gül Çelik, 2017: 115) Bilişsel kuram, kişilerin zihinsel yapısına kavramsal nitelik kazandırırken incelediği bilişleri iki başlıkta inceler bunlar; şemalar ve otomatik olan düşüncelerdir. Şemalar, kendi aralarında ise temel ve ara inançlar olarak ayrışabilmektedir. 

Otomatik düşünceler; bilişi oluşturan imgesel ve sözel parçalara denir. Fikirlerin otomatik şekilde adlandırılmasının sebebi birey zihninde aniden oluşan düşüncelerin ve resimlerin varlığıdır. Bilişsel davranışçı terapi çoğunlukla duygusal problem yaşanılan anlarla birlikte görülen, aniden oluşan olumsuz otomatik fikirlerle ilgilenmektedir. Genellikle bu fikirler fark edilmiyorken, bu düşüncelerle birlikte oluşan hisler fark edilmektedir. (Ünver, Perdahlı Fiş, 2019: 134)

Ara inanç; otomatik düşüncelerin sebepleri altında yatan ara inançları tayin etmek çok daha zordur. Otomatik düşüncelerde bulunan ortak ve yineleyici temalardan, derine inme yöntemi kullanılarak veya ölçekler sayesinde ara inançlar gün yüzüne çıkarılabilir. ‘Eğer ve -meli,-malı’ gibi gereklilik fiillerini içeren fikirler ara inançlar olabilmektedir. Bu inanç türü, bireylerin kendilerini kötü temel inançlardan korumak için geliştirdikleri ve kullandıkları tampondur. BDT’ de hedef, bireylerin kendileri için bilinçsiz bir şekilde oluşturdukları katı kuralların fark edilmesini sağlayarak bu kuralların değiştirilmesi, değiştirelemese bile esnetilmesidir. Temel inançlar; çeşitli kaynaklarda şemalar şeklinde adlandırılmaktadır. Kişinin kendine özgü ve çevreye özgü bilgiyi ne şekilde düzenleyeceğini, farklı konulardaki tahminlerini içeren temel inançlardır. Geçmişte yaşanılan olayların deneyimlenmesi sonucunda oluşurlar. Beck bu inançları çaresizlik hissi, sevilmeme hissi ve değersizlik hissi şeklinde üç grupta ele almıştır. 

BDT çoğunlukla üç evreden oluşmaktadır. Başlangıç aşamasında bireyin var olan problemi değerlendirilir. Terapinin aktif bir şekilde ilerlemesi için hasta ve hastanın ailesine psikoeğitim verilir. Belirtiler, belirtileri ortaya çıkartan faktörler, duygusal ve bilişsel özelliklerin belirlenmesinin ardından tedavi programı oluşturulur. Bu aşamalar tamamlandıktan sonra orta evre aşaması başlar. Bu aşamada bireyin ana belirtileri ile doğru orantılı olan BDT ve müdahaleler  uygulanmaktadır. Belirtiler ciddi bir azalma gösterdiğinde bu evredeki çalışmalar tamamlanır ve bireyler baş etme becerisi edinir. Son evre genelleme, yineleme ve sürdürümü önleme yöntemlerine yoğunlaşır.  Tedavi hafifletilir ve bireye daha fazla sorumluluk yüklenir.(Özcan, Gül Çelik, 2017:116)

BDT seansları ayaktan tedavi gören bireyler için haftada 1 ya da 2  kez uygulanmaktadır. Seanslar esnasında ara ara ev ödevlerinin uygulanması amacıyla yeterli vakit olmasına edilmesi gerekmektedir. Yatarak tedavi alan bireylerde günlük seanslarla birlikte yoğun bir BDT planı da uygulanabilir. Birey için en etkili yaklaşım, danışmanın bireyin özelliklerine uygun olacak şekilde karar vermesidir. 

