Teknolojik Hayat ve Psikoloji
Uzm. Psk. Dan. Muhittin Dar
Teknolojik Hayat ve Psikoloji
Günümüz dünyası teknoloji dünyası haline geldiği görülmektedir. Teknolojik gelişim hızlı ve acımasız bie şekilde insan hayatına girmiş olup vazgeçilmez bir kavram haline gelmektedir. Akıllı telefonlar, televizyon tabletler, bilgisayarlar ve araçlar… Ve bu değişim karşısında afallayan insanlar ve çocuklar… Değişime ayak uydurmak için bu süreçte kaybolanlar…
İnsanoğlu donanım bakımından bir çok özelliğe sahiptir. Bunların en önemlilerinden biri olan uyum sağmala özelliğidir. Değişimlere ve farklılıklara uygum sağlayabilir özellikte olmasına rağmen teknolojinin hızına yetişemediği görülmektedir. Teknoloji firmalarının kendi arasındaki yarışında kaybeden tarafın anne-babaların ve çocukların olmaktadır. Farkındalık düzeyi düşük olan bireyler bu hızlı değişimden ciddi derecede etkilenmektedir. Kontrol bireyin kendi elinde olması gerekmektedir. Akıllı teknolojik aletleri kullanımı, süresi kişinin kontrolünden çıktığı zaman ciddi bireysel ve toplumsal sorunlar meydana gelmektedir. Bu sorunlar hem bireye ekonomik, psikolojik olarak etkilemekte hemde toplumsal huzuru ve gelişme ağırlaştırmaktadır.
Teknolojinin insan hayatına olumlu etkisi inkar edilemez bir gerçektedir. Be etkinin olumsuz yanlarıda oldukça fazladır. Peki bu etki neye göre değişmektedir? Olumlu olması gereken durumlar nasıl oluyorda olumsuz sonuçlar doğuruyor? Bu olumsuz sonuçlardan uzaklaşmak için teknolojiyi tamamen hayatımızdan çıkarmalı mıyız? Ama bu zamanda da kaçamayız nasıl yapacağız bilmiyoruz gibi bir çok soru ile karşılaşıyoruz. Bu sorulara cevap bulamayan ve değişimi kabul edip etmemekte direnen bireylerde stres, kaygı, depresyon vb. birçok psikolojik sorunlar baş göstermektedir. Kontrolü kaybedilen her durum sorun oluşturabilir. En basitinden karı koca arasında ki iletişimi ve etkileşimi azaltan bir çok faktör bulunmaktadır. Akşam etkinlikleri çay sohbet yerini akıllı telefonlarda oyunlar ve tablet televizyonlarda izlenen videolara bıraktı. Buda çiftler arasında ciddi sorunlar oluşturduğu ve boşanmalarla sonuçlanan evlilik sayısı arttığı görülmektedir. İletişimsizlik günümüzün en ciddi sorunu olurken reel iletişim şekli yerini sosyal ağlar üzerinde sanal iletişime bıraktı. İnsanlar arasında ki temasın azalması, sorunların çoğalmasına sebep olurken çatışmalar, huzursuzluklarda giderek artmaya başladı. Teknolojinin insanlara sunduğu imkanları kontrol etmekte zorlanan bireylerin sonucunda kapıldığı bu durum kendi psikolojisinin de kontrolünü kaybederek kendine çevresine ve topluma zarar vermeye başladığı görülmektedir.
Kaygı ve stres kontrolü kaybedilen her davranış sonucunda ortaya çıkabilir. Farkında olmadan kaygılı ve stresli olan bireyler iş hayatından, sosyal hayatında ve aile hayatında kendine ve karşısındakine zarar verebilir. Zarar gören ilişkiler sonucunda birçok ilişki sona erebilir ve bireyler yalnızlaşabilir. Yalnızlasan bireyler teselliyi tekrardan teknolojinin insan hayatına sunduğu sosyal alemlerde, oyunlarda vb arayarak daha da yalnızlaşarak depresif modlara girebilir. İş hayatı tehlikeye girebilir… Çocuklarda okul devamlılığının azalması, ders başarısının düşmesi, vb sorunların gözlendiği görülmektedir. Akıllı telefonların esiri olan çocuklar giderek tembelleşmekte ve sosyal medyanın esiri olmaktadır. Yasağıdı olayları gerçekten uzak bir alemde yaşaması gerçeklik algılarına ciddi derecede zarar vermekte ve var oluşsal amaçlarından uzaklaştıkları görülmektedir.
PEKİ NE YAPILMALI ?
• Teknolojik gelişimler takip edilme lakin kontrol bireyin kendisinde olmalıdır.
• İş hayatında, sosyal ve aile hayatında olumsuzluklar yaşadığı anda bu sorunlar yüzleşmeli ve hayat kalitesini arttırmaya yönelik adımlar atılmalıdır.
• Teknolojik gelişimlere uyum sağlamak için doğru adımlar atılmalı; alışkanlık ve bağımlılık haline gelmemelidir.
• Kullanım süreleri dikkate alınmalı, lüzumsuz kullanımlardan uzak durulmalıdır.
• Çocuklarda ebeveyn kontrolünde ilerleme sağlanmalıdır.
• Hayatınızda olumsuz etkiler hissettiğinizde uzmanlardan destek alınmalıdır.
• Teknolojinin insan hayatına sunduğu imkanları bir “çözüm” olarak değil, çözüme giderken bir yardımcı olarak kullanılmalıdır.