İşte Bu Doktor İndir

Çatışmalar beynimizde zarar yol açıyor. Evrim tarafından, tehlike hissettiğimiz her an kendimizi korumak üzerine yetiştirildik. Modern bağlamda, bir porsuk ya da çakal gibi savaşmıyoruz ya da tavşanın tilkiden kaçtığı gibi koşmuyoruz. Ancak temel içgüdümüz; kendimizi otomatik olarak, farkına varmaksızın korumaktır.

Beynin her iki yanında birer tane olmak üzere, gözlerin ve optik sinirlerin arkasında iki amigdalamız bulunmaktadır. Korkuyu tespit ettiği ve acil durumlarda vücudu cevap vermeye hazırladığı için Dr. Bessel Van Der Kolk, The Body Keeps the Score adlı kitabında amigdalayı “duman dedektörü” olarak adlandırmaktadır.

Bir tehdit algıladığımızda, amigdala alarm verir ve vücuda buna yönelik salgılamalar yapar. Adrenalin ve kortizol gibi stres hormonları salgılanır ve bizi savaşmaya ya da kaçmaya hazırlar. Bu derin içgüdüsel işlevin devralınması, Daniel Goleman’ın Emotional Intelligence’da adlandırdığı gibi “amigdalanın gaspı”dır. Psikolojideki tabiriyle biz buna “Tetiklendik.” deriz. Hızlanan kalp atışı ya da terleyen avuç içleri gibi anlık değişimleri fark ederiz. Nefes alış-verişimiz daha derinleşir ve eğer zorundaysak bizi koşmaya hazırlamak için daha fazla oksijen alıyormuşuzcasına hızlanır.

Stres hormonlarının salgılanması damarlarımız, uzuvlarımız ve sesimizde de kıpırdanmalar yaratır. Yüzümüzün kızardığını, boğazımızın tıkandığını, boynumuzun gerginleştiğini ve çenemizin kitlendiğini hissederiz. Fazlasıyla etkili, bir o kadar da ilkel olan psikolojik bir tepki içindeyizdir. Bu durumlar genelde hoş değildir — rahatlamak için uygun değildir. Bizi harekete geçirmek için oluşmaktadır.

Aktif amigdala ayrıca ön korteksteki sinir yolunu hızlı bir biçimde kapatır, bu nedenle hararetli tartışmalarda aklımız karışır. Karmaşık karar verme becerimiz, farklı açılardan bakabilme yetimiz gibi yok olur. Dikkatimiz azaldığında normalde daha fazla açılardan bakabilsek bile bizi en çok güvende hissettiren “Ben doğruyum, sen ise yanlışsın.” fikrini başkasının bakış açısında gördüğümüzde kendimizi kapana kısılmış gibi hissederiz.

Eğer yeterli değilse, hafızamız güvenilmez olur. Daha önce hiç; eşiniz ya da arkadaşınızla, onlar hakkında gerçekten pozitif hiçbir şey hatırlayamadığınız bir tartışmada bulundunuz mu? Bunun sebebi, beynin tehdit karşısında hayatta kalabilmek için sergilediği efor nedeniyle hafızaya dair tüm işlevlerini bütünüyle durdurmasından kaynaklanır. Hafızamız bu hale getirildiğinde, geçmişe dair sakinleşmemize yardımcı olabilecek herhangi bir şeyi hatırlayamayız. Aslında, neredeyse hiçbir şey hatırlayamayız. Bunun yerine yalnızca amigdalanın işaret ettiği “Tehlike. Tepki ver. Tehlike. Korun. Tehlike. Saldır.” uyarılarını alırız.

Amigdala gaspının yarattığı sancılardan dolayı aslında nasıl tepki vermek istediğimizi seçemeyiz çünkü sinir sistemindeki eski korumacı mekanizma – biz daha bir seçenek olabileceğini dahi fark etmeden bizim yerimize bu seçimi yapar.