TSSB’ yi tanımlamaya yönelik bazı kuramlar çerçevesinde çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Travma sonrası stres bozukluğu için bilişsel davranışçı terapinin maruz bırakma yöntemini içerdiği ve travmaya bağlı davranışsal kaçınmayı ve bilişsel kaçınmayı amaçladığı belirtilmiştir. Bilişsel davranışçı terapi, travmatik durumlara yoğunlaşmanın yanı sıra kaygı ile başa çıkma ve psikoeğitim yöntemlerini içinde barındıran yapılandırılmış tedavi tekniğidir. Travma sonrası stres bozukluğuna sahip bireylerde uygulanan bilişsel davranışçı terapi tekniklerinden biri, bireyin kaygı seviyesi azalıncaya dek travmatik olay ile alakalı kaygı oluşturan durumlarla yüzleşmeye odaklı tekniktir. Bir diğer teknik ise travmatik durum ile ilgili bireyin sahip olduğu hatalı inançların tespit edilip yerine realistik inançların getirilmesini hedefleyen tekniktir. 

TSSB’ de uygulanan terapi tekniklerininin hedefleri;

  1. Bireyde korku oluşturan durumlarla karşı karşıya kalmanın ve bunun kontrolünü sağlamayı öğrenmenin ciddiyetine yoğunlaşarak, travmatik olayla güvenli bir biçimde yüzleşmeyi amaçlar. Görüntüleme, yazma ya da travmatik durumun yaşandığı sahne ziyareti şeklindeki uygulamalar esnasında bireylere duygularını kontrol etme konusunda destek olunur. 
  2. Bireylerin aklına olaylar olduğundan farklı bir şekilde gelebilir. Gerçekçi olmayan suçluluk hissi ve utanç duyma gibi hislere kapılabilirler. Amaç bireyde kaygı oluşturan olumsuz anıların mantıklı ve realistik hale dönüştürülmesidir. 
  3. Bireyler başa çıkma yöntemlerinin öğrenilmesi ve uygulanması ile kaygı ve anksiyete düzeylerinin nasıl, ne şekilde azalabileceğini görürler. Bireyin olumsuz anılara sağlıklı bir şekilde bakabilmesi hedeflenir.

Travma sonrası stres bozukluğunda uygulanacak olan BDT tek bir olay örüntüsüne bağlıysa , seanslar 45-60 dakika kadar sürmekte ve 8-12 seans yapılmaktadır. Seanslar esnasında travmatik olaya dair tartışmalar yer alıyorsa seans süreleri uzayabilmektedir. İlk görüşme ve diğer görüşmelerde de bireyle terapötik ilişki oluşturmak ve bireyi travmatik olaylara maruz kalan bireylerde meydana gelebilecek durumlar konusunda bilgilendirmek, gevşeme tekniklerinden söz etmek, anlatmak ve bireyi bu teknikleri uygulama konusunda eğitmek biçiminde olmalıdır. Maruz bırakma çoğunlukla bireyin travmatik olaya dair anılarını zihninde tekrar canlandırarak anlatması ya da  bu anılarını hikaye şeklinde yazmasının sağlanması biçininde olur. (İzci, Ünveren, 2016: 35)

EMDR, bilişsel yaklaşım, davranışçı yaklaşım ve danışanı merkez alan yaklaşımlar gibi çeşitli yaklaşımları birleştiren kapsamlı bir tekniktir. göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme ile ilgili bir terapi türüdür.(Atasoy, Atik, Girgeç, Kardeş, Saraçlı, 2021: 493) EMDR ilk olarak Shapiro tarafından 1987’de travma oluşturan yaşam olaylarının tedavisinde uygulanmak üzere geliştirilmiştir. Çeşitli psikoterapi öğelerini içerisinde barındıran, standartlandırılmış tedavilere sahip, bütüncül ve çok güçlü bir psikoterapi tekniğidir.(Balıbey, Balıkçı. 2013:96)  Bu teknik uzun bir zaman dilimi almayan, kısa süre devam eden müdahale tekniği olması ile birlikte kısa süre içerisinde iyileştirici etkilerini göstermekte ve hızlı sonuçlar alınmasına yardımcı olmaktadır. (Bayram, Demirtaş, Duman, 2018:143) 

Shapiro EMDR tekniğinin fazlasıyla ayrıntılı planlanmış olduğunu, birbirini takip eden aşamalardan oluştuğunu, aşamalardaki herhangi bir aksaklık olduğunda ise sonraki aşamaya geçilemeyeceğini vurgulamıştır. (Asarlı Tokgöz, 2018:528)1. Aşama: Danışanın geçmişi üzerine odaklanılır, 2. Aşama: Hazırlık evresi, 3. Aşama: Değerlendirme evresi , 4. Aşama: Duyarsızlaştırma, 5. Aşama: Yerleştirme, 6. Aşama: Bedeni tarama, 7. Aşama: Kapanış, 8. Aşama: Yeniden değerlendirme aşaması şeklinde tanımlanmaktadır. Bahsi geçen aşamaların ne kadar süreciği hastaya bağlıdır. İlk aşamada, bireyin geliş hikayesi alınır, bireye EMDR uygulanmasının doğruluğuna karar verilir hastalığın temelini oluşturacak geçmiş yaşantılar, var olan tetikleyiciler, ihtiyaçlar değerlendirilir ve tedavi programı oluşturulur. İkinci aşamada, bireyle terapötik bağlamda bir ilişki oluşturulur, bireye EMDR hakkında bilgi verilir.(süreç, sürecin etkileri ve süreç aşamaları), realistik beklentiler oluşturulur, öz kontrol öğretilir,  korku ve kaygı hakkında bilgilendirmeler yapılır, danışanla verimli bir tedavi süreci sağlanır. Üçüncü aşama ise değerlendirme evresi olarak adlandırılır. Hedefin açıkça ve kapsamlı bir biçimde belirlendiği aşama olarak ele alınmaktadır. Bireyin anı tanımlamasının ardından, o anın temsilini en iyi gerçekleştiren resmin seçilmesi istenmektedir. Resme baktığında birey kişisel olarak kötü bir inanç besler, sonrasında bireyden tekrar kişisel olumlu bir inanç seçmesi istenir. Bu seçtirilen inanç, beşinci aşamada kullanılmak üzere elde edilmiştir. Son olarak, bireyin rahatsızlık hislerini, vücudunun hangi bölgesinde hissettiği belirlenerek diğer aşamaya geçilir. Dördüncü evrede hedeflenen duyarsızlaştırmadır. Bireye iki yönlü uyarı verilip, arada bir bu uyarıların kesilip bireye onda nelerin canlandığı sorulur. Soruların içeriğini duygusal, davranışsal, bilişsel ve işlevsel anılar ya da durumlar oluşturabilir. Beşinci evrede amaç, bireyin sıkıntı yaşamaksızın bir şeyler anımsaması ile başlar. Oluşan yeni pozitif bilişin yerleştirilmesine yoğunlaşılır. Altıncı evre beden taramasını içermektedir. Bireye gösterilen resmin pozitif bilişe yoğunlaşırken bireyin vücudunda bir gerginlik olup olmadığına bakılmalıdır. Eğer bir sorunla karşılaşılırsa birey rahatlayana dek işlemeye devam edilmelidir. Yedinci evre kapanış evresidir. Bireyden işlemenin yeterliliğine bakılıp, kendisinin yeni farkındalıkları oluşursa onları inceleyip not etmesi istenmektedir. Bireyin EMDR oturumundan bilişsel açıdan olumlu ve güvenli bir şekilde ayrılması hedeflenir. Ancak yeniden yapılandırılma süreci tam olarak verimli olmadıysa ve sonraki aşamaya işlenecek materyal var ise bu konuda  bireyin bilgilendirilmesi, var olan materyalin sonraki aşamada inceleneceği belirtilmelidir.  

Sekizinci evre ise tekrar değerlendirme aşamasını içeren evredir. Önceki evrede kullanılan tekniğin hafta süresince bireyde nasıl bir etki bıraktığı soruları sorulan ve yeni hedeflere ve amaçlara karar verilerek başka bir EMDR seansına geçilen evredir. Yeniden değerlendirme evresi, EMDR sürecinin etkin olup olmadığını, yoğunlaşılacak yeni konuları ya da hareket yönünü saptar. EMDR’nin sekiz aşaması esnasında yapılacak seans sayıları bireyin sorunlarının türüne ve bireyin geçmiş hayat hikayesine bağlı bir şekilde değişir. EMDR’nin TSSB tedavisinde etkin bir role sahip olduğu kanıtlanmıştır..( Asarlı Tokgöz, 2018: 532) EMDR’nin çoğu tedavi yöntemine oranla daha kısa sürede, daha hızlı bir iyileşme sağladığı görülmüştür. Travmatik olaya maruz kalan bireyler için kolayca öğrenilebilir ve kolayca uygulanabilir tedavi tekniklerinden olan EMDR, klinik alanda kullanımının çoğalması ve bu bireylerin iyileşme süreçlerini hızlandırmasına katkı sağlayacaktır. TSSB’ ye sahip bireylerde BDT ve EMDR gibi tedavilerin kullanılması bireylerin yaşam standartlarına ve günlük işlevselliklerinde olumlu bir katkı sağlayacağı görülmüştür.(Kavakçı, Kuğu, Yıldırım, 2010:43)

OLGU

Y Hanım Büyükşehirde yaşayan, on yıllık evli olan, iki çocuk sahibi, 37 yaşında bir doktordur. Fiziksel görünüşü ve bireysel bakımı orta seviyededir. Göz teması kurmakta, öfke duymakta, ses düzeyi yüksek bir şekilde konuşmakta, genellikle ağlamaktadır aynı zamanada üzgün ve çökkün görünmektedir. Yaklaşık beş ay öncesinde kocası tarafından başka biri ile aldatıldığını öğrenmiştir. Bu durumun yıkıcılığı nedeni ile psikolojik destek almak için başvurmuştur. Y Hanım ile görüşmeler, 2019 yılında özel bir psikolojik danışmanlık kliniğinde yapılmıştır. Görüşmeler toplamda on seans sürmüştür. Bu seanslarda EMDR terapisi tekniği uygulanmış  ve kullanılan tekniğin ilk beş tanesine bu çalışmada yer verilmiştir. Görüşme esnasında tutulan kayıtlar ve bir araştırma sunumu olarak yayımlanması amacıyla Y Hanımın kendisinden izin istenmiştir. Bununla beraber bu kayıtlar bireye dair herhangi bir kişisel bilgi içermemektedir. 

1.seans: seans esnasında EMDR tekniğinin birinci basamağı olan bireyin geçmişi ile ilgili yaşam öyküsü alınmıştır. Y Hanım geceleri uyku problemleri olduğu, uykuya daldığında uyumaya devam edemediği, kötü rüyalar, kabuslar gördüğü, artık en küçük şeylere bile tahammül edemediği, sürekli olarak ağladığı, unutkanlık yaşadığı, kocası tarafından aldatıldığı aklına geldiğinde ise kalbinde çarpıntılar başladığı, baş dönmesi yaşadığı, iştahında azalma olması nedeniyle çok kilo verdiğinden şikayet ederek destek almak için terapiye başvurmuştur. Ve olay yaşanmadan önce kendisinin bu tür problemler yaşamadığını dile getirmiştir. 

Y Hanım, eşi tarafından aldatıldığını, çalıştığı yere kocasının birlikteliği olan kişi tarafından bir çiçek ve içerisinde bulunan notun gönderilmesi ile öğrendiğini, öğrenmesinin hemen ardından eşi ile iletişime geçtiğini, eşinin hemen Y hanımın çalıştığı yere geldiğini ve olay karşısında hiçbir tepkide bulunmadığını ve aldattığını kabul ettiğini paylaşmıştır. Danışan Y Hanım, eşinin aldattığını inkar etmediği ve kabul ettiği anın bir türlü aklından çıkmadığını, gözünü ne zaman kapatsa o sahnenin canlandığını bildirmiştir. Görüşme esnasında Y Hanım, ‘eşinin çalışma merkezine giderek, eşinin birliktelik yaşadığı kişi ile karşı karşıya kaldığı’ sahneyi sürekli olarak hatırladığını, bunlar ile birlikte’ evindeki dikiş aleti, karahindiba çiçeği, beyaz BMW otomobiller, kocasının ona sarılışları’ gibi, uyarıcıların olayı tekrar tekrar yaşamasını tetiklediği saptanmıştır. 

Y Hanım’ın geçmiş aile ilişkileri ve geçmiş çocukluk dönemindeki yaşantıları hakkında bilgiler edinilmiştir. Dört kardeşten oluşan bir ailede ikinci çocuk olarak doğduğunu, annesinin baskın, eleştirici, küskün, sinirli ve otoriter bir yapıya sahip olduğunu, babasının ise varlığının, yokluğunun belli olmadığı, pasif bir yapıya sahip olduğunu belirtmiştir. Çocukluk döneminde kendisini yaralayan hiçbir travmatik olay yaşamadığını, ancak annesinin kendisine ve diğer çocuklarına karşı olan tutumlarını hatırladığında hala devam eden, anlatmakta zorlandığı bir irkinti olduğundan söz etmektedir. Y Hanımın anlatmaya çalıştığı bu hislerin, çocukluk çağında ebeveyn tarafından reddedilme, ilgisiz kalma, ihmalkarlık, değersizlik duygularının hissedilmesi gibi yaşanmış olabilecek travmalarla ilgisinin olabileceği düşünülmüştür. 

Y Hanım uyku problemi yaşadığını, eşi tarafından terk edildiğine dair kötü rüyalar ve kabuslar gördüğünü, yaşadığı olayın sürekli olarak gözünün önünde canlandığını, en küçük şeye bile sinirlenip çok fazla tepkiler verdiğini, yaşadığı unutkanlıklar olduğunu, düşüncelere dalıp gittiğini, aldatıldığı olayı hatırladığı her anda kalp çarpıntısı yaşadığını, başının döndüğünü ve yemek yiyemediğini iştahında azalma olduğunu belirtmiştir. Danışman Y Hanım’ın klinik tablosunu değerlendirdiğinde DSM-V tanı kriterleri ışığında Y Hanım’da travmatik olay sonrasında gerçekleşen, travma sonrası stres bozukluğu olduğunu görmektedir. (Sağlam, Şener, 2020 : 195)

2.Seans : EMDR’a göre hazırlık evresi olan bu aşamada, Y Hanım’a EMDR tekniğinin ne olduğu ve sürecin nasıl olduğu hakkında bilgilendirmeler yapılarak, yaşadığı bu travma oluşturabilecek olay üzerinde çalışmak amacıyla onay alınmıştır. Y Hanım’a seans esnasında ya da seans süreleri arasında karşılaşabileceği sıkıntı veren durumlarla başa çıkabilmesi için ‘güvenli bir yer egzersizi’ yapılmıştır. 

Güvenli bir yer egzersizi, sekiz basamakta gerçekleşen bir gevşeme egzersizidir. Bireyden kendisini sakin, huzuru ve güvende  hissedebileceği, hayalinde ya da gerçekten olan zihninde canlandırabileceği herhangi bir yer oluşturması istenmiştir. Bireyden bu oluşturduğu tuzlu ve sakinleştirici bölgeyi düşünürken hissettiği onu rahatlatan ve ona iyi gelen duygu ve duyumları farkına varması istendi. Ve bu duyumların işlemesi yapıldı. Bireye tek kaldığında ve stresli durumlarda kendini rahatlatması için bu egzersizi ne şekilde uygulayabileceği anlatılmıştır.

3.Seans: bireyle bu aşmada klasik EMDR profilinden farklı olarak, olaya yoğunlaşarak anlatma ve tarama tekniği kullanılmıştır. Klasik EMDR profilinden farklı olarak, bireyin geçmiş yaşantıları incelenmeden yalnızca yakın geçmişte olan tarama oluşturan olaydan itibaren birey öyküsü alınmaya ve araştırılmaya başlanmıştır. Yakın sürede olan bireyde travma etkisi yaratan olayın incelenmesi ile sıkıntı veren şeylerin, bireyin hatırasındaki sahnelerin saptanmasının ardından EMDR’nin dördüncü aşamasından itibaren devam edilmiştir. Bireye yüksek bir ses tonu ile travmatik olayın gerçekleştiği günden bu ana kadar neler olduğu ve neler hissettirdiği anlattırılmıştır. Bireyin rahatsızlık düzeyinin ‘0’ olmasının ardından EMDR’nin beşinci aşaması olan yerleştirme aşamasına geçilmektedir. Bu aşamada bireyin ‘değerliyim’ şeklinde değişen  pozitif bilişselliğin yerleştirilmesi yapılmaktadır. Beden tarama basamağı olan altıncı evrede bireyin beden taraması yapılır. Bireyin daha öncesinde belirttiği hislerin olmadığı saptanmış ve kapanış evresine yani yedinci evreye geçilerek yöntem tamamlanmıştır. 

4.seans: EMDR’ın sekizinci evresi olan yeniden değerlendirme yapılmıştır. Birey önceki seanslara nazaran daha iyi hissettiğini, travmatik olaya dair sahnenin bir daha gözünde canlanmadığını ancak sıkıntı yaratan durumların tam olarak geçmediğini, kısmi olarak sürmekte olduğunu dile getirmiştir. Bu seansta da bireye g-tarama uygulanmıştır. 

Terapist: şimdi yüksek bir ses tonuyla konuşmadan, sessiz bir şekilde geçirdiğiniz tüm süreci zihninizde ki süzgeçten geçirin ve size sıkıntı veren olguları, hiçbir sıra gözetmeden belirlemeye çalışın. Travma oluşturan olaydan itibaren bu ana dek bütün travmatik süreçte zihninizde oluşan her şeyi farkına varın ve hala size sıkıntı yaratan durumların var olup olmadığına bakın, size sıkıntı veren bir durum hissettiğinizde durun.’ G- Tarama sırasında devamlı olarak İYU yapılmıştır.

Y Hanım ona sıkıntı veren durumun ‘eşinin çalışma merkezine giderek, eşinin birliktelik yaşadığı kadın ile karşı karşıya kaldığı’ sahne olduğunu söylemiştir. Bu sahneye EMDR’nin üçüncü aşaması olan değerlendirme evresinde uygulanması gerekenler uygulanılarak, sahne ile alakalı olacak şekilde negatif kognisyon: güçsüzlük, rahatsızlık seviyesi (SUD):8 olarak, pozitif kognisyon: bu durumla başa çıkabilirim, pozitif kognisyona ait inanç seviyesi (VOC)ise : 2 olarak saptanmıştır. Beden algının yeri vücutta el ve ayak bölgelerinde karıncalanma şeklinde tanımlanmıştır. Değerlendirme aşamasının tamamlanmasının ardından duyarsızlaştırma aşamasına geçilir ve  İYU ile işlenmeye başlanır. Seans sona erdiğinde SUD seviyesi 0 olarak bulunmuştur. Duyarsızlaştırmadan sonra ise yerleştirme aşamasına geçilir. Seans sonunda negatif düşünce olan ‘güçsüzlük düşünceleri’nin yerini pozitif düşünce olan ‘bununla başa çıkabilirim’ almıştır. VOC’un 7 olduğu görülmüştür. Ve bireyin bedenindeki karıncalanmaların geçtiği gözlenmiştir. 

5.seans: Y Hanım, başlangıç aşamasına kıyasla oldukça iyi olduğunu kötü rüyalar, kabuslar görmediğini, artık ağlamadığını belirtmiştir. Aklına gelen sahnelerin üzerine çalışılmasının ardından düzelme olduğunu artık gözüde canlanmadığını söylemiştir. Sıkıntı duyduğu sahnelerin ilk zamanlardaki kadar sıkıntı yaşatmadığını dile getirmiştir. İkinci seanstaki rahatsızlık derecesi 9 iken bu sahneler üzerinde çalışıldıktan sonra 5’e gerilediği saptanmıştır.rahatsızlık veren sahnelerle alakalı olan kendimi kontrol edemiyorum, kontrol bende, olayın rahatsızlık düzeyi (SUD):5 olarak, pozitif kognisyon ise : 1 şeklinde görülmüştür. Vücut doyumu yeri ise göğüs bölgesinde sıkışma hissi seklinde belirtilmiştir. Seans süresi gerekli görüldüğü için 90 dakika ya arttırılmıştır ve anıların işlenmesi durumu gerçekleştirilmiştir.  Seans bitiminin ardından olumsuz inanç olarak görülen ‘kendimi kontrol edemiyorum’, ‘kontrol bende’ seklinde yer değiştirmiştir. (SUD):0, (VOC) ise: 7 olarak değerlendirilmiştir. Vücut taraması yapıldığında hiçbir sıkıntı veren bire duruma rastlanılmamıştır. Klasik EMDR uygulamasının 5. Aşaması olan, yerleştirme seansı uygulanarak sona erdirilmiştir.(Sağlam, Şener, 2020 : 195)

Y Hanım daha sonraki bir seansa geldiğinde üzerinde çalışılan, rahatsızlık veren sahnelerin artık ona rahatsızlık vermediğini, ağlama ataklarının ciddi bir şekilde azaldığını, kabuslar ve kötü rüyalar görmediğini, uykusunun düzene girdiğini, yemek yemesindeki sorunlarının iyiye gittiğini ve dikkat seviyesinde artmalar olduğunu belirtmiştir. Y Hanım’ın klinik tablosu inccelendiğinde başlangıca nazaran TSSB semptomlarında neredeyse  %60 oranında düzelmeler olduğu saptanmıştır. Y Hanım ile EMDR seanslarının sürdürülmesine ve yaşadığı travmatik olayla alakalı saptanan tetikleyici unsurların ve çocukluk çağı travmalarının saptanıp çalışılmaya devam edilmesine karar verilmiştir. Daha sonraki seanslarda anının tekrar zihne gelmesine neden olan  çeşitli tetikleyici faktörler üzerinde çalışılmıştır. 

EMDR terapisi toplamda on seans sürmüştür. Y Hanımın travma sonrası stres bozukluğu semptomlarında %80 seviyesinde düzelme gözlenmiştir. Y Hanımın yaşadığı travmatik olaya dair yapılan terapilerin ardınan hala süregelen rahatsızlık veren durumların. Y Hanım’ın çocukluk çağına ve geçmiş yaşamına ait olan küçük ’t’ ler ile alakalı olduğu akıllara geldiğinden, bireyin bu yaşantıları hakkında araştırmalar yürütülerek, ebeveynleri ile kurduğu ilişkilerine dair, hatırladığında kendisine sıkıntı veren bazı olumsuz düşüncelerin olduğu anlar tespit edilerek araştırmalar sürdürülmüştür. Bu anılar üzerinde de çalışılması ardından Y Hanım’ın travma sonrası stres bozukluğu semptomlarının tamamen yok olduğu görülmüştür. 

SONUÇ VE ÖNERİLER

Travma sonrası stres bozukluğu, travma oluşturacak bir olayın ardından, yaşanılan olayın  yineleyici olarak bireyin hafızasında canlanması, stres ve kaygı düzeyinin oldukça fazla olması, bireyin yaşadığı travmatik olaya dair kötü rüyalar, kabuslar görmesi ve kişinin çökkün, agresif, öfkeli, kederli bir duygu duruma bürünmesi şeklinde görülmektedir. Bu bozukluğun iyileştirilmesinde kullanılan BDT ve EMDR teknikleri oldukça etkilidir ve günümüzde oldukça yaygın kullanılmaktadır. Bu yöntemlerden biri olarak uygulanan BDT, bireyin hatalı inançları yerine realistik ve olumlu inançları koymayı hedeflemektedir. 

Amaç bireyde kaygı oluşturan olumsuz anıların mantıklı ve realistik hale dönüştürülmesidir. BDT de kullanılan duyarsızlaştırma tekniği ile danışan korkuları ile karşı karşıya getirilerek, olaylar karşısında duyduğu korku ve kaygılar ile başa çıkmayı öğrenir. Bu bozuklukta kullanılan BDT’ de ise travmatik olaya dair görüntülemelerin, yazmaların ya da olayın gerçekleştiği sahnelerin ziyaretinin gerçekleştirilmesi gibi teknikleri içermektedir. bireyin kaygı seviyesi azalıncaya dek travmatik olay ile alakalı kaygı oluşturan durumlarla yüzleşmeye odaklı tekniktir. Uzman bu esnada bireye hissettiği bu duygularla nasıl ve ne şekilde baş edebileceği hakkında destek olur. TSSB’nin tedavisinde kullanılan bir diğer teknik ise EMDR tekniğidir. Bu teknikte kısa süre içerisinde oldukça olumlu sonuçlar alınmakta ve iyileşmeler sağlandığı görülmektedir. Travmatik olaya maruz kalan bireyler için kolayca öğrenilebilir ve kolayca uygulanabilir tedavi tekniklerinden biridir.  

Bu alanda çalışan uzmanlara önerilerim; bireyin geliş şikayetleri ile birlikte çocukluk yaşantıları ve geçmiş aile öykülerinin de ele alarak bir plan oluşturulmasıdır. Seanslardan önce bireye uygulanacak olan tedavi ve yaklaşımlar hakkında bilgilendirilme yapmalıdır. Uzman planını EMDR tekniği kullancak şekilde programladıysa EMDR terapisi gerçekleştirmeden önce bireye gevşeme ve rahatlama tekniklerini öğretmelidir. Bireye çok sıkıntı veren ve aktarım yapmak istemediği durumlarda bireye anlayış gösterilmesi, aktarım yapması için üzerine gidilmemesi gerekmektedir.  Aynı zamanda birey aktarım yaptığı esnada seans süresi dolsa bile aktarımı kesip seans sonlandırmamalıdır. Bireyin bahsettiği ona sıkıntı verebilecek durumlardan söz ettiği esnada dikkat çeken önemli noktalar ve belirtilerin kayıt edilmesidir. 

 

 

                                                            KAYNAKÇA

Balıbey, H., & Balıkçı, A. (2013). Travma Sonrası Stres Bozukluğu Tanılı Hastada Göz Hareketleri İle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme (EMDR) Tedavisi: Olgu Sunumu. Dusunen Adam: Journal of Psychiatry & Neurological Sciences, 26(1).

Ceren, K. (2021). Travma sonrası stres bozukluğu belirtileri, temel psikolojik ihtiyaçlar, irrasyonel inanışlar ve duygudurum arasındaki ilişkinin incelenmesi (Master's thesis, Maltepe Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü).

Çelik, F. G. H., & Hocaoğlu, Ç. (2015). Rize’de heyelan sonrası ‘Travmatik yas’: Üç olgunun sunumu. Klinik Psikiyatri Dergisi, 18, 130-136.

DUMAN, R. N., BAYRAM, S., & DEMİRTAŞ, B. (2018). EMDR: Olgu sunumları. Türkiye Bütüncül Psikoterapi Dergisi, 1(1), 142-164.

ERCAN, T., KUC, H. A., & KARDUZ, F. F. A. TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU İÇİN EMDR: BİR YAMAÇ PARAŞÜT KAZASI OLGUSU. Kesit Akademi Dergisi, 6(25), 515-527.

GİRGEÇ, SK, KARDEŞ, V. Ç., SARAÇLI, Ö., ATASOY, N., & Levent, AT İ. K. (2021). Travma Sonrası Stres Bozukluğu ve Özgül Fobi Tedavisinde Göz Hareketleri İle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşlemleme (EMDR): Olgu Sunumları. Batı Karadeniz Tıp Dergisi , 5 (3), 492-496.

Hocaoğlu, Ç. (2014). Kadınlarda travma sonrası stres bozukluğu: Bir olgu sunumu. Adli Tıp Dergisi, 28(1), 79-84.

İzci, F., & Ünveren, G. (2017). Travma sonrası stres bozukluğunda bilişsel davranışçı terapi ve göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden işleme. Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi, 6(1), 31-38.

Kavakçı, Ö., Yıldırım, O., & Kuğu, N. (2010). Travma sonrası stres bozukluğu ve sınav kaygısı için EMDR: Olgu sunumu. Klinik Psikiyatri, 13, 42-47.

Lotfi, S., & BAŞCILLAR, M. (2017). Travma sonrası stres bozukluğu ve sosyal hizmet. İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, (3), 275-286.

Özcan, Ö., & Çelik, G. G. (2017). Bilişsel davranışçı terapi. Türkiye Klinikleri, 3(2), 115-120.

ŞENER, Ö., & SAĞLAM, S. (2020). Travma Sonrası Stres Bozukluğu İçin EMDR: Bir Olgu Sunumu. Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 4(2), 190-207.

Taycan, O., & Yıldırım, A. (2015). Çoklu travmanın etkilerine alternatif bir yaklaşım: karmaşık travma sonrası stres bozukluğu. Arch Neuropsychiatr, 52, 312-314.

TOKGÖZ, Z. A. (2018). GÖZ HAREKETLERi iLE DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENiDEN İŞLEME (EMDR). Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, (47), 526-545.

Türkçapar, M. H., & Sargın, A. E. (2012). Bilişsel davranışçı psikoterapiler: tarihçe ve gelişim. Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi, 1(1), 7-14.

Unver, H., & Fis, N. P. (2019). Summary: Cognitive Behavioral Approach on an Adolescent Patient with Posttraumatic Stress Disorder: A Case Report/Travma Sonrasi Stres Bozuklugu Tanili Ergene Bilissel Davranisci Yaklasim: Bir Olgu Sunumu. Turkish Journal of Child and Adolescent Mental Health, 26(3), 131-136.

Yavuz, M. S., Akın, U., Karabağ, G., Ozan, E., & Aykır, Ö. F. (2020). Travma Sonrası Gelişen Ruhsal Bozuklukların Adli-Tıbbi Açıdan Değerlendirilmesi. Van Tıp Dergisi, 27(1), 100-102.